Bolluğun beş geleneği

Şimdi, bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak beş basit öneri sunacağız. Bu beş basit fikri bir alışkanlık haline getirirseniz, bir bolluk geleneğini benimsemiş olursunuz.


1-Enerjinizi Merkezlendirin.

2-Bir Boşluk yaratın – Merlin’in Yasası

3-Evrensel Enerjiye karşı eylemleri kontrol edin.

4-Bolluk Tutumunu benimseyin.

5-Zarafetle Kabullenme Sanatını uygulayın.


Birinci Gelenek: Enerjinizi Merkezlendirin

Birincisi, kendi enerjinizi merkezlendirme yeteneğidir. Bu, doğal enerji akışına öykünür bir biçimde, önceliği kendinize verme sanatıdır. Kendi enerjinizi merkezlendirmek yaşamınızın birçok alanını etkileyen önemli bir derstir. Bu, kolayca, bencil olmakla karıştırılır, oysa arada gerçek bir fark vardır. Bencilce davranan biri kendini enerji akışının önüne yerleştirir ve diğer herkesi bundan yoksun bırakır. Enerjisini merkezlendiren biri ise çalışmasını sürdürecek daha fazla enerjiye sahip olabilmek için ilk önce kendini enerji akışının önüne yerleştirir.

Bu kavram çoğunuzun kafasını karıştırır, ancak bu bolluk yaratmakta kritik bir öneme sahiptir. Herhangi bir yaratıma başladığınızda, ilk enerji noktası bu yaratımın hangi algılama noktasından görüleceğini belirler. Size enerji akışının önüne önce kendinizi yerleştirmediğinizde, bu yaratım daha başından bozulur.

Tüm ticari Uçuşlarda, uçak kalkmadan önce uçuş ekibi güvenlik talimatlarını sunar. Oksijen maskelerinden de söz eder ve şöyle derler: “Eğer kabin basıncında ani bir değişiklik olursa oksijen maskeleri aşağı inecektir. Eğer küçük bir çocukla ya da yardıma muhtaç biriyle yolculuk ediyorsanız, lütfen önce kendi oksijen maskenizi takın.” Bu kendinize öncelik tanıma sanatını tasvir eder. Havayolları deneyim sonucunda bir kişinin ancak kendine öncelik tanıyorsa bir başkasına yardım edebileceğini öğrenmiştir. Eğer sizin kabınız boşsa bir başkasına yardım edemezsiniz. Bunu başkalarına yardım etmemeniz anlamında almayın, bizim söylediğimiz bu değil. Biz diyoruz ki, Yeni Dünya’nın yüksek titreşimlerinde fedakarlık, düşük titreşimlerde olduğu gibi işe yaramaz. Yeni Dünya’da, fedakarlık yoluyla bir armağan verildiğinde, o armağan birlikte fedakarlığın ağırlığını yansıtan bir enerji ipliği taşır. Dolayısıyla, armağanlar ancak isteyerek, koşulsuz ve fedakarlık içermeden verilebilir. Bu hem verenin hem de alanın yarar sağladığı bir durumdur. Kendinize öncelik vermeye cüret edin ve sonra gerçek bolluğu deneyimlemeye hazırlanın.

Bolluk alanında, bu önce kendinize ödeme yapmanız şeklinde uygulanır. Lütfen, bolluk eyleminin asgari olarak gerekenden fazlasını deneyimlemek olduğunu hatırlayın. Bir gelir elde ettiğiniz her seferinde kendiniz için bir şey yapın. Onu bir kenara ayırın ya da bir biçimde kendiniz için harcayın. Kendinize iyi davranma yeteneğiniz bolluk geleneklerini ne derecede benimseyebileceğinizi belirler.

İkinci Gelenek: Bir Boşluk Yaratın - Merlin’in Yasası

Bolluğu çekecek bir boşluk (vakum) yaratın. Bir boşluk paylaştığınız anda yaratılır. Enerji ancak hareket halindeyken enerjidir. Enerjinin akacağı bir yer yaratın, o zaman Evrensel Enerjinin yasaları harekete geçecektir. Bir boşluk yaratıldığında, Evrensel Enerji onu kendiliğinden dolduracaktır. Yaratılan boşluk tipi, yaratımın kendisini belirleyecektir. Kullanılabilecek iki temel boşluk tipi vardır:

Eterik Boşluk – On Kat Geri Döner

Herhangi bir armağan vermek zaman ve uzay eterlerinde (Tüm uzayı dolduran ve ışık dalgalarının da içinde hareket ettiği maddede) bir boşluk yaratır. Bu tip boşluk size büyüyerek geri döner. Bu on-kat büyüme sürecinin temelidir. Yürekten bir armağan verdiğinizde, o size on-kat geri döner. Seve seve, koşulsuz vermek benzer türde daha fazlasının size geri dönmesi için eterik bir boşluk açar. Lütfen, paranın bir enerji formu değil, bir enerji yansıması olduğunu hatırlayın. Dolayısıyla, para armağanları aslında bolluk armağanları olduklarında en iyi şekilde kullanılabilirler. Bolluğunuzu, onu paylaşarak kutlamanız, daha fazla bolluk için bir boşluk yaratacaktır. Aşar vergisinin (eskiden yerel kilisenin papasına yardım için ödenen yıllık kazancın onda birine eşit verginin) temeli budur. En yüksek hayra hizmet edeceğine inandığınız bir şeye vermek sizin kendi yaşamınızda enerjinin akacağı bir boşluk yaratabilir. Boşluk eterde yaratıldığından, onu doldurmak üzere geri dönen miktarın sınırı yoktur. Koşulsuz olarak verilen armağanlar size en az on-kat çoğalarak geri dönecektir. Eğer armağanda koşullar varsa ya da –daha önce sözü edilen fedakarlık gibi- herhangi bir enerji tükenişi varsa, daha az şey elde edilecektir.

Bolluğunuzu çevrenizdekilerle paylaşın, ya da bir fark yaratacağını hissettiğiniz bir amaca yardım edin. Ancak desteğinizle diğerlerinin yoksunluğa inanmalarına yol açmamaya dikkat edin. Eğer bolluğunuzu bir başkasıyla paylaşıyorsanız, onu enerjiyi alıp kendi boşluğunu ve akışını yaratmaktan sorumlu tutun. Eğer verdiğiniz armağan, alan kişide size bağımlılık oluşturursa, geri dönen enerji daha az olacaktır.

Fiziksel Boşluk – Bire Bir Geri Dönüş

Etkili biçimde bir boşluk yaratmanın birkaç yolu daha vardır. Fiziksel bir boşluk, fiziksel yer yaratma yoluyla oluşturulabilir.

Eğer daha fazla giysi tezahür ettirecekseniz, işe dolabınızda yer açarak başlayın. Eğer yeni bir araba tezahür ettirecekseniz, garajınızı temizleyin. Fiziksel dünyadaki eylemleriniz etkili sonuçlara yol açacak bir boşluk yaratabilir. Yaşamınızda yeni şeylerin girmesi için yer açmanız bolluk yaratmaya yarayacaktır. Fiziksel olarak yaratılan boşluğun size geri dönüşü asıl yaratıma daha özgü olacaktır. Bir başka deyişle, size geri dönüşü bire bir olacaktır
Merlin’in Yasası – Eşitlik Sağlayıcısı



Fiziksel bir boşluk yaratırken, yaratım normal olarak bire bir geri döner. Ancak, yaratılan fiziksel boşluğun geri dönüş niteliklerini değiştirip arttırabilecek eylemler de vardır. Bu Merlin Yasasını uygularken bizzat bolluk eylemiyle yapılır.

Camelot günlerinde, Kral Arthur herkesin uyum içinde ve güçlenmiş olarak yaşayabileceği bir ülke yaratmayı hayal ediyordu. Bu Camelot devrinde kolay değildi, çünkü ortaçağ gerçekten çok karanlık bir devirdi. Aşılması gereken birçok engel vardı. Bunlardan biri, halkın inanç sistemini yaşamlarına bolluğu kabul edecek biçimde değiştirmekti. Arthur, birçok insanın yoksunluğa inandığını ve bunun değiştirilmesinin çok zor olduğunu görmüştü. O, ilk önce, insanların bolluğu daha kolayca deneyimleyebilmeleri için, onların kalplerini ve zihinlerini değiştirecek adetler ve yasalar yaratmaya başladı. Bu iyi kral eterik alemde herkes için bolluk yaratmanın mümkün olmadığını biliyordu. Bu yüzden, o bolluğu fiziksel alemde yasalar ve adetler yoluyla yaratmaya çalıştı. Arthur, yasaların ve adetlerin işe yaramadığını gördüğünde, bu onun en büyük düş kırıklıklarından biri oldu.

Bir süre sonra, Arthur sevgili dostu ve akıl hocası Merlin’e başvurup ona akıl danıştı. Arthur düş kırıklığını ifade ettiğinde, Merlin kıkır kıkır gündü. “Bu kadar komik olan ne?” diye sordu Arthur. Merlin ona şöyle karşılık verdi: “Sevgili Arthur, senin gayet iyi bildiğin gibi, eylemlerin kalbinin saflığını yansıttığı için sen o kayaya saplı kılıcı (Excalibur) kayadan çıkarabildin. Senin için bolluk yaratmış olan kendi eylemlerindir. Ancak, Camelot halkı için bolluk yaratmayı hedefleyen dürüst girişiminle, sen onları kendi eylemleriyle bolluğu deneyimleme fırsatından yoksun bıraktın. Bolluk sahip olunacak bir şey değil, bir yaşam biçimidir. Dolayısıyla, bolluk bir başkasına verilemez. İnsan onu ancak bolluğu ifade ederek kendi benliğinde yaratabilir.” İki adam uzun uzun konuştular ve bir süre sonra Merlin Arthur’a basit bir öneri sundu. Bu basit öneri bugün de hala kullanılmaktadır. Bu Camelot halkı arasında sevgiyle “Merlin’in Yasası” olarak tanınmıştır.

Merlin’in Yasası, basitçe, bolluğun ifade edilmesinin bolluğu yarattığını bildirir.

Verme-ucunda akışı başlatın ve onun çabucak alma ucuna yayılışını izleyin. Eğer ticari işlerinizde Başarılı olmak istiyorsanız, her ticari görüşmede pazarlık edilenden biraz daha fazla vermenin bir yolunu bulun. Pazarlık yapıldıktan sonra ve taraflar anlaştıktan sonra, ilk başta kabul ettiğinizden daha fazlasını vermenin bir yolunu bulun. Merlin’in Yasası bir enerji akışı yaratan bir olaylar dizisini başlatır. Siz Oyun-Alanı üzerinde bu uygulamayı birçok kez görmüşsünüzdür. Aşar vergisi Merlin’in Yasasının kullanımının bir örneğidir. Geçmişte sizin “fırıncının düzinesi” (on-üç) denen bir ifadeniz vardı. Bu uygulama kendi bolluğunun bir ifadesi olarak patronuna daha fazla ekmek vermek isteyen genç bir fırıncıyla başlamıştır. O, ekmek sandıklarına on-iki yerine on-üç ekmek koyardı. Sonunda bu adamın fırıncılık işi gelişti ve bolluk akışı da arttı.

Her pazarlıkta, pazarlık bittikten sonra, biraz daha fazla vermenin bir yolunu bulun. Merlin’in Yasası gerçek bolluğun uygulamasıdır, çünkü o bir insanın yaşamındaki fazlalığın ifadesidir. Bu gerçek bolluk fikrini alıp onu günlük yaşamınızda eyleme geçirmektir. Bu otomatik olarak bir boşluk yaratır ve bu boşluk aynı fazlalığı ve bolluğu sizin kendi realitenizde tezahür ettirir.

Üçüncü Gelenek: Evrensel Enerjiyi Onurlandırın.

Her şeye nüfuz eden bir Evrensel Enerji vardır. Bu tam bir boşluk içinde mevcut olan enerjidir. Tüm diğer enerjiler ortadan kaldırıldığında bile bu enerji varlığını sürdürür. Bu potansiyelin enerjisidir. Bu sizin Tanrı dediğiniz şeyin enerjisidir. Bu enerjinin amacı ve devinimi bütünleşmeyi içerir. Bu enerjinin tek bir amacı vardır: Evrensel Enerji, içinde yaşadığınız kutupluluk illüzyonunu(yanılsamasını) yaratmak için ayrılmış olanı yeniden birleştirir.

