affetmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Huzurlu Bir Yaşam için Affetmeyi Öğrenin-3- Af için EFT çalışması



Affetmekle ilgili Dr. Bülent Uran ve Psk.Dnş. Nilgün Çalık’a ait EFT ile İyileşin ve İyileştirin kitabında bulunan EFT çalışmalarını paylaşmak istiyorum. Kendi kendine bilinçaltı kayıtları üzerinde bu tür çalışmaları yapmak isteyen kişiler için okumalarını tavsiye edebileceğim harika bir kaynak kitap.
EFT uygulaması konusunda sitemde bulunan EFT yazılarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

EFT – Duygusal Özgürleştirme Tekniği Yazı İndeksi


Affetmek bir süreçtir. Hemen bir anda olacak bir şey değildir. Bir yaranın iyileşmesi gibidir. Adım adım süren bir iyileşme sürecidir. EFT ile yapacağımız çalışma içinde bu süreç geçerlidir. Bu nedenle kendi af sürecimize karşı saygılı olmamız gerekir. Her aştığımız kademe bir sonraki kademeyi aşmamızı kolaylaştıracaktır.

Çoğu kişi öfkenin ve intikam arzusunun kendi varlığını koruduğuna inanır. Bu nedenle bilinçaltı affetmeye karşı korku yaratır. Bu tip bilinçaltı kaygıları bulup ortadan kaldırmak gerekir.

Bu amaçla aşağıdaki çalışmayı yaparak bu kalıpları ortaya çıkarabiliriz:

-   "Eğer affedersem …………………………yapmak zorunda kalırım. "
-   "Eğer affedersem o zaman ……………………         yapamam.”
-   "Eğer affedersem o zaman, hayat asla bir daha       ……………………”
-   "Eğer affedersem, o zaman kimse bana karşı ……………."
-   "Eğer affedersem, o zaman, o kişi, ………….      "
-   "Eğer affedersem, o zaman, annem-babam ……………..”

 Basitçe sadece EFT noktalarına vurarak "eğer affedersem" diyerek turlayın. Nelerin ortaya çıktığını gözlemleyin. Analiz yaparak, mantık yürüterek ve düşünerek bir şeyler bulmaktan uzak durmak gerekir.

 Affetme bilincine ulaşmak ve affetme sürecini başlatmak için affetmeyle ilgili engelleri ortadan kaldırmak ve affetmenin ne demek olduğunu iyi anlamak gerekiyor. Bu anlam da aşağıdaki EFT çalışmasından yararlanabiliriz. Sizde affetmeyle ilgili kendi zihinsel kalıplarınızı yazarak, benzer bir çalışmayı uygulayabilirsiniz.

Huzurlu Bir Yaşam için Affetmeyi Öğrenin-2



Kendini sevmezsen kendinle yüzleşemezsin. - OSHO

 Affetmek bir süreçtir. Hemen bir anda olacak bir şey değildir. Bir yaranın iyileşmesi gibidir. Adım adım süren bir iyileşme sürecidir. Çoğu kişi öfkenin ve intikam arzusunun kendi varlığını koruduğuna inanır. Bu nedenle bilinçaltı affetmeye karşı korku yaratır. Bu tip bilinçaltı kaygıları bulup ortadan kaldırmak gerekir.

Biz insanız. İnsan duygusal varlıktır. Duygusal varlık olarak insan yaşamında hata yapabilir. Yani biz insan olarak duygusal ve hata yapabilen bir varlığız. Bu nedenledir ki Allah affedici olduğunu Kuran’ da onlarca ayette belirtilmiştir.

“Kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri affeden ve sizin yaptıklarınızı bilen O'dur.” (Sura-25)

“Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder.” (Sura-30)

 Affetmeye başlamadan önce öfkenin hangi konularda tetiklendiğini keşfetmek uygun olacaktır. Sana mantıklı gelen bir şeyin neden mantıklı geldiğini sorgulamak, sabah uyandığındaki ruh halini sorgulamak, aynaya baktığındaki ruh halini sorgulamak, eşinle ya da sevgilinle konuşurkenki ruh halini sorgulamak, işe giderken ve işi yaparkenki ruh halini sorgulamak affetmek kavramını senin için değiştirmeye başlatacak konulardır. Bunları yaptıkça kendinle ilgili bambaşka bir bakış açısı keşfedeceksin...

