Çekim Yasasının Sırrı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yaşadıklarınızın Arkasındaki Gerçekliğe Sahip Olmak


Yaşamımızda yaptığımız şeylerden biriside olan olayları olduğu gibi görmek yerine onlara farklı anlamlar yükleyerek görmektir.

Psikolojide bir terim vardır.
İnsanlar dünyayı olduğu gibi değil kendi oldukları gibi görürler.

   Yaptığımız şey olayı kendi zihinsel referanslarımıza göre anlamlandırmaya çalışmaktır.  Algılama dediğimiz durum böyle oluşur.

       Çok basit bir şey çok önemli hale gelebilirler önemli olan şey de kişi için öncelikli olmadığı için önemli olmayabiliyor.
     
     Bizim için önemli olan şey neyin olduğu değil bizim onu nasıl algıladığımızdır.





        Buradaki en büyük hatamız başka kişilerle yaşadığımız olaylardaki canımızı yakan durumları kişiselleştirip kendimizi suçlamak ve yargılamak eğiliminde olmaktır. Temel atıf hatası.

Örneğin, bir kişinin bizden ayrılmasını kişiselleştirip kendimizden kaynaklanan bir durum olarak değerlendirip kendimizi suçlamak ve devamında birde genelleme yaparak kendimizin sevilmeyen ve beğenilmeyen olduğuna karar vermek ki bunun yarattığı şey başarısız ilişkilerin devamıdır.
Buradaki en büyük ve yanlış referanslar çocukluktaki anne ve babanın davranışlarına yüklediğimiz anlamlardır.

Ancak bilmeniz gereken şey şudur ki anne babanızın davranışları onların kendilerine özeldir, size özel değildir.

Çekim Yasasının Sırrı - İstemek Yeterli mi?- 2


“Hayattan alabileceklerin, bilincinin hak ettiğini düşündüğü ve inandığı kadardır.”
                                                                 Benzerlik Yasası

Çekim yasasının işleyişinde en önemli adımlardan birisi olan ne istediğini bilmek ve istediğine sahip olmayı hissetmek yani istediğine henüz sahip değilken istediğine sahip olan kişi olabilmek olduğunu bir önceki yazımda anlatmıştım.
Bu yazıyı yazdıktan bir gün sonra,  daha önce içsel temizlik yöntemi ile çalışma yaparak başarılı olan Özlem ile konuşmaya başlamıştık.  Özlem kendi işyerini açmıştı, işyeri fast food tarzı yiyecek pazarlaması üzerineydi. Evinde yapmış olduğu poğaça, börek ve kahvaltılık ve ev yemekleri dükkânında müşterilerine sunmaktaydı. İşleri ilk günlerde çok iyi giderken sonra düşmeye başlamıştı. İş kapasitesi günden güne farklılık gösteriyor ve istediklerini elde etmede zorlanıyordu ve buda gün içerisinde enerjisini düşürüyordu.
İlk başta aklıma para kazanmak zorundayım düşüncesine odaklandığı ve bu nedenle de gelen müşterileri para kazanç kapısı olarak gördüğünü bununda olumsuzluk olarak geri yansıdığını düşünmüştüm. Borçlar ve müşteri gelmeyecek korkusu ile müşteri gelmediğini düşünmüştüm. Devamında konuşmaya devam ederken bir şey dikkatimi çekti. “Belki de sen fazla müşteri gelmesini istemiyor olabilir misin” diye sorduğunda gelen cevap ilginçti; “Aynı anda birkaç müşteri geldiğinde kasılıyorum, kitleniyorum.” dedi.
Bir anda beynimde şişek çaktı. Dili ile istedikleri ile bilinçaltındaki istekler çatışıyordu. Sahip olmayı istediği “Çok fazla müşteri gelsin çok para kazanayım.” düşüncesine sahip kişi olamıyordu. Çünkü bu durumu seçemiyordu. Bilinçaltında kayıtlı olan başarısızlık korkuları onu frenliyordu.  

Çekim Yasasının Sırrı - İstemek Yeterli mi?


İstemek mi? İstediğine sahip olmayı seçmek mi?

Gerçekten çekim yasasına inanan kişiler için başaramayacakları bir şey olmadığını biliyorum.  Ancak yasanın işlemesindeki en önemli adımlardan birisi olan ne istediğini bilmek ve istediğine sahip olmayı hissetmek yani istediğine henüz sahip değilken istediğine sahip olan kişi olabilmek gerçekten istediklerimizi elde etmekte en önemli adımlardandır.
Bir önceki yazımda ne istediğimizi nasıl bileceğimiz konusunda kolay uygulamayı anlattım. Ne yazık ki birçok insan ne istediğini bilmemenin kısır döngüsü içerisinde sıkışıp kalmış durumda.
Bugünkü yazımda ise istediğine henüz sahip değilken istediğine sahip olan kişi olabilmek yolundaki engellerden bahsetmek istiyorum.

