düşüncelerini programlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ho'oponopono Yöntemi Nedir

Ho'oponopono Yöntemini son zamanlarda sıkça duymaya başladık, birçoklarımıza göre telaffuzu zor gelen bir cümle ama kazandırdıkları ve kattığı değerler bir mucize.
Joe Vitale’nin  Dr.Ihaleakala Hew Len’den öğrenerek Zero Limit kitabında anlattığı şekliyle aktarıyorum.
Bu yöntem; karşımızdaki insanın yaşadığı duyduğumuz öğrendiğimiz anda bizim sorunumuz olarak algılayıp kendi içimizde bundan arınarak karşımızdakini de arındırma yolunu öğretiyor. Sadece insanlar değil her şeyi arındırıp temizlemenin yoludur bu. Tüm bilinen ya da bilinmeyen negatif enerjileri, pozitif olanla değiştirerek arındırır. Bunun içinde sevgi yi kullanır. 4 temel kalıp vardır.
 seni seviyorum
özür dilerim
lütfen beni affet
teşekkür ederim
 cümlelerinden oluşur. Uygulamada çok kolay ve kısa sürede de sonuç veriyor.

 Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var: kendi için. 2 yıl önce, Hawaii'de, bir koğuş dolusu akıl hastası suçluyu onları hiç görmeden tedavi eden bir terapist olduğunu duymuştum. Terapist, hastaların dosyalarını incelemiş ve sonrasında kendisinin bu kişilerin hastalıklarını nasıl yarattığını görmek için kendi içine bakmış. Kendisi geliştikçe, hastalar da gelişme göstermiş. Bu hikâyeyi ilk duyduğumda bunun bir şehir efsanesi olduğunu düşünmüştüm.



Biri, kendini iyileştirerek başkalarını nasıl iyileştirebilirdi ki? Bu kişi bilge bir kişi olsa bile akıl hastası suçluları nasıl iyileştirebilirdi? Anlamamıştım. Mantıksızdı. Ve hikâyeyi unutup gittim.
Ta ki hikayeyi bir yol sonra yeniden duyana kadar. Terapistin ho'oponopono adında bir Hawaii iyileştirme yöntemi kullandığını duydum. Daha önce bu yöntemi duymamıştım. Hikayeyi yeniden unutup gitmek istemiyordum. Anlatılanlar tümüyle doğruysa, hakkında daha fazla şey öğrenmeliydim. Şu ana kadar "sorumluluk" kelimesinin anlamını, yaptıklarımdan ve düşündüklerimden sorumlu olduğum şeklinde anlardım. Daha ötesinden değil. Ve çoğu insanın da böyle düşündüğünü sanıyorum. Biz yaptıklarımızdan sorumluyuz, başkalarının yaptıklarından değil. Birçok akıl hastasını iyileştiren Hawaiili terapist bana sorumluluğun ne demek olduğu konusunda yeni bir bakış açısı kazandırdı. Adı Dr. Ihaleakala Hew Len. İlk telefon görüşmemiz yaklaşık bir saat sürdü. Ona hikayenin tamamını bana anlatıp anlatamayacağını sordum. Bunun üzerine Len Hawaii Eyalet Hastanesi'nde dört sene boyunca çalıştığını söyledi. Ve hikayesini anlattı.
Akıl hastası suçluların bulunduğu koğuş oldukça tehlikeliymiş. Terapistler bir ay içinde istifa ediyorlarmış. Hastane personeli sıkça hastalık izni alıyormuş ya da istifa ediyormuş. Hastalar tarafından saldırıya uğrama korkusundan dolayı, koğuşta sırtlarını duvara çevirerek yürüyorlarmış. Kısacası burası yaşamak, çalışmak ya da ziyaret etmek için hoş bir yer değilmiş. Dr. Len bana hastaları hiç görmediğini anlattı. Ofisinde oturup hastaların dosyalarını incelemiş.
Hastaların dosyalarına bakarken kendi üzerinde çalışmış. Ve kendi üzerinde çalıştıkça hastalar iyileşmeye başlamış.
"Birkaç ay sonra, daha önceden ellerli kelepçeli dolaşan hastalara serbestçe dolaşmaları için izin verilmeye başlandı," dedi bana. "Ağır ilaç tedavilerine maruz kalan hastalar ilaç tedavilerini bıraktılar. Serbest bırakılmaları konusunda hiç ihtimal olmayanlar serbest kaldı." Şaşkınlık içindeydim…
"Sadece bu kadar değil," diye devam etti. "Ve personel işe gelmekten hoşlanmaya başladı. İşe gelmeme ve sıkça olan işten ayrılmalar bitti. Personel ihtiyaçtan daha fazla sayıda olmaya başladı, çünkü hastalar serbest bırakılıyordu. Personelin yapacak bir işi kalmamıştı. Bugün, bu koğuş kapalı."
 Ve işte en önemli soru: "Bu insanların değişimine sebep olacak ne yaptın?" dedim
"Onları yaratan kendi parçamı iyileştirdim sadece," dedi. Anlamadım…
Dr. Len hayatından sorumlu olmanın, hayatındaki her şeyden sorumlu olmak olduğunu söyledi -aslında basit, çünkü her şey senin hayatında oluyor. Tam manasıyla, tüm dünya senin yaratımın.
“Hmmm... Kolay sindirilebilir bir şey değil. “
Söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmakla, hayatındaki tüm insanların söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmak farklıdır. Gerçek şu ki eğer hayatının sorumluluğunu alıyorsan hayatında gördüğün, işittiğin, tattığın, dokunduğun ya da herhangi bir şekilde deneyimlediğin her şey senin sorumluluğun altındadır.
Çünkü hepsi senin hayatında olmaktadır. Terör eylemleri, ülke yöneticileri, ülkenin mali durumu ve hoşuna gitmeyen diğer şeyler, hepsi şifalanmak üzere sana geliyor. Onlar aslında yoklar… Onlar sadece iç dünyanın birer yansıması…
Sorun onlarda değil, sende. Onları değiştirmek istiyorsan, kendini değiştirmelisin.
Bunu kabul etmeyi ve hayata geçirmeyi bir kenara bırak, kavramak bile kolay değil; biliyorum.
Suçlamak sorumluluk almaktan kolaydır. Fakat Dr. Len'le konuştukça onun kendisini nasıl iyileştirdiğini ve ho'opnopono yönteminin kendini sevmek anlamına geldiğini kavramaya başladım.
Hayatının gelişmesini istiyorsan, onu iyileştirmelisin. Eğer birini iyileştirmek istiyorsan -akıl hastası bir suçlu bile olabilir bu- bunu ancak kendini iyileştirerek yapabilirsin.
Dr. Len'e kendisini nasıl iyileştirdiğini sordum. Hastaların dosyalarına bakarken ne yapmıştı?
"Sadece, tekrar ve tekrar 'özür dilerim' ve 'seni seviyorum' dedim," dedi.
Bu kadar mı?
Bu kadar.
Sonuç olarak, kendini sevmek kendini geliştirmenin en önemli yoludur ve kendini geliştirdikçe dünyan gelişir.
Bu konu hakkında bir örnek vermeme izin verin:
Bir gün biri bana beni üzen bir e-posta gönderdi. Eskiden olsa, bu konu üzerindeki çalışmamı, zayıf duygusal noktalarımı araştırarak ya da hoş olmayan bu e-postayı gönderen kişinin bunu neden yapmış olabileceğini bulmaya çalışarak yapardım. Bu sefer, Dr. Len'in yöntemini kullanmaya karar verdim. İçimden "Özür dilerim" ve "Seni seviyorum," dedim. Bu dediklerimi özellikle bir kişiye yönelik söylemedim. Sadece, dış koşulları yaratan içimdeki parçamı iyileştirmesi için, sevginin ruhunu yardıma çağırdım. Bir saat sonra aynı kişiden bir e-posta daha aldım. Önceki e-posta için özür diliyordu. Bu özür için herhangi özel bir eylemde bulunmamıştım. Ona herhangi bir şey yazmamıştım. "Seni seviyorum" diyerek içimdeki, o kişiyi yaratan parçamı iyileştirmiştim.
Daha sonra Dr. Len tarafından düzenlenen bir ho'oponopono workshopuna katıldım. 70 yaşında, saygıdeğer yaşlıca bir şaman. Ve bir münzevi gibi. Çekim Yasası Sırrı adlı kitabımla ilgili güzel şeyler söyledi. Kendimi geliştirirsem, kitaplarımın titreşiminin artacağını ve okuyucuların bunu hissedeceklerini söyledi. Kısacası, kendimi geliştirirsem okuyucularım da gelişecekti.

"Şu anda piyasada, dış dünyada olan kitaplar hakkında ne dersin?" diye sordum.
"Onlar orada değiller,"dedi. Bilgeliği aklımı karıştırmıştı. "Onlar hala içinde."
Dış dünya diye bir şey yok.
Bu gelişkin tekniği hak ettiği derinlikte anlatabilmek için bir kitap yazmak gerekir ama kısaca şunu söyleyebiliriz.
Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var: kendi için.
"İçine baktığında, bunu sevgiyle yap."

1.Ne olduğuna dair hiçbir fikriniz yok.
İçinizde ve etrafınızda olan her şeyin, bilinçli ya da bilinçsiz, farkında olmanıza imkan yoktur. Bedeniniz ve aklınız şu anda çalışmaktadır ve bunun farkında değildir. Ve havada, radyo dalgalarından düşünce formlarına kadar görünmeyen sayısız sinyal bulunmaktadır ve sizler bunların hiç birini bilinçli olarak algılamazsınız. Gerçeği söylemek gerekirse, tam şu anda kendi gerçeğinizi yaratmaktasınız ama bu olay bilinçli bilginiz ya da kontrolünüzün dışında, bilinçsizce olmaktadır. Bu nedenle istediğiniz kadar olumlu düşünün gene de yaralanırsınız. Yaratıcı olan bilinçli zihniniz değildir.
2. Her şeyi kontrolünüz altında tutamazsınız
Elbette ki olan her şeyden haberiniz olmadığı için, onları kontrol edemezsiniz. Dünyaya emredebileceğinizi düşünmek egosal bir hatadır. Şu anda dünyada neler olduğunun çoğunu egonuz göremediğine göre, sizin için en iyisine egonuzun karar vermesine izin vermek hiç de bilgece olmaz. Seçim sizin elinizde, ama kontrol değil. Ne deneyimle meyi tercih edeceğinize karar vermek için bilinçli zihninizi kullanabilirsiniz, ama onu ifade edip edemeyeceğinizi ya da bunu nasıl ve ne zaman yapacağınızı kendi haline bırakmalısınız. Teslimiyet anahtardır.
3. Yolunuza her ne çıkarsa onu iyileştirebilirsiniz.
Yaşamınızda önünüze çıkan her şey, oraya nasıl geldiğine bakmaksızın, iyileştirmek içindir, çünkü şu anda sizin radarınızdadır. Buradaki varsayım, eğer onu hissedebiliyorsanız, onu iyileştirebilirsiniz de. Eğer onu bir başkasında görebiliyorsanız ve bu sizi rahatsız ediyorsa, o zaman iyileştirmek için oradadır demektir. Ya da Oprah'ın bir keresinde söylemiş olduğu gibi, "Eğer onu fark edebiliyorsanız, ona sahipsinizdir." Onun neden hayatınızda olduğuna ya da oraya nasıl geldiğine dair hiçbir fikriniz olmayabilir, ama artık farkında olduğunuza göre, onu serbest bırakabilirsiniz. Karşılaştığınız şeyleri ne kadar iyileştirirseniz, tercih ettiklerinizi ifade etmede o kadar net olursunuz, zira başka şeyleri kullanmak için gereken enerjiyi serbest bırakmış olursunuz.
4. Tüm deneyimlerinizden %100 sorumlusunuz.
Hayatınızda başınıza gelenler sizin suçunuz değildir, ama sizin sorumluluğunuzdadır. Kişisel sorumluluk kavramı söylediğiniz, yaptığınız ya da düşündüğünüzün ötesindedir. Hayatınızda yer alan diğer herkesin dediklerini, yaptıklarını ve düşündüklerini de içerir. Yaşamınıza meydana gelen her şeyin sorumluluğunu tamamen alırsanız, o zaman herhangi bir kişi bir sorunu su yüzüne çıkardığında, o sizin de sorununuz olur. Bu üçüncü ilkeye bağlanır, yani yolunuza çıkan her şeyi iyileştirebilirsiniz. Kısacası, şu anki gerçeğiniz için hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi suçlayamazsınız. Tüm yapabileceğiniz onun sorumluluğunu almak, yani onu kabul etmek, ona sahip çıkmak ve onu sevmektir. Karşılaştığınız şeyleri ne kadar çok iyileştirirseniz kaynak ile o kadar uyumlu olursunuz.
5. Sıfır limite iletiniz "seni seviyorum" cümlesini söylemektir.
Sizi her şeyin ötesindeki huzura, iyileştirmeden ifade etmeye götürecek bilet sadece "seni seviyorum" cümlesidir. Bu cümleyi Tanrı'ya söylemek içinizdeki her şeyi temizler ve böylece şu anın mucizesini yaşayabilirsiniz: sıfır limiti. Amaç her şeyi sevmek. Fazla kiloyu, bağımlılığı, sorunlu çocuğu ya da konuyu, eşi sevin; hepsini sevin. Sevgi sıkışıp kalmış enerjiyi değiştirir ve serbest bırakır. "Seni seviyorum" demek Tanrıya deneyimleme dileğinizin gerçekleşmesidir.
6. İlham niyetten daha önemlidir.
Niyet zihnin oyuncağıdır; esinlenme Tanrı'dan bir bildirimdir. Bir an gelir, yalvarmak ve beklemek yerine teslim eder ve dinlemeye başlarsınız. Niyet egonun sınırlı görüşünü temel alarak hayatı kontrol etmeye çalışmaktır; esinlenme ise Tanrı'dan gelen mesajı almak ve buna göre hareket etmektir. Niyetler işe yarar ve sonuç verir; esinlenme ise işe yarar ve mucizeler getirir. Hangisini tercih edersiniz?

Alıntıdır : Zero Limit - Joe Vitale, Dr.Ihaleakala Hew Len



************************************************


 Daha fazla yaratım aracı ve bilgi için kitaplarımı satın alarak hayatınıza  katkıda bulunmak ister misiniz?



Kontrol Sende - Çekim Yasası ve Bilinçaltı Dönüşüm Rehberi Kitabı - 2019 - 2 nci Baskı


 KONTROL SENDE
İzin Ver GELSİN, İzin Ver OLSUN
Çekim yasası ve Bilinçaltı Kayıt Dönüşüm Rehberi

Düzenlemiş İkinci Baskı


************************************************


Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı


Daha İyi Bir yaşam için

BİLİNÇLİ YARATMA SANATI


******************************

Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com

Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464

www.halissahiner.com




*********************************************

Düşüncenin İyileştirici Gücü – Louise L. Hay

İŞİNİZİ SEVİN   “Yaptığım her işten keyif alıyorum”
Belki kendinizi saplanmış hissettiğiniz bir iştesiniz; belki de, işinizden nefret ediyorsunuz ya da evinize para getirmek için yalnızca vakit geçirdiğinizin farkındasınız. Pekala, olumlu değişiklikler yaratmak üzere yapabileceğiniz şeyler kesinlikle var.Bu fikirler, saçma ya da basit gelebilir; ancak işe yaradıklarını biliyorum. Çalışma koşullarını iyi yönde değiştiren sayısız insan gördüm.
Bu durumu değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü araç, sevgi ile kutsamanın gücüdür. Nerede çalışıyorsanız çalışın ya da o yere ilişkin ne hissediyorsanız hissedin, ORAYI SEVGİ İLE KUTSAYIN!
Bina, binadaki donanım, eğer var ise masanız, eğer var ise çalıştığınız tezgah, kullandığınız çeşitli makinalar, ürünler, müşteriler, birlikte çalıştığınız insanlar, kendisi ile çalıştığınız insanlar ve bu işle ilgili başka her şey. Bu harikalar yaratacaktır.
İşyerinde sorunlar yaşadığınız bir insan varsa,  durumu değiştirmek için şu olumlu ifadeyi kullanın: İŞYERİNDEKİ HERKESLE HARİKA BİR İLİŞKİM VAR, BUNA… DA DAHİL. O kişiyi her anımsadığınızda, bu olumlu ifadeyi tekrarlayın. Söz konusu durumun daha iyiye doğru nasıl değiştiğine şaşıracaksınız. Şu an hayal bile edemediğimiz bir çözüm gerçekleşebilir. Sözlerinizi sarf edin; ardından bırakın ki, Evren işleri idare edeceğini kavrasın.
Eğer yeni bir iş kazanmak istiyorsanız, şu an yaptığınız işinizi koşulsuz sevgiyle sevin ve şu olumlu ifadeyi ekleyin. BU İŞİ, BURADA OLMAKTAN MEMNUNİYET DUYACAK BİR SONRAKİ KİŞİ İÇİN SEVGİ İLE SERBEST BIRAKIYORUM. Bu iş, onu kazandığınız anda sizin için idealdi. O an için kendinize değer verme duygunuzun mükemmel bir yansımasıydı. Artık büyüdünüz ve daha iyi şeylere geçiyorsunuz. Artık sizin olumlu ifadeniz şu:
UZAKLARDA, TAM OLARAK BENİM SUNACAĞIM ŞEYLERİ ARAYAN İNSANLAR OLDUĞUNU BİLİYORUM. ARTIK TÜM YARATICI YETENEKLERİMİ VE HÜNERLERİMİ KULLANAN BİR İŞİ KABUL EDİYORUM. BU İŞ, DERİN ANLAMDA TATMİN EDİCİ VE HER  GÜN BU İŞE  GİTMEK BENİM İÇİN BİR KEYİF. BİNA AYDINLIK, CANLI, HAVADAR VE COŞKU DOLU. BULUNDUĞU YER HARİKA. İYİ PARA KAZANIYORUM VE BUNUN İÇİN GERÇEKTEN MİNNETTARIM.
Eğer şu an yaptığınız işten nefret ediyorsanız, bu nefret duygusunu beraberinizde götüreceksiniz. Yeni işiniz iyi olsa bile, kısa süre sonra o yeni işten de nefret ettiğinizi fark edeceksiniz. İçinizde hangi duygu varsa, onu yeni yerinize de götüreceksiniz. Eğer bir hoşnutsuzluk dünyasında yaşıyorsanız, nereye giderseniz  gidin, o karşınıza çıkacaktır. Hayatınızda olumlu sonuçlar görebilmeniz için, bilincinizi şu an değiştirmelisiniz. Ardından yeni işiniz hayatınıza girecek ve iyi olacaktır. Siz ise, onu takdir edecek ve ondan keyif alacaksınız.
Dolayısıyla eğer işinizden nefret ediyorsanız, sizin olumlu ifadeniz şu olacaktır: ÇALIŞTIĞIM İŞYERİNİ HER ZAMAN SEVERİM. EN İYİ İŞLERİ ALIRIM. HER ZAMAN TAKDİR EDİLİRİM. Bunu sürekli tekrarlayarak, kendiniz için yeni bir kişisel yasa yaratırsınız. Evren, size nezaketle yanıt verecektir. Hayat size iyi şeyleri sunmak için, her zaman en uygun kanalları seçecektir; eğer siz izin verirseniz.
SEVDİĞİNİZ ŞEYİ YAPIN
Eğer geçiminizi sağlamak için “çok çalışmanız” gerektiği inancı ile yetiştirildiyseniz, bu inancı terk etmenin zamanı geldi. Şu olumlu ifadeyi kullanın: ÇALIŞMAK, BENİM İÇİN KOLAY VE EĞLENCELİDİR ya da YAPTIĞIM HER İŞTEN ZEVK ALIRIM. Bilinç, değişikliği gerçekleştirene kadar, bu ifadeyi tekrarlamaya devam edin. Sevdiğiniz işi yaparak para kazanın. Para kazanmaktan keyif almaya hakkınız var. Sizin hayat karşısındaki sorumluluğunuz, hoşlanabileceğiniz etkinliklere katılmaktır. Hoşlanacağınız bir şeyi yapmanın yolunu bulurken, hayat size başarı ve refaha giden yolu gösterecektir. İş, bir oyun olmaya başladığında eğlenceli ve ödüllendiricidir. İşle ilgili olumsuz yaklaşımlar, vücutta toksin yaratır.
Eğer kovulduysanız, lütfen kötü duygularınızdan olabildiğince çabuk kurtulun; çünkü kötü duygular hayatınıza iyi şeyler getirmez. Şu olumlu ifadeyi, sıkça tekrarlayın: ÖNCEKİ PATRONUMU SEVGİ İLE BIRAKIYORUM. BUNUNLA BİRLİKTE GELECEK OLAN, YALNIZCA İYİLİKTİR. ARTIK BENİM İÇİN DAHA İYİ OLAN BİR ŞEYE GİDİYORUM. GÜVENDEYİM VE HER ŞEY YOLUNDA. Ardından, yeni bir iş kazanmak için olumlu ifadeler kullanın.
Kimi zaman hayallerimize çok yaklaştığımızda gerçekten istediğimiz şeye sahip olmaktan o kadar korkarız ki, kendimizi sabote etmeye başlarız. Bunu anlamak ne kadar güç olsa da, kendimizi korumak üzere attığımız yanlış bir adımda bunu yapıyoruz. Büyük bir hamlede bulunmak, ideal işi elde etmek, gerçekten iyi para kazanmak; çok korkutucu bir şey olabilir. Ya başarısız olursam? Ya insanlar benden hoşlanmazsa? Ya mutlu olamazsam.
Bu sorular, hayallerinizi gerçekleştirmekten fazlasıyla korkan parçanızı temsil eder. Kendiniz karşı son derece sevecen, sabırlı ve yumuşak olmanızın zamanı geldi. İçinizdeki çocuğun endişelerini giderin, onu sevin ve güvende hissetmesini sağlayın. Şu ifadeyi sıkça tekrarlamayı unutmayın: EVRENDE GÜVENDEYİM. TÜM HAYAT BENİ SEVİYOR VE DESTEKLİYOR.

DÜŞÜNCENİZ, MÜKEMMEL İŞİ YARATMANIZ İÇİN SİZE YARDIMCI OLABİLİR
Bir iş bulmanın zor olduğu düşüncesine saplanmayın. Bu, pek çok insan için geçerli olabilir ancak sizin için geçerli olmak zorunda değildir. İhtiyacınız olan, yalnızca bir iştir. Sahip olacağınız berrak bir bilinç, başarıya giden yolu sizin için açacaktır. Pek çok insan, korkuya inanır. Ekonomide bir değişiklik olduğunda kitleler, hemen tüm olumsuz görüşleri satın alır ve sürekli bundan bahsederek konunun üzerinde durur. Bilincinizde tuttuğunuz ve kabul ettiğiniz şey, sizin için gerçeklik olur.
İş yaşamında ya da ekonomide olumsuz eğilimler duyduğunuzda hemen şu olumlu ifadeyi tekrarlayın: BAZILARI İÇİN GEÇERLİ OLABİLİR, ANCAK BENİM İÇİN DEĞİL. NEREDE OLURSAM OLAYIM YA DA NE OLURSA OLSUN, HER ZAMAN BAŞARILI OLURUM. Siz düşündükçe ve konuştukça gelecekte yaşayacağınız şeyleri yaratıyorsunuz. Başarınızla ilgili konuşma biçiminiz konusunda çok dikkatli olun. Her zaman yoksul ve zengin düşünme seçeneklerine sahipsiniz. En azından önümüzdeki bir hafta boyunca para, iş, kariyer, ekonomi, tasarruf ve emeklilik konularında nasıl konuştuğunuza dikkat edin. Kendinizi dinleyin. Sözlerinizin şu an ya da gelecekte başarı yaratmadığını görün.
Yoksul düşünmeye etkide bulunabilecek diğer şey, her biçimiyle sahtekarlıktır. Pek çok insan, çalıştıkları ofisten raptiye ya da buna benzer diğer malzemeleri evlerine götürmenin normal ve doğal olduğunu düşünür. Hayattan ALDIKLARI her şeyin, Hayat tarafından sizden ALINDIĞINI unutur ya da fark etmez. Küçük şeyleri bile almak, Hayata sizin bunları kendiniz için satın alamadığınızı söylemektir ve Hayat sizin sınırlara saplanmanıza neden olur.
Siz hayattan aldığınızda, Hayat sizden her zaman daha fazlasını alır. Raptiyeleri aldığınızda, önemli bir telefon görüşmesini kaçırabilirsiniz. Para aldığınızda, bir ilişkiyi kaybedebilirsiniz. Son kez bilinçli olarak bir şeyi aldığımda (1976′da), bu bir posta puluydu, bana gönderilen 300 dolarlık bir çek postada kaybolmuştu. Bu durum bir ders almak için pahalı bir yöntemdi ancak uzun vadede çok işe yaradı. Dolayısıyla, eğer para sizin için önemli bir konuysa, akıntıyı nerede durdurabileceğinize bakın. Eğer iş yerinden bir grup malzeme aldıysanız, yerine geri koyun. Bunu yapana kadar, asla başarılı olamayacaksınız.
Hayat, kendisini idame etmek için gerekli olan her şeyi fazlasıyla sunar. Bu kavramı anladığımızda ve kendi inanç sistemimize kattığımızda, yaşamlarımızda daha büyük başarılar ve zenginlikler yaşayacağız.
Eğer yeni işinizin patronları, çalışma arkadaşları, çalışma alanı, binası ya da herhangi bir yönü ile ilgili endişe duyarsanız unutmayın ki, kariyeriniz hakkında kişisel yasalar yaratan sizsiniz. İnançlarınızı değiştirin ki, çalışma hayatınızı da değiştirebilesiniz.
Unutmayın ki, çalışma hayatınızın nasıl olmasını istediğinize karar veren, sizsiniz. Bunu başarmak için olumlu ifadeler yaratın. Ardından, bu olumlu ifadeleri sıkça tekrarlayın. İstediğiniz çalışma hayatına sahip OLABİLİRSİNİZ!
ÇALIŞMA HAYATINIZI GELİŞTİRMEK İÇİN OLUMLU İFADELER
HER ZAMAN, BANA SAYGI DUYAN VE İYİ ÜCRET VEREN İNSANLAR İÇİN ÇALIŞIRIM.
HR ZAMAN, HARİKA PATRONLARIM OLUR.
İŞ ARKADAŞLARIMLA KARŞILIKLI SAYGIYA DAYALI BRİ ATMOSFERDE İYİ GEÇİNİRİM.
HER ZAMAN, EN NAZİK MÜŞTERİLERİ ÇEKERİM VE ONLARA HİZMET ETMEK BİR KEYİFTİR.
İŞ YERİMDE BULUNMAK, BİR KEYİFTİR.
İŞ YERİMDE ÇEVREMİ SARAN GÜZELLİĞİ SEVİYORUM.
İŞE GELMEK BİR KEYİF, HOŞ VE GÜVENLİ BU ÇEVREYİ SEVİYORUM.
İSTEDİĞİM ZAMAN İŞ BULUYORUM.
HER ZAMAN İŞ YERİNDE YÜZDE YÜZDE PERFORMANSLA ÇALIŞIYORUM VE BU DURUM FAZLASIYLA TAKDİR EDİLİYOR.
PROMOSYONLARDAN KOLAYLIKLA YARARLANIYORUM.
GELİRİM, SÜREKLİ ARTIYOR.
İŞİM, BEKLENTİLERİMİN ÖTESİNDE GENİŞLİYOR.
İDARE EDEBİLECEĞİMDEN DAHA ÇOK İŞ ALIYORUM.
HERKES İÇİN YETERİNCE VAR, BENİM İÇİN DE.
ÇALIŞTIĞIM İŞ, TATMİNKAR VE MEMNUN EDİCİDİR.
İŞYERİMDE MUTLUYUM.
HARİKA BİR KARİYERİM VAR.
İŞ DÜNYASINDA GÜVENDEYİM
Aklımdaki düşüncelerin bütünüyle çalışma koşullarımın ilgili olduğunu biliyorum. Bu nedenle, düşüncelerimi bilinçli olarak seçiyorum. Düşüncelerim, destekleyici ve olumlu. Başarıyla ilgili düşünceleri seçiyorum, bu nedenle başarılıyım. Uyumlu düşünceleri seçiyorum, bu nedenle uyumlu bir atmosferdeyim. Sabah kalktığımda o gün yapılacak önemli işlerim olduğunun bilincini taşımayı seviyorum. Son derece zor ancak tatmin edici işlerim var. Yaptığım işi düşündüğümde, kalbim gururla atıyor. HER ZAMAN işim var, her zaman üretkenim. Hayat güzel. Gerçekten de öyle!
HAYAT BENİ SEVİYOR VE BEN GÜVENDEYİM
Hayatımdaki herkesi, erkek ya da kadın, bir sevgi çemberine alıyorum. Bu çembere arkadaşlarımı, sevdiklerimi, iş arkadaşlarımı ve geçmişimdeki herkesi ekliyorum. Herkesle karşılıklı saygı ve sevginin olduğu harika ve uyum dolu ilişkiler kurduğumu ifade ediyorum. Huzur, barış ve sevinç içerisinde yaşıyorum. Sevgi çemberimi tüm gezegeni içine alacak biçimde genişletiyorum ve bu sevgi misliyle bana geri geliyor. İçimde koşulsuz bir sevgi var ve bunu herkese dile getiriyorum. Duyduğum koşulsuz sevgi, beni de kapsıyor; çünkü sevilmeyi hak ettiğimi biliyorum. Kendimi seviyor ve takdir ediyorum. Gerçekten de öyle!
Louise L. Hay
Düşüncenin iyileştirici Gücü

Düşüncelerinizi değiştirn, Kaderinizde değişsin.

ETKİ düşünceniz, TEPKİ ise bilinçaltınızın verdiği karşılıktır.
Bütün dilekleriniz gerçekleşecek diye bir kural yoktur. Herkes bunu bilir. Şüpheci kişiler, bunu duaların işe yaramadığına dair bir kanıt olarak yorumlarlar. Ancak göz ardı ettikleri bir nokta vardır:
Dileklerinizin karşılık bulabilmesi için bilimsel temeli net bir biçimde anlaşılarak etkin kullanılması gerekir. Ancak bundan sonra belirli bir isteğin neden etkin olmadığını anlayabilir ve onu daha etkin kılmak için pratik bir yöntem bulabiliriz.
Peki dileklerinizin istediğiniz gibi karşılık bulmadığını fark ederseniz, ne olur o zaman? İlk yapmanız gereken şey, böyle bir başarısızlığın temel nedenlerini anlamak olmalıdır. Bu nedenler güven eksikliği ve çok fazla çabadır. Birçok kişi, bilinçaltının işleyişini tam olarak anlayamaz ve dileklerinin gerçekleşmesine mani olur. Zihninizin nasıl çalıştığını bildiğinizde, büyük ölçüde güven kazanırsınız.
Unutmayın, bilinçaltınız ne zaman bir fikri kabul etse, hemen bunu uygulamaya başlar. Bunun için bütün önemli kaynaklarını ve potansiyellerini  kullanır. Derin zihninizin bütün zihinsel ve spiritüel yasalarını harekete geçirir. Bu yasa iyi fikirler için geçerlidir, ancak kötü fikirler içinde geçerlidir. Sonuç olarak, eğer bilinçaltınızı olumsuz biçimde kullanırsanız, bu soruna, başarısızlığa ve karışıklığa neden olur. Yapıcı biçimde kullanırsanız  kılavuzluk, özgürlük ve zihinsel huzur getirecektir.
Düşünceleriniz olumlu, yapıcı ve sevgi dolu olduğunda, doğru cevabı almanız kaçınılmazdır. Bu nedenle başarısızlığın, üstesinden gelmek için yapmanız gereken tek şey, bilinçaltınızın fikrinizi ya da isteğinizi kabul etmesini sağlamaktır. Siz bunun gerçekliğini kabul edin, zihninizin yasası gerisini halledecektir. İsteğinizi inançla, güvenle ve şüphesiz devredin; bilinçaltınız bu görevi devralacak ve size cevap verecektir.
Ne zaman bilinçaltınızı sizin için birşey yapmaya zorlamak isterseniz, başarısız olursunuz. İstediğiniz sonuçlar yaklaşmak yerine uzaklaşır. Bilinçaltınız zihinsel bir zorlamaya tepki vermez. İnancınıza ya da bilincinizin kabulüne tepki verir.
Sonuç elde etme konusundaki başarısızlığınız şu ifadelerden de kaynaklanabilir:
  • Herşey kötüye gidiyor
  • Asla karşılık alamayacağım
  • Çıkış yolu göremiyorum
  • Durum umutsuz
  • Ne yapacağımı bilmiyorum
  • Karmakarışık oldum
Bu tür ifadeler kullandığınızda, bilinçaltınız size karşılık vermez ve sizinle işbirliği yapmaz. Sürekli yerinde sayan bir asker gibi, ne ileri ne de geri gidersiniz. Başka bir deyişle, hiçbir yere gidemezsiniz.
Bir taksiye bindiğinizi ve taksiye bir sürü farklı yön söylediğinizi düşünün. Taksicinin kafası karmakarış olurdu herhalde, hatta sizi hiçbir yere götürmek istemeyebilirdi. Talimatlarınıza uymaya çalışsa da, bunu yapamayabilirdi. Sonunda kendinizi hiç kimsenin aklına gelmeyen bir yerde bulabilirdiniz.
Bilinçaltınızın müthiş güçleri ile çalışırken de aynı şey geçerlidir. Kafanızda net bir fikir olmalıdır. Bir çıkış yolu olduğuna, bir çözümün bulunacağına inanmalısınız. Yanlızca bilinçaltınızdaki Sınırsız Zeka cevabı bilir. Bilincinizdeki net karara vardığınızda, aklınızı başınıza toplarsınız ve neye inanırsanız onu yaşarsınız

Düşüncelerinizin Kölesi mi yoksa Efendisi misiniz?

Düşüncelerinizi Doğru Programlayın

             Televizyon kanalları ve gazeteler; değil çocukların, yetişkinlerin bile üstesinden gelemediği, tüm dünya insanlığını felakete sürükleyen konularla dolu. Savaş, hırsızlık, cinayet, şiddet, cinnet, tecavüz, dayak, işkence, intihar… Bir de büyük şehirlerdeki yaşam koşullarının getirdiği yoğun stres de eklenince depresyon kaçınılmaz oldu. Eczaneler antidepresan; dünya depresif, yılgın, bıkmış, yorgun insanlar bahçesi. Kafalarda yüzlerce sorun, binlerce soru ve uçuruma sürüklendiğini göremeyen insanlık.
             Her şey önce düşünceyle başlar, sonra eyleme dönüşür. Uçak gökten zembille inmedi, on binlerce kilometre uzaklıkla görüntülü konuşmak önce düşüncede mümkün kılındı. Düşünmeden eylem olmaz.
Düşünmek, hayvan ve insanlara verilen en büyük bağışlardan biridir. İnsana ekstra olarak ne bilip bilmediğini bilme, düşündükleri üzerinde düşünebilme yetisi de verilmiştir. Ne mutlu ki düşünebiliyoruz.

          
Eylemsiz düşünce ise mümkündür. Bilindiği gibi her düşünce harekete dönüşmeyebilir. Düşünür; ama düşündüğümüzü yapmayız, aklımıza bir fikir gelir; fakat uygulamayız. Ya hayvanlar, onlar öyle mi? Hayvan bir şeyden korkarsa ya o şeye saldırır ya da o şeyden kaçar. İnsan ise çok zengin bir davranış repertuarı sergileyebilir. Örneğin, korktuğu şeyden kaçabilir, korkusuyla yüzleşebilir, korktuğu şeye iyi davranabilir, hatta sarılıp öpebilir onu, düşüncelerinin tamamen zıttı istikamette davranabilen tek varlıktır insan.