Kontrol Sende Kitabı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Seni satın alırsam, bana para kazandıracak mısın?

 

 Soru: Hayatımda ve yaşantımda gelir, zenginlik, bereket yaratmayla ilgili form yok, yapı yok ve anlam yok örneğini verebilir misiniz?

Gary: Birinin bana bir fırsat vermesi ve farkındalığıma güvenmeye istekli olmam ve şöyle bir soru sormam buna bir örnek olabilir: 

"Seni satın alırsam, bana para kazandıracak mısın?" 

Ayrıca şunu da sorabilirsiniz:

Hayatımda zenginlik, para ve bolluk yaratmak için ne gerekirdi?

Hangi formu, yapıyı ve anlamı ona sahip olamayacak kadar önemli kıldım?




Bu proses size zenginlik, para ve bolluk yaratmaya istekli olmadığınız yerleri gösterecek.

Soru: "Hiçbir biçim, yapı, anlam yok anlamı hiçbir şeydir." dediniz, yani bu, kendi tarzımda yaratıp üretebileceğim ve bu realitenin tüm yasalarının geçerli olmadığı anlamına mı geliyor?

Toplam Özgürlüğün On Anahtarı

  

Gary: Eğer bir yapı varsa ve onunla iletişim kurabiliyorsanız, o zaman onun hiçbir önemi yoktur. Başkası için olmasa da sizin için biçimi şekillendirilebilir veya değişebilir.

Karşılaştığımız şeylerden biri zorunluluk fikridir. Bir şeyin zorunluluk olduğuna karar verdiğinizde başka seçeneğiniz yoktur. Ve hiçbir seçenek yaratmadığınızda genellikle sinirlenirsiniz. Herkes bu öfkeyi alıyor ve onunla farklı bir şey yapıyor. Bazı insanlar bedenlerinde daha fazla yağ hücresi oluşturur. Bazı insanlar kendilerini kafalarında yavaşlatırlar. Bazı insanlar kendilerini sert ve katı yaparlar. Zorunluluk bedenimizde dev bir kilitlenme haline gelir. Bazı insanlar kendilerini duygusal sepet vakaları haline getirirler.



Her şey başka seçeneği olmadığını düşündükleri yerlerle ilgili, bu da bunun bir seçim değil bir zorunluluk olduğu fikrinden geliyor. Seçimden hareket etmeyi ve sahip olduğunuz seçeneğin farkına varmayı öğrenmelisiniz.

Biçim, yapı ve anlam yaparken, seçimin olmadığı bir evrende oturuyorsunuz. "Bu zorunlu. Olması gereken bu. Yapmam gereken bu." diyorsunuz.

Bir şeyleri halletmek

 

İnsanlar bir şeyleri halletme konusunda sorun yaşadığında bu neredeyse her zaman stratejilerinin çok fazla gereksiz ayrıntı ile dolu olmasından kaynaklanır. Çok fazla adım ya da çok fazla içsel diyalog söz konusu olduğunda kendinizle çok fazla mücadeleye girişirsiniz. Göreceli olarak basit işler yaparken bile tüm bu aşırı duygulara sahip olursunuz.

Tabii ki eğer karmaşık bir şey yapacaksanız karmaşık bir stratejiye sahip olmak gerçekten kolaylık sağlar ama basit bir şey yapacaksanız stratejinizin aynı şekilde basit olması gerekir.

Bunun nasıl yapılabileceğini anlamak için tembel insanlara bakmak yararlı olabilir. Tembel insanlar asla yapmaları gerekenden fazlasını yapmazlar. Tembel insanlar işleri kendileri için kolaylaştırırlar.

Ben temel olarak oldukça tembel biriyim, bu yüzden basitliğin değerini anlıyorum. Birçok şeyi kolay yoldan yapıyorum. Gözlüklerimden birini bilgisayarımın üzerinde bırakıyorum, böylece çalışmak için bilgisayarın başına oturduğumda, 'Hay aksi, gözlüğümü unutmuşum,' diyerek kalkıp onları aramak zorunda kalmıyorum. Ucuz, herhangi bir eczaneden aldığım on dolarlık bu gözlük beni günde 95 kere yerimden kalkmaktan kurtarıyor.

Başarıya giden adımlar

 

Geliştirdiğim ilk tekniklerden biri Görsel Ezme tekniğiydi. Bu teknik mevcut durumla arzu edilen durum arasındaki boşluğu doldurmak ve arzu edilen tarafa doğru hareket sağlamak için enerji ve heves oluşturmak için tasarlanmıştı.

Bu tekniği hedef belirleme, planlama ve motivasyona yönelik diğer tüm yöntemlerden ayıran şey onun sizde yapay bir iyilik hali değil, siz belli ve yapılabilir adımları takip ederken güçlü, pozitif duygular uyandırmasıdır.






Etkin bir planlama ile birlikte Görsel Ezme tekniği yönünüzü belirleme ve alınacak kilit aksiyonları tespit etme konusunda yararlı bir araçtır.

 

UYGULAMA: Görsel Ezme

1.   Şu anda olduğunuz hali (mevcut durumunuzu) tüm güçlüklerle yansıtan canlı ve ayrıntılı bir temsilinizi oluşturun.

Geçmişten uzaklaşmak

 

İnsanlar geçmişle ilgili çok fazla endişe duydukları için ben onu dikkate almayı neredeyse tamamen bıraktım. İnsanlara zorluklarla başa çıkmaları konusunda yardımcı olurken onları genellikle sadece boşaltıyorum ve o görüntülerin yerine insanların güçlü bir çekim hissettikleri şeyleri koyuyorum.

İnsanların ya olumsuz deneyimlerden kaçmaya ya da olumlu şeylere yaklaşmaya doğru motive edilebildikleri genellikle söylenen bir şeydir. Ben insanların arzularını, umutlarını ve hayallerini daha belirgin bir hale getirerek ve böylece onları gerçekten karşı konulamaz bir hale getirerek bunu yapıyorum.

Eğer zorlantılar söz konusuysa onları sanki yolda bir tomar para gördüklerinde nasıl o parayı alacaklarsa gitmek istedikleri yönde de aynı şekilde ilerlemeye kendilerini mecbur hissetmelerini istiyorum. Parayı gördüklerinde beyin, ‘O paraların nerelerde dolandığını bilmiyorsun. Üzeri mikrop dolu olabilir' diye düşünmez. Gidip onu almaya yönelir.



İnsanların yapmaya değer buldukları şeyler konusunda kafalarında oluşan fikirlere karşı da aynı hızda yanıt verebilmeleri gerekiyor. Bu şeyler ilişkilere değer vermek, çocuklara onları sevdiğini söylemek, gidip çalışmak istedikleri işleri bulmak olabilir. İnsanların önemli ve ödüllendirici şeyleri fark etmeleri ve onlara odaklanmaları gerekiyor, hayatta korkunç ve kötü olan şeylere değil.

Seçimi Anlamak

 

İnsanlara hayatlarını daha iyi bir hale getirmeleri konusunda yardım etmek için kullandığım yaklaşımlardan biri onları bir ışık transı içine sokmak, onlar için iyi duygular yaratmak ve sonra onları kendilerini farklı bir şekilde davranırken görebilecekleri bir tarafa doğru yöneltmektir. Herkes belli bir dereceye kadar farklı şekilde davranmayı öğrenebilir. Ve herkes iyi duygular yaratmayı öğrenebilir. Öncelikle bunun nasıl bir şey olacağını bilmeleri gerekiyor, ancak o zaman bunu kendileri için nasıl yapacaklarını planlayabilirler.







Planlama tabii ki biraz zaman alır ama bu yerinde harcanmış bir zamandır. Birçok insan bunu zaten yaptığına göre (anksiyete sahibi birinin market alışverişine gittiğinde bir atak yaşamayı planlamadığını mı düşünüyorsunuz ya da saplantılı zorlantılı davranış bozukluğuna sahip birinin günün belli zamanlarında zorlantılı bir şekilde davranmayı planlamadığını mı sanıyorsunuz?) bunu doğru dürüst bir şekilde yapabilir, istediğiniz sonuçları alacağınıza emin olabilirsiniz.

İlk adım her zaman seçenekler inşa etmektir. Bu 'doğru seçimi' ya da 'doğru şeyi' yapıp sonrasında bunun size kendinizi iyi hissettirmesini umut etmekle aynı şey değildir. Bu birçok öz gelişim programının temelidir. Ve aynı zamanda bir hayal kırıklığı formülüdür. Bunun nedeni çok basittir: Biz genellikle ne yapmamız gerektiğini, nasıl hissetmemiz gerektiğini biliriz ve bunu yapmamak bize kendimizi feci hissettirir.

Daha Fazla Para Kazanmak


Herkes bana daha fazla para kazanmak islediğini söylüyor. Karşılaştığım en zengin insanlar bile daha fazla para kazanmak istiyor. Bunun basit bir yanıtı yok çünkü bu sizin nerede olduğunuzla ve ne yaptığınızla ilgili olan bir konudur. Emin olduğum tek kural eğer saat üzerinden para kazanıyorsanız daha fazla para kazanmanın tek yolunun daha uzun saatler çalışmak olduğudur.

Kendi kaynaklarınızı ele alıp onları bir şekilde yatırıma dönüştürmenin bir yolunu bulmak zorundasınız. Bazıları parayı borsaya yatırır ama bunun için borsayı bilmeniz ve içine para yatırmadan önce kâğıt üzerinde oynamanız gerekir. Bazı insanlar eski evleri satın alıp tamir ederler, ben eskiden bunu yapardım. Eski, ucuz binaları satın alıp onları yenileyip, yeni bir oda ekleyip badana yapar, bahçeyi düzenler ve sonra belli bir karla satardım. Müteahhit arkadaşlarım olduğu ve süreci anladığım için buradan para kazanmam mümkün olmuştu. Ama bunu yaparak para da kaybedebilirsiniz.

İnsanların, hatta milyarderlerin bile yaptığı büyük bir hata şudur, bu insanlar belli bir konuda uzmanlaşarak bir servet kazanmışken birisi çıkıp gelir ve onlara farklı, daha önceden herhangi bir deneyime sahip olmadıkları bir iş fırsatından söz eder ve onlar da bunun üzerine atlarlar. Kendi uzmanlık alanlarında sahip oldukları uzun süreli ve kişisel deneyimlerine dayalı olarak hareket etmek yerine başka birine güvenirler. Buradaki sorun şudur, bunu yaptıklarında bir şeyin doğru karar olup olmadığına karar verebilecekleri bir referans noktasına sahip değillerdir. Çok miktarda para kaybetme riskini almış olurlar.

İyi Sorular Sormak

 

Bir kişinin değişimine fiziksel olarak değil sözlü olarak yardımcı olabileceğiniz fikrinin kendisi umut vaat eden bir anlayıştır. Fakat problemlerinize içgörü kazandırmak fikri herhangi bir işe yaramaz.

Yıllar boyunca insanlar hem psikolojik, hem de fiziksel yaklaşımlar kullandılar. İnsanları iyi davranışları için ödüllendirip kötü davranışları negatif şekilde kuvvetlendirdikleri hedef yanıtı koşullandırma gibi yöntemler denediler. Sigara içenlere bir sigara verip sonra onları şiddetli bir şoka maruz bıraktılar. Ama buradaki problem şudur, sigara içen insanların çoğu bunun sağlıkları açısından kötü olduğunun farkındadır. Neden sigara içmeye başladıklarının bile farkında olabilirler, sebep arkadaşlarına hava atmak, fazla yemek yememek, endişelerden kurtulmak gibi bir şey olabilir ancak insanlar neden sigara içtiklerini bilseler de bu onları durdurmaz.





Birçok insan korkulara sahip olma nedenlerini de bilmektedir. Korkularını çok iyi anlayan bir danışanım vardı. Genç bir kızken sadece bir kişinin değil, bir grup insanın saldırısına uğramış, şiddet görmüş ve tecavüze uğramış, bu yüzden de başka insanlara karşı bir korku geliştirmişti. Dışarı çıkmaya korkuyordu. Aslında neredeyse her şeyden korkuyordu. Kendisine terapi ve ilaç tedavisi uygulayan bir psikiyatriste gitmişti. Evet, Valium kullanıyor olması onu rahatlatan bir şeydi ama eroin bağımlılarının uyuşturucu alması da onları rahatlatır ancak gerçek sorunu çözmez.

Bereket Yasası

 

Birkaç yıl önce babamı ziyarete gittiğimde bana "Oğlum işler nasıl gidiyor?" diye sordu.

Ben de şöyle cevap verdim: "Ofisimi genişlettim, bu yüzden inşaat masraflarını ve vergileri ödemek zorunda kaldım ve şu anda sermayem kısıtlı. Eşim ve kendim için elmas yüzükler ve ayrıca yeni bir araba aldım. Ve Hawaii'ye tatile gittik ve yeni bir ev aldık.”





"Bir sürü şey oluyor ve sanki hepsi bir anda oluyormuş gibi görünüyor. Bütün bu harcamalardan dolayı her zamanki kadar paramız yok, bunalmış durumdayım, diş etlerim kanıyor ve dişlerimde gözlerim kaşınıyor; her parçam stresli.” Bana baktı ve kıkırdadı, "Oğlum, bu stres değil. Bu bir nimettir!"

"Ne demek istiyorsun?" Cevap verdim.

Şöyle açıkladı, "John, senin kısa sürede başardıkların benim 30 yılda başardıklarımın çok ötesinde. Annen ve ben hiç Hawaii'ye gitmedik. Hala elmas yüzüklerimiz yok; sadece basit altın bantlar. Sende bizden daha fazla elmas var. Bu arada, ofisini genişletme fikri inanılmaz. Ekstra vergiler falan... bunu bir lütuf olarak düşün, çünkü bu biraz para kazandığın anlamına geliyor."

Kalite Soruları Kanunu

 

Aşağıdaki sorular  arasındaki farka dikkat edin:

1. "Seyahat etmeyi ve yurt dışına, belki de Asya'ya gitmeyi çok isterdim ama bunun bedelini nasıl ödeyebilirim?"

2. "Asya'ya gitmeyi çok isterim. Oraya nasıl gidip para alabilirim?"

Her seçeneğin farklı bir sonuca yol açtığı açıktır çünkü hayatınız, sorularınızın kalitesine göre hareket eder. Aynı şekilde, "Faturalarımı nasıl ödeyeceğim? Bunu nasıl karşılayacağım?" Kendinizi belirttiğiniz sonuçlarla sınırlandıracaksınız: faturaları ödemek ve bir şeyleri karşılayabilmek. Ama eğer "Tam olarak sevdiğim şeyi yapmak için nasıl para alacağım?" diye sorarsanız. Tamamen farklı bir şey elde edeceksiniz: eğlendiğiniz için maddi ödüller.




Bu bölüm size hayatınızda kullanabileceğiniz harika sorular sunuyor. Bunları uzun yıllardır kendime sorduğum için işinize yarayacağını biliyorum ve tekrar tekrar çalışmanızı tavsiye ediyorum.

GERÇEKLEŞME: YARATILIŞ PLANI

 

"Eğer Tanrı 'ya inanıyorsanız onunla birlikte çalışın, inanmıyorsanız kendiniz Tanrı olum ' — Sri Nisargadatta Maharaj

Bu dünyada bir amacınız var. Ruhunuzun sesini dinlediğinizde o amacınız berraklaşır. Kuantum Çökme İşlemi'ni her tamamladığınızda içinizdeki kişilikleri yok eder, gerçek benliğinizi güçlendirirsiniz.






Hiç, bir seminere katılıp birçok yeni yetenek edindiğiniz oldu mu? Peki, orada öğrendiklerinizin ne kadarını uyguladınız? Bildikleriniz ve uyguladıklarınız her zaman eşit değildir. Amacınıza ulaşmak' için gereken her şeyi öğrenebilirsiniz fakat nedenleriniz yeterince büyük değilse, gerekeni yapmak için harekete geçmezsiniz. Nedeniniz yeterince büyükse bir şeyler öğrenince hemen onu uygulamaya başlarsınız. Yani anlamlı bir nedeniniz yoksa pek bir şey başaramazsınız.

İnsanlar bana, "John, 29 sene boyunca hedefine nasıl odaklanabildin?” diye sorarlar. Onlara "Sebebim çok büyük olduğu için bunu başarabildim” derim. Bizi motive edip yolumuza devam etmemizi sağlayan şey budur. 

Özgün Liderinizi Açığa Çıkarmak

 


Eğer liderlik potansiyelinizi görmezden gelirseniz sunabileceğiniz büyük hizmetten ve gerçekleştireceğiniz başarılardan kendinizi alıkoyarsınız.

Bir lider olmaktansa bir takipçi olursunuz

Kendinizi başkalarından daha değersiz görürsünüz ve sosyal etkiniz azalır.

Başkalarına bağımlı hale gelir ve onların gölgesinde yaşarsınız.

Bir miras bırakma ihtimaliniz azalır.



Dünyada büyük fark yaratma imkânını kendinize tanımamış olursunuz

Misyonunuz konusunda net olamazsınız.

Yedi Endişenin Üstesinden Gelmek

 

Peki, öyleyse sevdikleriniz tarafından reddedilme, para kaybet-  me, başarısız olma, saygı duyduğunuz manevi otoritenin ahlak kurallarını yıkma, olabileceğiniz lideri olmak ve değer verdiğiniz hedefe ulaşmak için gereken görünüşe, zindeliğe ve enerjiye sahip olmama endişeleriniz olduğunda ne olur? Endişeleriniz sizin sahip olmadıklarınıza sahip olduğunu düşündüğünüz kişilere -sizi reddedebilecek kişiler, parası olan kişiler, başarılı olarak gördüğünüz kişiler, haklı gördüğünüz kişiler, sizin sahip olmadığınız görünüşe, zindeliğe ve enerjiye sahip olduğunu düşündüğünüz kişilere— karşı bağımlılık geliştirmeye devam etmenize neden olur.





İşte o zaman hedefinize ulaşmaya çalıştığınızda, bu size çok zor gelir çünkü kendi değerlerinize göre yaşamadığınızda hedeflerinize odaklanamazsınız ve kendinizi herhangi birine tabi tuttuğunuzda da kendi değerlerinize göre yaşayamazsınız.  Onlara saygı duymak mı? Evet. Kendinizi küçük görmek mi? Hayır.     

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -7

7. Hedefinizi gerçekleştirmeniz gereken zindeliğe görünüşe ya da bedene sahip olmama endişesi

Bu endişe, özellikle de orta yaş ve üstü kişilerde ortak bir endişedir. Ancak bu da incelediğimiz diğer altı endişe kadar yanıltıcıdır. Örneğin, yakın bir zamanda görünüşünü ve yaşını kafasına takmış elli yedi yaşında bir hanımefendiyle çalıştım. Bana, "Otuz beş ya da kırk yaşında biriyle rekabet etmemin mümkün olmadığını biliyorum” dedi. "O kadınlar, genç ve göz alıcılar. Kocamı onlardan birine kaptıracağımı biliyorum. O kadın, çocuklarımla da çok daha fazla ilgilenecek, böylece ben ona ailemi kaptırmış olacağım. Ve işimde etrafta bu tür kadınlardan çokça var, eminim ki benim arzuladığım terfii onlar alacak ve hatta işimi bile elimden alacaklar. Onlarla rekabet edemem.”



Ona, "Eğer eşinize ve işinize sahip çıkmaya gerçekten değer veriyorsanız, fiziksel açıdan görünüşünüzü yenileyin. Aynaya bir bakın. Onlarla rekabet etmek için hiçbir şey yapmıyorsunuz.  Bugün makul bir fiyata tüm görünümünüzü yenileyebilirsiniz,   böylece oradaki her kadınla rekabet edebilirsiniz. Eğer gerçek-   ten de otuz beş yaşındaki birinin görünüşüne sahip olmamaktan dolayı endişeliyseniz, neden görünüşünüzü yenilemek ve aynı zamanda eğitiminizi veya becerilerinizi geliştirmek için bir antrenöre, cilt uzmanına ya da plastik cerraha başvurmuyorsunuz?” diye sordum. 

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -6

 

6. Reddedilme endişesi

Sevdiğiniz şeyi yaptığınız ya da kendi değerlerinizin peşinden gittiğiniz için birilerinin sizi reddedeceği endişesiyle, özgün bir lider olmaktan kendinizi alıkoyduğunuz oldu mu? Bu güçlü endişe, sizi sadece içinizdeki liderin farkında olmaktan ve onu uyandırmaktan değil, aynı zamanda yapabileceğinizi hayal etmekten bile alıkoyar.



Kendimizden üstün gördüğümüz ya da kendimizi bağımlı hissettiğimiz kişilerin bizi reddetmesinden endişe duyarız. Diğer insanların hayranlık duyduğumuz özelliklerine aynı derecede sahip olduğumuzu anladığımız an, onların bizi reddetmesi endişesinden kurtuluruz ve kendimize liderlik imkânı tanırız.

Vizyonunuzun büyümesine ve gelişmesine izin vermeniz, tam liderlik potansiyelinize ulaşmanızın yoludur. Daha önceki mesleğim kiropraktörlüktü. Omurgayla ilgili konularda çalıştım ve bu konuda gayet iyiydim. Houstondaki en büyük tesislerden birine sahip oldum.

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -5

 

5. Sevdiklerini ya da sevdiklerinin saygısını kaybetme endişesi

Belki de pek çok kişi gibi, kendi değerlerinizi gerçekleştirmenin peşine düşüp ilham dolu bir lider haline gelirseniz, eşinizin sizi terk edeceğinden, çocuklarınızın onları hayal kırıklığına uğrattığını düşüneceklerinden ya da anne babanızın size sahip çıkmayacağından endişe ediyorsunuzdur. Eğer endişeleriniz bunlarsa, sizi değerlerinizin gerçekte neler olduğunu düşünmeye davet ediyorum.



Bazı durumlarda kişilerin değerleri, sevdiklerinin etrafında şekillenir. Bir keresinde Florida'da bir hanımefendiyle çalışmıştım. Kendi işini kurmayı uzun zamandır istediğini ancak evlenip hamile kaldıktan sonra kendini kapana kısılmış hissettiğini söylemişti. İşle ilgili hayal kurmaya devam ediyor ve bu işe girişmediği için kendini hırpalayıp duruyordu. Çocukları büyüdüğünde belki de hayal ettiği işi yapabileceğini düşünüyordu.

Yirmi yıl geçmiş ve çocukları büyümüş, üniversiteye başlamışlardı. Hanımefendi bana ”Şimdide çocuklarımın hayatları ile ilgili endişelenip duruyorum, sanırım işimi hiç kuramayacağım. Bu işi kurmak için çok yaşlanmış olduğumu düşünüyorum” dedi.

Bir şeyi yapmak isteyip de yapamamasının ona kendini nasıl hissettirdiğini sordum.

"Başarısız olmuş gibi hissediyorum” diye cevap verdi.

Başımı sallayarak, "Bunun anlamı, sizin değerlerinizin çocuklarınız olduğudur” dedim, “Kurmak istediğiniz iş sizin için gerçekten de en önemli şey değilmiş. Öyle olsaydı, bu işe çok uzun zaman önce başlamış olurdunuz. Gerçekdışı beklentilerle kendinizi harap etmek yerine, neden hayatınızdaki en önemli değerin çocuklarınız olduğunu ve bunun gayet normal olduğunu kabul etmiyorsunuz? Sizin hatanız yok. Değerleriniz, son yirmi yıldır kaderinizi belirlemiş ve belirlemeye devam ediyor. Sizin ne algıladığınızı, verdiğiniz kararları ve nasıl davrandığınızı değerleriniz belirliyor. Hayatınızın tamamı, değerlerinizin ifade ediliş şeklidir. Dolayısıyla hayatınız tatmin edici değilse, bunun nedeni sizin başarısız olmanız değildir. Kendinizin ve hayatınızın değerini bilmiyorsunuz çünkü kendinizden gerçekte değerleriniz arasında üst sıralarda olmayan bir şeyi yapmasını bekliyorsunuz.”

Tıpkı bu hanımefendinin kendi kendini sorgulaması gibi ben de sizi hayatınızın gerçekte neyi sergilediğini düşünerek kendinizi sorgulamaya davet ediyorum. En sevdiğiniz kişiler,  sizin gerçek değerleriniz mi? Kendinize birtakım otoritelerin ya da sevdiklerinizin değerlerini ya da bazı sosyal idealleri mi aşıladınız? Bu değerleri ve sosyal idealleri yerine getirmek zorunda olduğunuzu düşünüyor ancak çocuklarınız ya da farklı bir değer gibi sizin için gerçekte daha önemli olan başka bir şey olduğu için aslında bunları yerine getirmiyor olabilir misiniz?

Kendinize şu soruları sorduğunuzda bu konuları aydınlığa kavuşturabilir ve endişelerinizin üstesinden gelebilirsiniz: "Benim en önemli değerlerim neler? İlham dolu misyonum ne? Kendi değerlerimle ve misyonumla uyumlu bir yaşam sürüyor muyum yoksa kendi değerlerimi başka birinin değerleri için ikinci plana atıp olmadığım biri gibi mi davranmaya çalışıyorum?” Bu soruları cevaplamanız, endişelerinizi gözden geçirmenizi sağlar.

Birine hayranlık ve tutku duyduğumuzda ya da sevdiklerimize bağımlı olduğumuzda, onların değerlerine göre yaşamazsak ne derler ya da ne yaparlar diye hep bir endişe duyarız. Kendimizi bu bağımlılıktan kurtarana dek, ahlaki ikilemler ve iç çatışmalar yaşar, diğer otoritelerin ya da sevdiklerimizin değerleriyle kendimizi yargılarız. Ama her zaman bilinçsizce kendi gerçek değerlerimize göre bir yaşam süreriz.

Bu değerleri belirleyerek hayatımızı ona göre şekillendirmemiz daha tatmin edici olmaz mıydı? Ya da alternatif olarak, kendi değerlerimizi hedeflerimize uyacak şekilde değiştirsek daha tatmin edici olmaz mı? Aksi halde, bizi ilham dolu ve tatmin edici bir yaşamdan alıkoyan bir tür parçalanmış hayat yaşarız.

Değerler Prensibi Kitabından

 John DEMARTİNİ

 

*****

 

Halis ŞAHİNER

 

Daha fazla bilgi ve yaratım araçları için online atölye

çalışmalarıma katılabilir veya kitaplarımı satın alabilirsiniz.

 

İletişim: 0 553 06 00 464




Kontrol Sende - Çekim Yasası ve Bilinçaltı Dönüşüm Rehberi Kitabı - 2019 - 2 nci Baskı


 KONTROL SENDE
İzin Ver GELSİN, İzin Ver OLSUN
Çekim yasası ve Bilinçaltı Kayıt Dönüşüm Rehberi

Düzenlemiş İkinci Baskı
Sayfa : 312

************************************************


Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı


Daha İyi Bir yaşam için

BİLİNÇLİ YARATMA SANATI


Sayfa : 256


******************************

Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com

Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -4

 4. Para kaybetme ya da para kazanamama endişesi

Bu gezegende para kıtlığı yok. Ancak para kazanmak için dışarı çıkıp, diğer insanların ihtiyaç duyduğu hizmetleri sunmak için yeterince motive olmamış insanlar var ve bu hizmetleri sunmak için ilham verici yöntemler bulmak konusunda yaratıcılık eksildiği var. Başkalarını çok önemseyen insanlar, onlara hizmet sunmanın bir yolunu bulurlar ve bunun karşılığında da neredeyse sınırsız para rezervine erişim sağlarlar.





Bol para kaynaklarını sizden uzak tutan hiçbir şey yok. Gerçek ve güçlü benliğinize bürünmeniz, parayı sizden uzakta tutmaz. Parayı sizden uzak tutan şey, bir hizmet sunmamanız,  paranın değerini ve amacını kavramamanız ve kendinize değer vermemenizdir. Ne kadar büyük hizmet sunarsanız, o kadar çok para kazanırsınız. Paraya ne kadar çok değer verirseniz, o kadar çok parayı idare eder ve biriktirirsiniz. Eğer tasarruf ve yatırım yapmıyorsanız, servet edinme hedefinizi değerlerinizle ilişkilendirmeniz gerekebilir. Para kazanmıyorsanız, kime hizmet sunmadığınızı öğrenmek isteyebilirsiniz.

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -3

 

3. Başarısız olma endişesi

Başarısız olma fikrine inanmıyorum. Pek çok kişinin başarısız olmak olarak adlandırdığı şeyin aslında geribildirim olduğuna inanıyorum. Eğer bir şey size gerçekten ilham veriyorsa ve değerlerinizle bağlantılıysa, başarısız olamazsınız çünkü pes etmezsiniz. Hedefinizin peşinde koşmaya devam edersiniz. Belki defalarca başarısızlığa uğrayabilirsiniz ancak toparlanıp yeniden yola devam edersiniz.





Başarısızlığa uğrayıp da tekrar ayağa kalkmazsanız ne olur? Bu size verilen bir armağandır, çünkü tekrar ayağa kalkmak konusundaki isteksizliğiniz, peşinde olduğunuz şeyin aslında sizin için gerçekten de önemli olmadığını anlamanızı sağlar. Sizin için gerçekten önemli olan şeyler söz konusu olduğundaysa pes etmezsiniz. Sizin için önemli olmayan şeyler söz konusuysa pes edersiniz.

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -2

 

2. Yeterince zeki olmama endişesi

Belki de yeterince zeki olmamaktan endişe ettiğiniz için özgün liderliğinizi sergilemekten çekiniyorsunuz. Belki de doğru diplomaya, yeterliliğe veya eğitime sahip olmamaktan korkuyorsunuz. Diploma sahibi olmamak sizi engellememeli ancak diploma sahibi olmama endişesi, sizin kendinizi geri planda tutmanıza neden olabilir.



Hemen hemen her zaman diploması olmamasına rağmen tarihi değiştiren biri vardır. Bir başkasının hayatının sadece küçük bir bölümünü inceleyen insanların doktora derecesi alabileceğini ve bu ortalama doktoranın lisans derecesini almasının ardından yaklaşık dört yıl daha sürdüğünü biliyor muydunuz?  Dolayısıyla 30 ila 70 yaşlarındaysanız, 7 ila 17 doktora derecesi değerinde deneyime sahipsiniz demektir. Bir gün birisi, sizin hayatınızı inceleyerek doktora yapabilir — tabii eğer kendinizi onurlandırır ve sıra dışı bir şey yapmak için imkân tanırsanız. Sizden gidip aynaya bakmanızı ve kendi kendinize şöyle demenizi istiyorum: "Ben şaşırtıcı derecede zekiyim ve hayatım bana pek çok doktora derecesi kazandırdı!”

Size ileri bir eğitim almayın demiyorum. Ben de yaklaşık on yıllık üniversite eğitimi ve mesleki eğitim aldım. Sonra yoğunlaştırılmış bir programla çeşitli şekillerde ileri eğitime devam ettim.

 

Bize Engel Oluşturan Yedi Endişe -1

 

Dünyadaki herkes gibi sizin de özgün bir hizmet misyonunuz var. Misyonunuzu bilmediğinizi ya da en azından misyonunuzun net olmadığını sanıp bunu iddia etseniz bile, misyonunuz kendini açığa vurmak için can atarak, içinizde sessizce bekliyor. Misyonunuzdan emin değilseniz ya da kendinizi içinizdeki gizli misyondan ilham alan bir lider olarak görmüyorsanız, aşağıdaki endişelerin muazzam potansiyelinizi engellemesine izin veriyor olabilirsiniz.

1. Manevi bir otoritenin ahlak kurallarını yıkma endişesi

Çok anlamlı bulduğunuz için yapmak istediğiniz ancak birtakım manevi otoritelerin hakkınızda ne düşüneceği endişesiyle vazgeçtiğiniz bir şey oldu mu hiç? Belki de birinin ya da bir grup insanın, yeterince "manevi” ya da ahlaklı olmadığınızı düşünmenize sebep olacak şekilde hareket etmekten korktunuz? Ya da belki birtakım manevi otoriteler tarafından reddedilmekten, bazı dini ve manevi liderler veya akımlar tarafından dışlanmaktan çekindiniz? Kendi değerlerinizin gerçekliğini inkâr etmiş ve sözde bir manevi otorite için onları ikinci plana atmış olabilirsiniz. Ya da belki değerlerinizin gerektirdiği eylemlerde bulunmaktan kaçınmış olabilirsiniz. Hatta kınanma, reddedilme veya dışlanma endişesiyle hiç harekete geçmemiş bile olabilirsiniz.





Muhtemelen anne babalarınızın size öğrettiği manevi kural göre -bu kurallar size ya da ailenize uygun olsa da olmasa da- yaşıyorsunuz. Annesi, büyükannesi ve büyük büyükannesi öyle yaptığı için hindinin bacağını kesen kadının hikâyesi aklıma geldi. Aile, sonunda büyük büyükanneye neden hindiyi hep bu şekilde hazırladığını sorduğunda, onlara fırını küçük olduğu için hindiyi bütün olarak fırına sığdıramadığını söylemiş.