John Demartini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bereket Yasası

 

Birkaç yıl önce babamı ziyarete gittiğimde bana "Oğlum işler nasıl gidiyor?" diye sordu.

Ben de şöyle cevap verdim: "Ofisimi genişlettim, bu yüzden inşaat masraflarını ve vergileri ödemek zorunda kaldım ve şu anda sermayem kısıtlı. Eşim ve kendim için elmas yüzükler ve ayrıca yeni bir araba aldım. Ve Hawaii'ye tatile gittik ve yeni bir ev aldık.”





"Bir sürü şey oluyor ve sanki hepsi bir anda oluyormuş gibi görünüyor. Bütün bu harcamalardan dolayı her zamanki kadar paramız yok, bunalmış durumdayım, diş etlerim kanıyor ve dişlerimde gözlerim kaşınıyor; her parçam stresli.” Bana baktı ve kıkırdadı, "Oğlum, bu stres değil. Bu bir nimettir!"

"Ne demek istiyorsun?" Cevap verdim.

Şöyle açıkladı, "John, senin kısa sürede başardıkların benim 30 yılda başardıklarımın çok ötesinde. Annen ve ben hiç Hawaii'ye gitmedik. Hala elmas yüzüklerimiz yok; sadece basit altın bantlar. Sende bizden daha fazla elmas var. Bu arada, ofisini genişletme fikri inanılmaz. Ekstra vergiler falan... bunu bir lütuf olarak düşün, çünkü bu biraz para kazandığın anlamına geliyor."

Kalite Soruları Kanunu

 

Aşağıdaki sorular  arasındaki farka dikkat edin:

1. "Seyahat etmeyi ve yurt dışına, belki de Asya'ya gitmeyi çok isterdim ama bunun bedelini nasıl ödeyebilirim?"

2. "Asya'ya gitmeyi çok isterim. Oraya nasıl gidip para alabilirim?"

Her seçeneğin farklı bir sonuca yol açtığı açıktır çünkü hayatınız, sorularınızın kalitesine göre hareket eder. Aynı şekilde, "Faturalarımı nasıl ödeyeceğim? Bunu nasıl karşılayacağım?" Kendinizi belirttiğiniz sonuçlarla sınırlandıracaksınız: faturaları ödemek ve bir şeyleri karşılayabilmek. Ama eğer "Tam olarak sevdiğim şeyi yapmak için nasıl para alacağım?" diye sorarsanız. Tamamen farklı bir şey elde edeceksiniz: eğlendiğiniz için maddi ödüller.




Bu bölüm size hayatınızda kullanabileceğiniz harika sorular sunuyor. Bunları uzun yıllardır kendime sorduğum için işinize yarayacağını biliyorum ve tekrar tekrar çalışmanızı tavsiye ediyorum.

GERÇEKLEŞME: YARATILIŞ PLANI

 

"Eğer Tanrı 'ya inanıyorsanız onunla birlikte çalışın, inanmıyorsanız kendiniz Tanrı olum ' — Sri Nisargadatta Maharaj

Bu dünyada bir amacınız var. Ruhunuzun sesini dinlediğinizde o amacınız berraklaşır. Kuantum Çökme İşlemi'ni her tamamladığınızda içinizdeki kişilikleri yok eder, gerçek benliğinizi güçlendirirsiniz.






Hiç, bir seminere katılıp birçok yeni yetenek edindiğiniz oldu mu? Peki, orada öğrendiklerinizin ne kadarını uyguladınız? Bildikleriniz ve uyguladıklarınız her zaman eşit değildir. Amacınıza ulaşmak' için gereken her şeyi öğrenebilirsiniz fakat nedenleriniz yeterince büyük değilse, gerekeni yapmak için harekete geçmezsiniz. Nedeniniz yeterince büyükse bir şeyler öğrenince hemen onu uygulamaya başlarsınız. Yani anlamlı bir nedeniniz yoksa pek bir şey başaramazsınız.

İnsanlar bana, "John, 29 sene boyunca hedefine nasıl odaklanabildin?” diye sorarlar. Onlara "Sebebim çok büyük olduğu için bunu başarabildim” derim. Bizi motive edip yolumuza devam etmemizi sağlayan şey budur. 

