Bütünsel Kinesiyoloji PİKİ

KİNESİYOLOJİ NEDİR?
Farkındalık, otomatik düşünce kalıplarının sizi uyuşturmasından uyanmaktır.
Genel bir tanımlama ile söylersek kinesiyoloji, kas aktivitesi bilimidir.

Kasların testi, bilinçaltımızla iletişim kurma yoludur. Kinesiyolojide varlığınızın bütünüyle bir iletişim yolu olarak kullanılan kas testi kendinizi kandırmanızı imkansız kılar. Kaslarımızdaki enerji akışı olumlu ya da olumsuz düşüncelerimize, inançlarımıza, duygularımıza göre değişir. Kinesiyoloji aynı zamanda bir biyobilgisayar olarak da tanımlayabiliriz.

Kaslarda dolaşan yaşam enerjisinin gücü değişik duygu hallerinde, olumlu ve olumsuz inançlarda, hoşlandığımız / hoşlanmadığımız şeyleri hissettiğimizde, doğru ya da yalan söylediğimizde farklı farklıdır. Bu, kendimize söylediğimiz bir yalan olsa da.

Kaslardan aldığımız tepki ile kendimizle, bilinçaltımızdaki inançlarla ilgili test yapabilir, sorunlarımızın kök nedenlerini bulabiliriz. Kinesiyoloji teknikleri ile bizi sabote eden bilinçaltı programlarımızı keşfedip bize destek olacak şekilde değiştirebiliriz.

Kinesiyoloji, Dr.John Goodheart’ın 1964 yılında başlattığı Uygulamalı Kinesiyoloji çalışmalarını temel alarak geliştirilen yöntemlerle o günden bugüne birçok alanda kullanılıyor. Yepyeni alanlara uygulanabilmesi için hala araştırmalar yapılıyor. Birçok uygulamacı zaman içinde kendi tekniğini yarattı ve geliştirdi, böylece kinesiyolojinin bir çok dalı oluştu.

Dünyada alternatif yaklaşımlara açık birçok insan kinesiyolojinin günümüzde en gelişkin ve doğal iyileştirici teknik olduğunu düşünüyor.

Kinesiyoloji bilinçaltı inançlarını test etmenin yanı sıra bedenin değişik maddelerden, çevresel faktörlerden nasıl etkilendiğini, fiziksel sorunları, duygusal dengesizlikleri, öğrenme blokajlarını, bireysel ve ruhsal gelişimi engelleyen tıkanmaları test etmek, dengelemek ve düzeltmek amacıyla kullanılıyor.

PiKi NEDİR?

Pi, Pi sayısının sembolü; Ki, hem kinesiyoloji kelimesinin kısaltılmışı hem de yaşam enerjisi Ki (Chi) anlamında kullanılıyor.

Pi sayısı bir dairenin çevresinin çapına olan oranını ifade eder. Aynı zamanda Yunan alfabesinin on üçüncü harfi olan Pi, MÖ yirminci yüzyılda Babilliler, Mısırlılar, Çinliler tarafından sayısal değeri üç olarak kabul edilmiştir.

Özelliği, hem sabit hem de cebirsel olmayan irrasyonel bir sayı olmasıdır. Günlük kullanımda basitçe 3,14 olarak ifade edilmesine rağmen gerçek değerini ifade etmek için periyodik olarak tekrar etmeyen sonsuz sayıda basamağa ihtiyaç vardır.

Pi, matematiksel sabitler içersinde kültürel açıdan en çok etki yaratanıdır. Bunun basit nedenleri çok eskiden beri bilinmesi, çember gibi çok yaygın bir geometrik cisimle ilgili olması ve görünüşe göre kural izlemeyen ondalık açılımının sınırsızlığına insan aklının henüz ulaşamamasıdır.

Ayrıca Eski Ahit’in bir bölümünde de Pi sayısının değerinin 3 olduğu ima edilir. Bu da Zihin-Beden-Ruh üçgenini temsil eder. Einstein’ın doğum günü olan 14 Mart (ingilizce tarih yazılımıyla 3/14) aynı zamanda ABD’de Ulusal Pi günü olarak kutlanıyor.

İnternette sayısız Pi sitesinde saatlerce sadece merakımı gidermek için dolaştıkça bu büyüleyici rakamın gizemlerini özetlemenin çok güç olduğunun farkına vardım. Şiirde, müzikte, DNA’da, gökkuşağında, yağmur damlasının suda yaydığı halkalarda, gözbebeğinde, nüfusa göre ölüm oranında…Her yerde Pi sayısı var. Doğa matematiği çok iyi biliyor. Doğa ne bilge bir öğretmen.

