Kuantum
Mekaniğin de ışığın paketçikler halinde taşındığı fizikçeler tarafından
saptanmıştır. Bu paketçiklere “kuanta” adı verilmiştir. Işık yani
“foton” kütlesi olmayan kuantalardan oluşmaktadır. Bu
fizik bilgisinin Kuantum felsefesine taşınması şu şekildedir. Düşünce
bir enerjidir ki bunu bilim adamları yapılan deneyler sonucunda
kanıtlamışlardır. Kuantalar halinde evrene yayılırlar ve belirli
frekanslar yayarlar. Yani herbirimiz düşüncelerimizle evrene kuantalar
dağıtırak belirli frekanslar yayarız. Her frekans evrende kendiyle
bağlantılı frekansı bulur. Örneklersek; elinizdeki
TV kumandasında A Kanal’ının tuşuna bastığınızda A kanalı karşınıza
çıkar ve onu izlersiniz. B kanalına basarsanız B kanalını izlersiniz. TV
kumandasına bastığınız zaman belirli bir frekans yayılır ve bu frekans
kendisiyle bağlı frekansı bulur ve seçtiğiniz kanalı izlersiniz. Şimdi
bu durum Kuantum Felsefesine nasıl yansıyor ona bakalım. Zihinlerimiz
düşünce üreten dinamolardır ve sürekli olarak evrene yayın yaparlar ve
belirli frekanslar yayarlar. Her bir düşüncenin frekansı farklıdır,
korkunun, endişenin, çoşkunun, aşkın, kederin , sevginin hepsinin
farklıdr.
Şimdi
eğer siz iş yerinizde patronunuzla ilgili bir sorun yaşayacağınızdan
korkuyorsanız, zihninizin dinamosunda bu düşüncenin frekansını yaymaya
başlıyorsunuz ve ne oluyor? Bu korkunun frekansı çevresinde kendisiyle
eşleşecek bir frekans aramaya başlıyor ve frekansları tarıyor ve sonunda
kendiyle bağlı frekansla eşleşiyor . Eşleşen frekansla ekranınızda yani
yaşamınızda yaydığınız frekansın sonucunu deneyimliyorsunuz. Yani
patronunuzla sorun yaşıyorsunuz. Bu nedenle birçok kişinin “korktuğum
başıma geldi” dediğini duymuşsunuzdur. Ya da bir öğrenci sınavlara
hazırlanıyor ve bu sırada sürekli ya heyecanlanırsam ve tüm bildiklerimi
unutursam diye düşünüyor bu düşünceyi sürekli tekrarlayarak
güçlendiriyor ve ne oluyor sınavda bildiklerini unutuyor. Öğrencinin bu
korkusunun yaydığı frekans bağlantılı frekansı buldu ve bu korkusuyla,
endişesiyle ilgili deneyimi yaşadı. Bir diğer örnek; genç
kız sevgilim beni aldatırsa başka kızlara giderse gibi endişeler ve
kıskanç duygular içerisinde. Bu düşüncenin yaymış olduğu frekans
bağlantılı frekansı bulur ve onunla eşleşir ve gerçekten genç kızın
sevgilisi bir başka kızla beraber olur. Genç kızın genel olarak tüm
ilişkilerde böyle bir endişesi varsa potansiyel olarak kendisini terk
edecek veya aldatacak erkekleri seçer.
Oysa
ki Kuantum Diyarı’nda Olasılıklar Sahası’nda her bireyin etrafında pek
çok olasılık bulunmakta. Patronuyla pozitif ilişkiler içerisinde
bulunmak, sınavda sakin kalıp bilgilerini rahatlıkla hatırlamaki
sevgilisiyele güvene dayalı bir ilişki içerisinde olmak gibi olasılıklar
da mevcuttu. Ancak zihnin yaydığı frekans bu olumlu olasılıklarla
eşleşebilecek bir frekans değildi. Bu nedenle son dönemdeki tüm Kuantum
felsefesine dayalı öğretilerde her bireyin kendi yaşamını seçtiği
söyleniyor. Yani sınavlarda başarız olmak, karşı cins tarafından tekrar
tekrar aldatılmak, iş ilişkilerinde başarısız olmak kişinin kendi
seçimleri.
Diğer
tüm olasılıklar da gerçek olabilir, nasıl mı? Tabi ki düşünceyi
değiştirerek. Demek ki herşey zihinde gerçekleşiyor. Zihnin dinamosunun
yaydığı frekansı değiştirince farklı bir olasılık gerçekleşecek. O zaman
zihnimizde oluşan düşüncelerimizi değiştirmemiz gerekli. Peki bu nasıl
olacak? Bunun için zihnin yapısına bakmak gerekiyor bu düşünceler
nereden yayınlanıyor diye. Zihnimizin %90 lık kısmının bilinçaltımız
oluşturuyor. Çocukluğumuzdan beri yaşadığımız herşey burada kayıtlı aynı
bir bilgisayarın hard diski gibi. Bu kayıtlar yaşanılan deneyimlerden
oluşuyor. Bu kayıtlara biz “inanç sistemi” diyoruz. İnanaç sistemleri
kütleleşmiş alanlardır ve otomatik olarak frekans yayarlar. Yaşamın zor
olduğu düşüncesi, paranın zor
kazanılacağı düşüncesi, ilişkilerin zor olduğu düşüncesi gibi düşünceler
otomatikleşmiş “inanç sistemleri”dir ve neredeyse biz farkında olmadan
çalışır ve sürekli yayın yaparlar. Dolayısıyla biz sürekli inanç
sistemimize göre bir hayat süreriz. Ve genellikle aynı tarz deneyimleri
yaşarız. İyi haber şu ki; bu “inanç sistemler”i değiştirilebilir. Biraz
emek harcayarak bunu gerçekleştirilebilir. İnanç sistemlerimiz
zihnimizdeki otoyollardır ve otomatik olarak çalışırlar. Yeni inanç
sistemi geliştirmek için zihinde yeni bir yol oluşturuyoruz. Bu yol
başlangıçta diğer yoldan daha ince ve ancak farkında olunan ve seçilen
davranışlarla işliyor. Yapılması gereken bu ince yolun yani yeni inanç
sisteminin otoyol haline gelmesi. Bunun için 21’er günlük çalışmalar
yapılması gerekiyor. Bu çalışmalar sayesinde bir süre sonra eski otoyol
kullanılmaya kullanılmaya inceliyor ve yeni yolumuz otoyol haline
geliyor. Mutlaka bir eşyanızın yerini değiştirmişsinizdir. O eşyanızı
almak istediğinizde önce eski yerine gidersiniz sonra “aa orda değildi
şuradaydı” dersiniz ve yeni yerine gidersiniz. Bir süre sonra da eski
yeri hatırlamasınız çünkü artık yeni yer kalıcı olmuştur kullanıla
kullanıla. İşte inanç sistemlerimizde bu şekilde değişiyor. Yeni inanç
sistemi oluşturuyoruz ve hep onu kullanıyoruz bir süre sonra eski inanç
sistemimizden eser kalmıyor. Bunun için “Kuantum Yaşam Koçluğu”
,“Kuantum Öğrenci Koçluğu” ve “Kuantum Kariyer Koçluğu” çalışmalarımda
“Kuantum İmajinasyon Tekniği”ni, “Kuantum Olumlama Tekniği”ni, “Kuantum
Nefes Tekniği”ni kullanıyorum. Bu konular hakkında bilgileri “Kuantum
Koçluk” kitabımımda bulabilirsiniz
Nilda Ferhan Efeçınar
0 yorum: