sevgililer günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Seni Seviyorum

Sevgiliye sevgiyle...
Sevgili Tanrım, Sevgilim olur musun? Yol gösterenim, amacım, nihayetim, beni burada sensiz bırakma...
Biliyorum bırakmazsın da ben bazen unuturum seni, kusura bakma, insanlığıma ver.
Bedenlendiğimden beri bir tarafım hep seni unutmaya meyilli, bir tarafım hep hatırlamakta.
Senden geldim ben, seni yansıtırım, ben senim. Senin sevginden yaratıldım ben, sonsuz, sınırsız ve beklentisiz sevginden. Senin gibi sevebilmeyi öğret bana, senin gibi affedici ve verici olmayı öğret.
Sen her yerde ve her zaman var olurken, ben de sensem eğer; ben de her yerde ve her zamandayım. Hem sevgilimin gözlerinde, hem çocuğumun kokusundayım.
Tüm çözümlerin ortasında, her şeye sahibim, sendeyim.
En çok canımı sıkan sensizlik burada, senin yoğunluğunu anımsatan her şeyin peşinden gitmekteyim.
Ben, senin beni sevdiğin gibi sevsem kendimi, kalbim dayanmaz sanırım bu titreşime?
Bir tarafım sana kavuşmak için can atarken, diğeri burayı tamamlamakta, bir sarılsam her şeyi yine unutacağım. Bu nasıl muazzam bir döngüdür; unut, hatırla, unut, hatırla, öyle hayranım ki sana, herkese seni anlatırım. Bir anlaşma yapalım; sen beni bırakmayacağına söz ver, ben de seni artık aramayacağıma söz vereyim.
Yanımızdasın, bizlesin, kalplerimizi aydınlat, ruhumuzu yükselt.
Şu anda her şeyden çok sana ihtiyacımız var, bilmektesin, bazen neye ihtiyacımız olduğunu biz bilemeyiz, sen söyle... Hatalarımızdan dolayı çok acı çekmekteyiz; yaralarımızı sar, iyileştir, şifa ver bizlere...
Seni öyle özlüyoruz ki tüm bağımlılıklarımız bundan, içimizde dolduramadığımız boşluk bundan, nereye gitsek, ne yapsak sen yoksan tatsız, tuzsuz...
Bize yardım et, buraya neden geldik? Hatırlat, unutmaktayız, azaptayız. Neydi görevim, ne yapacaktım, neyin sözünü vermiştim, ne imzalamıştım, lütfen hatırlat, mümkünse her an, her dakika... Hatırlat ki tamamlayayım, büyüyeyim, yükseleyim, bunu yapmazsam eksideyim, anladım, yardım et.
Görevim önemli mi, sıradan mı, yaparsam ne olur, yapmazsam ne olur? Biraz daha yapmasam ne olur?
Ben mi yazdım her şeyi, inanamıyorum, bu kadar acıyı, derdi seçmiş olamam, bir tür delilik haliymiş kusura bakma...
Tekrar yazıyorum bundan sonra, bildiriyorum haberin ola; bundan böyle zor dediklerim kolay ola...
Bana fırsatlar, denk düşmeler, yeni yollar, düşünceler, yeni alışkanlıklar yolla ya da ben yaratayım sen onayla...
Beni sev, sev, sev, sanırım hiç doyamayacağım sevgine ne burada ne orada...
Şımarık çocuk gibiyim bazen hayatımın sorumluluğunu başkalarına yüklemeye bayılıyorum...
Ne olur bu oyun bir kere işe yarasa, ben de bedel ödemesem? Bu nasıl ince bir adalet, şaşırıyorum...
Ben de seni öyle çok seviyorum ki bazen yaptıklarımdan dolayı karşına çıkacak yüz bulamıyorum, öyle mahcup, öyle pişman, öyle ne yaptığını bilen... İşte bu anlarda tut ellerimden, hatırlat kendini, affet beni, sana hata yapmayacağıma dair söz veremem, yine yapacağım, bunun için göndermedin mi beni?
Konuşsak her gün, buluşsak, ben sorsam, sen cevaplasan, dertleşsek, gülsek...
Bazen çekip gelesim geliyor yanına öyle bunaldığım anlar, öyle sıkışmışlık duygusu, bu beden öyle dar ki anlatamam.
Cevabını biliyorum, ben hep yanındayım diyeceksin, beni sinirlendireceksin.
Madem yanımdaydın neden izin verdin diyeceğim ben de; sen öyle istedin diyeceksin, yine sinirleneceğim.
Tamam kızmıyorum, pes, kızmak çözüm getirmedi, keşfettim. O zaman olanı olduğu gibi kabul etme gücü ver bana, kendim de dahil...
Halen kendime dayanamıyorum bazen, insanlaşıp, uyumlanamıyorum...
Kendimi sevme gücü ver bana, ben kendimi seversem yeni bir dünya yaratırım ya da dünyayı yerinden oynatırım. Kendimi seviyorum, kendimi seviyorum, kendimi seviyorum her gün bin kere söylesem sever miyim ne diyorsun?
Yardım için hep son anı beklemesen, önceden hazırlasan diyorum, o sırada hazırlanıyor mu diyorsun, anlıyorum.
Senden başka hangi enerjiden, hangi varoluştan, hangi gerçeklikten bahsedilebilir?
Her şey seninle, sendedir, yani bendedir...
İster Tanrı de ister Allah, ister enerji, neden bahsettiğimi ruhun bilir, ona iyi bak...
Seni çok seviyorum, hep hatırla..
 Sevil ŞATANA

Aşkın Tarihçesi

Şubat ayı denilince herkesin aklına ilk olarak gelen önemli zaman sevgililer günüdür. Dilerseniz öncelikle size sevgililer günü ne zaman doğdu ve ne zamandan beri kutlanıyor ondan bahsedeyim.

Şubat ayı ortasının aşk ile ilişkisi antik çağlara dayanmaktadır. Antik Yunan takvimlerinde, Ocak ayı ortası ile Şubat ayı ortasının arasında kalan zaman Gamelyon ayı olarak adlandırılmıştı ve Zeus ile Hera’nın kutsal evliliğine adanmıştı. Antik Roma’da 15 Şubat, bereket tanrısı Lupercus’un onuruna, Lupercalia günü olarak kutlanmaktaydı. Bu günde, Lupercus’un din adamları tanrıya keçi kurban ederlerdi. Daha sonra kafalarının üstüne koydukları bir parça keçi derisi ile Lupercus’u simgeleyerek, Roma sokaklarında koşturup, karşılaştıkları herkese dokunurlardı. Genç kızlar gönüllü olarak ileri atılır ve bereket tanrısının dokunuşundan paylarını almaya çabalarlardı. İnanışa göre bu dokunuş sayesinde doğurganlıkları kolaylaşacaktı. Lupercalia Bayram’ının arifesi olan 14 Şubat’ta genç erkeklerin genç kızların isimleri yazılı kura çekerek bayram boyunca ‘çift’ olma alışkanlığı vardı. 469’da Papa bu gayri-Hristiyan bayramını yasaklayarak sadece kura çekilişine izin verdi. Ancak artık kuralarda kızların değil azizlerin isimleri yazılıydı.

1908 tarihli Katolik Ansiklopedisi’ndeki eski şehitler listesinde, 14 Şubat gününe kayıtlı, inancı yüzünden öldürülmüş üç tane Aziz Valentine geçmektedir: Romantik aşk ile Valentine arasındaki bağlantı tarihi dokümanlarda hiç geçmemektedir ve kimi tarihçilere göre sadece bir efsanedir. Valentine’nin onuruna kutlama günü, 14 Şubat 496 yılında Papa Gelasius tarafından ilan edilmiştir. Romantik aşk ile Valentine arasındaki bağlantı ilk olarak 14. yüzyıla ait kaynaklarda görülmektedir. 1381 tarihli Parlement of Foules adlı kitaba göre, Fransa’da ve İngiltere’de 14 Şubat geleneksel olarak kuşların çiftleşme günü olarak bilinmekteydi. Günün bu özelliğinden dolayı sevgililer birbirlerine güzel sözler yazan notlar vermekteydi ve bu notlarda birbirlerine Valentine diye hitap etmekteydiler.

Hristiyan olduğu için öldürülmüş din adamı Valentine ile romantik aşk arasındaki ilişkiyi anlatan efsanelerin 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir. Valentine, öldüreleceği günden bir gün önce gardiyanın kız kardeşine “Valentine’ninden” imzalı bir aşk notu vermiştir. Valentine, Romalı askerlerin evlenmesinin yasak olduğu dönemlerde; gizlice evlenmelerine yardım etmişti. 14 Şubat, 1800’lü yıllarda Amerika’lı Esther Howland’ın ilk sevgililer günü kartını yollamasından bu yana çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay olmuştur. Bunun doğal sonucu olarak olayın ticari yönü çok fazla önem kazanmış, sevgililer günü tüm dünyada ticaretin canlandığı bir dönem haline gelmiştir.

İşte bu dönemde hediye almak veya kendi yaratıcılığınızla bir hediye yapmanın çok önemli bir anlamı vardır. Birine hediye almak yerine kendi emeğinizle bir şeyler yaratarak ona çok güzel kartlar, takvimler ve kısa filmler yapabilirsiniz. Bu hediyeleri genelde herkesin kullanabildiği Powerpoint programında, işe öncelikle güzel bir zemin seçerek başlayalım. Daha sonra sizin ve onun resimlerini bu zeminin üstüne yerleştirelim. Arka planda da romantik bir şarkı ya da müzik ekleyerek hediyemizi bitirebiliriz. Böylece karşınızdaki insana süpriz yapabilir onu çok mutlu edebilirsiniz. Klasik ve maddi değeri olan hediyeler yerine böyle yaratıcı bir hediyeden etkilenmeyecek bir kişi yoktur sanırım. Böylece hediyeleriniz manevi anlamda daha da değer kazanır.

Aragon’un dediği gibi mutlu aşk var mıdır yok mudur bilemem ama hepinize aşk dolu mutlu bir sevgililer günü dilerim.