Beşinci boyutta, bu Evrensel Enerjiye direnen her şey direnmeyle karşılaşacak, ve onu destekleyen her şey destek görecektir. Başka hiçbir enerjinin bulunmadığı bu boşlukta, bütünleşme eylemini şu basit kural kolaylaştırır: Her bir aksiyon için eşit ve zıt bir reaksiyon vardır.

Bolluğun beş geleneğini günlük yaşamınıza uygularken, tüm eylemlerinizi Evrensel Enerji fonunun önünde görmeniz yararlı olur. Eylemleriniz bütünleşmeyi mi yoksa ayrılığı mı destekliyor? Yeni Dünya’nın yüksek titreşimlerinde, örgütlerinizde bile, örgütün eylemlerinin Evrensel Enerjiye uygun olmasını sağlamaktan sorumlu insanların yer aldığını göreceksiniz. Bunu bir birey olarak kendiniz için de yapın ve sonuçları gözlemleyin.

Dördüncü Gelenek: Bolluk Tutumunu Benimseyin.

Yaptığınız her işte bolluk tutumunu benimseyin. Mümkün olduğu her seferinde kendinizi bolluk içinde yaşamanın sağlıklı örnekleri olabilen kişilerle Kuşatın. Kendinize iyi davranın, çünkü böyle yaptığınızda realitenizi bolluk realitesi olarak tanımlıyor olursunuz. Sizin daha fazlasına erişmeye çalışarak, ya da sahip olduklarınız için şükrederek bolluğa kavuşabileceğinizi anlayın. Genelde daha fazlasına erişme eylemi bir bolluk illüzyonundan başka bir şey değildir, çünkü o zaman sahip olduğunuz maddi şeyler size sahip olmaya başlar. Daha fazlasına erişmek, kendi başına, bolluğu elde etmek değildir. Bolluk bir tutumdur ve bu tutumu şu anda bulunduğunuz yerde edinebilirsiniz. Daima ihtiyacınızdan daha fazlasına sahip olduğunuz tutumunu benimseyin, o zaman ne kadar çoğunu deneyimleyeceğinizi seçebilirsiniz.

Kutupluluk illüzyonu sizin birbirinizden ayrı olduğunuza inanmanıza yol açmıştır. Dolayısıyla, yoksunluk inancı ta başından beri Oyunu kaplamıştır. Yaygın yoksunluk inancı gerçek bolluğu kavramayı, ve dolayısıyla, deneyimlemeyi de zorlaştırır. Yoksunluğun temeli insanın görebildiği şeyin var olan tüm şey olduğuna inanmasıdır. Bu aynı sorun bazı bilim adamlarının niyetlerinin deneylerinin sonucunu değiştireceğinin anlamalarını engellemiştir. Sizin dışınızda hiçbir şeyin bulunmadığı inancı sizi 3.boyuta ait yoksunluk illüzyonuna bu kadar sıkı bir biçimde bağlayan kısıtlamadır.

Dünya ekonomistleriniz şimdi yoksunluğun bir illüzyon olduğunu fark ediyorlar. Dünya bolluk içinde olduğunda, herkes daha fazla bolluğa kavuşur, çünkü bolluk Evrensel Enerjiye öykünen bir akıştır. Bir masanın üzerinde beş madeni paranın bulunduğunu imgeleyin. Yoksunluk illüzyonu sizin eğer paralardan birini alırsanız, diğer insanlara sadece dört para kalacağına inanmanıza neden olur. Aslında, enerji hareket halindeyken çoğalır. Para sadece enerjinin bir yansıması olduğundan, o da hareket halindeyken çoğalır. Dünya ekonomistleriniz eğer masanın üzerinde dolaşan (elden ele geçen) beş madeni para varsa, bunun orada 12 madeni para varmış gibi aynı etkiyi yaptığını bilirler.

Yeni Dünya’nın yüksek boyutsal düzeyleri artık yoksunluk inancını desteklemeyecektir.

Beşinci Gelenek: Zarafetle Kabul Etme Sanatı

Bolluk sizi bulduğunda, o ancak akmasına izin verdiğiniz derecede size akacaktır. Bu Zarafetle Kabul Etme Sanatı ile ilgilidir. Çoğunuz enerjiyi dışarı göndererek akış yaratma konusunda iyi deneyimlisiniz, ama o enerji geri döndüğünde onu kabul etmekte zorlanırsınız. Şanslı olarak gördükleriniz, genelde, zarafetle kabul etme sanatında ustadırlar. İşe iltifatları ve küçük armağanları zarafetle kabul etmeyi öğrenerek başlayın. Zarafetle kabullenme uygulamasını yapın, o zaman armağanı veren kişiye geri vermiş olursunuz. Eğer siz yürekten verirseniz, ama armağanınız zarafetle kabul edilmezse, armağanın kendisi azalır. Gerçek armağan, verene aittir. Onu zarafetle kabul etmeyerek vereni bu armağandan yoksun bırakmayın.

Herhangi bir şey yolunuza çıktığında, onu kabullenecek en zarif yolu bulmaya çalışın. Armağanı verene geri döndürmenin yollarını bulun, o zaman enerji döngüsünü tamamlamış olursunuz.

Sattığınız mallara ya da hizmetlerinize bir değer biçerken zarafetle kabullenme sanatını dikkate alın. Enerji yasası insanların size sizin kendinize biçtiğinizden daha yüksek bir değer biçemeyeceklerini bildirir. Sonuçta, kendi değerinizi belirleyecek olan sizsiniz.Zarafetle kabullenme sanatını uygulayın ve her alanda yaşam kalitenizi arttırmaya cüret edin. Bu çok geçmeden bolluk içinde yaşama alışkanlığına dönüşür, ve o zaman Dünya üzerinde Cenneti yaratarak hayal ettiğinizden çok daha fazla kalbe erişmenin mümkün olduğunu görürsünüz.

Gözleriniz perdeliyken gerçek bolluğu kolayca hatırlayamazsınız. Bu perde Yuvayı hatırlamanızı engeller, çünkü eğer o buna neden olmasaydı, siz onu bir kenara itip Yuvaya geri dönerdiniz. Biz burada size Yuvanın titreşimlerini ve anılarını hatırlatmak üzere bulunuyoruz. Unutma perdesi sizin Yuvayı kısa anlar dışında görmenize izin vermeyecektir. Biz bu anlarda size hitap ederiz. Bakın, Cennetten daha büyük bir bolluk ifadesi yoktur. Eğer gerçekten perdenin o tarafında Yuvayı yaratacaksanız, o zaman her yaratımınızın bolluk kavramını benimsemesi ve içermesi gerekir. Bolluğunuzu kabullendiğinizde, doğal hakkınızı kabul ediyor ve Yuvayı hatırlıyor olursunu

Bugün Ne için Şükredelim-13

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.

Bugün Ne için Şükredelim-12

Yüce yaratıcım ruhuma güvenip beni yarattığın için seni çok seviyorum, içimde fark ederek ya da etmeyerek oluşturduğum tüm negatif inançlar için özür dilerim, kabullendiğim tüm inançlarımla başkalarının hayatlarını da etkilediğim için lütfen beni affet, yanımda olduğun ve bütünün hayrına olan her dileğimi kabul ettiğin, her emelimi gerçekleştirmemde yardımcı olduğun için teşekkür ederim.

BUNLARI YİYİN BEYNİNİZ ÇALIŞSIN

Bazı besinler beynin çalışmasını direkt olarak etkiliyor.Parlak zeka,unutkanlık ya da güçlü hafızanın perde arkasında yediğimiz besinler gizleniyor.İşte beynimizle besinler arasındaki ilginç ilişki...

Bir sınava girmeden önce ya da yoğun düşünmeniz gereken zamanlarda şekerli yiyecekler mi yersiniz? Geç saatlere kadar çalıştığınız zamanlar konsantrasyonunuzu toplamak için kahve mi içersiniz? Kimimiz bu tür önlemlerin psikolojik olduğunu düşünsek de yapılan araştırmalar birçok gıdanın beynin çalışmasını doğrudan etkilediğini göstermiştir.

Beyin mükemmel bir yönetici. Tıpkı bir orkestra şefi gibi vücudumuzdaki sinir iletilerinin bir hücreden diğerine taşınmasını yönetiyor. Bunu yaparken sinirsel iletici denilen kimyasal maddeler salgılıyor. Vücudumuzda milyarlarca sinir hücresi var. Beynimiz, bedensel, duygusal ve davranışsal konularda tüm mesajları bu kimyasal maddeler aracılığıyla ilgili hücrelere gönderiyor. Ne var ki bu önemli görevi yapması için beynin besinlere gereksinimi var. Yediğimiz herşeyin besin değeri kan yoluyla tüm vücuda yayılmadan önce ilk olarak beyine ulaşıyor. Beyin, hangi besinin ne kadar yararlı olacağını bildiği için bu konuda çok seçici davranıyor. Kan/beyin bariyeri denilen hücreler beyine giren tüm besinleri kontrol edip yararlı olanları kendine seçiyor ve kalanları kan yoluyla vücudun diğer taraflarına gönderiyor. Beynin bu seciçi işlevinden yola çıkarak yapılan araştırmalarda bazı besinlerin beyin performansını artıran özellikler içerdiği kanıtlanmıştır. Son araştırmalarda ise gıdaların türü kadar miktar ve kalitesinin de zihinsel performansı ve insanın davranışlarını etkilediği daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır.

Beslenmemizde neye dikkat edelim?
Beynin performansı sözkonusu olunca en önemli öğün kahvaltı olmalı. Nitekim hergün düzenli olarak kahvaltı yapan kişilerin diğerlerine oranla daha başarılı ve verimli oldukları biliniyor. Kahvaltı alışkanlığı olmayan kişilerde konsantrasyon kaybı çok oluyor. Yalnızca kahve içmek uykuyu açsa bile vücuda enerji ve besin öğesi sağlanmıyor. Üstelik kahve, daha sonra alınan bazı besinlerin vücutta kullanımına engel oluyor. Böylece kişi bir süre sonra kendini yorgun hissetmeye başlıyor. Ayrıca kahve, matematiksel ve mantıksal becerileri de olumsuz yönde etkiliyor. Yoğun bir güne başlarken; peynir, süt, yumurta gibi protein içeren besinlerden oluşan bir kahvaltı, şekerli çay ve simitten oluşan bir kahvaltıya kıyasla daha iyi sonuç alınmasını sağlıyor.

Beyni yalnızca kahvaltı etkilemiyor tabii ki. Diğer öğünlerde yenen bazı gıdaların da beyin üzerinde etkisi var. Proteinli gıdalarda bulunan bir amino asit (tirozin) hızlı düşünme, enerjik olma ve motivasyon gibi katkılarla daha verimli çalışmamızı sağlıyor. Karbonhidratlı besinler, beynin enerji kaynağı olan glikozu temin ediyor. Bunun yanısıra pek çok vitamin ve mineraller beynin normal gelişimi ve çalışması için gerekli.


Unutkanlığı önleyen besinler
Beynin sürekli aktif olması, dikkat ve konsantrasyon açısından zengin olması yediğimiz yiyeceklere bağlı. Kısaca özetlemek gerekirse protein, karbonhidrat, vitamin ve minerallerden oluşan bir beslenme programı ile beynin performansını artırmak mümkün. Balık, yeşil yapraklı sebzeler, lahanagiller ve tahıl içerikli bir diyetle günümüzde hayli yaygınlaşan unutkanlık sorununu çözebilirsiniz. Bu konuda diyet sayfalarımızdan yararlanabilirsiniz. Genç yaşlarda başlayan, pek önemsemediğimiz hafif unutkanlıklar ileride karşımıza hafıza kaybı hastalığı olarak bilinen Alzheimer'i çıkartabilir.

Alzheimer vakalarının son yıllarda giderek artması nedeniyle yapılan araştırmalarda, kolin adlı maddenin hafıza depolanmasında önemli rol oynadığı, eksikliğinde ise unutkanlığın devreye girdiği ortaya çıktı.

Bu hastalara kolin açısından zengin olan yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi, yumurta sarısı, lahanagiller özellikle de karnabahar ve sakatatlarda bulunan lesitin maddesi verildi ve hafıza kaybında düzelme kaydedildi.

Öğrenme yeteneğini geliştiren ve hafıza için hayati önem taşıyan kolin maddesi doğada en çok anne sütünde bulunuyor. Bu nedenle uzmanlar beynin hafıza ile ilgili bölümünün, bebeklikte yeterli kolin alınması ile gelişebileceğini belirtiyorlar. Gelişmiş ülkelerde bebek mamalarına kolin maddesi ekleniyor. Kolin, anne sütünden sonra en çok soya ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar ve yumurta sarısında bulunuyor.

Sağlıklı beslenmenin yanısıra sabah ve akşam 30'ar dakikalık yürüyüş yapmak çok faydalı. Ayrıca beynimizin de yeterli oranda oksijen alması için egzersize ihtiyacı var. Bu nedenle bol bol bulmaca çözün. Beyin jimnastiği dikkatinizi geliştirip hafızanızı güçlendirecektir

KENDİME ENGEL OLAMIYORUM

Yazar: Recep Şükrü APUHAN

Başkalarıyla olan ilişkilerimiz, onları tanımak için olan iştiyakımız, bizim, bizdeki olan kapıları çalmak, aralamak yani kendimizi tanımaya başlamak demektir. İnsanlarla tanışmak için aradaki engelleri kaldıralım. Müdürün de işçisinden öğreneceği çok şey vardır. Duvarlara kapı açmaya çalışırken, kapı duvar olmasın. Descartesin “Düşünüyorum öyleyse varım” sözüne Arif Nihat Asya: “O yanlış” demiş, “Düşünülüyorum, öyleyse varım”.Mızrağın ucundaki dikiş iğnesi

Elias Hawe dikiş makinesindeki iğne deliğini rüyasında görmüştür. Kendilerini bir amaca adayanlara rüyaları da hizmetkar olur. Eserlerinin doğum sancıları rüyalarına sıçramamış olanlara, rüyalarında yeni eserler gösterilmez. Artık bana karışma

Her başarısızlık başarıya doğru atılmış ilk adımdır. Yolumuzdaki aksilikler bizler için birer öğretmendir. Bal, arılara aittir. Arılar, acı çiçekleri, tatlı bal olmaya mecbur kılar. Eğer içinizde, karşılaştığınız her yeni durumu olumsuzluk, bezginlik olarak karşılayan ikinci bir şahıs varsa, ona “Artık bana karışma” deyip yolunuza devam edin.

Tufan demek Nuh demektir.

Fırsatlar hazır bulunanlar içindir. Fransız Milli Kahramanı İtalyan asıllı Napolyon için Fransız ihtilali bir fırsattı. O, bu fırsat için her yönüyle hazırdı. Bir Çin atasözü şöyle der:“Rotası olmayan geminin yelkenlerini dolduracak rüzgar yoktur”.

Goethe, kendisine engel olmayan insanlar için de en güzel örnektir. Yeteneklerini sonuna kadar zorlayan bu insan, sanatta, bilimde, siyasette ve daha bir çok dalda güzel eserler vermeye çalışmıştır. Bizler de yeteneklerimizi bilip, hedeflerimizi saptayarak ve imkanlarımızı kullanarak yapacağımız işi hakkıyla yapmalıyız.

İstiyor muyuz? Olmasa da olur mu?

Hayal etmek, gerçekle ilişkisini kaybetmediği sürece işe yarar. Düşündüğümüz bir işi yapmak istiyorsak, ona büyük bir aşkla inanmamız gerekir.

“Ne yapalım, olmasa da olur” anlayışı, inanmamış gönüllerin lafıdır.

Kış, Kendisini Naza Çeken Bahardır.

Her kavuşma ayrılıkla başlar. Meşakkatin sonunda sevinç vardır. Hiçbir zaman korkmayalım ve ümidimizi kaybetmeyelim. Dağına Göre Kar...

Eğer birşeyi istiyorsak, onun getireceği bütün sıkıntılara razıyız demektir ve gücümüzün dışında bir yük de omuzlarımıza yüklenmez.

Bağımsızlığı, İdeallerine Esir Olmakta Bulanlar

Gerçek hürriyeti, “ideallerine esir olmak”la tanımlayanlar hiçbir şekilde kısıtlanamazlar, engellenemezler. Hayatlarını sadece hedeflerine kilitlemiş, ideallerinden ödün vermeyen insanlar, başarıya ulaşabilirler. Sultan Murad Hanın oğullarına vasiyeti iki kelimelik: “Attan inmeyesiniz” lafıdır. Peşinden milyonları sürükleyen büyük düşünür Said Nursi, servet olarak geriye bir cep saati bırakmıştır. Evet! ideallerinin esaretinde yaşamayı bilenler ideallerindeki hürriyeti bulmuşlardır.