Özgün Liderinizi Açığa Çıkarmak

 


Eğer liderlik potansiyelinizi görmezden gelirseniz sunabileceğiniz büyük hizmetten ve gerçekleştireceğiniz başarılardan kendinizi alıkoyarsınız.

Bir lider olmaktansa bir takipçi olursunuz

Kendinizi başkalarından daha değersiz görürsünüz ve sosyal etkiniz azalır.

Başkalarına bağımlı hale gelir ve onların gölgesinde yaşarsınız.

Bir miras bırakma ihtimaliniz azalır.



Dünyada büyük fark yaratma imkânını kendinize tanımamış olursunuz

Misyonunuz konusunda net olamazsınız.

Yedi Endişenin Üstesinden Gelmek

 

Peki, öyleyse sevdikleriniz tarafından reddedilme, para kaybet-  me, başarısız olma, saygı duyduğunuz manevi otoritenin ahlak kurallarını yıkma, olabileceğiniz lideri olmak ve değer verdiğiniz hedefe ulaşmak için gereken görünüşe, zindeliğe ve enerjiye sahip olmama endişeleriniz olduğunda ne olur? Endişeleriniz sizin sahip olmadıklarınıza sahip olduğunu düşündüğünüz kişilere -sizi reddedebilecek kişiler, parası olan kişiler, başarılı olarak gördüğünüz kişiler, haklı gördüğünüz kişiler, sizin sahip olmadığınız görünüşe, zindeliğe ve enerjiye sahip olduğunu düşündüğünüz kişilere— karşı bağımlılık geliştirmeye devam etmenize neden olur.





İşte o zaman hedefinize ulaşmaya çalıştığınızda, bu size çok zor gelir çünkü kendi değerlerinize göre yaşamadığınızda hedeflerinize odaklanamazsınız ve kendinizi herhangi birine tabi tuttuğunuzda da kendi değerlerinize göre yaşayamazsınız.  Onlara saygı duymak mı? Evet. Kendinizi küçük görmek mi? Hayır.     

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -7

7. Hedefinizi gerçekleştirmeniz gereken zindeliğe görünüşe ya da bedene sahip olmama endişesi

Bu endişe, özellikle de orta yaş ve üstü kişilerde ortak bir endişedir. Ancak bu da incelediğimiz diğer altı endişe kadar yanıltıcıdır. Örneğin, yakın bir zamanda görünüşünü ve yaşını kafasına takmış elli yedi yaşında bir hanımefendiyle çalıştım. Bana, "Otuz beş ya da kırk yaşında biriyle rekabet etmemin mümkün olmadığını biliyorum” dedi. "O kadınlar, genç ve göz alıcılar. Kocamı onlardan birine kaptıracağımı biliyorum. O kadın, çocuklarımla da çok daha fazla ilgilenecek, böylece ben ona ailemi kaptırmış olacağım. Ve işimde etrafta bu tür kadınlardan çokça var, eminim ki benim arzuladığım terfii onlar alacak ve hatta işimi bile elimden alacaklar. Onlarla rekabet edemem.”



Ona, "Eğer eşinize ve işinize sahip çıkmaya gerçekten değer veriyorsanız, fiziksel açıdan görünüşünüzü yenileyin. Aynaya bir bakın. Onlarla rekabet etmek için hiçbir şey yapmıyorsunuz.  Bugün makul bir fiyata tüm görünümünüzü yenileyebilirsiniz,   böylece oradaki her kadınla rekabet edebilirsiniz. Eğer gerçek-   ten de otuz beş yaşındaki birinin görünüşüne sahip olmamaktan dolayı endişeliyseniz, neden görünüşünüzü yenilemek ve aynı zamanda eğitiminizi veya becerilerinizi geliştirmek için bir antrenöre, cilt uzmanına ya da plastik cerraha başvurmuyorsunuz?” diye sordum. 

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -6

 

6. Reddedilme endişesi

Sevdiğiniz şeyi yaptığınız ya da kendi değerlerinizin peşinden gittiğiniz için birilerinin sizi reddedeceği endişesiyle, özgün bir lider olmaktan kendinizi alıkoyduğunuz oldu mu? Bu güçlü endişe, sizi sadece içinizdeki liderin farkında olmaktan ve onu uyandırmaktan değil, aynı zamanda yapabileceğinizi hayal etmekten bile alıkoyar.



Kendimizden üstün gördüğümüz ya da kendimizi bağımlı hissettiğimiz kişilerin bizi reddetmesinden endişe duyarız. Diğer insanların hayranlık duyduğumuz özelliklerine aynı derecede sahip olduğumuzu anladığımız an, onların bizi reddetmesi endişesinden kurtuluruz ve kendimize liderlik imkânı tanırız.

Vizyonunuzun büyümesine ve gelişmesine izin vermeniz, tam liderlik potansiyelinize ulaşmanızın yoludur. Daha önceki mesleğim kiropraktörlüktü. Omurgayla ilgili konularda çalıştım ve bu konuda gayet iyiydim. Houstondaki en büyük tesislerden birine sahip oldum.

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -5

 

5. Sevdiklerini ya da sevdiklerinin saygısını kaybetme endişesi

Belki de pek çok kişi gibi, kendi değerlerinizi gerçekleştirmenin peşine düşüp ilham dolu bir lider haline gelirseniz, eşinizin sizi terk edeceğinden, çocuklarınızın onları hayal kırıklığına uğrattığını düşüneceklerinden ya da anne babanızın size sahip çıkmayacağından endişe ediyorsunuzdur. Eğer endişeleriniz bunlarsa, sizi değerlerinizin gerçekte neler olduğunu düşünmeye davet ediyorum.



Bazı durumlarda kişilerin değerleri, sevdiklerinin etrafında şekillenir. Bir keresinde Florida'da bir hanımefendiyle çalışmıştım. Kendi işini kurmayı uzun zamandır istediğini ancak evlenip hamile kaldıktan sonra kendini kapana kısılmış hissettiğini söylemişti. İşle ilgili hayal kurmaya devam ediyor ve bu işe girişmediği için kendini hırpalayıp duruyordu. Çocukları büyüdüğünde belki de hayal ettiği işi yapabileceğini düşünüyordu.

Yirmi yıl geçmiş ve çocukları büyümüş, üniversiteye başlamışlardı. Hanımefendi bana ”Şimdide çocuklarımın hayatları ile ilgili endişelenip duruyorum, sanırım işimi hiç kuramayacağım. Bu işi kurmak için çok yaşlanmış olduğumu düşünüyorum” dedi.

Bir şeyi yapmak isteyip de yapamamasının ona kendini nasıl hissettirdiğini sordum.

"Başarısız olmuş gibi hissediyorum” diye cevap verdi.

Başımı sallayarak, "Bunun anlamı, sizin değerlerinizin çocuklarınız olduğudur” dedim, “Kurmak istediğiniz iş sizin için gerçekten de en önemli şey değilmiş. Öyle olsaydı, bu işe çok uzun zaman önce başlamış olurdunuz. Gerçekdışı beklentilerle kendinizi harap etmek yerine, neden hayatınızdaki en önemli değerin çocuklarınız olduğunu ve bunun gayet normal olduğunu kabul etmiyorsunuz? Sizin hatanız yok. Değerleriniz, son yirmi yıldır kaderinizi belirlemiş ve belirlemeye devam ediyor. Sizin ne algıladığınızı, verdiğiniz kararları ve nasıl davrandığınızı değerleriniz belirliyor. Hayatınızın tamamı, değerlerinizin ifade ediliş şeklidir. Dolayısıyla hayatınız tatmin edici değilse, bunun nedeni sizin başarısız olmanız değildir. Kendinizin ve hayatınızın değerini bilmiyorsunuz çünkü kendinizden gerçekte değerleriniz arasında üst sıralarda olmayan bir şeyi yapmasını bekliyorsunuz.”

Tıpkı bu hanımefendinin kendi kendini sorgulaması gibi ben de sizi hayatınızın gerçekte neyi sergilediğini düşünerek kendinizi sorgulamaya davet ediyorum. En sevdiğiniz kişiler,  sizin gerçek değerleriniz mi? Kendinize birtakım otoritelerin ya da sevdiklerinizin değerlerini ya da bazı sosyal idealleri mi aşıladınız? Bu değerleri ve sosyal idealleri yerine getirmek zorunda olduğunuzu düşünüyor ancak çocuklarınız ya da farklı bir değer gibi sizin için gerçekte daha önemli olan başka bir şey olduğu için aslında bunları yerine getirmiyor olabilir misiniz?

Kendinize şu soruları sorduğunuzda bu konuları aydınlığa kavuşturabilir ve endişelerinizin üstesinden gelebilirsiniz: "Benim en önemli değerlerim neler? İlham dolu misyonum ne? Kendi değerlerimle ve misyonumla uyumlu bir yaşam sürüyor muyum yoksa kendi değerlerimi başka birinin değerleri için ikinci plana atıp olmadığım biri gibi mi davranmaya çalışıyorum?” Bu soruları cevaplamanız, endişelerinizi gözden geçirmenizi sağlar.

Birine hayranlık ve tutku duyduğumuzda ya da sevdiklerimize bağımlı olduğumuzda, onların değerlerine göre yaşamazsak ne derler ya da ne yaparlar diye hep bir endişe duyarız. Kendimizi bu bağımlılıktan kurtarana dek, ahlaki ikilemler ve iç çatışmalar yaşar, diğer otoritelerin ya da sevdiklerimizin değerleriyle kendimizi yargılarız. Ama her zaman bilinçsizce kendi gerçek değerlerimize göre bir yaşam süreriz.

Bu değerleri belirleyerek hayatımızı ona göre şekillendirmemiz daha tatmin edici olmaz mıydı? Ya da alternatif olarak, kendi değerlerimizi hedeflerimize uyacak şekilde değiştirsek daha tatmin edici olmaz mı? Aksi halde, bizi ilham dolu ve tatmin edici bir yaşamdan alıkoyan bir tür parçalanmış hayat yaşarız.

Değerler Prensibi Kitabından

 John DEMARTİNİ

 

*****

 

Halis ŞAHİNER

 

Daha fazla bilgi ve yaratım araçları için online atölye

çalışmalarıma katılabilir veya kitaplarımı satın alabilirsiniz.

 

İletişim: 0 553 06 00 464




Kontrol Sende - Çekim Yasası ve Bilinçaltı Dönüşüm Rehberi Kitabı - 2019 - 2 nci Baskı


 KONTROL SENDE
İzin Ver GELSİN, İzin Ver OLSUN
Çekim yasası ve Bilinçaltı Kayıt Dönüşüm Rehberi

Düzenlemiş İkinci Baskı
Sayfa : 312

************************************************


Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı


Daha İyi Bir yaşam için

BİLİNÇLİ YARATMA SANATI


Sayfa : 256


******************************

Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com

Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -4

 4. Para kaybetme ya da para kazanamama endişesi

Bu gezegende para kıtlığı yok. Ancak para kazanmak için dışarı çıkıp, diğer insanların ihtiyaç duyduğu hizmetleri sunmak için yeterince motive olmamış insanlar var ve bu hizmetleri sunmak için ilham verici yöntemler bulmak konusunda yaratıcılık eksildiği var. Başkalarını çok önemseyen insanlar, onlara hizmet sunmanın bir yolunu bulurlar ve bunun karşılığında da neredeyse sınırsız para rezervine erişim sağlarlar.





Bol para kaynaklarını sizden uzak tutan hiçbir şey yok. Gerçek ve güçlü benliğinize bürünmeniz, parayı sizden uzakta tutmaz. Parayı sizden uzak tutan şey, bir hizmet sunmamanız,  paranın değerini ve amacını kavramamanız ve kendinize değer vermemenizdir. Ne kadar büyük hizmet sunarsanız, o kadar çok para kazanırsınız. Paraya ne kadar çok değer verirseniz, o kadar çok parayı idare eder ve biriktirirsiniz. Eğer tasarruf ve yatırım yapmıyorsanız, servet edinme hedefinizi değerlerinizle ilişkilendirmeniz gerekebilir. Para kazanmıyorsanız, kime hizmet sunmadığınızı öğrenmek isteyebilirsiniz.

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -3

 

3. Başarısız olma endişesi

Başarısız olma fikrine inanmıyorum. Pek çok kişinin başarısız olmak olarak adlandırdığı şeyin aslında geribildirim olduğuna inanıyorum. Eğer bir şey size gerçekten ilham veriyorsa ve değerlerinizle bağlantılıysa, başarısız olamazsınız çünkü pes etmezsiniz. Hedefinizin peşinde koşmaya devam edersiniz. Belki defalarca başarısızlığa uğrayabilirsiniz ancak toparlanıp yeniden yola devam edersiniz.





Başarısızlığa uğrayıp da tekrar ayağa kalkmazsanız ne olur? Bu size verilen bir armağandır, çünkü tekrar ayağa kalkmak konusundaki isteksizliğiniz, peşinde olduğunuz şeyin aslında sizin için gerçekten de önemli olmadığını anlamanızı sağlar. Sizin için gerçekten önemli olan şeyler söz konusu olduğundaysa pes etmezsiniz. Sizin için önemli olmayan şeyler söz konusuysa pes edersiniz.

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -2

 

2. Yeterince zeki olmama endişesi

Belki de yeterince zeki olmamaktan endişe ettiğiniz için özgün liderliğinizi sergilemekten çekiniyorsunuz. Belki de doğru diplomaya, yeterliliğe veya eğitime sahip olmamaktan korkuyorsunuz. Diploma sahibi olmamak sizi engellememeli ancak diploma sahibi olmama endişesi, sizin kendinizi geri planda tutmanıza neden olabilir.



Hemen hemen her zaman diploması olmamasına rağmen tarihi değiştiren biri vardır. Bir başkasının hayatının sadece küçük bir bölümünü inceleyen insanların doktora derecesi alabileceğini ve bu ortalama doktoranın lisans derecesini almasının ardından yaklaşık dört yıl daha sürdüğünü biliyor muydunuz?  Dolayısıyla 30 ila 70 yaşlarındaysanız, 7 ila 17 doktora derecesi değerinde deneyime sahipsiniz demektir. Bir gün birisi, sizin hayatınızı inceleyerek doktora yapabilir — tabii eğer kendinizi onurlandırır ve sıra dışı bir şey yapmak için imkân tanırsanız. Sizden gidip aynaya bakmanızı ve kendi kendinize şöyle demenizi istiyorum: "Ben şaşırtıcı derecede zekiyim ve hayatım bana pek çok doktora derecesi kazandırdı!”

Size ileri bir eğitim almayın demiyorum. Ben de yaklaşık on yıllık üniversite eğitimi ve mesleki eğitim aldım. Sonra yoğunlaştırılmış bir programla çeşitli şekillerde ileri eğitime devam ettim.

 

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -1

 

Dünyadaki herkes gibi sizin de özgün bir hizmet misyonunuz var. Misyonunuzu bilmediğinizi ya da en azından misyonunuzun net olmadığını sanıp bunu iddia etseniz bile, misyonunuz kendini açığa vurmak için can atarak, içinizde sessizce bekliyor. Misyonunuzdan emin değilseniz ya da kendinizi içinizdeki gizli misyondan ilham alan bir lider olarak görmüyorsanız, aşağıdaki endişelerin muazzam potansiyelinizi engellemesine izin veriyor olabilirsiniz.

1. Manevi bir otoritenin ahlak kurallarını yıkma endişesi

Çok anlamlı bulduğunuz için yapmak istediğiniz ancak birtakım manevi otoritelerin hakkınızda ne düşüneceği endişesiyle vazgeçtiğiniz bir şey oldu mu hiç? Belki de birinin ya da bir grup insanın, yeterince "manevi” ya da ahlaklı olmadığınızı düşünmenize sebep olacak şekilde hareket etmekten korktunuz? Ya da belki birtakım manevi otoriteler tarafından reddedilmekten, bazı dini ve manevi liderler veya akımlar tarafından dışlanmaktan çekindiniz? Kendi değerlerinizin gerçekliğini inkâr etmiş ve sözde bir manevi otorite için onları ikinci plana atmış olabilirsiniz. Ya da belki değerlerinizin gerektirdiği eylemlerde bulunmaktan kaçınmış olabilirsiniz. Hatta kınanma, reddedilme veya dışlanma endişesiyle hiç harekete geçmemiş bile olabilirsiniz.





