Olumlu Düşünme Alışkanlığı Kazanmada Karar-Sistem İlişkisi

  Olumsuz (çarpık, yanlış, kötümser…) düşünce alışkanlıklarından kurtulmak ve olumlu düşünme alışkanlığı kazanmak için, öncelikle olumsuz düşünce alışkanlıklarının farkına varmak gerekir. Farkına varamadığınız bir şeyi değiştiremezsiniz. Ancak farkına vardığınız şeyleri, değiştirilmesi gerektiğine inanırsanız, değiştirebilirsiniz.

   Olumlu düşünmeye başlamak için önce niyet etmek, sonra karar vermek, daha sonrasında ise alınan kararın arkasında ısrarla durmak gerekir. Herhangi bir karar verildikten sonra, kararı veren birey, iki sistemle mücadele etmek durumunda kalır. Bu sistemlerden biri İç Sistem, diğeri ise çevre; yani Dış Sistem’ dir. Daha iyi anlaşılması için, önce İç Sistem’in ne olduğunu ve nasıl çalıştığını bir örnekle anlatmak istiyorum. 




İç Sistem (Bilinç)’in İşleyiş Mekanizması:

1'nci Adım: Birey kendi İç Sistem’inde dengesizlikler, çarpıklıklar, yanlışlıklar, zararlı düşünce kalıpları, yanlış etiketler… olduğunu bir yolla –okuduğu kitaplardan, katıldığı eğitimlerde edindiği bilgilerden, kendisine yöneltilen eleştirilerden – olumsuz düşündüğünün ve bu düşünce şeklinin kendini sınırladığının, bir şekilde farkına varır.

2'nci Adım: İç sistem’ini düzenlemek için, yeni bir karar alma niyetine girer.

   Örneğin, “Olumsuz düşünmek bana ciddi anlamda zarar verdi. Nice teklifi sırf bu düşünme şeklim yüzümden geri çevirdim. Benim olmaz dediğim işleri, başkaları yaptı ve hiç de zannettiğim gibi olmadığını gördüm. Bu düşünme şeklimden vazgeçmeli ve bir şekilde olumlu düşünme alışkanlığı kazanmanın yollarını aramalıyım.”

Düşüncelerinizin Kölesi mi yoksa Efendisi misiniz?

Düşüncelerinizi Doğru Programlayın

             Televizyon kanalları ve gazeteler; değil çocukların, yetişkinlerin bile üstesinden gelemediği, tüm dünya insanlığını felakete sürükleyen konularla dolu. Savaş, hırsızlık, cinayet, şiddet, cinnet, tecavüz, dayak, işkence, intihar… Bir de büyük şehirlerdeki yaşam koşullarının getirdiği yoğun stres de eklenince depresyon kaçınılmaz oldu. Eczaneler antidepresan; dünya depresif, yılgın, bıkmış, yorgun insanlar bahçesi. Kafalarda yüzlerce sorun, binlerce soru ve uçuruma sürüklendiğini göremeyen insanlık.
             Her şey önce düşünceyle başlar, sonra eyleme dönüşür. Uçak gökten zembille inmedi, on binlerce kilometre uzaklıkla görüntülü konuşmak önce düşüncede mümkün kılındı. Düşünmeden eylem olmaz.
Düşünmek, hayvan ve insanlara verilen en büyük bağışlardan biridir. İnsana ekstra olarak ne bilip bilmediğini bilme, düşündükleri üzerinde düşünebilme yetisi de verilmiştir. Ne mutlu ki düşünebiliyoruz.

          
Eylemsiz düşünce ise mümkündür. Bilindiği gibi her düşünce harekete dönüşmeyebilir. Düşünür; ama düşündüğümüzü yapmayız, aklımıza bir fikir gelir; fakat uygulamayız. Ya hayvanlar, onlar öyle mi? Hayvan bir şeyden korkarsa ya o şeye saldırır ya da o şeyden kaçar. İnsan ise çok zengin bir davranış repertuarı sergileyebilir. Örneğin, korktuğu şeyden kaçabilir, korkusuyla yüzleşebilir, korktuğu şeye iyi davranabilir, hatta sarılıp öpebilir onu, düşüncelerinin tamamen zıttı istikamette davranabilen tek varlıktır insan.