Olaylara verdiğiniz tepkilerin olayla alakası varmış gibi gözükse de olayın kendisiyle alakası yoktur. Bu tamamen sizin seçiminizdir.
Evet, geldik esas en önemli konuya affetmek için  “NE YAPMALI” sorusudur… Çok ilginçtir ki çoğu kitap zaten “ne yapmamız” gerektiğini binlerce değişik yöntem üzerinde gösteriyor. Ama soru hiç değişmiyor. Ne yapmalıyız… ?
Ho’oponopono, Eft, hipnoz, meditasyon, olumlama vs… Bunu yapmalısın, bunu bunu yada bunu… 3 gün yada 5 gün sonrasında yeni soru… Ne yapmalıyız… ?
Evet. Bu konuda kullanabileceğiniz birçok teknik mevcut. Ancak öncelikle önemli olan duygularınızın farkına varmak, düşüncelerinizi sorgulamak ve kendinizle yüzleşmeyi kabul etmek. Düşüncelerimiz kördüğüm olmuşken duygularımızı kapatmışken hiçbir şeyi çözümleme şansımız olmayacaktır.
Öncelikle düşüncelerimizi farkına varmamız gerekiyor. Aydınlanıyorum, sevgiyi kabul ediyorum derken hâlbuki kızgınsın, hâlbuki sende değer görmek, ilişki bulmak, haklı çıkmak, kavga etmek ba­zen de öfkelenmek istiyorsun… Yanlış yerden yola çıkıyorsun
Yanlış yerden yola çıkınca da hem isteklerimize ulaşamıyoruz. Hem duygularımızı kabul etmediğimiz için özgürleşemiyoruz. Hem de farklı bir şekilde bastırdığınız içinde içindeki acı ve suçluluk duygusu büyüyor…
Kişisel gelişim, çalışmalarında kullanılan tüm yöntemler dört temel üzerine kurulmuştur… Kabul etmek, Affetmek, Sevgi ve Minnettarlık…
Affetme çalışmaları konusunda sizin için en doğru yöntem ise sizin en çok hoşunuza giden yapmaktan zevk aldığınız, isteyerek yaptığınız yöntemlerdir.
Her insan farklıdır. Her insan farklı şeyleri yapmaktan hoşlanır. Bu bir kendini keşfetme ve özgürleştirme yolculuğudur.  Yolculuk yaparken insanlar farklı araçlar kullanmaktan hoşlanır. Kimisi uçaktan, kimisi trenden, kimisi gemiden, kimisi ise attan. Bunların hepsi size hedefinize götürecek araçlardır. Bunun dışında gerektiği zaman yola uygun araç seçmek zorunda kalabilirsiniz. Örneğin, Everest’in tepesine çıkmaya niyetlendiğinizde, bulunduğunuz yerden havaalanına gitmek için önce belki taksiyle sonra uçakla, sonra yeniden araç ya da başka bir vasıtayla, sonra binek hayvanıyla devamında ise yürüyerek yolculuk yapmak zorunda kalabilirsiniz. Her bir aracın yolculuktaki yeri farklıdır.  Ancak size uygun donanım, uygun araç ve sabırla bu yolculukta zirveye ulaşırsınız.

Huzurlu Bir Yaşam için Affetmeyi Öğrenin.-1



"İçsel dinginlikle teması yitirdiğinizde, kendinizle teması yitirirsiniz. Kendinizle teması yitirdiğinizde, kendinizi dünyada kaybedersiniz. Gerçek benliğiniz ile dinginlik birbirinden ayrılmaz. O sizin asli doğanızdır. Dinginlik içinde algıladığınız her şeyle bir'lik hissedersiniz. Her şeyle bir olduğunuzu hissetmek gerçek sevgidir. Dinginlik zekânın ta kendisidir; o her formu doğuran bilinçtir. Bilgelik dinginlikle birlikte gelir..."



                                                                                                    Eckhart Tolle
 
İçsel dinginliği yakalamanın en önemli yollarından birisi kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve affetmektir.

Güçlü ve sağlıklı zihin, güçlü ve sağlıklı vücudu yaratır. Yaşadığımız tüm sorunların ve sağlık problemlerinin temelinde geçmişimizi ve etrafımızdaki kişileri affedememek yatar. Yaşadığımız olayları zamanında çözmemiz nedeniyle içimize attığımızın duyguların fiziksel eşdeğere dönüşmek istemeleri sonucunda sahip olduğumuz öfke, kızgınlık, kırgınlık vücudumuzun birçok bölümünde kendini hastalık olarak gösterir. Aynı zamanda sahip olduğumuz öfke kızgınlık vs. duyguları nedeniyle etrafımıza aynı enerjiyi yayarız ve karşılığında da aynı enerjiyi kat ve kat hissedecek olayları yaşarız.


Daha huzurlu, daha sakin, daha mutlu bir yaşam sürdürmek istiyorsak öncelikli olarak kendimizi olduğumuz gibi kabul edip affetmeliyiz. Bunun içinde düşüncelerimiz çok önemlidir.

Affetmek huzura giden yolun anahtarıdır.

Affetmenin ne olduğunu öğrenmek için “affetmenin ne olmadığını” öğrenmek gerekir. Affetmek bize tokat atana diğer yanağımızı uzatmak değildir. Bir kaçış yolu değildir. Yapılan hataya tekrardan davetiye çıkarmak da değildir. Kendinizi savunmayacağınız anlamına da gelmez.
 Yıllar yılı “hiç geçmeyecek” diye derinlerinizde yaşattığınız bütün acılarınızdan özgürleşmek, artık o olayı tetikleyen her unsura karşı nötr(tepkisiz) olmanız demektir. Çünkü o durumu besleyen çekirdek inancınız değiştiğinde sizi dehşete düşüren şeyin artık sizi rahatsız etmemesi demektir.
 Bunu hayatta her şeye, evet her şeye uyarlayabilirsiniz. Ayrılık acılarına, ölüm acılarına, korkulara, başarısızlıklara, özgüvensizliğe, sosyal fobiye, öfkeye her şeye…
 Affetmeyi öğrenmek ve becerebilmek zihin beden bütünlüğünü sağlamada vazgeçilmez bir basamaktır. Birikmiş öfke ve intikam alma hırsı bedenimizi tıkayan en yıpratıcı olumsuz enerjilerin başında gelir. Bu nedenle gerek başkalarına gerekse kendimize karşı hissettiğimiz öfke, kızgınlık, kin gibi duyguları boşaltmamız gerekir. Bu duygular boşaldıkça affedebilen bir kişi olmaya başlarız.
 Başkaları bize haksızlık yapmış olabilir. Yanlış davranmış olabilir. Geçmişte zarar vermiş olabilir. Kendimize karşı haksızlık yapmış olabiliriz. Yanlış yapmış olabiliriz. Ama bunların duygularını yinede içimizde taşımak zorunda değiliz. Bu duygular sadece kendimize zarar verir.
Bu üzüntüleri aylar ve yıllar boyu devam ettirmek hissi çok can sıkıcı değil mi? Nefret ettiğiniz o insana bu şekilde güç verdiğinizin farkında mısınız?
Affetmek, bu nedenle, sadece ve sadece kendimize vereceğimizi bir hediyedir.