Muhtemelen anne babalarınızın size öğrettiği manevi kural göre -bu kurallar size ya da ailenize uygun olsa da olmasa da- yaşıyorsunuz. Annesi, büyükannesi ve büyük büyükannesi öyle yaptığı için hindinin bacağını kesen kadının hikâyesi aklıma geldi. Aile, sonunda büyük büyükanneye neden hindiyi hep bu şekilde hazırladığını sorduğunda, onlara fırını küçük olduğu için hindiyi bütün olarak fırına sığdıramadığını söylemiş.

Bir İşe Yaramak

 

Her birimiz, kendi değerler hiyerarşimize sahibiz ancak hepimiz ortak bir değeri paylaşıyoruz. Bir ise yaramak bizim doğamızda var. Eğer bir işe yarıyorsanız, kendinizi daha mutlu hissetmeye meyilli olursunuz; bir işe yaramıyorsanız, mutsuz olursunuz. Bir iş için iyi derecede ödüllendirilseniz bile -yüksek maaş alsanız, itibar sahibi olsanız ve başka faydalar sağlasanız dahi- başkaları için sürekli ve gerçekten değerli bir fayda sağlamanın tatminini yasamıyorsanız, aldığınız ödüller o kadar da anlamlı ve tatmin edici olmaz.

 



Mükemmel bir şekilde tasarlanmadığınız ve yapmak için heyecan duymadığınız işleri başkalarına devrettiğinizde ve tüm çabanızı sizin için en anlamlı ve en önemli olan işi yapmaya yoğunlaştırdığınızda, en önemli enerji kaynağınızı, başkalarına fayda sağlamak için kullanmış olursunuz.

 

Tanrı Ayrıntılarda Gizlidir


 Amerika'nın en iyi mimarlarından biri, New York'un birçok gökdelenini tasarlayan dahi bir adam, şaheserlerine geniş temellerle başlar ve sonra onu geliştirmeye devam eder. Tek bir proje bile yıllar alabilir ama bitirdiğinde her cıvatayı, her bir halıyı, her duvarın boyutunu ve ne kadar boyaya ihtiyacı olacağını bilir. Her ayrıntıyı son derece net bir şekilde gördüğü ve işi daha sorunsuz aktığı için alanının zirvesindedir.

Hayaliniz ne olursa olsun, onu ayrıntılı bir şekilde gerçekleştirmek için zaman ayırın. Göremediğiniz ve görüş alanınızdan çıkardığınız herhangi bir ayrıntı, çekeceğiniz veya karşılaşacağınız bir engel veya meydan okuma haline gelir ve engeller, görüşünüzü netleştirmenize yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Harika bir soru, hayatınız detayları ustalıkla planlamaya değer mi? Büyük Tasarımcı sizi neredeyse sonsuz ayrıntıyla tasarladı, yoksa hayatta kalamazdınız. Aynı kaynaktan gelen maksatlı hayalinizin değeri daha mı az?



Mevcudiyet, detayın sonsuzluğuna yaklaşmaktan başka bir şey değildir.

Ayrıntılarınız ne kadar büyükse, varlığınız o kadar büyük olur ve fırsatları ve kaynakları manyetik olarak çekmek için o kadar fazla gücünüz olur. Plan yapmamak, başarısız olmayı planlamaktır, ancak hayatınızda tam olarak ne olmak, yapmak ve sahip olmak istediğinizi tanımlamak ve geliştirmek için zaman ayırırsanız, ortaya çıkmaya başlayan şey budur.

Amacını Biliyorsun

 

Amacını Biliyorsun

Neredeyse her gün ne yapmayı seveceklerini bilmediklerini söyleyen insanlarla çalışıyorum ama bunun doğru olmadığını gördüm. Onlara, "Kalbinizde tam olarak ne yapmak istediğinizi biliyorsunuz, ancak kafanızdaki korkular ve suçluluk duygusu bunu kabul etmenizi engelliyor" diyorum. Sonra, vizyonlarını felç eden korkular olmadan sevecekleri şeye yaklaşabilmeleri için onu parçalara ayırırım.

En bariz sorularla başlarım: "Kaliteli yemek yemeyi sever miydin? "

"Tabii ki."






"Harika, bunu bir yere yaz. Yapmayı seveceğini söylemesi gülünç derecede kolay olan başka ne var?"

"Pekâlâ, seyahat etmeyi çok isterim."

Seveceklerini bildikleri şeyi inşa ediyorum ve ortaya çıkmasına izin veriyorum: "Zengin olmak ister miydin? Ne kadar zengin? Nereye ve ne zaman seyahat etmek isterdin? Dünyada bir fark yaratmak ister miydin? Yazmayı, resim yapmayı, konuşmayı, inşa etmeyi veya öğretmeyi sever miydiniz? Size en çok ne ilham verirdi? İnsanlarla çalışmak ister miydiniz? Tüm bu kriterleri bir araya getirdiğimizde olasılıklar nelerdir?" Ayrıntıları bilinçli olarak bilmiyor olabilirsiniz, ancak ruhunuzun içinde her şey tamamen açıktır ve sadece onu aramanızı beklemektedir. Öyleyse bildiklerinizle başlayın ve oluşturun.

Kavgacı Adamlar

 

Atomik olandan astronomik olana kadar her şey gibi, içsel ilahi ruhunuzun da bu dünyada var olmak için anlamlı bir amacı vardır. Her şeyde düzeni ve amacı ne kadar çok bulursanız, onların altında yatan ilahiliği o kadar çok keşfedersiniz ve takdiriniz o kadar artar. Başınıza gelen her şey amacınızla bağlantılıdır. Hata yok. Bunu varlığınızın derinliklerinden bilmek, hayatınızı takdir etmek ve bir zamanlar en hor görülen ve cehennem gibi görünen şeyin, sonunda kendisini ilahi düzenin başka bir parçası olarak gösterdiğini fark etmektir. Ne zaman derin bir takdir hissetsen, kapılar açılıyor ve odaklandığın her alanda zenginliğin büyük bir sıçrama yapıyor. Sözde düşmanlarınız da dâhil hiçbir şey sevgiye ve takdire layık değildir.

Yıllar önce, ben hala pratisyen bir kiropraktörken, büyük bir menkul kıymetler firmasından iki adam, bir meslektaşımın tavsiyesi üzerine beni görmeye geldi. Mali komisyoncular ve varlık koruma uzmanlarıydılar ve şirketlerinden biriyle büyük bir sorunları vardı. Kapımdaki tabelayı görünce "Finansal sorunlarımızı çözmek için masöre mi gidiyoruz?" dediler. Biraz şüpheci olduklarını söyleyebilirsiniz.

Cesaret ve Zafer

 

Öz-değer, hem yaratıcılığı hem de cesareti geliştirir. Kendinize büyük bir saygınız varsa, bir işe sahip olma konusunda asla endişelenmenize gerek kalmaz çünkü insanlar kendiliğinden bu niteliğe çekilir ve bu niteliğe sahip olanları istihdam etmek veya onlar için çalışmak isterler. Öz değeriniz düşükse, bir iş bulmakta daha çok zorlanacaksınız ve başkalarını suçlarsanız veya hayatınızın gidişatı için bahaneler uydurursanız, zaten düşük olan öz değerinizi daha da düşürürsünüz. Ya sonuçlarınız ya da mazeretleriniz var ve bunlar birbirini dışlıyor. Hayatınız için sorumluluk alırsanız ve bunu nasıl yerine getireceğinize dair kaliteli sorular sorarsanız, fırsatların mıknatısı olursunuz. İnsanlar ve para karşı konulamaz bir şekilde enerjiye, coşkuya ve kesinliğe çekilir.