Çekim Yasası İle İlgili merak ettikleriniz.

Sizce neden dünya nüfusunun % 1'i, dünyadaki toplam maddi gelirinin % 96'sını kazanıyor? Tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır değil!

 Amerika şu sıralar "The Secret" filmi, kitabi ve VCD'leriyle sarsılıyor. Geçenlerde Remzi Kitabevi'nde turlarken, Nil Gün adlı bir yazara ait "Çekim Yasası" isimli bir kitap elime geçti. Bir arkadaşım almam için ısrar ediyordu. Kitabı alıp incelediğimde fark ettim ki, New York'tayken ünlü kadın talk show ustası Oprah Winfrey Show'da izlediğim "The Secret" kitabının yazarının söyleşisinde de, hemen hemen aynı düşünceler üzerine yoğunlaşılmıştı.

 Her şey o kadar basit ki... Her neye inanmak isterseniz ona inanın. Ama bilgi çağında olduğumuzu unutmayalım, bugün tek bir bilgi ile servet kapıları ya da amansız hastalıkların sırları çözülüyor. O yüzden ben herşeyi değerlendirmek gibi bir görev edindim... O yüzden bu metni sizlerle paylaşmak istedim. Karar ve hayat sizin; neye inanmak, kendinizi nereye konumlamak istiyorsanız, bunu siz yaparsınız.
Bana sormayın, bence "sky is the limit"....
Rhonda Byrne;
"THE SECRET"
Sır: Çekim Yasası



Başınıza gelen herşeyi, siz hayatınıza çekiyorsunuz ve hepsi zihninizde tuttuğunuz suretlerden dolayı size geliyor ve bu durum da sizin düşüncelerinizden kaynaklanıyor. Ne düşünürseniz, onu kendinize çekersiniz. Eskinin bilge insanları bunu bilirlerdi.
Mesela Babilliler, bunu hep bilirlerdi.

Ama bilenler toplumun küçük "seçkin" bir kısmıydı.
Sizce neden dünya nüfusunun % 1'i, dünyadaki toplam maddi gelirinin % 96'sını kazanıyor? Tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır değil!

Düzen böyledir, onlar birşeyleri anlamışlardır. Onlar "sır"rı biliyorlar.
Kendinizi bir mıknatıs gibi düşünürseniz (hepimiz biliriz ki mıknatısın bir çekim gücü vardır çekim yasası da "Benzerler birbirini çeker" der).
Burada bir düşünce düzeyinden bahsediyoruz.

Sağlık Olsun..

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama, yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım, diye sevin.
Pencereni aç, yağmur da olsa fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma adamakıllı yıka yüzünü serin serin
Geceden hazır olsun yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart

Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine..

Ayakkabıların boyalı olsun kokun mis
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin
Çık evinden neşeyle karşına ilk çıkana gülümse aydınlık bir gün dile
Sonra koş git işine dünden önceki günden
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla
Ohhh şöyle bir hafifle...

Bir güzel kahve ısmarla kendine seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan güneş varsa ısın hatta üşü hava soğuksa
Yürü yürürken sağa sola bak öylesine değil görerek bak
Çiçek görürsen kokla köpek görürsen okşa çocuk görürsen yanağından makas al..
Sonra şöyle bir düşün kimler sana yol açtı
Sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı
Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra arayabilirsen ara
Hatırlarını sor öyle laf olsun diye değil kucaklar gibi sor..

Bu sadece onların değil senin de yüreğini ısıtacak yüzünde güller açtıracak..
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
Yemeğin ne olursa olsun masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada...
Ailecek kurulun sofraya öyle acele acele değil vazife yapar gibi hiç değil
Şöyle keyife keyif katar gibi lezzete lezzet katar gibi
Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..

Gece evinde dostların olsun
Sohbet mezen kahkahan içkin olsun
Arkadaşım hayat bu daha ne olsun?

Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!

[ Can YÜCEL ]

Mutsuzluk Tembellikten Beslenir.

Son yıllarda insanoğlunun mutsuzluğu mu arttı yoksa bu konuda farkındalık mı oluştu?

Herkes mutlu olmak istiyor ama olamıyor. Kimileri bakış açısını değiştiremiyor, kimileri ise mutsuzluktan besleniyor. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre; Peki mutlu olmak ve mutsuzluktan uzak kalmak için ne yapmak gerekiyor?

10 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında, günümüzde; çatışma ve stres kadar, yeni mutlulukların da arttığına dikkat çeken İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, bunu içinde bulunduğumuz çağın güzel ve özel bir yönü olarak görmek gerektiğini dile getiriyor. Prof. Dr. Özkan'a göre,mutsuzluktan çok insanoğlunun gündemi artıyor ve bu durumstresin fazlalaşmasına neden oluyor.

ÇAĞA AYAK UYDURMAK TEMEL ŞART!
Günümüzde, çağa ayak uyduran insan, 'mutlu insan' olarak değerlendiriliyor. Çağı yakalayamayanlar ise hem kendileriyle hem de çevreleriyle çatışmaktan kurtulamıyor. "Eskiden köyde yaşayan ve ömrünü 20 kilometrekarelik alanda geçiren insan da kendince mutluydu" diyen Prof. Dr. Özkan; bunun, bu kişilerin başka dünyaları tanımamasından ve farkındalıklarının az olmasından kaynaklandığını söylüyor. Özkan'a göre, farkındalığın çoğalması hem mutluluğu hem de mutsuzluğu artırıyor. Günümüz insanı çok fazla uyaranla karşılaşıyor. Alışılmadık, tanınmayan ve nasıl başa çıkılacağı bilinmeyen uyaranlar şokların yaşanmasına neden oluyor. Televizyonda dünyanın her yerindeki gelişmeleri izleyen, bilgiye ve teknolojik çağa anında uyum sağlama kabiliyeti olan insan sorunlarla daha kolay baş ederken, bir diğeri yüklerin ve sorunların üstesinden gelemediği için ağırlıkların altında ezilmekten kurtulamıyor.

Yaşam İçin 13 Satır

‎1. Seni sen olduğun icin değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.

2. Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise seni ağlatmaz.

3. Sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez.

4. Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.

5. Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiç bir zaman ulaşamayacağını bilmektir.

6. Hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin.

7. Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir dünyasın.

8. Zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.

9. Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi.

10. "Bitti" diye üzülme, "yaşandı" diye sevin.

11. Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.

12. Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.

13. Kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.

"YAŞANAN HERŞEYİN BİR SEBEBİ VARDIR"

Gabriel Garcia Marquez

Pratik Bilinçaltı Kodlama Yöntemleri

DÜŞÜNCELERİNİZİ DEĞİŞTİRİRSENİZ, KADERİNİZİ DE DEĞİŞTİRİRSİNİZ…
ETKİ düşünceniz, TEPKİ ise bilinçaltınızın verdiği karşılıktır.
Bütün dilekleriniz gerçekleşecek diye bir kural yoktur. Herkes bunu bilir. Şüpheci kişiler, bunu duaların işe yaramadığına dair bir kanıt olarak yorumlarlar. Ancak göz ardı ettikleri bir nokta vardır:
Dileklerinizin karşılık bulabilmesi için bilimsel temeli net bir biçimde anlaşılarak etkin kullanılması gerekir. Ancak bundan sonra belirli bir isteğin neden etkin olmadığını anlayabilir ve onu daha etkin kılmak için pratik bir yöntem bulabiliriz.
Peki dileklerinizin istediğiniz gibi karşılık bulmadığını fark ederseniz, ne olur o zaman? İlk yapmanız gereken şey, böyle bir başarısızlığın temel nedenlerini anlamak olmalıdır. Bu nedenler güven eksikliği ve çok fazla çabadır. Birçok kişi, bilinçaltının işleyişini tam olarak anlayamaz ve dileklerinin gerçekleşmesine mani olur. Zihninizin nasıl çalıştığını bildiğinizde, büyük ölçüde güven kazanırsınız.
Unutmayın, bilinçaltınız ne zaman bir fikri kabul etse, hemen bunu uygulamaya başlar. Bunun için bütün önemli kaynaklarını ve potansiyellerini  kullanır. Derin zihninizin bütün zihinsel ve spiritüel yasalarını harekete geçirir. Bu yasa iyi fikirler için geçerlidir, ancak kötü fikirler içinde geçerlidir. Sonuç olarak, eğer bilinçaltınızı olumsuz biçimde kullanırsanız, bu soruna, başarısızlığa ve karışıklığa neden olur. Yapıcı biçimde kullanırsanız  kılavuzluk, özgürlük ve zihinsel huzur getirecektir.


Ruhun Sesini Dinlemek

Yaptığını seven ve sevdiğini yapan; arzuları doğrultusunda yaşamına şekil verebilen insanların sırrı ilhamdır. İlham her şeyin potansiyelini ihtiva eden; maddi varlığımızın sınırlarını aşarak evrene açılmamıza o kutsal senfoniyi duymamıza yarayan ilahî bir kıvılcımdır. İlham; aşk için aşkla yola çıkarak kaynağına dönmeye çalışan ruhun alt benliğe gönderdiği enerjilerin/bilgilerin kalple anlaşılıp zihinle hayata geçirilmesidir.

Geçiciliğin içinde kalıcılığı yakalayan kendi çapında iz bırakmayı başaranlar ruhunun dürtüsünü hissedip ona göre yaşamayı seçenlerdir.
Hayallerimizi gerçekleştirebilmemiz için metafizikle bilimi birleştiren çoğu yeni çağ yöntemlerinin atladığı nokta da bu.


Keşfettiği metodlarla kişisel gelişime ivme kazandıran Jose Silva yarım yüzyıllık tecrübenin verdiği güvenle şöyle diyor: 'Eğer hedef aldığınız amaç ya da sonuç ruhunuzun planları dahilinde değilse o zaman başaramazsınız Arzu ettiğiniz her şeyi ancak ve ancak ruhunuzun sizin için yaptığı plana uyuyorsa elde edebilirsiniz'

Bir başka ifadeyle egonun bitmeyen isteklerini dinmeyen serzenişlerini dinlemek ve realize etmeye çabalamaktan ziyade ruhumuzun neleri anlamak ve anlatmak için bedenlendiğini; buradaki 'modus operandi'sinin yani hareket tarzının ne olduğunu saptamamız gerekiyor.

Yaşam bazen o kadar ilginç tuzaklar kuruyor ki ruhumuzun yeryüzündeki misyonunu bırakın idrak etmeyi böyle bir olgunun varlığını dahi bilmeden uyuşmuş bir bilinçle hayatımızı idame ettiriyoruz. Ta ki yolumuzu değiştirecek bir faciayla karşılaşana kadar.

Eğer bugün buradaki mevcudiyetinizi sorguluyorsanız tatminsizlikle burkulan yüreğinizi rahatlatacak bir cevap aramalısınız Zaten; yüksek benliğin çağrısına uyan evren sizi zorlayarak zora koşarak ruhunuzun ihtiyaçlarına kulak vermeniz için zemin hazırlıyor. Öyleyse size huzur veren bir yere giderek gözlerinizi kapatın.

Düşüncelerinize seyirci kalın ve ruhunuza danışın, içinizde bir şeylerin pır pır edip kıpırdandığını ritmi değişen kalbinizin başka türlü çarptığını bağrınıza akan sıcacık bir enerjinin hücrelerinizi teker teker canlandırdığını hissettiğinizde ruhun cana canın da ruha büyük bir hasret ve aşkla sar ıldığını fark edeceksiniz.Uçup giden zaman mefhumuyla birlikte akla düşen yeni fikirlerin filizlenmek için artık sadece mümbit bir toprağı arayan birer tohum olduğunu bileceksiniz.

İşte şimdi atomaltı parçacıklarını organize ederek düşleri gerçekleştiren bilinç altını programlamaya 'benzerin benzeri çektiğini' söyleyen Çekim Yasasını kullanmaya hazırsınız.

Kaygılanmak ve yakınmak istenmeyen olguya enerji vermek demektir ve afirmasyon adı verilen olumlamalara kısa devre yaptıran başlıca faktördür Olumsuz bir tavır düşüncede bulunduğunuzda kendinizi durdurarak cümleyi yeniden kurmayı deneyin ' İşler yazın yavaşlıyor müşteri bulmak zorlaşıyor' yerine 'GEÇMİŞTE işler yavaşlıyordu müşteri bulmak zor OLUYORDU' deyin

İstediklerimizi açıkça görebilmenin yolu istemediklerimizi anlayabilmekten geçer. Yani ikisinin arasındaki 'kontrast' neye odaklanmamız gerektiğini belirtecektir Olumlamalarınızı yazarken şimdiki zamanı ve içinizde heyecan uyandıran duyguları canlandıran kelimeler kullanın 'İdealimdeki ilişkinin karşılıklı saygıya dayandığını ve gelişmeme yardım ettiğini bilmek beni çok mutlu ediyor Ben böyle bir ilişki seçiyorum Kararım budur' gibi.

Bilinç altındaki direnci ortadan kaldırmak işin olabilirliğini ona kabul ettirmek için bu türden olumlamalar ile meditasyon sırasında ya da uykuya dalmadan önce imgelemeler yapmak gerekmektedir Direncin azalması bilinç üstündeki Kuşkuyu da eriterek; güçlü bir arzunun daha kısa bir zamanda olmasına yardım edecektir

Olumlamalarınızı yüksek bir enerjiye ulaştığınız anlarda dile getirmenizi öneririm. Dua ve meditasyon yaparak mutlu ve huzurlu günlerinizi anımsayarak böylesi titreşimler içinde yüzmeye başladığınızda söylediklerinizi hissedin tadın ve olmuşcasına yaşayın. Varlığınızın merkezinden gelen bir ses 'Evet artık BİLİYORUM bu gerçekleşecek! ' diye sevinçle bağırdığında telkinleri bırakın Evren kendi payına düşeni muhakkak yapacaktır

Olumsuz İstenmeyen Duygulardan Kurtulmak.

Bazı önemli kararlar yüzünden kafamız dağınık olabilir ve zihnimizin bulutları diğer işleri yapmamıza engel olabilir. Böyle bir anda hayatın üzerimizdeki etkileri hakkında endişeleniriz.
      Hayatımızla ilgili olarak düşünüyor, soruyor, söyleniyor, tartıyor analiz ediyor, endişeleniyor ve stres içinde olabiliyoruz. Böyle b
ir zamanda genellikle ilk olarak kendimiz için kederleniriz ve bu tür şeylerin hep bizim başımıza geldiğini düşünürüz.             Halbuki bu sadece sinir sistemimizin bir oyunudur.
İşte bu anda yeni davranışın seçileceği gelişme anıdır. Eski davranışa direnip bir üst versiyon halimizin davranışını belirleme zamanı!..
     Değişik bir davranış seçip arzu ettiğim kişi olma fırsatı. Peki neler yapılabilir. Beni kurban rolüne sokan, gözümün önüne gelen resimlerin renklerini değiştirip daha canlı, aynı kendimi güvenli, huzurlu ve mutlu hissettiğim anlarda , gözümün önüne gelen resmin renklerinde olduğu gibi, anı bu renklerle değiştirebiliriz. Bunu zihnimizde anında yaparız.
     Eylem olarak ise hemen yakın çevrendeki biri için iyi bir şey yapın. Başkalarının problemlerine yardımcı olabilmek için biraz zaman yaratın. Biz kendi yolumuzdan çekildiğimizde, yardım esnasında hissettiğimiz duygular ve karşımızdaki insanların duygularının bulaşıcı olması sayesinde ruh halimiz değişecektir.  Umulmadık bir biçimde yaşadığımız soruna farklı bakış açılarında bakacağımız için ya yeni çözümler görmüş, üretmiş oluruz ya da zaten sorunun belki de o kadar büyük olmadığını bile görebiliriz.
İçinde bulunduğumuz ruh hali değişince sorunların önemi de değişir.
         Karşımızdaki insanlara yardım etmemiz onları mutlu eder ve bize karşı minnet duyarlar. Bu hisler siz gülümsediğimizde karşınızdakinin de size gülümsemesi gibi buna bumerang etkisi yapar diyoruz.
Duygular bulaşıcıdır.
       İyi hisler bulaşır. Kötü hislerde de tercih sizin Sorunun yana yakıla anlatıp çevrenize çaresizliğinizi haklı çıkarmaya çalışarak onları sizleri destekler duruma getirmek mi iyi, yoksa onlara yardım ederek onlara yaşatacağınız hoş, insani duyguların bulaşmasını sağlamak mı?
Her zamanki gibi karar yine sizin...

Banu Gökçül
Yaşam Yön. Kişisel Gelişim
Yaşam Koçu