Henüz sahip değilken istediğine sahip olan kişi olabilmek ne demek önce onu açıklamak istiyorum. Çekim yasasını kullanarak bir vizyon geliştirdiniz. İsteklerinizi yazdınız sıraladınız ve istediğiniz elde etmek için çalışmalara başladınız.
Bu durum istediklerinizi elde etmek için yeterlimi eğer siz istedikleriniz elde edecek kişi olmayı beceremiyorsanız büyük ihtimalle o istediğiniz şeye sahip olamayacaksınız.
Bu konu ile ilgili olarak kendi yaşantımdan örnek vermek istiyorum. Daha öncede yazmıştım, Çekim yasası ile ilgilenmem yaklaşık 4 sene öncesine dayanıyor. Çekim yasası maceram “The Secret” kitabını okumamla başladı. Hedefim aslında birçok insanla benzer durumdaydı. Maddi anlamda kendimi daha iyi duruma getirmekti.  Bu konu ile ilgili çalışmalara başladım ama hep bir yerlerde bir şeyler eksik kalıyordu. İstediklerimin bir kısmını elde ettiğimin farkındaydım ama bir kısmında ise hala bir eksiklik vardı.

Çekim Yasasının Sırrı - Egomuzu Nasıl İkna Edebiliriz?

Egomuzu nasıl ikna edebiliriz?

Bir önceki yazımda yaşamış olduğum kurban olma konusu ile ilgili bilgi paylaşımı yapmıştım. Ve egonuzu ikna etmeniz gerektiği konusunu söylemiştim.

Bunu nasıl yapacaksınız?

Size şunu söyleyebilirim. Bir çocuğumuzun küçük çocuğu vardır. Ya da çevrenizde çocuğu olan birileri vardır. Onlara bakmanızı tavsiye ederim. Yaramazlık yaptıklarında çocuklara nasıl davranıyorsunuz ya da davranıyorlar.

Çevrenize baktığınızda, çocuk sahibi olan birçok aile kendi çocuklarına yaramazlık yaptıklarında oldukça sabırlı davrandıklarını göreceksiniz. Siz dışarıdan gözlemlerken çıldıracak gibi olduğunuz durumda dahi aileler kendi ocuklarına karşı oldukça sabırlı davrandıklarını hayretle izlerseniz.

Bu konuda Aykut Oğut’un son kitabındaki örneği vermek istiyorum.

Sizin 7-8 yaşlarında bir çocuğunuz olduğunu düşünün. Ve bir aileye oturmaya gittiniz. Onlarında çocukları olmadığını düşünün. Siz büyükler oturmuş sohbet ediyorsunuz çocuk o anda kendine sunulanlarla oynamaya başlıyor bir süre sonra canı sıkılıp konuşmaya ve dikkat çekmeye çalışıyor.  Sohbetin ortasında size soru sormaya ya da farklı şeylerle ilgi çekmeye çalışıyor. Bu durumda neler olabilir şöyle bir bakalım.

Eğer biz çocuğu dikkate almazsak çocuk daha fazla dikkat çekmek için daha fazla hırçınlık yapmaya başlayacaktır.


Çekim Yasasını Sırrı - Başımıza Gelen Olayları Nasıl Çekiyoruz?



Bugün çekim yasasının hayatımızdaki yansımalarından birisi olan başımıza gelen ve yaşadığımız olayları kendimiz çektiğimiz konusunda konuşmak istiyorum.
Evrende her şeyin enerji olduğunu bir çoğumuz bilmektedir. Ve bizimde sahip olduğumuz enerji mahiyetinin yaşamınıza hangi enerjileri çekeceğinizi size açıkça göstergesidir. Eğer olumsuz, karamsar, depresif ve umutsuz bir durumdaysak yaşamımıza çekeceğimiz olaylarda bu durumu destekleyecek olaylar olacaktır.  Eğer sürekli korkular yaşıyorsanız, bu korkularınızla ilgili olayları hayatınıza çekme ihtimaliniz çok fazladır. Bu konuda daha önce hırsızlığa maruz kalanların, kalma ihtimalinin, hiç hırsızlığa uğramamış insanlardan daha yüksek olduğu ile ilgili istatistikler vardır. Bunun en önemli nedeni ise kişinin bu konuda sürekli endişeli enerjiye sahip olması ve bu endişelerinin de yeniden bir hırsızı hayatına çekmesidir. Çekim yasası hayatımızın her alanında sürekli olarak iş başındadır ve yaşamımızda birçok olayı aslında hayatımıza biz çekmişizdir.
Burada önemli olan konu yaşadığımız olaylardaki davranışlarımızın farkına vararak hayatımıza iyi şeyler çekmemizi sağlamaktır. Bugün başına sürekli olumsuz olaylar gelen kişilere bu konuyu kendilerinin çektiği söylendiğinde hemen itiraz ederler ben nasıl çekiyorum diye. Ama gerçekten başına gelenleri tarafsız bir gözle izlediklerinde olayları gerçekten kendilerinin çektiklerini görecektirler. Yaşadığım bazı şeyleri hayatıma nasıl çektiğimi anlatmak istiyorum

Çekim Yasasının Sırrı - Ne İstediğini Bilmek


Çekim yasası evrenin yasalarından insanların şu anda ismini en çok duymaya başladığı yasalardan bir tanesidir. İnsanların istediklerini ilgili olduğu için en çok ilgi çeken yasadır. Çekim yasası; aynı frekansa sahip enerjiler birbirlerini çekerler şeklinde tanımlanabilecek bir yasadır.
Evrende her şey enerjidir. Bir tabak yemek de, son model arabada. Eğer yemek bulmak kolay ama araba zor derseniz isteyişi algılamadınız demektir. İstediğiniz arabada olsa yemekte ikisini de elde etmeniz ayni mekanizma ile çalışır.
Bir kişi hangi enerji ile şarj olmuşsa, o frekanstaki enerjileri kendisine çekecektir. Bir kişinin bir enerji ile şarj olmasını sağlayan şey ise onun ürettiği duygu ve düşüncelerdir.
Halk arasında ” Para, parayı çeker. “ sözü buna güzel bir örnektir. Bir kişi eğer olumlu ve güzel enerjilerle doluysa ve mutluysa yaşamına çekeceği enerjilerde yine olumlu ve güzel olacaktır. Yine halk “arasında" Kötü şeyler üst üste gelir" sözü de buna başka bir örnektir. Kötü bir deneyim yaşayan kişi bu deneyimin etkilerini üzerinde taşıdıkça buna uygun başka enerjileri kendisine çekmeye devam edecektir
Günümüzde bu yasayı duyan birçok insan bu yasanın nimetlerinden faydalanmak istiyor. Ancak birçoğu da yasayı tam anlayamadığı için hüsrana uğruyor. Aslında temel mantık belli evrende her şey enerji ve bizde düşüncelerimizle bu enerjiyi yönlendirebiliriz.
 Çekim yasasında “Ne istediğimizi bilmek” çok önemli bir adımdır. Bugün birçok insanla yaptığım sohbetlerde insanlar ne istediklerini bilmediklerini söylüyor. Kendi gerçeklikleri içerisinde kaybolmuş, yaşamın kavgası içinde boğulmuş olarak kendi sorumluluklarını almak istemiyorlar. İnsanların kendi yaşamlarının kontrolünü ele almaları için bilinçaltı temizliği çalışması önerdiğim birçok kişi çok fazla sorunları olduğunu ve nere

İlişkilerde Çekim Yasası-Bağımlılık

Çekim Yasası istenileni de istenmeyeni de hayatımıza çeker. Evrende her şey enerjidir. Siz kendi enerjine uygun yayın yaparsınız ve karşınıza sizin enerjinize uygun kişiler çıkar.
Siz etrafa ne yayarsanız, karşılığında onu bulursunuz. Korku enerjisi yayarsanız korkularınıza, sevgi enerjisi yayarsanız sevginize uygun kişileri kendinize çekersiniz.



İlişkilerinizde hep hüsran mı yaşıyorsunuz? O zaman evrene yaydığınız enerjinize bakınız.
Dünyada milyarlarca kadın ve erkek bulunmakta herkes için birçok farklı seçenek sunulmaktadır. Ancak birçok insan yaşamalarını yaşadıkları olumsuzluklara ve maruz kaldıkları psikolojik ve fiziksel şiddete rağmen buldukları kişiye takılıp kalıyorlar. Tüm dünyalarını o kişi etrafında kuruyorlar. Kendi yaşamlarında bir kısır döngü oluşturup yaşadıkları olumsuzluklara rağmen o çemberden, o ortamdan vazgeçemiyorlar.
Bunun nedeni olarak ben, korkularının olduğunu düşünüyorum. Bu korkularının sebebiyle de bulundukları ortama ve birlikte olduğu kişilere karşı bağımlılık duygusuna sahipler. Sahip oldukları korkular o kadar güçlü ki bulundukları çemberin dışına çıkamıyorlar.