affetme süreci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Affetmek ve Ego

Ego mutsuzlukla geçinir; ne kadar çok mutsuzluk varsa onun için o kadar beslenme vardır. Coşku dolu anlarda ego tamamen yok olur ve tam tersi: Şayet ego yok olursa coşku üzerine yağmaya başlar. Eğer egoyu istersen affedemezsin, unutamazsın; özellikle de acıları, yaraları, hakaretleri, aşağılanmaları, kâbusları. Unutamayacağından değil. Onları abartmaya devam edip duracaksın, onları vurgulayacaksın. Hayatında güzel olan şeyleri unutmaya meyledeceksin, yaşamındaki neşeli anları unutacaksın; onlar ego söz konusu olduğu sürece bir amaca hizmet etmezler. Neşe ego için zehir gibidir ve mutsuzluksa vitamin gibidir.
Egonun tüm mekanizmasını anlamak zorunda kalacaksın. Şayet affetmeye çalışırsan bu gerçek affediş değildir. Çaba ile sadece baskılayabilirsin. Sadece zihninin içinde sürüp giden aptalca oyunu anladığında affedebilirsin. Yeniden ve yeniden onun tüm saçmalığı görülmek zorundadır; aksi taktirde bir taraftan bastıracaksın ve o diğer taraftan gelmeye başlayacak. Bir şekliyle onu bastıracaksın; o ise kendisini başka bir biçimde gösterecek: Bazen o kadar zor fark edilir bir biçimde olur ki onun çok iyi yenilenmiş, yeniden dekore edilmiş ve dayanıp döşenmiş aynı eski yapı olduğunu fark etmek nerdeyse imkânsızdır, neredeyse yeniymiş gibi görünür.

Affetmekle ilgili Bir hikaye...

Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: ‘Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?’ Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. ‘O zaman’ der öğretmen. ‘Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin’ öğrenciler bunu da yaparlar.
Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır.
Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: ‘Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.’ Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine ‘Peki şimdi ne olacak?’ der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: ‘Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.’
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: ‘Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.’ ‘Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk?’
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: ‘Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.

Affetmek ne demektir?

Affetmek başkalarının yarattığı koşullardan ve yanlışlardan dolayı kendimize acı vermeye ya da başkasının bize acı vermesine izin vermemize son vermek demektir.

Affetmek bir keşiftir... Bir yanlısı silmek değil affettiğimiz kişiyle aramızdaki benzerliği keşfetmektir.

Affetmek unutmak değildir. Geçmiş unutulmaz. Unutmamalıyız da. Ama geçmişte yapılanların yıkıcı etkisini ortadan kaldırmaktır. Artik acıyı hissetmemektir.

Affetme sureci yas tutma surecidir. Kişi affetse de kaybetme duygusunun ve yaralanma duygusunun acısını hissedebilir. Onarım zaman gerektirir.

Affetmek yapılanları onaylamak hoş görmek değildir. Yapılanları önemsiz farz etmek örtbas etmek yapılanların kotu olduğunu geçersiz farz etmek ya da o kişinin hakli olduğunu zannetmek de değildir. Tam tersi "yapılanlar kotuydu. İncitti " diyerek ve yüzleşerek yola çıkılır.

Affetmek o kişiye kendimizi daha büyük hissettirerek onu bize karsı borçlu kılmak ta değildir. Bu bir ego oyunu olabilir ancak. Affetmeyi seçtiğimizde kimse bize borçlanmayacaktır. Diğer insanin da affetmesini özür dilemesini değişmesini ve bizim istediğimiz gibi olmasını beklemeyeceğiz. Çünkü biz ancak kendimizi kontrol etmeye muktediriz. Bir başkasının seçimlerini kontrol edemeyiz. Böyle bir gücümüz yok.
Affetmek fedakârlık değildir. Katlanmak hiç değildir. " İyilik perisini" oynamak ta değildir.

Affetmemiz için illa o kişiyi anlamamız gerekmez. Olayları illa hatırlamamız da gerekmez.

Affetmek o ana mahsus bir durum değildir. Bir süreçtir. Zaman içersinde sabırla yavaş yavaş olur.

Affetmek bir secimdir. Amaç bizim öz mutluluğumuz rahatlamamız özgürleşmemiz hastalanmamamız ve hayatimizi sağlıklı ve mutlu yasamamızdır.