Her şey tek bir damla ile başlıyor..

Yürekde yaratılan tek bir damlacık sevgi, öfke, korku, huzur…. 

Tıpkı içinde elmaya ve elma ağacına ait tüm sırları saklayan bir zerrecik olan elma çekirdeğinin uygun ortam bulduğunda büyüyüp yeşerip, sonunda tekrar elmalar vermesi gibi, o damlacık da uygun ortamı bulduğunda büyüyor ...ve okyanusa dönüşüyor.. Sevgi ise sevgi okyanusu, öfke ise öfke okyanusu..

Ve bu okyanus öylesi yayılıyor ki, aslında benden ayrı olmayan tüm dünyayı da etkiliyor, dünyaya yayılıyor.. Tek bir damla tüm dünyayı etkiliyor. Ben fark etmesemde bu böyle. Tıpkı bir kelebek etkisi gibi.. Yürekde yaratılan tek bir damla, özünde ne taşıyorsa, tüm dünyayı onun ile etkiliyor..

Bizim “gerçek yaratıcılığımız” bence en basiti ile bu.. Yüreğimizde yarattığımız sadece tek bir damla .. Ve o damlanın tüm dünyayı kendince bir yolla etkileyişi.. Büyümesi benim o yaratım sırasındaki enerjime bağlı, daha sonrasında kendisi için bulabildiği uygun ortamlara..

Yüreği hepten sevgi olmuş bir varlıkta, öfkenin besleneceği hiç bir ortam/enerji yok.. Yüreğinde sevgiyi hiç yeşertemeyen birisi için de sevgi damlasını taşıyabilecek güç yok..

Ben ne kadar dengede isem, hep aynı tip damlalar yaratıyorum ve yarattıklarımın etkisi katlanarak artıyor. Ve ben dengede isem, benim yarattığım damlalarla uyum içinde olmayan diğerlerini besleyecek enerji de üretmiyorum. Dolayısı ile onlar beni etkileyemedikleri gibi, benden beslenerek büyüme şansları da olmuyor..

Seçimim yüreğimin ışığının dengede ve huzurlu olarak hep sevgiyi yaratması
… Dengede kalmak ve dünyanın ihtiyaç duyduğu enerjileri taşıyacak damlaları yaratabilmek..

Bir bardak saf su hayal edin… milyonlarca molekül içerir. Çok küçük bir damla yoğun bir tatlandırıcının bardağın içine damladığını düşünün. Tatlı bir suyunuzun olması pek fazla zaman almaz! Bu tıpkı karanlıkta küçük bir ışık yaktığınızda olanla aynı şeydir. Çünkü karanlık, çok geniş bir alanda dahi, bir ışık yakıldığında artık var olamaz. Şöyle diyebilirsiniz, milyonlarca karanlığınız olabilir, ancak tek bir ışık ile, ortamı ışık ile tatlandırdınız.

Özgür olabilmek konusu, aslında her birimize sorumluluklar da yüklemekte. Öyle ki, bir birey olarak duygu, düşünce ve davranışlarımızın sorumluluğunu almamız gerekir. Yüreğimizde yarattığımız her bir damlanın sorumluluğunu almamız gerekir.

Dışımızda bizden başka bir şey yok.. İçimizde olan her ne ise dışımızda da o var. Bu durumda, sadece kendi duygu, düşünce ve davranışlarımızdan değil, çevremizdeki herkesin, yaşadığımız ortamda bulunan herşeyin duygu, düşünce, davranış ve oluşlarından da biz sorumluyuz. Çünkü olan her ne varsa benim içimde olduğu için orada oluyor..

0 yorum: