çiğdem uysal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kelimeleriniz İstediğiniz Şeylere Sahip Olmanızda Sizi Durduruyor mu?


"Konuşmadan önce düşün!" sözünde, anladığımız gerçeklikten fazlası var. Çoğumuz dilin yaşamımızı nasıl oluşturduğunun farkında değiliz. Gerçekte arzu ettikleri şeyleri oluşturmak için dili nasıl kullanmaları gerektiği üzerine, insanlarla dünya çapında çalışan Access Consciousness kurucusu Gary Douglas'a göre, Yeni bir iş ya da ilişki istemek ve bunun ortaya çıkması, pozitif düşünmekten fazlasını gerektirir!

"Kullandığınız kelimelerin bir titreşimi vardır. Dünya üzerindeki ilk dil enerjidir. Eğer yaşamınız olmasını istediğiniz gibi değilse, her gün kullandığınız kelimeleri değiştirerek yaşamınızı değiştirebilirsiniz. Çoğumuz bizi sınırlayan kelimeleri kullanmaya sürüklendiğimizin farkında değiliz. Evren kelimesi kelimesine çalışır (literaldir). Halen şaşırtıcı gücü olan kelimeleri yaratımlarımızı durdurmakta kullanıyoruz. Bu sebepten  Çekim Yasası araçları ve pozitif düşünme sıklıkla işe yaramıyor."  diye ileri sürüyor Douglas.

Bugün Kelime Dağarcığınızdan Çıkarmanız Gereken 5 İfade

1. "İstiyorum..." demeyi bırakın. Bu kelimenin 26 tane "eksiklik" anlamına gelen sözlük tanımlaması var. Onun yerine sorun: Benim için eğlenceli olabilecek yeni bir iş veya yeni bir ilişki neyi gerektirirdi?

2. "Ben bıktım ya da yoruldum artık..." dediğiniz zaman kendinizi yorgun ve hasta yapıyorsunuz. Kendinizi her bunu söylerken yakaladığınızda sorun: "Ne beni yoruyor ya da hasta ediyor? ve ortaya çıkanı değiştirin! 

Düşünmenin Neşesi için 4 Anahtar



Çoğu insan düşünmeyi zihinsel bir mastürbasyon şeklinde kullanır ve sonuçlandırmaya gelme yolu olarak düşünce üretirler. Gerçek "düşünmenin neşesi", daha büyük olasılıkların ve daha önce olduğundan fazlasının yaşamınızda yaratılabileceğinin size farkındalığını verdiği, söylediğiniz ve düşündüğünüz şeyin olmaya başladığı bir yerde olduğunuzda gerçekleşir.

"Düşünmenin neşesi" için 4 anahtar; soru, seçim, olasılık ve katkıdır. Seçim, olasılıklar, soru ve katkı size her zaman arzu etmiş olduğunuz ve hiçbir zaman seçmediğiniz neşeyi verir. Neden seçmemiştiniz?

1. Bunun bir seçim olduğunu bilmiyordunuz.

2. Diğer herkesin yaşamını düzeltmeye çalışıyordunuz.

3. Kendi yaşamınızı düzeltmeye çalışıyordunuz çünkü bozuk olduğunu zannediyordunuz.

4. Yapmak ve düşünmek alanında diğer başka şeylerle çok fazla meşgul oluyordunuz.

Yaşamımın nasıl olması hoşuma gider?



Kısa bir süre için yaşamın her alanıyla ilgili algınıza gelenleri yazın... Yazarak çalışmanızı öneririm. Düzenli ve ayrıntılı olması gerekmiyor. Mükemmel anlatımlı olması da(!)... Size bir fikir vermesi yeterli...
Yaşamımın nasıl olması hoşuma gider?
Sorunun algınıza sunduğu enerjideki hafifliği izleyerek ilerleyin. Enerjide ağırlık hissettiğinizde muhtemelen başka insanların bakış açılarına göre bir gelecek yaratmaya çalışıyor olabilirsiniz. Sizin varlığınızla ilgisi olmadığı için, sizin gerçekliğinizde bir katkısı olmadığı için ağırlık oluşmuş olabilir. Dolayısıyla yazmakta olduğunuz cümleler daha sınırlandırılmış, makul bir çerçeveye hapsedilmeye çalışılmış olabilir. 
Herkesin bakış açısına uyan, makul bir gelecek yaratmak mı istiyorsunuz?
Yoksa sonsuz versiyonunuzdan seçimler yapmak mı istersiniz? 
Hangisi daha genişleten? 
Hangisi gerçek?

Değersizlik Duygusu'nu Aşmak


Birçok kişiyle üzerine eğilip yeniden yapılandırmalar yapmamızı gerektiren bir alan olmuştur bu.


Kendime soruyorum bazen, "ben bu duyguyu yaşıyor muyum?" ve "ne zaman?" "nasıl?" diye.

Açık konuşmak gerekirse pek belirgin bir cevap bulamıyorum. İşin tuhaf tarafı, çoğu zaman çok özel biri olduğumu bile düşünmüşümdür :) 
Çünkü gerçekte öyleyiz. Her birimiz eşsiz, güzel ve özel varlıklarız. Her birimizin yaşama sunduğu hediye bir diğerinden bambaşka. 


Bu varoluş niteliğini algılamaya geçebildiğinde insan, 'değersizlik duygusu' yok olmaya mahkum olan kan emici bir mahluk. Kusura bakmasın artık efendi eve döndü, istilacılar toz olabilirler şimdi. Onu yaşam alanımızı talan etmesi için biz davet etmiştik, çünkü başka bir oluş şekli bilmiyorduk. Şimdi artık uyanıyoruz ve kendimizin daha çok farkına varıyoruz, dolayısıyla suistimale izin vermemek, suistimal edilmeyi artık seçmemek de mümkün hale geliyor.



Yaşamı Ciddiye Almayı Bıraksak Nasıl Olur?


Yaşamı Ciddiye Almayı Bıraksak Nasıl Olur?
Bu bize neler kazandırır?

Öncelikle, Her kimden satın aldıysak bu bakış açısını içine bilinç ekleyerek gönderene iade ediyorum. Gönderene iade ediyorum... Gönderene iade ediyorum...

Ya yaşamın amacı sadece eğlenmekse? O zaman neleri farklı yapmayı seçerdiniz?

Bu dönem, gelişimlerini takip edip katkı olmayı seçtiğim iki öğrencim var. Onlarla ilk seanslara başladığımız dönemde inanılmaz sıkıcı bir ciddiyetle sınavlara hazırlanmaya çalışıyorlardı. Nerdeyse tüm öğrenciler gibi... Kimden, nerden öğreniyorlarsa böyle ağır başlı olmayı(!)

Çocuklara tekrar tekrar söylenenlere ya da söylediklerinize dönüp de bir bakıyor musunuz? "Bu sınavı kazanman için çok ciddi çalışman gerek" , "Yaşam çok zor, bir yerlere gelmek istiyorsan kendinden çok ödün vermelisin ve kendini zorlamalısın", "Boşuna çabalama kaçırdığın çok şey var, ne kadar uğraşsan yetişemezsin." , "Otur, çalış, çalış, çalış, çalış!" ...vs.