Büyüleyici bir gizem şu Pi sayısı. Tıpkı insanın bilinçaltının kapasitesi gibi. Tıpkı insan psikolojisinin sınırsız boyutları gibi. Pi sayısı bu nedenle bende sonsuzluk ve sınırsız kapasite anlamına geliyor. Kozmik bilinç ve insan bilinci arasındaki bağlantı sembolü olarak Pi son derece uygun.

KİNESİYOLOJİ İLE “Kİ” ENERJİSİNİN BAĞLANTISI

Değişik kültürlerde Prana, Chi, Ki gibi değişik isimlerle bilinen yaşam enerjisi, bedenin akupunktur çizgileri boyunca akar. Kinesiyolojide kullandığımız Kol Testi gerçekte bir enerji testi‘dir.

PiKi, bilinç ile bilinçaltı inançlarımızın birbirini desteklemesini sağlayarak bize, evrensel enerjinin sevgi, bilgelik ve iyileştirici gücünü kendimiz ve başkalarının yararına kullanmamıza olanak tanıyan bir öğreti sistemidir.

Hayatımızda daha değerli bir şey var mı? Tek bir hayatımız var. Onu, şikayet ederek, başkalarını suçlayarak, mutsuz ve doyumsuz, en iyi ihtimalle ortalama sıradan bir hayat olarak da geçirebiliriz, gerçekten kaliteli, haz aldığımız ve bize maddi manevi doyum veren bir yaşam sürdürmeyi de seçebiliriz. Böyle bir yaşam ise bilinçli olmayı, farkındalıkla yaşamayı gerektiriyor. Bunun için en temel zeka göstergesi olan merak duygusunu asla yitirmememiz çok önemlidir. Öğrenmeye ve geliştirmeye açık olmak, kaliteli bir yaşamın olmazsa olmaz öğesidir.

Birçoğumuz hayatımız boyunca kendimizi “düzeltmek” için mücadele ederiz. Yani kendimizle barışı, savaşarak sağlayacağımıza inanırız. Kendimizle savaşmak için “askerlerimiz”, arttırdığımız bilgimiz ve irademizdir. Ordumuzun güçlü olduğuna inanırız. Savaşın sonunda belki bir zafer kazanırız; diyetimizi sürdürürüz, sigara içmeyiz, içki içmeyi bırakırız. Ama “zafer” duygusu geçicidir, zaaflarımız eninde sonunda bizi tekrar ele geçirir.

Bize zarar veren ilişkileri bir süre için bitirebiliriz; ama sonunda ya o ilişkiye geri döneriz ya da benzer sorunları yeni partnerimizle yaşarız. İşimizi bir takım sorunlar nedeniyle değiştirsek bile yeni işimizde yine benzer sorunlarla karşılaşırız.

Kısaca; aynı sorunları yeni işimizde, yeni eşimizde, yeni taşındığımız şehirde yeniden yaşarız. Gerçek çözüm, bizi desteklemeyen programlarımızdan özgürleşmektir. Hayatın diğer alanlarında çok bilgili ve başarılı olsak bile, bu programlar içimizde var olduğu sürece, gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmayı engelleyecek, yaşam hazzımızı ve doyumumuzu azaltacaktır.

PiKi, bize negatif programlarımızdan özgürleşebilmemiz için hemen kullanabileceğiniz yöntemler sunuyor; bunlar, uzun yıllardır boğuştuğumuz ve üstesinden gelmek için her yolu denediğimiz ama bir türlü alt edemediğimiz sorunlar olsa bile.

Bu negatif problemler, olumsuz inançlar, korkular, fobiler, depresyon, karamsarlık, bağımlılıklar, fiziksel hastalıklar ya da ağrılar olarak kendisini ifade eder. Biz de genellikle bu sorunlarımızı artık kendimizin bir parçası (zaaflarımız) olarak kabul ederiz.

Bireysel gelişim ve ruhsal gelişim bir ve aynı şeydir. Gelişmek denilen şey, insanın bilinçaltındaki çocukluk programlarıyla sürdürdüğü otomatik ve robotik yaşamının farkında olup, bilinçlice kendi özgün programını yaratarak kendi seçtiği hayatı (doyum alarak) yaşamasıdır.

Çekim yasası ile hayatımıza düşüncelerimizin ve inançlarımızın yüzde doksan dokuzunu oluşturan bilinçaltı programlarımıza uygun insanları, olayları, durumları çektiğimizi düşünürsek, inançlarımızın bizi destekleyen inançlar olmasının önemini de daha iyi anlarız.

Bu nedenle PiKi gerçek anlamda Çekim Yasası eğitimidir.

PİKİ’YE BİR İNANÇ DEĞİŞTİRME SİSTEMİ DİYEBİLİRİZ

Hayatımız, inançlarımızın bir yansımasıdır. İnançlarımızın % 99′u bilinçaltındadır. Geçmiş koşullanmaların sonucu olarak bazen hatta sıkça arzularımızı gerçek kılmayı, bazı duygu ve davranışlarımızla sabote ederiz.

Bilinçli düşüncelerimizi ve inançlarımızı yeni bir bilgiyle, okuduğumuz bir kitapla, deneyimlerimizin istenmeyen sonuçlarını gördüğümüzde irademizi kullanarak değiştirebiliriz. Yaşamımız sadece bilinçli düşüncelerle şekillenseydi, hayatımızın her alanında başarılı olmamız kolay olurdu. Bilinçaltı inançlar ilişkilerimizi, özsaygımızı, iş ve sosyal yaşamımızdaki performansımızı, bedensel, duygusal, zihinsel ve ruhsal sağlığımızı büyük ölçüde etkiliyor.

Bilinçaltı inançlarımız bilinçli inançlarımızı desteklemedikçe kendimizi sabote etmeye devam ederiz. Buna da kader, talihsizlik ya da şanssızlık deriz. Amaçlarımızı, rüyalarımızı gerçekleştirmek için bilinçaltının desteği gerekiyor. Ama bilinçaltında ne tür inançlar barındırdığımızı bilmiyoruz. Bilmediğimiz şeyi nasıl değiştiririz?

İşte PiKi, kasları araç olarak kullanarak, bizi sabote eden bilinçaltı programlarımızı keşfederek ve bize destek olacak şekilde değiştirmeyi öğretiyor.

BİLİNÇ, BİLİNÇALTI VE SÜPERBİLİNÇ İLİŞKİSİ

Kasların bütünsel sınanmasında kullanılan Kol Testi, zihnin üç seviyesi olan bilinç, bilinçaltı ve süperbilinç (Yüksek Ben) ile bağlantı kurularak sağlanan bir iletişim yoludur.

Bilinçli zihin amaçlarımızı netçe belirlememizi sağlar. Bilinçaltı ve süperbilinç ile irtibata geçerken amaçlarımızın netliği çok önemlidir. Bilinçaltımız, davranışlarımızın, değerlerimizin, inançlarımızın deposudur. Otomatik tepkilerimiz, alışkanlıklarımız bilinçaltımız tarafından kontrol edilir. Süperbilincimiz (yüksek ben) ise bilinçaltımızın ve bilincimizin sahip olmadığı bilgeliğe ve bakış açısına sahiptir.

Süperbilincin görevi, bilinçli zihin ile bilinçaltı zihnin uyumunu sağlamak, rehberlik etmek, onların niyetlerini netleştirmek ve bu niyetlerin gerçekleşmesi için “anlamlı tesadüfler” yaratmaktır. Kimileri bu anlamlı tesadüflere “şans” der.

Bilincimizin ve bilinçaltımızın çatıştığı konularda amaçlarımızı gerçekleştirmek oldukça zordur ve yorucudur. Böyle durumlarda irade ve farkındalık yetmez. Ama bilinçaltında ne gibi kayıtlara sahip olduğumuzu bilmediğimiz için bu uyumu nasıl yaratacağımızı da bilemiyoruz.

Bilinçli amaç ile bilinçaltı programlaması uyum içinde olmadığında süperbilinç karışık mesajlar alır. Bu da istemediğimiz sonuçlara yol açar. İsteklerimizin bir türlü gerçekleşmemesinden şikayet ederiz. Bu durum arabanın hem gazına hem frenine aynı anda basmaya benzer.

Bilincimiz arabanın gaz pedalı, bilinçaltımız ise fren pedalı gibidir. Bilincimiz gaz pedalına basarak gitmek istediği istikamete doğru yola çıkmak istese de eğer bilinçaltımız buna onay vermiyorsa o da frene basarak kendi seçimini gösterir.

PiKi teknikleri, bilinçli zihnimizle amaçlarımızı belirlemeyi; bilinçaltı programlarını keşfederek amaçlarımıza uygun şekilde değiştirmeyi ve süperbilincin rehberliğiyle bilgeliğinden yararlanmayı sağlar. Bilinç ile bilinçaltı çatışmaları bizi sabote ediyor. Bilinciniz size; bu ilişkiyi yürütmenizi, bu kıdemi almanız gerektiğini, bu hastalığı aşacağınızı söylerken, bilinçaltınız; bu ilişkiye, bu kıdeme layık olmadığınızı, hastalığın sizin ilgi ve şefkat ihtiyacınızı karşıladığını söylüyor.

Sonuç, anlamsız bir kavga ile ayrılma, farkında olmadan yapılan bir hata ile kıdemden mahrum kalma ve tedavi veya ameliyattan sonra bedenin bir başka bölgesinde baş gösteren bir hastalık oluyor.

PiKi ile bilinçaltınızın artık sizi sabote etmeyeceği yöntemleri ve uygulamaları öğrenirsiniz. PiKi teknikleri sizi amaçlarınızı gerçekleştirme yolunda sabote eden bilinçaltı duvarlarınızı yıkmanızı sağlar.

Bilinçaltınız ile bilincinizdeki inançları uyumlu hale getirmek PiKi ile mümkün. Bu uyum, sizin için harika bir potansiyel yaratıyor. Potansiyeli kullanmak ise tümüyle sizin seçiminiz. Amaçlarınızı hayata geçirme adımlarını ancak siz atabilirsiniz. Bunu aldığınız her eğitimde, okuduğunuz her kitapta, gördüğünüz her türlü tedavide hatırlayın.

Yaşam cesurları ve aksiyonu sever.

GÜNLÜK YAŞAMINIZDA BÜTÜNSEL KİNESİYOLOJİYİ NASIL KULLANABİLİRSİNİZ?

PİKİ testini sizi desteklemeyen alışkanlıklarınızı değiştirmek için kullanabilirsiniz.

Hepimizin yaşamında otomatik olarak tekrar ettiğimiz alışkanlıklarımız var. Bunlara rutin davranışlar diyoruz. Bu alışkanlıkların kimi hayatımızı kolaylaştırıyor, kimi de bize zarar veriyor. Örneğin; diş fırçalamak öğretilmiş bir alışkanlıktır. Bazıları günde 3 kere fırçalar, kimi sabah akşam, kimi hafta da bir. Kimi insan her gün birkaç sayfa olsa bile muhakkak kitap okur, bazısı bir türlü kitap okumaya vakit bulamaz. Kimi her gün egzersiz yapar, yapmazsa mutsuz olur, kimi egzersiz yapmaya nedense vakit bulamaz.

Özdisiplin denilen şey, bize yararlı alışkanlıkları kazandıracak uygulamaları rutin davranışlar haline getirmektir. Bize zarar veren alışkanlıklara ise bağımlılıklar diyoruz. Alışkanlıklar da bağımlılıklar da tekrarlarla oluşan bir süreçtir. Bağımlılıklarımızın temelinde ya haz ya da acıdan kaçınma boyutu vardır. Bir şeyden haz aldığımızda ya da acıyı daha az hissetmemize yardımcı olduğunda o maddeyi kullanırız veya o davranışı tekrarlarız.

Bilinçaltında bir zamanlar bizim işimize yaramış ama artık işlevsiz, hatta bizi sabote eden kayıtlar vardır. Bazen de ikincil kazançlarımızdan vazgeçmek istemeyiz ve bu ikincil kazançların ne olduğunu, bilinçli zihnimizle bilmeyiz ya da kabul etmek istemeyiz.

Genellikle olumlu ya da olumsuz her türlü davranışı gerçekten isteyerek 21 gün üst üste tekrarladığımızda o davranış alışkanlığa/bağımlılığa dönüşür.

21 gün boyunca gerçekten isteyerek ve keyif alarak her gün 1 saatimizi kitap okumaya ya da egzersiz yapmaya ayırırsak bu bir alışkanlığa dönüşür. Ama zorla görev icabı yapıyorsak bir süre sonra hatta 21 günü tamamlamadan vazgeçeriz. 21 günü doldursak bile yeni alışkanlığımızı sürdüremeyiz. Eski alışkanlığımıza geri döneriz. Hatta yirmi birinci günde kendimizi sabote ederiz. İrade tek başına alışkanlıkları değiştirmek için yeterli değildir. İradenin yanı sıra bilinçaltı kasetlerinin değiştirilmesi gerekir.

Bir Workshop katılımcımız, her sene gittikleri “açık büfe” tatil yörelerinde aşırı kilo almaktan şikayetçiydi. Tatil ona göre kilo almaktı. Ve tatile gitmeyi isterken, bir taraftan da nefret ediyordu. Tatil hem iyiydi, hem nefret edilesi bir şeydi.

Annesinin sütü erken kesilmiş, mamalarla büyümüştü. Çocukluk dönemi yiyeceğin kıt olduğu bir aile ortamı içinde geçmişti. Şimdi maddi olanakları fazlasıyla yerinde olsa da, “bedava” yiyecek ortamlarında aşırı yiyordu.

Bilinçaltı kasette “tatil/sevgi=yemek” kaydı vardı. Bu katılımcının sorunu 0-3 yaş arası deneyimlerinden kaynaklanıyordu.

PiKi testi ile sorunun kaynağını tespit ettiğimizde ve bilinçaltı inançları balansladığımızda, gittiği üç haftalık tatilden bir kilo vererek döndü. PiKi tekniği ile bilinçaltında bizi sabote eden bilinçaltı kayıtlarını ortadan kaldırıp yerine bizi destekleyen inançları koyabiliriz.

PiKi testini gıdaların size yararlı olup olmadığını anlamak için kullanabilirsiniz.

Bedenimize koyduğumuz benzinin (besinin) kalitesi ve bizim enerjimize uyumlu olup olmadığı sağlığımızda önemli rol oynar. Hangi besinin bedenimize yararlı hangisinin zararlı olduğunu anlamak için PiKi testi idealdir.

Örneğin; beyaz ekmeğin ya da kahvenin bedenimize zararlı olmadığına inanabiliriz. Çilek ya da sütün bedenimize zararlı olmadığına hatta yararlı olduğuna inanabiliriz. Ama bedenimiz aynı fikirde olmayabilir. Bu durumda “çilek benim için yararlı” “kahve benim için yararlı” sözlerini Piki ile test ettiğimizde yararlı olup olmadığını anlayabiliriz.

Hormonlu bir domatese bedeniniz zayıf (sağlıksız) tepkisi verirken organik domates için güçlü (sağlıklı) tepkisi verebilir. Besin maddesini karnınızın üzerine tutup cümlenizi söyleyerek test etmek daha etkilidir.

Ben vitamin hapları satın alırken de PiKi testi yaparım. Bir marka vitamin hapı benim bedenim için uygunken başka bir marka uygun olmayabiliyor. Çünkü her vitamin üreticisi farklı dolgu maddeleri kullanıyor. Sentetik olanlara ise bedenim daima zayıf tepki veriyor. Böylece paramı boşuna harcamamış ve bedenime yararı olmayan maddeyi sokmamış oluyorum.

Sizin bedeniniz size özgü, yaşamın eşsiz ve benzersiz bir ifadesidir. Başkalarına zararlı olmayan bir besin sizin için uygun olmayabilir.
PiKi’nin günlük yaşamda uygulama alanı çok geniş. Kitabın “günlük yaşamda PiKi uygulamaları” başlıklı bölümünde yer alan PiKi egzersizleri sağlığınızı korumanızda size yardımcı olacaktır.
Bedeninizin bilgeliğine güvenin.

PiKi’NİN TEMEL PRENSİPLERİ

1. Sağlık insanın doğal halidir. Tüm hastalıklar fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal boyutta enerji dengesizliğinden kaynaklanır. Her boyutta dengesizlik stres yaratır. Bu stresi ve stresle bağlantılı duygusal enerji akışını dengelemek birinci adımdır. Her hastalığın başlangıcı daima önce ruhsal boyutta olur, tezahürü ise bir süre sonra fiziksel boyuta yansır.

2. Öncelik, hastalıkları (zihinsel, duygusal ya da fiziksel boyutta) oluşmadan önlemektir. PiKi acil durumla amaçlı değildir ama yine de destek amacıyla kullanılabilir.

3. Her insan, kendi iyileşmesinden sorumludur.

4. Tüm problemler enerji seviyesinde başlar. Gerçek iyileşme de sadece bu boyutta olabilir.

5. PiKi bir enerji terapisi yöntemidir.

İnsan bedeniyle, zihniyle, duygularıyla ve ruhuyla bir enerji yumağıdır. Her şey enerjidir. Zihinsel, ruhsal ve fiziksel sorunlarımızın altında yatan esas neden enerjimizin dengesini yitirmiş, zayıflamış ya da tıkanarak hareket edemez hale gelmiş olmasıdır. Bedenimizi oluşturan enerjinin hareketli ve akışkan olması hem sağlığımızı hem mutluluğumuzu belirler. Zayıflayan, dağılmış veya dengesizleşmiş enerjimizi düzelterek ve doğal enerjimizi aktive ederek bedenimizi iyileştirebiliriz.

Nil gün

Bütünsel Kinesiyoloji PİKİ
Bedenin Bilgeliği

0 yorum: