duygu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hayatınızdaki "Duygusal Vampir" kim?



   Doktor olarak hastalarımda ilişkilerin, hayattaki en büyük “enerji emiciler” olduğunu gözlemledim. Bazı ilişkiler olumludur ve ruh halinizi olumlu etkilerler. Bazıları ise sizdeki iyimserlik ve huzur duygusunu yok ederler. Ben böyle sizi kurutan insanlara “duygusal vampirler” diyorum. 
Bu insanlar sadece fiziksel enerjinizi emmekten çok daha fazlasını yapıyorlar. Kötü niyetli olanları size kendinizi değersiz ve sevilemez hissettirebilir. Diğerleri size kendinizi kötü hissettirmek için küçük zararlar verebilirler. Örneğin, “ Birkaç kilo aldığını fark ettim, şekerim” ya da “Çok hassassın!” onların en sevdiği cümlelerdendir. Bir anda sizi güveninizi sarsacak, tehlikeli alanlara doğru sürüklerler.

  Enerjinizi korumak için duygusal vampirlerle savaşmak gerekir.

   Bir duygusal vampirle karşılaştığınıza dair işaretler:

• Göz kapaklarınız ağırlaşır ve şekerleme yapma ihtiyacı hissedersiniz.
• Ruh haliniz bir anda düşüşe geçer.
• Sizi rahatlatan, bol karbonatlı yiyecekler yemek istersiniz.
• Kendinizi endişeli, depresif ve olumsuz hissedersiniz.
• Kendinizi eleştirilmiş hissedersiniz.

Duygusal vampir çeşitleri

1. Narsist
   
     Sloganları “Önce ben”dir. Her şey onlar hakkındadır. Abartılmış bir kibirleri vardır, dikkat çekmeye bayılırlar ve beğenilmeye ihtiyaç duyarlar. Tehlikelidirler çünkü empatiden yoksundurlar ve koşulsuz sevme konusunda hiç iyi değillerdir. Eğer bir şeyleri onların istediği gibi yapmazsanız, cezalandırıcı ve soğuk olurlar.
    
      Kendinizi nasıl korursunuz?

    Beklentilerinizi gerçekçi tutun. Bu insanlar duygusal anlamda kısıtlı insanlardır. Böyle birine aşık olmamaya çalışın ya da onlardan koşulsuz sevgi beklemeyin. Hiç bir zaman sizin değeriniz onlara bağlıymış gibi düşünmeyin ve onlarla en saklı sırlarınızı paylaşmayın. Onlarla başarılı bir şekilde iletişim kurmak için, bir şeyin onların nasıl yararlı olacağını göstermelisiniz. Eğer zorunlu değilse bu can sıkıcı egosantrikle fazla muhatap olmamak en iyisidir, ama eğer ilişki kaçınılmazsa bu yaklaşım işe yarar.

Olumsuz İstenmeyen Duygulardan Kurtulmak.

Bazı önemli kararlar yüzünden kafamız dağınık olabilir ve zihnimizin bulutları diğer işleri yapmamıza engel olabilir. Böyle bir anda hayatın üzerimizdeki etkileri hakkında endişeleniriz.
      Hayatımızla ilgili olarak düşünüyor, soruyor, söyleniyor, tartıyor analiz ediyor, endişeleniyor ve stres içinde olabiliyoruz. Böyle b
ir zamanda genellikle ilk olarak kendimiz için kederleniriz ve bu tür şeylerin hep bizim başımıza geldiğini düşünürüz.             Halbuki bu sadece sinir sistemimizin bir oyunudur.
İşte bu anda yeni davranışın seçileceği gelişme anıdır. Eski davranışa direnip bir üst versiyon halimizin davranışını belirleme zamanı!..
     Değişik bir davranış seçip arzu ettiğim kişi olma fırsatı. Peki neler yapılabilir. Beni kurban rolüne sokan, gözümün önüne gelen resimlerin renklerini değiştirip daha canlı, aynı kendimi güvenli, huzurlu ve mutlu hissettiğim anlarda , gözümün önüne gelen resmin renklerinde olduğu gibi, anı bu renklerle değiştirebiliriz. Bunu zihnimizde anında yaparız.
     Eylem olarak ise hemen yakın çevrendeki biri için iyi bir şey yapın. Başkalarının problemlerine yardımcı olabilmek için biraz zaman yaratın. Biz kendi yolumuzdan çekildiğimizde, yardım esnasında hissettiğimiz duygular ve karşımızdaki insanların duygularının bulaşıcı olması sayesinde ruh halimiz değişecektir.  Umulmadık bir biçimde yaşadığımız soruna farklı bakış açılarında bakacağımız için ya yeni çözümler görmüş, üretmiş oluruz ya da zaten sorunun belki de o kadar büyük olmadığını bile görebiliriz.
İçinde bulunduğumuz ruh hali değişince sorunların önemi de değişir.
         Karşımızdaki insanlara yardım etmemiz onları mutlu eder ve bize karşı minnet duyarlar. Bu hisler siz gülümsediğimizde karşınızdakinin de size gülümsemesi gibi buna bumerang etkisi yapar diyoruz.
Duygular bulaşıcıdır.
       İyi hisler bulaşır. Kötü hislerde de tercih sizin Sorunun yana yakıla anlatıp çevrenize çaresizliğinizi haklı çıkarmaya çalışarak onları sizleri destekler duruma getirmek mi iyi, yoksa onlara yardım ederek onlara yaşatacağınız hoş, insani duyguların bulaşmasını sağlamak mı?
Her zamanki gibi karar yine sizin...

Banu Gökçül
Yaşam Yön. Kişisel Gelişim
Yaşam Koçu



Yürekli Olmalı İnsan

İnsan…Hayata her zaman soyunuk olmalı..istedigini istediği biçimde giyinebilmek için..her şekil güzel durmaz insanda..bilmeli insan hayatın neresinde durduğunu…ve görebilmeli rengini..almalı kokusunu hayatın..insanın hası gibi..adam gibi yaşamalı..dolu olsa bile bardak, hep bir damla bırakabilmeli taşırmadan bardağı..eritmeli alttan çünkü her yeni gelene yer açmak için…İnsan…Biraz basit olmalı..dediği anlaşılmalı, yaptığı konuşulmalı..Basit dediysem, sade..yalın..kendi yani…düşündüğü tanıdık..yaşadığı tanıdık..yani biraz sen biraz ben olabilmeli..kendinin bile anlayamadığı metropollüklere girmeden,Fikrini zikrinde görebilmeli..İnsan…Kafa tutabilmeli..kullanım süresini dolduran hayat değil de bizlersek..hakkını sapına kadar vermeli bu sürecin.ezilmeden, büzülmeden..zaman kapkaçcılığı yapmadan,hüzün korsanlığına soyunmadan..ne eksik..ne fazla..tastamam..Ya kadın gibi kadın..ya adam gibi adam…ama önce insan..Yaşadığı hayatın kendisi,okuduğu her öykünün bir parçası olmalı..öyle dolu yaşamalı ki …Her öyküden almalı biraz nasibini..İnsan….Darlığı da bilmeli, bolluğu da..Darlıkta daralmadan…bollukta şımarmadan..Yalın, çıplak…öyle bir hüküm sürmeli ki aleni,üstü açık,milletin gözüne soka soka..meydanlarda..hayatın arka mahallelerinde kurmamalı egemenliğini..Ya da burjuva caddelerinde kölelik yapmamalı kendinden geçmiş krallıklara..İnsan…Her zaman biraz yalnız olmalı..ama bilmeli yalnızlığında bile kalabalık olabilmeyi..yada onca kalabalığın arasında yalnız kalabilmeyi de sindirmeli..ve o sindirmelerde artırabilmeli hayatını…her duruma hazırlamalı kendini..her konumun insanı olmalı…yakışmalı giydiği her elbise…takındığı her tavır..hayat denilen sanatı iyi uygulamalı..yazdığı okunur, cizdiği bakılır, oynadığı seyredilir olmalı..her rolün adamı olmaktansa oynadığı role sahiplenmeli önce…İnsan…Her vakit, her an yürekli olmalı..öyle yürekli olmalı ki…sevdalar yakışmalı ona..sevda o olmalı…çiçeğe bakınca balı, sevgiliye bakınca aşkı görebilmeli..Öyle bir sevdalanmalı ki… dibine vurmalı…ağlamaksa ağlamak…gülmekse gülmek…özlemekse özlemek…yanlışsa yermeyi, güzelse övmeyi bilerek…Sana ihtiyacım var diyebilmeli insan …ihtiyaç duyulduğunda aranılanlar listesine girebilmeli…mükemmel değil kendi gibi gelebilmeli…konuşurken korkmadan, dokunurken ürkmeden, hatta saçmalayabilmeli yanında mahcubiyet bilmeden…biraz senden olmalı..biraz ondan….Sevdalı olmalı işte..ötesi ne…biraz yanık, biraz tutuk, biraz uçuk…alışkanlık yapacak kadar sen…her an gidecekmiş gibi yabancı…ama yinede öyle sevdalanmalı ki insan…sevdası kimliğine yapışmalı…ve haykırabilmeli tüm dünyaya…“seviyorum ulan”….

Bütün olumsuz taraflarıma ragmen genelde budur ben...öfkelerini,sevinçlerini,sevdalarını,acılarını nasıl yaşanması gerekiyorsa yaşayan..biraz deli, biraz çılgın ama sevgili, eş, anne,ve evlat yanı ağır basan..ve dost...olmazsa olmazlardan..kısaca biraz insan...