Kayropraktik muayenehanemi ilk açtığımda, bir alışveriş merkezinde 870 metrekarelik bir ofisim vardı. Dokuz ay sonra, benim için çalışan üç doktorla 2.100 metrekareye genişledim. Tanıtım derslerini bir otel yerine küçük resepsiyon odamda verdim çünkü oradaki insanların klinikte onları hemen bakıma almalarını istiyordum. Ardından, bir gecede yan taraftaki ayakkabı dükkânı iflas etti ve yaklaşık 3.000 metrekarelik alan açıldı. Alan mükemmel bir amfi olacaktı ve ben hemen taşınmak istedim.

Değerlerinize Göre Yaşamak

Bir itirafta bulunacağım.

Kendimi çalışkan ve hırslı biri olarak görsem de -ailem ve arkadaşlarım da beni böyle tanımlasalar da— çalışkan olduğumu nadiren hissediyorum. On sekiz saatlik çalışmalar ve uluslararası konferanslarımı gerçekleştirmek için planlanan yoğun seyahat programım, bana sıkı çalışmak gibi gelmiyor. Hatta tam tersine, dünyadaki en güzel tatilmiş gibi geliyor. Bu, çalışmak zorunda olmadığım bir konumda olsam da, yapmayı en sevdiğim şey.



Aynı şekilde, uluslararası alanda çok satan onlarca kitabımı gördüyseniz ya da çalışmalarımı güncel tutabilmem için yaptığım araştırmalara göz attıysanız, benim disiplinli biri olduğumu düşünebilirsiniz. Öyle olduğuma çok emin değilim. Ama bunun önemi yok, çünkü sevdiğiniz bir işi yapıyorsanız, o işi  disiplin bakımından değerlendirmezsiniz. Amacınızı gerçekleştirmek öyle mutluluk vericidir ki o işi yapmak için sabırsızlanırsınız.

Değerler Prensibi Nedir?

 

"İnançlarınız, düşüncelerinize dönüşün

Düşünceleriniz, sözlerinize dönüşür

Sözleriniz davranışlarınıza dönüşür

Davranışlarınız alışkanlıklarınıza dönüşür

Alışkanlıklarınız değerlerinize dönüşür

Değerleriniz kaderiniz olun. "

- MAHATMA GANDİ

Her zaman hayalini kurduğunuz ilham dolu ve tatmin edici hayata erişebilmek için atmanız gereken en önemli adım nedir?           

Belki bu sorunun, "Para biriktirmeye başlamak”, "Daha iyi bir iş bulmak” ya da "Terfi almak” gibi bir cevabı olduğunu sanıyorsunuz. 





Belki de cevabınız şöyle: "Hayat arkadaşımı bulmak”, 'Çocuk sahibi olmak” ya da "Evliliğimi iyileştirmek.”

Belki düşünceleriniz, "Okula devam etmek”, "Seyahate daha çok vakit ayırmak” ya da "Maneviyatla ilgili şeylere daha çok vakit ayırmak” gibi cevaplara dönüşebilir.

Ben Dahiyim!

 

"Başkalarını bilmek bilgeliktir. Kendini bilmek aydınlanmadır."

- Lao Tzu

 

 Yaklaşık 15 yıl önce öz-değer ve doğuştan deha üzerine bir konuşma yaptım ve daha sonra bir bayan yanıma geldi ve "Doktor Demartini, konuşmanıza bayıldım. Ben bir toplantı planlayıcısıyım ve eğer ilgilenirsen senin için bir dizi konuşma ayarlayabilirim." dedi.

Tabii ki "Harika, hadi yapalım" dedim.

İki hafta sonra beni aradı ve "Onlara daha başarılı olmaları için ilham vermeni isteyen bir emlak kongrem var" dedi ve bana zamanı ve yeri verdi. Onunla toplantı salonunda konuşmamdan yaklaşık 30 dakika önce buluştum ve bana, "Başlamadan önce emin olmak istediğim bir şey var. Lütfen orada kalkıp 'Ben bir dâhiyim' dediğin şeyi tekrarlama" dedi.








"Ah, neden?"

"Çünkü senin ego patlaması yaşadığını düşünecekler. Sadece bana bunu söylemeyeceğine söz ver. İşimiz için büyük planlarım var ve bu gerçekten her şeyi alt üst eder."

Ona gülümsedim ve "Onlara ilham verecek şeyi yapacağım, merak etme" dedim.