Bilinçaltı Nasıl Temizlenir?

Bilinçaltı nasıl temizlenir?
Öncelikle muğlak olan bir kavramı kesinlik içeren bir kavrama dönüştürelim.
Biz bilinçaltı yerine Tepkisel Zihin demeyi tercih ediyoruz, çünkü bu kelime tam olarak anlatmak istediğimiz şeyi karşılıyor.


Frued insan zihnini Bilinç ve Bilinçaltı olarak ayırt ettiğinden beri, bir çok teori türedi. Fakat ben teoriler yerine her zaman uygulamada işe yarar sonuçlar içeren yöntemleri kullanmayı tercih ediyorum.
Zihninimizi Bilinçli Zihin (Mantıksal Zihin) ve Tepkisel Zihin (Bilinçaltı) olarak ikiye ayırıyoruz.
Farkında olduğumuz her an Bilinçli zihnimizi kullanıyoruz.
Bilinçliliğimizin düşük olduğunda, bilinçsiz olduğumuz anlarda ve bilincin bazı boşluk durumlarında tüm kayıtlar tepkisel zihne gider.
Şimdi hemen bu durumları inceleyelim.
Bilinçliliğin Düşük Olduğu Durumlar
Trans ve Hipnotik Trans Durumları bu kategoriye girmektedir. Kişilerin bu durumlarda kayıtları tepkisel zihnin bankalarına kayıt edilmektedir. (Bu bankaları başka bir yazıda anlatacağım.)
Bilincin Boşlukları
Bilincin boşlukları ve bunlarla ilgili ayrıca bir yazı yazmıştın, o yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Bilinçsiz Olduğumuz Anlar
Yoğun fiziksel acı (araba kazası vb.), yoğun duygusal acı (bir yakınının kaybı vb.) veya organizmanın ‘Hayatta Kal’ dinamiğine ters düşen belirsizlik anlarındaki tüm kayıtlar tepkisel zihne daha sonra çağrılabilecek şekilde kaydolur.
Uyurken de bilinçsiz bir konumda olsak da, burada yapılan kayıtlar yoğun duygular içermediği için zihin tarafından pek önemsenmezler.
Bizi rahatsız eden tüm kayıtlar yoğun duygusal anlar ve belirsizlik, bilinmezlik anlarında kaydedilmiştir.


Pavlov’un Köpeklerinden Farkımız Ne?
Rus Psikolog İvan Pavlov 1890′da kurduğu Deneysel Tıp Enstitüsü’nde köpekler üzerinde çalışmalar yapmıştır. Köpeklere yemek verdiği anda bir zil çalmıştır, bunu defalarca tekrarladıktan sonra, köpekler zil sesini duyduklarında salya salgılamaya başlamıştır. Böylece şartlı refleks oluşturmuştur.
Yani Pavlov yoğun acı ve zevk durumlarında köpeklerin tepkisel zihinlerini şartladı. (Bunlar fiziksel etmenlerdi.) İnsanların bunda farkı ise insanlar çok büyük bir sorunu zihinlerinde küçültebilir ya da en basit bir durumun duygu yoğunluğunu zihinlerinde büyütüp bunu ölümle eş duruma getirebilirler. (Zihinsel durumlar) Özellikle bize öğretilenler bunda büyük rol oynar.
Nasıl Değiştirebiliriz?
1) Yüzleşme: Bir olayla ne kadar fazla karşılaşırsanız, duygusal yoğunluğu o kadar azalacaktır. Sözgelimi denize hayran biri deniz kenarına taşındıktan 1-2 ay sonra artık deniz ona sıradan gelecektir. Ya da yüksek sesli bir yerde uzun bir süre kalırsanız o ses artık sizi rahatsız etmeyecektir, sıradanlaşacaktır.
Köpekten korkan insanları ‘kendi kontrölüm’ altında köpeklerin yanına sokarım ve bir süre sonra köpeklerle ilgili korkuları duyarsızlaşır ve tamamen yok olur.
Hayattaki korkularımızla yüzleştiğimizde onların aslında korkulacak bir şey olmadıklarını çoğu zaman keşfetmişizdir.
2) Güçlü Bir Kimlikle Anlam Değiştirme: Güçlü Bir Kimlik metodu ile geçmişe dönüp o olayla yüzleşebilirsiniz. İlk önce hayran olduğunuz güçlü bir kişiyi düşünün ya da bir hayvanı… Şimdi onun tüm özelliklerini alıp, hatta o olup sizi rahatsız eden o anıya gidin. Tam o anının içine girdiğinizde şu soruyu sorun: Bu olay …… (kendi isminiz) ne öğretti? (Fakat bu soruyu rol modeliniz veya seçtiğiniz güçlü bir hayvan olarak soracaksınız.)
Bu yöntem yüzleşmeye korktuğunuz bir anınızın karşısına güçlü bir kimlikle çıkmayı sağlar. Bir aslanda korktuğunuzu varsayalaım ama Yeşil Dev (Hulk) olsaydınız muhtemelen korkmazdınız :)
Güçlü bir kimlikle anlam değiştirme güçlü bir şekilde olaylarla yüzleşmenizi sağlamaktadır.
3) Resimlerin Boyutları ve Seslerini Değiştirme: Zihnimizdeki tüm kayıtlar resimler, sesler ve diğer duyularımız şeklinde oluşur.
Geçmişe ait tüm yaşanan olaylar beynimizde bir film dosyası şeklinde depolanıyor. Bazıları HD kalitesinde depolanırken bazılarının görüntü kalitesi çok bozuk oluyor. Bazılarının sesleri 5+1′ken bazılarının sesleri çok bozuk çıkıyor. Bazı görüntüler 100 ekranken bazıları 37 ekran olarak kaydediliyor. (Koku ve tatları şimdilik katmıyorum)
Genellikle bir fobi (yoğun duygusal olay) oluşurken, beynimiz yaşanan olayı ve beraberinde yoğun duyguları o kadar net bir şekilde kaydediyor ki, adeta 200 ekran, HD kalite 5+1 ses sistemi gibi, ve ne zaman o fobi ile ilgili bir uyaran görse (mesela örümcek, yılan vs.) o yaşadığı olay hemen tüm canlılığı ile gözünün önüne geliyor ve aynı korkuyu yaşıyor.

************************************************


 Daha fazla yaratım aracı ve bilgi için kitaplarımı satın alarak hayatınıza  katkıda bulunmak ister misiniz?



Kontrol Sende - Çekim Yasası ve Bilinçaltı Dönüşüm Rehberi Kitabı - 2019 - 2 nci Baskı


 KONTROL SENDE
İzin Ver GELSİN, İzin Ver OLSUN
Çekim yasası ve Bilinçaltı Kayıt Dönüşüm Rehberi

Düzenlemiş İkinci Baskı


************************************************


Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı


Daha İyi Bir yaşam için

BİLİNÇLİ YARATMA SANATI


******************************

Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com

Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464

www.halissahiner.com





***********************************************
10 senedir, dar kapalı alanlara karşı fobisi olan bir arkadaşımla çalışıp bu fobisini tam 5 dk.’da yok etmesini sağladım. Üstüne bir yorgan attığınızda daha 1. saniyesinde çığlık atıp bağırıyordu.
İlk önce onunla görüntüsü hakkında konuştum, tabii ki bu gördüğü görüntü aynen yukarıda bahsettiğim gibi çok canlı bir görüntüydü. İlk önce korkma anını bir film gibi izledik ve ona bazı komik detaylar koyduk. Böylece absürd bir komedi gibi olacaktı. (Korkunç Bir Film serisi gibi) Filme o kadar çok saçma sapan ayrıntı koydum ki gülmeye başladı. Sonra görüntüyü 100 ekrandan 37 ekrana indirdim, sesleri de bulanıklaştırdım. Ve bir kaç düzenleme daha yaptıktan sonra, aynı şeyi bir kaç defa daha yaptırdım.
Şimdi deneme zamanı gelmişti. Yorgan ve pike gibi şeyi tekrar üstüne atacak 20 saniye tutacaktım. Yorganı üstüne attım, atar atmaz kahkahalarla gülmeye başladı. “Yahu senin korkman gerekiyor, niye gülüyorsun” dedikçe daha fazla gülmeye başladı, hatta gözlerinden yaşlar geldi. Dedim ister gül ister gülme 20 saniye tutacağım bunu :) 20 saniye tuttum ve hiç bir korku hissetmeden, çok rahatlamış bir şekilde kalktı.
Not: Organizmanın hayatta kal komutuna giren ve duygusal yoğunlukla tekrarlanmış olaylarda bu teknik işe yaramayabilir. Bir Psikiyatr’a danışmanız tavsiye edilebilir.
Aynı zamanda kişi bundan ikincil bir kazanç sağlıyorsa doğal olarak bunu yapmak isteyecek, yapmak istese bile zihninde canlandıramayacaktır.
4) Hipnotik Trans Durumlarından Yararlanma

Kişi eğer bilinçliliğini kontrol edemiyorsa ve yukarıdaki teknikleri uygulayamıyorsa, kendisi hipnotik trans durumlarından yararlanabilir. Hipnotik trans durumları hepimizin gün içinde aralıklarla girdiği bir durumdur. Bunu kullanmayı bildiğinizde değişim sorunu yaşamazsınız.
Ayrca kişi sorununun kaynağını hatırlamayabilir. Bu durumlarda ise bir profesyonel yardımı ile bu resmi değiştirebilirsiniz. EN İYİSİ İSE BUNU KENDİNİZİN yapacak bir yeteneğe gelmenizdir.
Research Quarterly’de yayınlanan çok ilginç bir araştırma var. Bu araştırmada basketbol oynayan öğrenciler üç guruba ayrılıyorlar. İlk gurup basketbol topunu fileye sokabilmek için 20 gün boyunca fiziksel antreman yapıyor. Ter döküyor. İkinci gurup hiçbir şey yapmıyor,yan gelip yatıyor. Üçüncü gurupsa 20 gün boyunca her gün zihinse antreman yapıyor. Yani zihinlerinde hayali olarak topu tutuyorlar, paslaşıyorlar, çok güzel atışlar yapıyorlar, terlediklerini hissediyorlar, inanılmaz güzellikte bir maç çıkararak seyircinin alkış seslerini duyuyorlar, maç bitiminde gelen tebrikleri kabul ediyorlar. 20 günün sonunda her gün antreman yapan ilk gurubun performansında % 24‘lük bir artış oluyor. Yan gelip yatan ikinci gurupta, beklenilebileceği gibi, hiçbir değişiklik yok. Zihinsel antreman yapan üçüncü gurubun performansında da % 23’lük bir artış oluyor. Dikkat edin! Topu ellerine bile değdirmeden hemen hemen ilk gurup kadar başarı sağlıyorlar. Yani bilinçaltı beş duyunun etkili bir şekilde kullanıldığı ve canlı hayallerin kullanıldığı bir senaryonun sürekli tekrarlanmasıyla, aslında henüz gerçekleşmemiş şeyleri gerçekmiş gibi kabul etmeye başlıyor ve beyne bu sinyali gönderiyor. Ne müthiş bir güç öyle değil mi? Maalesef korkularımız da bu yolla oluşuyor. İnsanoğlunun doğuştan sahip olduğu iki temel korku var. Düşme ve ses korkusu. Kalan bütün korkularımızı süreç içerisinde öğreniyoruz…
Ya Ruhsal Çalışma?
Eğer zihin-beden-ruh(enerji) üçgenini dengeleyemezseniz tüm çalışmalar geçici olacaktır.
Çünkü üçü asla birbirinden ayrılamaz.
Beden: Hareket ister, nefes alıştırmaları, spor vs.
Zihin: Yukarıda anlatılanlar.
Ruh(Enerji): Meditasyon ve diğer enerji çalışmaları

 Not: Bu yazıda anlatılanlar sadece bilgi amaçlıdır.



0 yorum: