"Bir şey, insanın ruhunu ateşlediğinde, imkânsızlıklar ortadan kalkar." - JEAN DE LA FONTAINE
Bir kaç yıl önce, Quebec’teyken
Dönüştüren Deneyim programımı takiben, yedi günlük Yaşadığım Kehanet seminer
programını yürüttüm. Sevdiğiniz işi yapmanız ve bundan iyi gelir sağlamanız
konusundan bahsederken, öğrencilerimden biri bunu kendi hayatına nasıl uygulayabileceğini
anlamak konusunda zorlandı.
Bana, "Dr. Demartini, ne yapmayı sevdiğimi biliyorum ama geçimimi bundan nasıl
sağlayacağımı bilmiyorum. Dans etmeyi seviyorum. Ama kim bana bunun için para
verecek ki?" dedi.
Hafif kilolu ama kendisiyle barışık
bir kadındı. Ona baktığımda dans etme düşüncesinin bile onu heyecanlandırdığını
kolaylıkla gördüm. "Dans etmeyi
seviyorum" dediğinde yüzünün nasıl aydınlandığını gördüm ve bu değerini
gerçekleştirmesinin bir yolu olduğuna emindim.
Ona, "Neden kimsenin para vermeyeceğini düşünüyorsunuz?" diye
sordum.
Omuz silkerek vücudunu işaret edip,
"Bana bir bakın, profesyonel dansçı
olamayacağım gayet açık?” dedi.
Ona, "Dans etmek belli ki sizin değerlerinizden biri. O yüzden sizin gibi düşünmüyorum"
dedim.
Huzursuzlandı ama söylediğim şey aynı
zamanda çok da ilgisini çekmişti. "Ne
demek istediğinizi bilmiyorum. Söylediğiniz şeyi nasıl yapacağımı da
bilmiyorum. Özellikle de benim yaşımda biri, bir dansçı olarak nasıl para
kazanabilir ki?" diye sordu.
Yaptığımız atölye çalışmasında, dans
etmenin yani sıra değerlerinden birinin seyahat etmek olduğunu öğrenmiştim.
Seyahat etmek benim de değerlerimden biri olduğu için bu dikkatimi çekmişti.
Ona, "Neden dans etmeyle ilgili bir tur şirketi kurmuyorsunuz?"
diye sordum.
Bana tekrar, "Anlamıyorum. Ne demek istediğinizi açıklayın
lütfen" diye cevap verdi.
"Dans etmeyi seviyorsunuz, değil mi? Aynı zamanda seyahat etmeyi de
seviyorsunuz. Bunlar sizin yapmayı en çok sevdiğiniz şeyler.”
"Evet."
"Peki öyleyse. O zaman neden dans etmeyi seven insanlar bir araya
getirip, yabancı ülkelere tur düzenleyerek, her ülkenin dansını öğrenmelerini
ve bir macera yaşamalarını sağlamıyorsunuz?"
Bir aydınlanma ani yaşadı.
"Aman Tanrım! İnsanları ispanya ya götürmeyi ve Flamenko üzerine
çalışmayı çok isterim çünkü bu alanda oldukça başarılıyımdır. “
"Bu harika! Yaşadığınız yerdeki Latin dansı stüdyolarına gidip,
insanlara bu teklifi sunmaya ne dersiniz? Böylece en çok sevdiğiniz iki şeyi, diğer
insanlara da sunmuş olursunuz."
Birkaç ay içinde İspanya’ya ilk
turunu düzenledi. On iki kişiyi bir haftalığına Flamenko dansına götürdü ve
memnuniyetle karşılandı. Uçuş biletlerinde, gösteride ve tüm tur paketinde
indirim sağladı, tüm maliyetleri karşılamak için ekstra ücret aldı ve 4.800
dolar kârla geri döndü. Ve o günden itibaren işi çok ilerletti. Artık tam da
olamayacağını söylediği - dünyayı dolaşan sevdiği işi yapan ve diğer insanlara
yardım eden profesyonel bir dansçı- işi yapıyor.
Ne zaman Değerler Prensibi hakkında
kafa yorsam aklıma bu kadın gelir. Çünkü bence bu kadın, hayatınızın amacını
nasıl bulacağınızın ve size ilham veren kaderinizi buna göre nasıl
yasayacağınızın mükemmel bir örneğidir. Konu yine değerlere geliyor. Değerleriniz,
neyi en çok sevdiğinizi ve sizin için neyin en çok önemli olduğunu gösterir. En
önemli değeriniz -en çok sevdiğiniz şey ve sizin için en önemli olan şey- sizin
hayatınızın amacıdır. Bu amacın pesinden gitmek, şimdiye kadar çıkacağınız en önemli
ve en heyecan verici yolculuktur.
Değerler Prensibi
Dr. John DEMARTİNİ
Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı
Daha İyi Bir yaşam için
BİLİNÇLİ YARATMA SANATI
Sayfa : 256
******************************
Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com
Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464
0 yorum: