Halis Şahiner kitapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İstedikleriniz değil isterken hissettikleriniz gerçekleşir.

 

Evrendeki her şey enerjiden oluşur. Yaşam içerisindeki her şey enerjinin farklı formlarıdır. Farklı formları yaratan şey onları meydan getiren şeylersin farklı frekanslarda titreşmesidir. Yani her şeyin titreştiği bir frekans vardır. Aynı frekansta titreşen enerjiler birbirlerini çeker.






İnsan bedeninde enerjinin bir formu olan maddeden oluştuğu için bedenimizin de bir titreşim frekansı vardır. Diğer nesne ve canlılardan farklı olarak bedenimizin titreşim frekansını değiştirebilen varlıklarız. Bu değişimi düşüncelerimizle yapıyoruz. Düşüncelerimizle bedenimizin titreşim frekansını değiştirebiliyoruz. Düşüncelerimiz bedenimizde his olarak ortaya çıkar. Bu hisse yüklediğimiz anlam ise titreşimin frekansını belirler.

Bu olma halidir. Düşündüğünüz şeyin enerjisi ile uyumlu olmadır. Onun frekansında olmaktır.

O nedenle bir şeyi elde etmenin ilk adımı o şey olmaktır. O şey olmaktaki kasıt onun enerjisini bedenimiz için bilindik hale getirerek onun enerjisi ile aynı frekansta titremektir.

Her şey göründüğünün tersidir. Hiçbir şey göründüğünün tersi değildir

 

 Geçenlerde birisi ile konuşurken yaşadığı bir durumdan bahsetti. Yapmış olduğu bir davranış nedeniyle içinde bir şeylerin tetiklendiği ve dengesinin bozulduğundan bahsetti. 

Annesi ile birlikte yaşıyordu. Kötü bir evlilik geçirmişti. Oldukça yüklü bir borçla evliliğini bitirmişti. Bu nedenle de parasal konular için annesinin hesaplarını kullanıyordu. Onu orada tetikleyen şey annesinin zor gün parasını kullandığını düşünerek ona karşı yanlış yaptığını düşünerek kendini suçlu hissetmesiydi. Suçluluk duygusu ile baş edebilmek için uzun bir süre “ben suçlu değilim“ diyerek kendine telkin vermişti. Kendini savunarak konuyla baş etmeye çalışmıştı.



Ona şunu sordum; Savunma yapmasaydın ne olurdu?

Bir insan olan bir şeyle ilgili neden savunma yapma ihtiyacı hisseder?

Çünkü olan şeyde kendisinin bir hatası veya bir yanlışı olduğunu düşünür ve o hataya veya yanlışa neden olan davranışını haklı çıkarmak için neden yaptığı açıklamak zorunda hisseder.

Boşluklarımızı Doldurmak İçin Meşguliyet İcat etmek

 

 

Yaşam insanların anne karnına düştükten bu dünyadan ayrılana kadar yapmış oldukları kendini anlamlandırma yolculuğudur. Bu süreç 24 saatlik dilimlere halinde yaşanır.

Çoğunlukla da bu 24 saatlik dilimlerde yapılanlar tekrar eder.  Bu nedenle de yaşam bir anlamda bu 24 saatlerin toplamı olarak ortaya çıkar. 24 saat içerisinde yaptıklarımızla kendimize bu dünyada anlam yüklemeye ve konum yaratmaya çalışırız.



Anlam yüklerken çoğunlukla kendimize diğer insanları ve onların yaptıklarını ve onların davranışlarını referans alarak bağlantılamalar yaparız. Bağlantılama anlamın en büyük gerekliliğidir. Bir şeyle bağlantılamadığımız şey bir konuma ve anlama sahip olmaz.

Kişilere, olaylara, nesnelere veya maddelere yüklenen anlamların bir kısmı toplumsalken büyük bir kısmı kişiye özeldir. Kişiye özel demek kişinin yaşamındaki bir kişiyi, nesneyi, maddeyi veya şeyi zihinsel olarak bir kategoriye dâhil edip önem ve öncelik durumunu belirlemesidir.  Bir şeyleri kendisi için kutsal yapmasıdır. Bu kimi için sağlık, kimi için para, kimi için saygı, kimi için özgürlük veya kimi için inek dahi olabiliyor.