Aile Dizim Çalışması

  Hazır mısınız kendinizi ve ailenizi hücresel olarak herşeyden özgürleştirmeye ve iyileştirmeye Hadi başlayalım o zaman.. Şimdi yazılanları iyi takip ediniz.. Bu çok önemli bir çalışma. Öncelikle bu çalışma sırasında hiçbir şekilde yargılama veya suçlama acıma gibi duygular içinde olmayacaksınız..


Bu yüzden ilk başta
SEVGİDE VE DENGEDE KALMAYI SEÇİYORUM, OKUMUŞ OLDUĞUM BİLGİLERİN VE YAPACAĞIM ARINMA ÇALIŞMALARININ BENDE İÇSELLEŞMESİNE VE TÜM HÜCRELERİMDE VE DNA KAYITLARIMDA, YAŞAMIMDA ŞİFALANMASINA NİYET EDİYORUM, İZİN VERİYORUM.  KABUL EDİYOR VE ONAYLIYORUM..
 Diye söyleyiniz.
     
Biz bu çalışmada ruhun dili olan iyileştirici cümleler kullanacağız.Şimdi sizden bir kağıt almanızı en altına ortaya gelecek şekilde kendi isminizin ilk harfini yazmanızı istiyorum.. burada aile soyağacını çiziceğiz..  Sonra kendi harfinizin üstünden yukarı doğru ki kısa çizgi çizin.. A ve B yaz
(anne ve baba) onlarında anne ve babaları var biliyorsunuz ve onlarında ve diğerlerinde A ve B çıkan çizgilere BA ve BB (büyük anne ve büyük baba) tabiî ki babadan çıkan yere de BA, BB diye soyağacını oluşturmaya başlayalım Şimdi bu sizin aile soyağacınız.. Bunu çizmiş olduğunuz kağıtla saklayacaksınız.. 2 1 gün boyunca her gün enerji  göndereceksiniz
Şunu söyleyeceksiniz.

Aile Dizimi Nedir?

AİLE DİZİMİ NEDİR?
Bert Hellinger bir felsefeci, pedagog ve psikoterapisttir. Hellinger önce Transaksiyonel Analiz ekolünün “Çocukken yazdığımız yaşam senaryosu” teorisini benimsemiştir. Çocukken bir yaşam senaryosu üretiriz ve bilinçaltımıza kaydedilen bu senaryoya bağlı kalarak yaşantımızı hergün yeniden yeniden üretiriz. Ancak bu yaşam senaryosunu çocuğun tek başına yazmadığını görmüştür. Bu sürecin daha da gerisinde yer alan bir süreç vardır. Çocuk sülalesinde daha da gerilere giderek ataları ile birlikte, onlardan etkilenerek ya da kaderlerini onlardan devralarak yaşam senaryosunu yazmaktadır. Jacop Moreno’un psikodramasını uygulamış, psikodramanın geliştirilmiş halini ortaya koyan Virginia Satir’in Aile Heykeli modelini benimsemiştir.
Hellinger Afrika’ya katolik misyoneri olarak gitti. Zuluların insana, onun onuruna verdikleri önem, ana-baba-çocuk ilişkilerinde sergiledikleri doğal otorite, saygı ve sevgi onu derinden etkiledi. Avrupa’ya döndükten sonra Viyana’da psikanaliz eğitimi aldı. Ardından Amerika’da Arthur Janov’dan primer terapi eğitimi aldı. Primer terapinin sağlıklı çözümlere ulaşmadaki sınırları nedeniyle transaksiyonel analize yöneldi. Zuluları etkilemek amacını taşırken Zuluların niyeti galip geldi ve Hellinger Zulu’ların, ateş başında toplanarak sorunlarını çözmek için atalarının ruhlarını çağırdıkları törende artık Aile Dizimi’nin kadim bilgisini keşfetti. Bu sayede Hellinger ailelerde sevginin akmasını sağlayan saklı kalıpları bulup ortaya çıkarma, tanımlama konusunda olağanüstü bir yeteneği olduğunu da keşfetti.
 

 


Bert Hellinger’in ilişki sistemlerindeki normalde saklı işleyen dinamikleri görünür hale getirmede kullandığı araç AİLE DİZİMİdir.

Affetmek ve Özgürleşmek


Birçoğumuz affetmek hakkında çelişkili ve değişken düşüncelere sahibiz. Doğaldır ki belli bir farkındalık seviyesine ulaşmamış kişilerden affetmek konusunda anlayış oluşturmasını beklemek mümkün değildir. Sürüngen beyni henüz sabit olan, değişim ve dönüşüm programına henüz girememiş kişiler genellikle sebep sonuç ya da karma dediğimiz kozmik oyunu sürdürmek eğiliminde olurlar. Benlik arzuları onları affedici olmak yerine intikam alıcı olmaya yönelik tutar. Bu durumda affetmesi için kendince hiçbir neden yoktur. Tam tersine olarak kendisine acı ve zorluk yaratan kişi veya kurumlara karşı negatiftir. Cezalandırarak acı ve zorluk içine sokmak arzusundadır ve ancak bu şekilde deşarj ve tatmin olarak rahatlayacağını düşünmektedir. 
 Oysaki bu davranışının başına yeni oyunlar açacağından, acı ve zorluk yaratacak benzer sonuçları devamlı bir şekilde farklı kişilerle de olsa tekrar üzerine çekeceğinden habersizdir. Bu kozmik oyunu sona erdirmenin karşı enerji yaratmamaktan geçtiği bilinmelidir. Kendisine acı ve zorluk yaratan kişi ve kurumları kendisinden uzaklaştırmanın tek yolunun onlara karşı ve herkese karşı negatif duygu ve düşünce üretmemek, bu yönde seçimler yapmamak olduğunu, ayrıca; bunun tam tersi olarak kişi ve olayları kalbine alarak, beklentisiz bir sevgi içersinde, olanı olduğu gibi kabul etmek zorunda olduğunu bilmemektedir. 
Bizi devamlı oyunda tutan kutupsal düşünce yapımızı ve içimizde yatan intikam alma duygusunu Holoterapi Nefes Çalışmaları ile düzeltebilirsiniz. Holoterapi içinizde yanan intikam ateşini söndürmekte son derece etkin olacaktır. Gerçekten affetmek istediğinizde zorlandığınızın farkına varırsanız düşen enerjinizi tekrar eski seviyeye getirebilirsiniz. Çok kısa zamanda karşı tarafa zarar, acı ve zorluk verme duygunuzun söndüğünü fark edersiniz. 

Affetmek En Asil İntikamdır


Affetmek En Asil İntikamdır
Nefreti aşmanın tek yolu var: Affetmek
Başkalarını affettiğimizde biz özgürleşiriz.
Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller
Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir
Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.
Affetmek insanı derinleştirir.
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir
Çünkü affetmek bir seçimdir
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir
Affetmek bir süreçtir Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür
Affetmeyi seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır Yani koşullu affetme yoktur
Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin
Affetmek bir seçimdir. Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir
Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık yaratmayacaktır

Affetmek ve Ego

Ego mutsuzlukla geçinir; ne kadar çok mutsuzluk varsa onun için o kadar beslenme vardır. Coşku dolu anlarda ego tamamen yok olur ve tam tersi: Şayet ego yok olursa coşku üzerine yağmaya başlar. Eğer egoyu istersen affedemezsin, unutamazsın; özellikle de acıları, yaraları, hakaretleri, aşağılanmaları, kâbusları. Unutamayacağından değil. Onları abartmaya devam edip duracaksın, onları vurgulayacaksın. Hayatında güzel olan şeyleri unutmaya meyledeceksin, yaşamındaki neşeli anları unutacaksın; onlar ego söz konusu olduğu sürece bir amaca hizmet etmezler. Neşe ego için zehir gibidir ve mutsuzluksa vitamin gibidir.
Egonun tüm mekanizmasını anlamak zorunda kalacaksın. Şayet affetmeye çalışırsan bu gerçek affediş değildir. Çaba ile sadece baskılayabilirsin. Sadece zihninin içinde sürüp giden aptalca oyunu anladığında affedebilirsin. Yeniden ve yeniden onun tüm saçmalığı görülmek zorundadır; aksi taktirde bir taraftan bastıracaksın ve o diğer taraftan gelmeye başlayacak. Bir şekliyle onu bastıracaksın; o ise kendisini başka bir biçimde gösterecek: Bazen o kadar zor fark edilir bir biçimde olur ki onun çok iyi yenilenmiş, yeniden dekore edilmiş ve dayanıp döşenmiş aynı eski yapı olduğunu fark etmek nerdeyse imkânsızdır, neredeyse yeniymiş gibi görünür.

Affetmekle ilgili Bir hikaye...

Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: ‘Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?’ Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. ‘O zaman’ der öğretmen. ‘Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin’ öğrenciler bunu da yaparlar.
Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır.
Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: ‘Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.’ Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine ‘Peki şimdi ne olacak?’ der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: ‘Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.’
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: ‘Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.’ ‘Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk?’
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: ‘Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.

Kendiniz İçin Affetmeyi Seçin

Affetmekle ilgili yazı yazmaya karar verdiğimde AFFETMEKLE ilgili değişik tanımlara ulaştım. Tanımların hemen hemen tümünde ortak bir nokta olduğunu fark ettim. Affetmenin temel kazancı affeden kişiyedir. Belki bu yazıyı okuyan herkesin hayatında, geçmişe baktığında hala affedemediği birileri olabilir. Hala düşündüğünde öfkesini canlı tuttuğu bu olaylar kişiyi nasıl da tutsak eder. Bu tutsaklıktan kurtulmanın yolu var mıdır?
İnsanların fark edipte yön veremeyecekleri duygu yoktur. Yeter ki fark edelim, fark ettikten sonra temel olarak yapılması gereken şey düşünce şablonlarımıza bakmak, değişmesi gerekenleri değiştirmektir.
Örneğin; Affedersem tekrar yapar yanlış bir şablondur. Eğer bunu düşünüyorsanız hemen şunu da hatırlayın, affedin ama unutmayın. Affetmek unutmak demek değildir. Affetmek gerçeği unutmanızı değil onu çok iyi hatırlamanızı ve anlamanızı ister.
Affedersem ben kendimi değiştirmiş olurum halbuki onun değişmesi gerekiyor başka bir yanlış şablondur. Eğer başkasını değiştirebileceğinizi sanıyorsanız bu düşüncenizden vazgeçin, çünkü ne bir başkasını, ne de hayatı kontrol edemezsiniz, tek kontrol edebileceğiniz şey, kendi duygu ve düşüncelerinizdir.
Hayat adildir, kötüler her zaman cezalandırılır, iyiler ise her zaman ödüllendirilir şablonu size uyuyor mu?... Bunu çok istesek de hayat adil değildir. Hayatta farklı dengeler ya da doğrular olsa da adalet beklen­tiniz her zaman karşılanmaz. Bu beklentiyle hayata yaklaşıyorsanız hemen şu sözü bir okuyun. ‘ İyi bir in­san olduğunuz için dünyanın size adil davranmasını beklemek, vejetaryen olduğunuz için bir boğanın size saldırmamasını beklemek gibidir.’
Affetmek için işe yarar birkaç öneri belki birilerinin işine yarar düşüncesi ile burada paylaşmak istiyorum.

Başarısızlık Korkusunu Temizleme



Başarısızlık korkusu bilinçaltında olan temel korkulardan bir tanesidir ve çok yaygın olarak görülür. Bu korkunun insanın hayatına yansımaları farklı şekilllerde görülebilir. Başarısızlıktan korktuğu için hiç bir iş yapmama yada yapamama, aşırı mükemmeliyetçilik, işkoliklik, ne kadar çalışırsa çalışşın sonuç alamama, sürekli içsel bir tatminsizlik hissi, hep bir şeyleri eksik biliyor duygusu, kendini başka insanlarla mukayese etme gibi durumlardan bir yada bir kaç tanesi yaşamda sürekli tekrar eder. Başarısızlık korkusu kişinin gerçek potansiyelini kullanmasına engel olduğu gibi, elde ettiği başarılı sonuçlardan da, yeterince tatmin olmasına engel olur.
1- Başarısızlık Duygusunu Nasıl Temizleyeceksiniz.
Başarısızlık duygusunun temizlenmesi bütün hayatı etkileyen bir duygu olduğu için çok önemlidir. Eğer bu duyguya sahip olduğunuza inanıyorsanız bu temizlik işlemi için ciddi olarak çalışmalısınız. Aşağıda bunun için neler yapabileceğinizi bulabilirsiniz.
Refah içinde bir yaşam sürdürme rehberi isimli kitabımda 21 günlük afirmasyon nasıl yapılır detaylı bir şekilde anlatmıştım. Bu nedenle bir daha burada yazmayacağım. Kitabı okumamışsanız, mutlaka okumanızı öneririm.

  Kitapta anlattığım şekilde 21 gün aşağıdaki afirmasyonla çalışmanızı öneririm. 21 kuralına tam olarak uymanız önemlidir. Başarısızlık duygusu 21 günde temizlenmeyebilir, eğer hala devam ettiğini düşünüyorsanız bir süre ara verip tekrar başlayın. Temizlik süreci kişiden kişiye değişir bu nedenle bu sorundan kurtulduğunuza emin olana kadar tekrar 21 gün çalışmaları yapmak faydalıdır.
Afirmasyon: ” Başarılı olduğuma inanıyorum ve başarılarım için kendimi kutluyorum”

Affetme Çalışması


     Birisini affetmeye ihtiyacınız varsa ama nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız, aşağıdaki çalışmanın çok işe yarayacağını söyleyebilirim. Bunu 5 sene kadar önce yazmışım ve karşıma tesadüfen dün yazılarımı incelerken çıktı. Hemen bloga koymak istedim, çünkü kalbinizde kin, öfke,kızgınlık gibi duygular varsa, hayatınıza iyi ve güzel şeyleri çekmeniz çok zor olacaktır. Unutmayın benzer enerjiler birbirini çeker.   İçimizde daha fazla sevgi üretmeli ve affetmemiz gereken kim varsa, kendi iyiliğimiz için affetmeliyiz.
Aşağıdaki metni her gün en az 3 kere okuyun, ihtiyacınız varsa daha da fazla okuyabilirsiniz. İlk günlerde sinir,gerginlik yapabilir hatta o kişiye karşı daha olumsuz duygular oluşturabilir. Bu çok normaldir, arınma dediğimiz süreçte, negatif enerjileri atarken bunlar yaşanabilir. Ancak bir süre devam ederseniz ciddi olarak faydasını göreceksiniz. Affetmeniz gereken kişiyi affettiğinize emin olana kadar bunu okumaya devam edin.
    Metin
     Sevgili ….. (buraya affetmek istediğiniz kişinin adı gelecek) seninle aramızda üzücü şeyler oldu. Beni üzdün,kırdın,incittin (başka bir duygu yaşadıysanız onu da ekleyebilirsiniz). Sana karşı kızgınlık, öfke hatta belki nefret hissettim. Bu duygulardan tamamen arınmaya, kendimi ve seni özgürleştirmeye karar verdim. Bu yıpratıcı duyguları artık içimde taşımak istemiyorum ve kendi iyiliğim için seni affediyorum. Seninle birlikte kendimi de affediyorum, çünkü bu duruma aslında ben izin verdim. Bu sorunlardan almam gereken dersleri aldım, büyümeme, olgunlaşmama ve daha bilge bir insan olmama hizmet ettiklerini farkettim. Bunlar için evrene teşekkür ediyorum. Artık ben yeni bir insan olmayı, kalbimde sadece sevgi duyguları taşımayı seçiyorum. Farkında olmasan da senin de içinde acı ve üzüntü olduğunu biliyorum. Seni de şifalanmanı, arınmanı ve huzur bulmanı seçiyorum. Sana tüm kalbimle iyilikler diliyorum. Seninle bir bütünün parçası olduğumuz gerçeğini kabul ediyorum ve içindeki özü onurlandırıyorum. Şimdi lütfen özgürce yoluna git, senden tamamen özgürleşiyorum. Seni bugün burada affediyorum, kendimi bugün burada affediyorum.
…… yı (buraya affetmek istediğiniz kişinin adı gelecek) tamamen affetmem için kalbimdeki tüm iyiliği,merhameti ve sevgiyi uyandırıyorum. ( Bu cümleyi bir kaç kere tekrar edin)
     Daha sonra yeniden başa dönerek yeniden okuyabilirsiniz yada sadece son cümleyi afirmasyon gibi sürekli tekrar edebilirsiniz.
Hadi hemen affetmeye başlayalım, arınmalım ve şifalanalım…..

Sevgiyle kalın.

Berna Ozcan Demir














KONTROL SENDE

Çekim Yasası Ve Bilinçaltı Dönüşüm Teknikleri Kitabı




30 Günlük Mucize Üstadlığı Programı (Quantum Olumlama)-3


21. Gün
Yapma Hali

Bize insan varlıkları olduğumuz, insanın yaptıkları şeyler olmadığımız hatırlatılır ve günlük yaşamımızın çoğunu bir şeyler yaparak geçiririz. Ama gerçekte ne yapıyoruz? Sadece meşgul müyüz, yoksa yaptığımız şeylerin bir amacı var mı? Yaşamımızdaki herhangi bir gereksinimi ya da arzuyu gerçekleştiriyor mu, yoksa sadece zamanımızı yoğun işlerle mi dolduruyoruz? Bir an durup zamanımızı nasıl geçirdiğimizi, neler yaptığımızı gözden geçirirsek, zamanın çoğunu odaklanılmamış yoğun işle harcadığımızı görürüz. Yaratmayı istediğimiz mucizeler ile ilgili yapma halimize odaklanabilir miyiz? 


Bugün, zamanınızı harcadığınız şeylerin listesini yapın. Şimdi mucizeler listenize bakın. Yaptığınız şeylerin ne kadarı mucizelerinizi destekliyor? Eğer desteklemiyorsa, mucizelerinizi yaratmak için daha fazlasını yapmayı taahhüt edin. Yeni bir ev istiyorsanız, yakın çevrenizdeki evlere bakıyor musunuz? Yeni bir iş istiyorsanız, şirketleri inceleyip onlara CV nizi gönderiyor musunuz? Hatırlayın, siz birlikte – yaratıcısınız ve yaptığınız şeyler enerjinizin mucizelerinizin akmaya devam etmesi için önemlidir ve bu aldığınız rehberliği izlemeyi kapsar.

30 Günlük Mucize Üstadlığı Programı (Quantum Olumlama)-2


11. Gün
Fikirler
 
 Fikirlerimiz, kendimiz ile ilgili sahip olduğumuz inançları ve başkalarının adapte olduğumuz inançlarını kapsar. Diğerleri başkalarının pozitif fikirlerine sahip olabilirken, bizim hatırlayabildiklerimiz negatif fikirler olabilir; yeteneksizliğimizi, değersizliğimizi ve hatalarımızı onaylayan o negatif inançlar. Yaşamımızın herhangi bir anında birilerinin bizim için kullandığı, başarılı olamayacağımız, istediğimiz şeyi yaratamayacağımız veya hatta yaratmaya çalışamayacağımız anlamında yorumladığımız basit bir ifade, yaşamımızın her alanını etkileyen bir inanç yaratır.

Bugün, mucizeler listenizi gözden geçirirken, başka birilerinin fikrinden dolayı başaramayabileceğinizi düşündüğünüz bazı mucizeler olup olmadığına bakın. Bir zamanlar birinin size mucizeler yaratamayacağınız inancını yaratan bir şeyler söylediğini hatırlıyor musunuz? Kendinizle ilgili, değerliliğinizi ve yaşamınızda mucizeler yaratma yeteneğinizi onaylayan yeni bir fikir yaratabilirsiniz. Bunu bugün yapın ki, böylece negatif fikirleri, pozitif fikirlere dönüştürebilirsiniz.

30 Günlük Mucize Üstadlığı Programı (Quantum Olumlama)-1


Bugün İnternette gezinirken bulduğum güzel bir yazıyı paylaşmak istedim 30 günlük Mucize üstadlığı çalışması. 

1.  Gün
Mucize Listeniz
Mucizenin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Lotoyu kazanmak mı? Zor bir durumdan kurtarılmak mı? Çaresizce paraya gereksiniminiz olduğunda sokakta yirmi dolar bulmak mı? Bu şeylerin her biri, bir arzunun tezahürüdür ve mucizenin sadece bir parçasıdırlar. Bir mucize lotoyu kazanmadan, kurtarılmadan veya para bulmadan önce gerçekleşen şeydir. Çünkü inandığımızın tersine mucizenin sonuç ile herhangi bir ilişkisi yoktur.
Bunun yerine, mucize tam ona gereksinimimiz olduğunda, sonucu yaratma yeteneğimiz ile ilgilidir. Kendi yaratıcı gücümüze iman, güven ve inanç eksikliğimizi teslim etme, istediğimiz şey için niyet oluşturma ve onu birlikte – yaratmak için Evren ile birlikte çalışma istekliliğimiz ile ilgilidir. Evren’i yardıma çağırdığımız ve onun bize yardım edeceğine tamamen güvendiğimiz an, mucizelerin gerçekleştiği andır.
Mucize gerçekte, kim olduğumuzun ve kendi realitemizde neleri yaratmaya muktedir olduğumuzun algısını değiştirdiğimiz anda gerçekleşir. Birçok şeye mucize gözüyle bakarız, ama onlar sadece yaratıcı gücümüzün tezahürleridir.
Bir mucize istediğimize karar verdiğimizde ve onu yaratma gücümüzü kabul etmeye istekli olduğumuzda, bu mucizedir. Daha sonra gerçekleşen şey sadece ayrıntıdır.
Çoğu zaman mucizeler yaratmayız, çünkü mucizelerin bizim başımıza gelebileceğine inanmayız. Veya isteriz ve tam bir şeyler gerçekleşecekken, Evren’in bizi işitmediğini veya işittiğini ama yanıtlamaya istekli olmadığını düşünürüz. Sabırlı olmak bazen mucize dersimizin bir parçasıdır.
Ev ödevi: Yaşamınızda yaratmak istediğiniz en azından 1 adet mucize listesi yaratın, 5 ten fazla olmasın. Listenizi yaratmak için takip edeceğiniz bazı bilgiler:

YAPINIZ:
 
Ne kadar görkemli olduğunu düşünmenize bakmaksızın, arzu ettiğiniz şeyi isteyin. Mucizeler kalbinizden gelir ve eğer kalbiniz bir şeyi arzu ediyorsa, o sizin için doğru olmalıdır. Sınırlamalar ve beklentiler olmadan isteyin, Evren’in istediğiniz her neyse yerine getireceğini bilin, ama istediğiniz şeye beklentiler eklerseniz veya sizin için mümkün olabilen şeyi sınırlarsanız, bunları yerine getirmez. Şükranla ve teşekkür ederek isteyin. Evren, isteklerimizi söyler söylemez, isteklerimiz üzerinde çalışmaya başlar, öyleyse sadece isteyin ve aldığınız şey için minnettar olun. Zamanla tezahür edecektir. 

İçsel Temizlik-Başarı Öyküsü

İçsel temizlik çalışması yaptığımız bir hanımın hayatını anlatacağım. İsmi Özlem olan hanımefendi evli ve 2 çocuğu var.
Özlem hanım oldukça sıkıntılı bir çocukluk geçirmiş. Kardeşi olduğunda bir anda ikinci planda atıldığını düşünmüş. Ailesi okuması için okula göndermiş ama aynı zamanda oldukça fazla sıkmışlar. Kimseyle arkadaşlık yapamamış. Hiç erkek arkadaşı olmamış. Babası ve abisi oldukça tutucu oldukları için buna söz hakkı vermemişler. Sonuçta okul biter bitmez de mevcut durumdan kurtulmak için  hemen ilk gelen kişi ile evlenmiş bir hanımefendidir.
 Ve hayatın sürpriz bitmemiş ve evlendiği kişide babasının huylarına fazlasıyla sahip olarak, baskı, şiddet taciz ne dersen Özlem’in üzerinde uygulamış. İş yeri açmışlar Özlem sabah erkenden gidip dükkânı açmış eşi çocukları öğleye kadar yatıp öğleden sonra dükkana gelmişler. Evde baskı şiddet dövme taciz hakaret son sürat devam etmiş. Devamında işler ters gitmeye başlamış. İflas noktasına gelmişler. Özlem intiharın eşiğine gelmiş ilaç kullanmaya başlamış. Adam yerine kimse koymamış herkes hor görmüş. Çocukları ile bağı bile pamuk ipliğine bağlı hale gelmiş.

Sitem aracılığıyla bana ulaştı. İşleri toparlamak için internet üzerinden bir şeyler yapıp para kazanmayı düşünüyordu. Bu şekilde kendini eşine çocuklarına ispat edeceğini düşünüyordu. Özlem kendini ifadede oldukça zorlanıyordu. Ama bir taraftan da düşmüş olduğu durumdan çıkmaya çalışıyordu. Sonrasında yaptığımız sohbetler sonrasında gerçek konunun bu olmadığı aslında olayların oldukça vahim olduğunu keşfettik ve kendisine kişisel gelişim çalışmaları önerdim.


Ego nedir?

Ego kelimesi latin alfabesinden gelir ve çoğumuzun da bildiği gibi ben, kendim anlamına gelir.

Egonun ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için kendimizi 2 kişi olarak düşünelim; ego ve biz.

Örneğin; önemli bir karar almak üzereyken içimizden gelen bir sese kulak veririz 'bence yapamazsın ' 'bu konuda tecrübende yok başaramazsın'gibi genelde olumsuzluk ifade eden bu cümleler bizi düşündürür,ardından ego kafa karıştırıp susar ve biz başlarız konuşmaya 'aslında bu kararı almak doğru mu?''zaten bu konuda kendime çok güvenmiyorum'.

Peki bunun nedeni nedir?

Ego içimizde şeytan yada bizim ayağımızı kaydırmaya çalışan bir düşman mıdır?

Hayır ikisi de değildir:ego sadece geçmiş yaşantımızda bilinçaltına yerleştirdiğimiz tüm bilgileri,başarısızlıkları,acıları,izlenimleri bir bilgisayar görevi görerek işler ve bunu bize sürekli hatırlatır.


Burda asıl önemli nokta egoyu susturabilmektir çünkü; egonun susmadığı anda biz kaybolmaya,karanlığa hapsolmaya başlarız ve ego ön plana çıkarak bizi yönetmeye başlar,benliğimizi kaybetmiş,kişilik karmaşasında buluruz kendimizi.

Egoyu nasıl mı yenebiliriz?

Ego konuşuyor ama ben dinlemiyorum gibi bir düşünceye sahipseniz bu yanlış tır,çünkü ego herzaman konuşur 24 saat boyunca,biz egoyu ikna edene dek konuşacaktır.

Aykut oğut un 'evrenden torpilim var ' adlı kitabında yer verdiği egoyla konuşma egzersizi ego yla başa çıkmak için bence iyi bir yöntem.

Affedebilirim, fakat unutmam demek, affetmeyeceğim demenin başka bir şeklidir

Nefreti aşmanın tek yolu var:
Affetmek. Başkalarını affettiğimizde biz özgürleşiriz. Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller.
Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir.
Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.
Affetmek
insanı derinleştirir.
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir.
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir.
Affetmek bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.
Affetmeyi
seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır. Yani koşullu affetme yoktur.
Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin.
Affetmek bir seçimdir.
Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir.
Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık oluşturmayacaktır.
O acılar sizin acılarınız.
Affetmek kolay değildir.
Fakat özgürleşmek için gereklidir.
Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz ya da haklı bulduğu anlamına geleceğini sanır.
Oysa aaffetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrolü altında tutmasına son vermek demektir.
  • Affetmek, o kişiyi sevmek değil.
  • Affetmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
  • Affetmek, o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
  • Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.
  • Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil.
  • Affetmek, o kişiyi suçsuz bulmak değil.
  • Affetmek, o kişiyi hakli bulmak değil.
  • Affetmek, o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.
  • Affetmek kırgınlığın, kızgınlığın, nefretin hapishanesinden özgürlüğe çıkmaktır.
Affetmek artık acıyı hissetmemektir. Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.
“Duygusal unutma” affetmenin diğer adıdır.
İşte Bu yüzden AFFEDİN….
Kim diyebilir ki, ben bu dünyada, kimseyi kırmadım ve kırılmadım?
Birilerine kızıp, öfke duyup, darılıp, küstük belki de. İçimizde bunca yoğun duygudan sonra, öfke, kin, intikam alma gibi olumsuz duygular gelişti. İşte bütün bu olumsuz duygular bizi yaşadığımız anın zevkini çıkartmaktan, mutlu bir yaşantı sürmekten, sözün kısası daha kaliteli bir yaşam için ileriye doğru bir adım atmaya engel olurlar.
Affetmek olan biteni geride bırakmak, öfkeyi, yenip kin beslemeğe son vermek demektir.
Haklı olduğunuz konuda hissettiğiniz hıncın, kızgınlığın, cezalandırma arzularının yenilip, bunun üstüne zafer kazanarak, artık o kişiye öfke duymamaktır. Bu bir erdemdir. Öfke bizim hayatı mutlu bir şekilde yaşamaktan alı koyar.
Affetmek, bir hatayı, yapılmış bir hakareti ya da hareketi ortadan kaldırmaz. Geçmişte yaşadığımız deneyimleri unutmamıza neden olmaz, bu deneyimler ilerde bizim aynı hatalara düşmemize engel olan, acı ama güzel derslerdir.
Affederek bizi üzen, öfkemizin dev dalgalar gibi büyümesine sebep olan kişinin, davranışlarını onaylamak değildir. Yapılmış olanların kabul edilebilir ya da önemsiz olduğu anlamını da içermez. Hele bir fedakârlık hiç değildir. Eğer bizi üzen, inciten kişiye, bir maske takarak sanki bir şey yokmuşçasına ya da tepkisiz kalarak davranıyorsak ve ilişkimizi devam ettiriyorsak, bu gerçek anlamda bir af ediş olmadığı gibi, kişinin kendine olan dürüstlüğüne de engel teşkil etmektedir.
Burada gerçek duygularımızı geçici bir süre için örtmüş oluruz. Hayattan artık zevk almıyoruzdur çünkü sahte duygular sergilemekteyizdir. Kızgınlığımız onun en zayıf anında ortaya çıkabilir ve öç alabilmek için acımasız davranışlar sergileyebiliriz.

Birisini affetmek, bizi üzen kişinin borcunu iptal etmektir. Eğer birini af etmeyi ret ediyorsak bu hala o kişiden bir beklentimiz olduğunu, bir şeyler istediğimizi gösterir, bu bir öfkeden sonra almak istediğiniz bir intikam dahi olsa, bizi sonsuza dek ona bağlı kılar. En iyisi, yapacak bir şeyleri olmayan, buna gücü yetmeyen bu kişileri af etmektir.
Bu sizin asla gerçekleşmeyecek olan beklentilerinizi ortadan kaldırarak içinizi yakan, çekmekte olduğunuz acının da sona ermesi anlamına gelmektedir. Gerçek gücümüzü geri kazanmak, hatalarımızdan pay almaktır.

Ancak gerçekten güçlü insanlar af edebilir, bu cesurların işidir. Sahte ya da suni bir af ediş ise korkakların, çıkarcıların işidir. Sakladığımız kızgınlık duygusunun bir süre sonra engellenemeyerek ortaya çıkmasına ve bunun sonucunda da bizim mutsuz, saldırgan biri olmamıza sonuçta yalnızlığımıza neden olur.
Sizi üzen bu insanları bırakın gitsin. Sonsuza kadar aklınızdan çıkartın, unutun. Bağışlayın ve onunla olan tüm bağlarınızı koparın, onu serbest bırakarak, ne kadar özgür ve mutlu olduğunuzu görün. Şimdi o pencereden yeniden bakın dışarısı ne kadar temiz ve berrak görünüyor, işte artık tam manası ile özgürsünüz. Şimdi bu anın keyfini çıkarın ve zamanı doya, doya yaşamaya başlayın.

www.adilmavis.com




Kitabımı edinerek kendinize ve bana katkıda 

bulunmak ister misiniz?












KONTROL SENDE

Çekim Yasası Ve Bilinçaltı Dönüşüm Teknikleri Kitabı



Affetmek ne demektir?

Affetmek başkalarının yarattığı koşullardan ve yanlışlardan dolayı kendimize acı vermeye ya da başkasının bize acı vermesine izin vermemize son vermek demektir.

Affetmek bir keşiftir... Bir yanlısı silmek değil affettiğimiz kişiyle aramızdaki benzerliği keşfetmektir.

Affetmek unutmak değildir. Geçmiş unutulmaz. Unutmamalıyız da. Ama geçmişte yapılanların yıkıcı etkisini ortadan kaldırmaktır. Artik acıyı hissetmemektir.

Affetme sureci yas tutma surecidir. Kişi affetse de kaybetme duygusunun ve yaralanma duygusunun acısını hissedebilir. Onarım zaman gerektirir.

Affetmek yapılanları onaylamak hoş görmek değildir. Yapılanları önemsiz farz etmek örtbas etmek yapılanların kotu olduğunu geçersiz farz etmek ya da o kişinin hakli olduğunu zannetmek de değildir. Tam tersi "yapılanlar kotuydu. İncitti " diyerek ve yüzleşerek yola çıkılır.

Affetmek o kişiye kendimizi daha büyük hissettirerek onu bize karsı borçlu kılmak ta değildir. Bu bir ego oyunu olabilir ancak. Affetmeyi seçtiğimizde kimse bize borçlanmayacaktır. Diğer insanin da affetmesini özür dilemesini değişmesini ve bizim istediğimiz gibi olmasını beklemeyeceğiz. Çünkü biz ancak kendimizi kontrol etmeye muktediriz. Bir başkasının seçimlerini kontrol edemeyiz. Böyle bir gücümüz yok.
Affetmek fedakârlık değildir. Katlanmak hiç değildir. " İyilik perisini" oynamak ta değildir.

Affetmemiz için illa o kişiyi anlamamız gerekmez. Olayları illa hatırlamamız da gerekmez.

Affetmek o ana mahsus bir durum değildir. Bir süreçtir. Zaman içersinde sabırla yavaş yavaş olur.

Affetmek bir secimdir. Amaç bizim öz mutluluğumuz rahatlamamız özgürleşmemiz hastalanmamamız ve hayatimizi sağlıklı ve mutlu yasamamızdır.