Hastalıkların Nedenleri



Bazı Hastalıkların psikolojik nedenleri.

* Anksiyete: Tüm psikosomatik hastalıkların nedeni limitleyici nefes alışkanlıklarıdır. Anksiyete de bunlardan biri… Yürek sıkışması, nefes alamama, daralma hislerinin karışımından bahsediyorum. Bu hastalığın kaynağı da hayatın akışına güvensizliktir.
* Basur: Sandığınız gibi acı tükettiğimizde değil, geçmiş düşünce ve yaşam alışkanlıklarına duyulan öfke ve onları bırakmaktan korkulduğu için nükseder… Geçmişe tutunurken, nefesimizi de tutarız. Bu da bedenimizi kasar ve basur problemi oluşur.
* Depresyon: Bu rahatsızlığın altında “Kendimi hiçbir gruba, sisteme, kişiye ait hissetmiyorum” düşüncesi yatar. Bir başka deyişle sahip olabilme hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık diyebiliriz.
* Dizlerle ilgili problemler: Aynı eklem problemleri gibi inat, gurur, kibir ve egoyla alakalıdır. Bu problem gerçek dışı düşüncelere uzun zamandır tutunuyor olduğunuzu gösterir. Esnek olamamanın bir belirtisidir.
* Fıtık: Kopmuş ve uyumu bozulmuş ilişkileri sembolize eder. İstemediğimiz bir durumun içine itildiğimizi düşündüğümüzde meydana gelebilir.
* Astigmat: Kişinin kendini olduğu gibi görme korkusuyla alakalıdır. Kendini beğenmeyen, güzelliğini, bütünlüğünü görmek istemeyenlerin genel hastalığıdır.
* Hipermetrop: Şu an ile şu anda olamamakla ilgilidir. Bu kişiler, yaşamı içlerine çekmeden geçmişi geride bırakmadan beklerler. Zihinlerinde bir seçim yapmışlardır. Anı yaşamazlar.
* Guatr: Yaşamlarında fiziksel ve duygusal acı çektiğine, cezalandırıldığına ve kurban olduklarına inanan insanlarda görülür.


 
* Horlama: Çalıştığım her beş kişiden birinde bu problem var. Horlamanın altında yatan düşünce “geçmişi, geçmiş düşünceleri bırakmayayım, eğer yaşamımda bir tehdit oluşturursa o zaman belki bırakırım”dır. Horlayan insan için bağımlı diyebilirim.
* İktidarsızlık: Eski eş ya da sevgiliye duyulan öfke, cinsel baskı, suçluluk duygularının artmasına neden olan “ayıp, gizli, kötü” gibi düşüncelerin etkisi ve bu kişilerin hemen hepsinin annelerinin aşırı otoriter, katı ve sevgisiz olmaları dolayısıyla oluşan korku sonucu ortaya çıkar.
* Kalp hastalıkları: Hastaların hemen hepsi dediğim dedik, kararlı, maddi dünyada başarılı, manevi olarak ise aradıklarını bulamamış, genelde kullanılırım düşüncesiyle “kalbini başkalarına açmaktan çekinen” insanlardır.
* Kanser: Gerçekte hasta olan tek yer var, o da zihnimiz. Kendimiz olma yerine diğerlerinin istediği gibi olmaya çalışmanın, bitmek tükenmek bilmeyen bir onay alma çabasının sonucudur. Egonun devreye girip inanılmaz boyutlara ulaşması, özün yok olması ve yaşam boyu bir “rol oynanması”… İşte kanser bu… Zihnimizde kansere neden olan çarpıklığı gidermediğimiz müddetçe hepimiz bu hastalığa yakalanabiliriz. Kanser, kişinin kendine ihanetidir.
* Kilo problemleri: Aşırı duyarlılık ve korkuyu temsil eder. Kişinin “ben” olmaktan, eleştiriden, cinsellikten, incinmekten ve hatta kendi kendinden korunma ihtiyacını gösterir.
* Migren: Şu ana kadar çalıştığım birçok kronik migrenli, gördüğüm kadarıyla mükemmeliyetçilik çabasıyla kendileri üzerinde aşırı baskı kuruyorlar. Her şeyi mükemmel yapmak ile ilgili tükenmeyen çabaları vardır.
* Ödem: Geçmişte kalan duygu, düşünce ve inançlara saplanıp kalma halidir. Genelde tıkanmış, acı veren fikirler ödem yaratır. Nefesimizi tuttukça bedenimizdeki toksinleri de dışarı atamayız. Bunlar birikir de birikir, biz şişer de şişeriz. Ödem de bu değil midir Zaten! Sakın unutmayın nefes dünyanın en güçlü detoks aracıdır.
* Sırt ağrıları: Her şeyi kendimiz yapmak zorunda olduğumuzu, desteklenmediğimizi düşündüğümüzde ortaya çıkar. Kimseye güvenmememiz, özellikle de yakınlarımızdan istediğimiz desteği bulamadığımıza inanmamız buna sebebiyet verir. Her şeyi kontrol etmek istediğimiz zaman omurgamızı sıkarız ve işte bu yüzden sırtımız ağrır.
* Şeker: “Keşke” ile başlayıp “olsaydı” ile devam eden düşünceler, geçmiş ile ilgili pişmanlıklar ve derin kederin fiziksel bedene yansımasıdır şeker hastalığı. Bir başka deyişle geriye “hiçbir hoşluk kalmadı” duygusu…
* Tansiyon: Uzun zamandır çözülememiş duygusal sorunları sembolize eder.
* Boğaz hastalıkları: Anjin, bademcik iltihabı, boğaz ağrısı içimizdeki yaratıcılığın, coşkunun, çocuksu hevesin bastırılması ile ilgilidir. Kişinin yapmak istediklerini yapamadığında ve kendini boğulmuş hissettiğinde bu hastalıklar ortaya çıkar.
* Kadın hastalıkları: Akıntı, yara, iltihap, kaşıntı ve benzeri problemleri yaşayan kadınlara koçluk yaptığımda dünden bugüne taşıdıkları bir öfkenin olduğunu tespit ettim. Daha önce ilişki yaşadıkları ve kendilerini güçsüz hissettikleri sevgili ya da eşe hatta babalarına karşı duydukları öfke bile buna neden olabilir.
* Kolesterol: Kolesterolü yüksek çıkan kişilerin çoğunda şu ortak durum var: Yaşamın mutlu, keyifli tecrübelerine kendini kapatmış; tüm hayatları iş, para, sorumluluk olmuştur.

Kaynak : Nevşah Fidan Karamehmet
                  http://www.hurriyet.com.tr/magazin/haber/26157996.asp

1 yorum :

  1. Ruh halimiz ve düşüncelerimiz ne kadar çok hayatımızı etkiliyor bunu bir kez daha anladım.

    YanıtlaSil