hedefe odaklan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir Başarı Hikayesi


Bir zenci.
Çocukluğu kötü geçmiş.
Babası onları terk etmiş, üvey babası çok kötü davranmış, onu ve kardeşlerini hırpalamış, annelerini dövmüş.
Daha yedi yaşındayken "çocuklarını asla bırakmayacağına" yemin etmiş.
Akıllı olduğu için arkadaşları buna "koca kafa" adını takmışlar.
Ama okumamış.
Gidip Deniz Kuvvetleri'ne yazılmış.
Sıhhiyeci olmuş.



Orada işleri çabuk öğrenmiş, doktorların ilgisini çekmiş.
Askerden sonra tıp okumayı düşünmüş.
Ordudan ayrılınca bir hastanede çalışmaya başlamış.
İşler iyi gidiyormuş.
Evlenmiş.
Sonra hastanede çalışmaktan vazgeçmiş.
Hastane malzemeleri satarak zengin olacağına karar vermiş.
Bu karar, onun felaketinin başlangıcı olmuş.
Bu arada bir de oğlu doğmuş.
Kapı kapı dolaşıp "tarayıcı" denilen bir alet satmaya uğraşıyormuş doktorlara.
Ama işler iyi gitmiyormuş.
Hayat gittikçe daha zorlaşıyormuş.
Parasızlık, çocuğun yuva masrafı, biriken faturalar, ödenemeyen kira, karısının çift vardiya çalışması, tarayıcıları kimsenin almaması.

Evrenden Torpilin Var

Nasıl bir gün geçirmeye başladığın hiç önemli değil 

Gününe nasıl devam etmeyi SEÇTİĞİN ÖNEMLİ!
 
Şu an dur ve hayatında var olan muhteşem şeyleri hatırla
- Bu emaili okuyabilmek için gereken internetin var.
- Gözlerin görüyor, kulakların duyuyor
- Senin için durmadan çalışan bir Evren var.
- Her türlü gerçeklikten önemlisi, hayatta elde edebileceğin en büyük torpil,
Evrenden Torpilin Var;)))
Daha ne istersin ? 

Hadi listeye sen devam et;))
Gülümse... Odaklan... Değiştir.

Aykut Ogut 

Kendini değiştir Hedefini 12 den vur!

Önce biz değişeceğiz. Ama geniş anlamda bir değişim ve paralelinde bir gelişim hedeflenmişse bu yetmez. Sağlam, aklı başında bir vizyon ve bu vizyon için enerji şarttır.
Değişimden, değişmekten söz açıldığında “Değişim, değişmeyen tek şeydir” ya da “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” şeklindeki ifadeleri pek çoğumuz hemen anımsarız. Değişimi en net ve en açık şekilde açıklayan bu söylemlerin ışığında rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu eylem şarttır. Yani değişime, değişmeye mecburuz. Peki önemi sıklıkla vurgulanan bu değişim kavramı neden şart? Bu sorunun cevabı aslında çok açık. Çünkü değişmezsek, değiştirmezsek; yenilenemeyiz, gelişemeyiz, ilerleyemeyiz.
Bu hayatın çok güzel bir yerinde, çok özel şartlara sahip olmuş olabiliriz. Ancak zaman ilerledikçe bulunduğumuz noktada kalır ve daha ileriye gitmeyi hedeflemezsek ne kadar özel bir konumda olursak olalım, belli bir zaman sonra içinde bulunduğumuz durumumuzu da koruyamadığımızı görürüz. Bu gerçeği göz ardı etmemek çok önemlidir. Aslında bu gerçeği göz ardı etmemek ya da bir başka ifadeyle bu gerçeğin farkında olmak tek başına yeterli değildir. Çünkü harekete geçilmezse bu farkındalık hiçbir işe yaramaz. Değişim için hareket şarttır. Sonuç olarak şunu unutmamak önemli; olmamız gereken şeyi olduğumuz gibi kalarak olamayız (Max de Pree). Değişmesi gereken her şey değişmeli. Belki de ilk etapta kendimiz. Çünkü değişim sürecini gerçekleştirecek olan bireyin değişmeye ihtiyacı varsa ve bunu başaramıyorsa zaten yola çıkılamamıştır. Bu sürecin başarılı sonuçlar vermesi belli başlı şartlara bağlıdır. Evet, önce biz değişeceğiz. Ama geniş anlamda bir değişim ve paralelinde bir gelişim hedeflenmişse bu yetmez. Sağlam, aklı başında bir vizyon ve bu vizyon için enerji şarttır. Sahip olunan bu enerji ile harekete geçilmelidir. Çünkü eylem olmadı mı vizyon bir rüyadır. Vizyon bu eylemin sebebidir, yani vizyon olmazsa eylem zaman öldürmektir. Sadece eyleme sahip bir vizyon dünyayı değiştirebilir.
Hedefi Vurmak, Hedefe Ulaşmak
Değişmezsek, değiştirmezsek gelişemeyiz dedik. Vurguladığımız gibi, zaten değişimin asıl amacı da sürekli gelişimdir. Bu iki kavram birbirini tetikler niteliktedir. Bir kişi değişim ve gelişim sürecini yaşamaya başladığında, bu durumun devamı için de çalışmalarını aralıksız sürdürür. Çok geniş anlamda düşünebiliriz bu kavramları. Kişisel gelişim, sosyal gelişim, her türlü maddi ve manevi gelişim… Aslında, bir anlamda hayatın her alanında güçlü olabilmektir de diyebiliriz. Kişi değiştikçe geliştiğini görmüştür ve bu gelişim sürecinin durmasını, duraksamasını istemez. Değiştikçe gelişir, geliştikçe değişir. Bu durum kişisel başarısını artırmakla beraber çevresini de etkilemeye başlayacaktır; çünkü hem bu birey hem de çevre bu gelişim süreci için karşılıklı hareket etmeye başlayacaktır. Kişi çevresini değiştirmeye çalışırken, çevresi bu durum karşısında olumsuz bir duruş sergilemez, aksine bu değişim ve gelişim için isteklidir.



Keşfedilmeyeni Keşfet
  Pozitif değişim için sahip olmamız  fereken erdemlerin başında sabır gelir. İsteklerimizi bir anda elde edemeyebiliriz. Ve vurguladığımız istekler sıradan ve basit olmayan nitelikli düşüncelerin ürünüdür. Ayrıca değişim ve beraberindeki gelişim sürecinin sürekliliği, sürülen hayatın kalitesini ne denli artıracak, bu durum yaşandıkça idrak edilebilir. Öncelikle inanmalı, daha sonra yapılması gerekenleri büyük bir özenle yapmalıyız. En sonunda da sabırla gelişmeleri beklemeliyiz. Tüm bu hamlelerin ardından, her şeyin olumlu yönde değiştiğini izlemek, sürpriz olmayan sonuç olacaktır. Bu andan itibaren tek bir şey yapmanız gerekir; bu hazzın tadını çıkarmak…
     “Uzakdoğu’da yetişen bir bambu türü olan Moso, dikildikten sonra, 5 yıl boyunca en ideal şartlar altında dahi hiçbir gelişme göstermez. Sonra sihirli bir el dokunmuş gibi, birdenbire günde 40-45 cm kadar büyümeye başlar ve nihayet 6 hafta içinde yaklaşık 27 metrelik boyuna ulaşır. Aslında sihir değildir yaşanan. Moso ağacının duruyormuş gibi yapıp birdenbire büyümesinin sebebi, 5 yıl boyunca toprağa sabırla saldığı yüzlerce metrelik kökleridir.”
Farkını yansıt, değiş, geliş, keşfedilmeyeni keşfet, yücelerin içinde yüksel. Sonunda tek ol! Çünkü…
Bir sır daha var, çözdüklerinden başka
Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka
Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye
Bir şey daha var, bütün yapıtlardan başka…
(Ömer Hayyam)

Odaklama Kanunu Doğru Çalışın

Neye odaklanırsak, neye dikkatimizi verirsek onu yaratıyor, onu çoğaltıyoruz. Sakınmaya çalıştığımız şey yerine elde etmeye çalıştığımız pozitife odaklanmak çok önemli.

Size gerçek bir hikâye anlatacağız. Bir kadının gözlerinde çaresi olmayan bir hastalık oluşuyor ve kör olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Doktorlar hiç bir şey yapamayacaklarını soyluyorlar. Çok kararlı olarak ve duyduklarından hiç hoşlanmayarak kadın, bu kadar çaresiz kalmasa asla yönelmeyeceği alternatif terapilere yöneliyor. Bunu yapmayı gülünç buluyor ama içinde bulunduğu çaresiz durumdan dolayı denemeye karar veriyor.

Sonunda kadın alternatif yöntemler uygulayan bir terapiste gidiyor. Terapist ondan hayatini ve kendisini anlatmasını istiyor. Anlatmaya başladıktan sonra birden terapist kadını susturuyor ve " son 10 dakika içinde tam 15 kez "nefret ediyorum" cümlesini kullandığınızın farkında mısınız? " diyor. Kadın şoka uğruyor. Pek çok şeyi açıklarken "nefret ediyorum" kelimesini kullandığını fark ediyor...

"Dünyanın gitmekte olduğu halden nefret ediyorum"
"Okullarda çocuklara davranma şekillerinden nefret ediyorum"
"Onu görmekten nefret ediyorum"
"Bunu yapmaktan nefret ediyorum"

Bu onun için gerçekten göz açtırıcı bir deneyim oluyor. Bunun üzerinde kullandığı kelimeleri değiştiriyor ve yıllar sonra hala mükemmel görebiliyor.

Burada Evrensel Kanunlardan "odaklanma kanunu" devreye giriyor.

Odaklanma Kanunu
Neye odaklanırsak, neye dikkatimizi verirsek onu yaratıyor, onu çoğaltıyoruz.

Sakınmaya çalıştığımız şey yerine elde etmeye çalıştığımız pozitife odaklanmak çok önemli. Örneğin asla yaşlanmamaya odaklanmayın, bunu yaparsanız kısa surede yaşlanacağınız kesin. Bunu yerine sağlıklı, enerjik ve genç olmaya odaklanın, dikkatinizi bunlara verin.

Kullandığımız kelimelere dikkat etme konusunda çok ilginç bir takım bilgiler var, öyle ki "-sız" takısı ile biten kelimeleri bile literatürünüzden çıkarın.

Örneğin "SınırSIZ bolluk istiyorum" derken, aslında bilinçaltınızın anladığı sınırlı bolluk. Bir başka örnek de "kolay, çabasız ve eğlenceli bir ilişki istiyorum" derken aslında kolay, çaba gerektiren ve eğlenceli bir ilişki çekiyorsunuz çünkü "çaba" kelimesinden sonraki "sız" eki onu olumsuz hale getiriyor ve bilinçaltınız bu kelimeyi caba olarak isleme sokuyor. Bunun yerine "kolay ve eğlenceli bir ilişki istiyorum" demeniz ve bunu düşünmeniz, böylesi bir ilişkinin size gelmesini çok daha kolaylaştırıyor.

Ağzınızdan çıkan kelimelere dikkat etmeye çalışın. Yakınlarınıza söylediklerinize dikkat etmelerini rica edebilirsiniz. En çok neler söylüyorsunuz, ne tür kelimeler, deyimler, sıfatlar kullanıyorsunuz...

"Binlerce kilometrelik bir yola çıkmak için önce bir adım atmak gerekir" deyişinden yola çıkarak,

1- Yazın
Küçük, sevimli bir defter alın ve her sabah şükrettiğiniz 5 şeyi bu küçük deftere yazın... Her şeyi yazabilirsiniz... Örnek: "görebildiğim için, akşama yiyeceğim olduğu için, kuşların seslerini duyabildiğim için"...siz bu çalışmayı yaptıkça neler neler bulacaksınız şükredecek... Ve şükretme enerjisi Evrene en doğrudan "bunlardan daha fazla istiyorum" demektir ve Evren sizi çok rahat duyabilecektir.

2- Güzel şeyler söyleyin
Her gün yakın çevrenizden veya hiç tanımadığınız insanlardan (dükkânlarda servis verenler, dolmuş şoförü, simitçi) 2 kişiye onları iyi hissettirecek bir şeyler söyleyin... Bu kişiler ne kadar tanımadığınız kişiler olurlarsa o kadar iyi... ve verdikleri tepkiyi izleyin...

3- Teşekkür edin
Beğendiğiniz şeyleri insanlara ifade edin, teşekkür etmeyi alışkanlık haline getirin... Gıda ürünleri satılan bir dükkâna girdiniz ve mesela çok temiz buldunuz, "ne kadar temiz bir dükkân, çok hoşuma gitti" deyin...

4- Sözlerinize dikkat edin!
Söylediklerinize dikkat etmeye başlayın. Ağzınızdan çıkanlara önem verin. Sözlerinizi, cümlelerinizi fark edin. Bunun için etrafınızdan da yardım isteyebilirsiniz. Onlar sizi dışarıdan bir göz olarak çok iyi gözleyebilirler. İnsanoğlu kadar kendisine kör bir başka varlık yoktur bu dünyada.