istediğim kişiyi nasıl çekerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çekim Yasası Nasıl Çalışır? -1



Her kim olursa olsun, istediğin kişi olabilseydin eğer kim olmayı isterdin?

Eğer hiçbir sınırı ön yargı veya sana isteklerinin abartılı, aşırı gülünç ya da ölçüsüz olduğunu söyleyen kimse olmasaydı?
Yani eğer kim olursa olsun, istediğin kişi olabilseydin ve önünde bütün yollar ve kapılar açık olsaydı kim olmayı isterdin?

Çekim yasasını duydunuz ancak hayatınıza geçirmekte zorlanıyorsanız, kendinizle ilgili sıkıntıları nasıl çözeceğiniz bilemiyorsunuz, hep aynı şeyleri yaşıyorsanız, hep aynı sorunları ve hep aynı tip kişileri hayatınıza çekiyorsanız bu konuda çalışma yapıp hep bir yerlerde takıldıysanız o zaman bu yazıyı okumaya devam edin.

Belki bir vakit vardır ki;
Uyanışı gerektirir.
İşte bu vakit şimdi gelmiştir.
BUDDHA

Yaratan dünyayı yaratırken bir sistem kurmuştur. Sitemin binlerce yıldır kesintisiz işlemesini sağlayan şey ise onun düzen için koymuş olduğu kurallar dizinidir. Çekim yasası da bu kurallar dizininden bir tanesidir.
Çekim yasası yaşamımızdaki tüm olup bitenlerin bilinçaltındaki inançlarımız yüzünden size yöneldiği ilkesine dayanır.
Evet; hayatınızdaki tüm olup bitenlerin sizin bilinçaltınızdaki inançlarınız yüzündendir. İnançlarınızın bulunduğu yer ise bilinçaltınızdır. İçerisinde bulunduğunuz ruh halinizin altında içinizdeki bilinçaltı kayıtlarınız vardır.
Bunu ilk kez duyan kişiler hemen tepki veriyorlar.
“ Yaşamımdaki sıkıntıları üzüntüleri ve cezalandırmayı ben mi hayatıma çekiyorum. Ben manyak mıyım?”
“Hayatımdaki iyi kötü h

İzin Ver Olsun - Mustafa Kartal


İZİN VERME SANATI “Ben ne isem oyum ve bu durumdan mutluyum. Sen kimsen, O sun. Belki benden farklısın. Ama bu da çok güzel.”
Kişi, İzin Verme  Sanatındaki rolünü istemli olarak anlayıp uyguladığında, her şey kendisi için bir araya gelir. Çekim Yasası, kişi öyle olduğunu anlasa da, anlamasa da vardır ve değişmez. Her zaman karşılık verir ve her zaman düşünülen şeyle uyuşan kesin sonuçlar getirir. İzin Verme Sanatının dikkatli bir şekilde uygulanması, hislerin farkında olmayı ve düşüncelerin yönünü seçebilmeyi sağlar. Kişi bu yasayı anladığında ortaya çıkan durumu isteyerek mi, yoksa tesadüfen mi yarattığının farkına varır.
Sırasıyla Çekim Yasasını, sonra İstemli Oluşturma Bilimini ve en son İzin Verme Sanatını öğrenmek gerekir. Çünkü ilk ikisini anlamadan, İzin Verme Sanatı anlaşılamaz.
İzin Verme Sanatının özeti “Ben ne isem oyum ve bununla mutluyum ve keyifliyim. Ve sen kimsen, osun ve belki de benden farklısın ama bu da çok güzel”. Çünkü aramızdaki farklar dramatik ölçülerde bile olsa, ben, istediğim şeye odaklanabiliyorum. Olumsuz duygular yaşamıyorum. Çünkü bana huzursuzluk veren şeylere odaklanmayacak kadar bilinçliyim. İzin Verme Sanatını uygulayan birinin “Bu dünyaya herkesi, benim kendi doğrularımın peşinden sürüklemek için gelmedin” anlayışında olması gerekir. Bu yüzden İzin Verme Sanatı bu evrenin sürekliliği için  esastır. Siz, sizin bakış açınızdan kendi büyümenize izin vermiyor olabilirsiniz. İzin vermediğiniz zaman kendinizi kötü hissedebilirsiniz. Aynı şekilde bir başkasına izin vermediğiniz zaman da kendinizi kötü hissedebilirsiniz.
Sizi rahatsız  eden bir durum görüp, onu durdurmak ya da değiştirmek için hiçbir şey yapmamaya karar verdiğinizde, duruma hoşgörülü yaklaşmış olursunuz. Bu izin vermek disiplininden çok farklıdır. İzin vermek, olaylara bakmak için bir yol bulma sanatıdır. Aynı zamanda sizin bilinçaltınızla ilişkinize de izin verir. İzin vermek, zaman-mekan gerçekliğiniz içindeki verileri gözden geçirip iyi hissettiren şeylere odaklanmakla mümkündür. Duygusallık Rehberlik Sisteminizi, düşüncelerinizin yönünü belirlemenize yardımcı olması için kullanılır.
Başkalarının Düşüncelerinden Korunmalı Mıyım?
Bir şeyin size nasıl ulaştığını anlamazsanız, ondan korkarsınız. Siz düşüncelerinizle davet etmediğiniz sürece, başkalarının sizin deneyiminize gelemeyeceğini anlamazsınız, onların yaptıklarıyla ilgili endişeler duyabilirsiniz. Ancak siz düşüncelerinizle duygusallaşarak büyük beklentilere girmediğiniz sürece, hiçbir şeyin sizin deneyiminize gelemeyeceğini anlarsınız, istemediğiniz deneyimleri üzerinize çekmezsiniz.
Bu fiziksel dünyada, uyum içinde olduğunuz şeylerden, uyumsuzluk içinde olduğunuz başka şeylerden ve bir de ikisinin arasında, her şeyden biraz vardır. Ancak bu sürekli değişen bir şey olduğu için, siz buraya aynı fikirde olmadığınız şeyleri yıkmak ya da yok etmek için gelmediniz. Buraya gelme sebebiniz, ne istediğinizi her an, her gün, her yıl belirtmek ve düşüncenizin gücünü ona odaklamaktır. Özetle “Çekim Yasası” gücünün, onu size çekmesine izin vermektir.

İstediğim Kişiyi Hayatıma Çekebilirmiyim?

Günümüzde birçok insan ilişkiye beklentilerle girmektedir. Her insanın kendine göre beklentisi vardır. Kimisi sevilmek, kimisi yalnızlığından kurtulmak, kimisi zengin bir eş bulmak, kimisi cinsellik, kimisi kendi kişisel yaşantısındaki bir duygunun tatmini için. Tabiî ki bunların büyük bir kısmı hüsranla bitmekte geri kalanlar ise sürüncemede devam etmektedir.
İnsanlar arasında ilişki kurulması doğal bir olaydır. Yaşamın gelişmesi için gerekli bir olaydır. Ancak biz insanlar ilişkilerde sürekli egolarımızı ön plana çıkartmamız ve beklentilerle davranmamız nedeniyle ne yazık ki bizi mutlu edecek türde bir ilişki yaşayamıyoruz.
Malum hepinizin bildiği ya da bir yerlerden duyduğu evrensel yasalardan biri olan çekim yasası hayatımızın bir parçası durumundadır. Hayatımızda ne yaşıyorsak, şu anda başımıza ne geliyorsa bu bizim geçmişteki ekmiş olduğumuz düşüncelerimizin bir ürünü olarak hayatımızda yaşamaktayız.
Evrende iki farklı çekim vardır. Fiziksel dünyada da zıt kutuplar (mıknatıs) birbirini çekerken ruhsal dünyada aynı frekansta olan düşünceler birbirini çeker. Yani aynı düşünceye sahip insanlar birbirlerini çeker.