Kişisel geliim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hayatınızdaki "Duygusal Vampir" kim?



   Doktor olarak hastalarımda ilişkilerin, hayattaki en büyük “enerji emiciler” olduğunu gözlemledim. Bazı ilişkiler olumludur ve ruh halinizi olumlu etkilerler. Bazıları ise sizdeki iyimserlik ve huzur duygusunu yok ederler. Ben böyle sizi kurutan insanlara “duygusal vampirler” diyorum. 
Bu insanlar sadece fiziksel enerjinizi emmekten çok daha fazlasını yapıyorlar. Kötü niyetli olanları size kendinizi değersiz ve sevilemez hissettirebilir. Diğerleri size kendinizi kötü hissettirmek için küçük zararlar verebilirler. Örneğin, “ Birkaç kilo aldığını fark ettim, şekerim” ya da “Çok hassassın!” onların en sevdiği cümlelerdendir. Bir anda sizi güveninizi sarsacak, tehlikeli alanlara doğru sürüklerler.

  Enerjinizi korumak için duygusal vampirlerle savaşmak gerekir.

   Bir duygusal vampirle karşılaştığınıza dair işaretler:

• Göz kapaklarınız ağırlaşır ve şekerleme yapma ihtiyacı hissedersiniz.
• Ruh haliniz bir anda düşüşe geçer.
• Sizi rahatlatan, bol karbonatlı yiyecekler yemek istersiniz.
• Kendinizi endişeli, depresif ve olumsuz hissedersiniz.
• Kendinizi eleştirilmiş hissedersiniz.

Duygusal vampir çeşitleri

1. Narsist
   
     Sloganları “Önce ben”dir. Her şey onlar hakkındadır. Abartılmış bir kibirleri vardır, dikkat çekmeye bayılırlar ve beğenilmeye ihtiyaç duyarlar. Tehlikelidirler çünkü empatiden yoksundurlar ve koşulsuz sevme konusunda hiç iyi değillerdir. Eğer bir şeyleri onların istediği gibi yapmazsanız, cezalandırıcı ve soğuk olurlar.
    
      Kendinizi nasıl korursunuz?

    Beklentilerinizi gerçekçi tutun. Bu insanlar duygusal anlamda kısıtlı insanlardır. Böyle birine aşık olmamaya çalışın ya da onlardan koşulsuz sevgi beklemeyin. Hiç bir zaman sizin değeriniz onlara bağlıymış gibi düşünmeyin ve onlarla en saklı sırlarınızı paylaşmayın. Onlarla başarılı bir şekilde iletişim kurmak için, bir şeyin onların nasıl yararlı olacağını göstermelisiniz. Eğer zorunlu değilse bu can sıkıcı egosantrikle fazla muhatap olmamak en iyisidir, ama eğer ilişki kaçınılmazsa bu yaklaşım işe yarar.

Aile Dizimi Nedir?

AİLE DİZİMİ NEDİR?
Bert Hellinger bir felsefeci, pedagog ve psikoterapisttir. Hellinger önce Transaksiyonel Analiz ekolünün “Çocukken yazdığımız yaşam senaryosu” teorisini benimsemiştir. Çocukken bir yaşam senaryosu üretiriz ve bilinçaltımıza kaydedilen bu senaryoya bağlı kalarak yaşantımızı hergün yeniden yeniden üretiriz. Ancak bu yaşam senaryosunu çocuğun tek başına yazmadığını görmüştür. Bu sürecin daha da gerisinde yer alan bir süreç vardır. Çocuk sülalesinde daha da gerilere giderek ataları ile birlikte, onlardan etkilenerek ya da kaderlerini onlardan devralarak yaşam senaryosunu yazmaktadır. Jacop Moreno’un psikodramasını uygulamış, psikodramanın geliştirilmiş halini ortaya koyan Virginia Satir’in Aile Heykeli modelini benimsemiştir.
Hellinger Afrika’ya katolik misyoneri olarak gitti. Zuluların insana, onun onuruna verdikleri önem, ana-baba-çocuk ilişkilerinde sergiledikleri doğal otorite, saygı ve sevgi onu derinden etkiledi. Avrupa’ya döndükten sonra Viyana’da psikanaliz eğitimi aldı. Ardından Amerika’da Arthur Janov’dan primer terapi eğitimi aldı. Primer terapinin sağlıklı çözümlere ulaşmadaki sınırları nedeniyle transaksiyonel analize yöneldi. Zuluları etkilemek amacını taşırken Zuluların niyeti galip geldi ve Hellinger Zulu’ların, ateş başında toplanarak sorunlarını çözmek için atalarının ruhlarını çağırdıkları törende artık Aile Dizimi’nin kadim bilgisini keşfetti. Bu sayede Hellinger ailelerde sevginin akmasını sağlayan saklı kalıpları bulup ortaya çıkarma, tanımlama konusunda olağanüstü bir yeteneği olduğunu da keşfetti.
 

 


Bert Hellinger’in ilişki sistemlerindeki normalde saklı işleyen dinamikleri görünür hale getirmede kullandığı araç AİLE DİZİMİdir.