İtalya’yı Kurtaran Adam

1513 İtalya’sındaki siyasi ve iktisadi karışıklık, İtalyan vatansever Machavelliyi “Bu karışıklığı ancak büyük bir lider önleyebilir” düşüncesiyle “hükümdar” isimli eserini yazmaya sevketti:

“Devletin menfaatleri uğrunda herşey mubahtır. Devlet adamı hileye, şiddete başvurabilir” gibi düşüncelere sahip Machavelli, sonraki asırlarda lanetlense de amacına ulaştı.

“Nerede hürriyet yoksa orası benim vatanımdır”

1776da Amerika’da Thomas Painenin “Sağduyu” adlı kitabı Amerika’yı İngiliz sömürgesinden kurtarmış ve bağımsız bir devlet haline getirmiştir.

Ayıdan Dost Olmaz...

Dostlarınızı kendi cinsinizden ve akıllı olanlardan seçin. Ahmak dostların bize kaybettirdiği zaman az değildir. Ahmak dostu olanın, ayrıca düşmana ihtiyacı yoktur. Olumlu Programlar Yüklenin

Yapacağınız işlerden galip ayrılmayı istiyorsanız, kendinizi galibiyet için programlayın. Başarıya programlanmış her insan başarıyı yakalayacaktır.

Siyasetimiz Güzel Olsun

Her zaman peşin hükümlü olmaktan kaçınmalıyız. Bunun hem bize zararı hem de başkalarıyla olan ilişkilerimize zararı olur. Karşılaştığımız bir kişiye hoşlanmadığımız bir hareketine karşılık peşin hükümlü davranmamız belki de sonradan kazanacağımız bir dostluğu önceden baltalamak olur. Bazen de halledebileceğimiz bir işin ilk denemesi başarısız olunca onun hakkında peşin hükümlü davranıp o yeteneğimizin körelmesine neden olabiliyoruz.

Sizin Kaybettiğinizi Sizin Gibi Aramazlar.

Kazanırken çevremizde bulunan dostların çağı kaybederken çevremizden kaybolurlar. Kendi işimizin başkası tarafından iyi bir şekilde yapılmasını beklemek saf dillilik olur. Önemli olan kaybetmemek. Kaybettiğini da tek başına arayacak gücü kendinde bulabilmektir.

Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur Mu?

Başladığımız bir işi, bilgili bir şekilde yaparsak bitirebiliriz. Bilgisizce körü körüne yapılan bir işten hayır beklenmez. Burada bize düşen en önemli şey kitap okuyup, bilgi dağarcığımızı genişletmemizdir.

Çizmeden Yukarı Çıkılırsa...

Başkalarına karşı tavırlarımızda her zaman ölçülü davranmalıyız. Nerede başlanıp, nerede durulacağını bilmek bir fazilet işidir. Ya kendimizi kontrol altına alacağız, ya da şahsımızın kontrol altına alınmasına izin vereceğiz. Sizce hangisi daha onurlu?

Hesabınızı İyi Bilmelisiniz.

Hesabını bilen, dengeli yaşamayı da bilir. Gelir ve giderimiz dengeli olmalıdır. Ya gelirimiz kadar harcayacağız, ya da harcadığımız kadar gelir elde etmek için çalışacağız. Bu dengeyi kuramayan insanların çoğunlukta olduğu bir ülkenin durumunu düşünebiliyor musunuz?

Haklarımızı Savunacağız

Yaşantımızda birçok problemle ya da iş hayatımızda bir çok rakiple karşılaşabiliriz. Kendi kuvvetlerimizi kullanırken karşı kuvvetleri de lehimize çevirebilmek için uzlaşma yoluna gitmeliyiz, Tedbir bir uzlaşma metodu dur, bir zafiyet değildir. Uzlaşma teslim olma anlamına da gelmez. Aslında uzlaşma tam anlamıyla kendimizi savunmadır. Ve bunu yapmak bizim hakkımızdır.

İlkeli Olmak Büyük Bir Plan Yapmaktır

İlkelerini tespit eden, onlarla yaşamasını bilen, ilkeleri ile bütünleşen insanlar yaşadıkları çevreyi de kendi renkleri ile renklendirirler. İlke sahibi insanlar doğrudan hiçbir zaman ayrılmamalılar. Başkalarına saldırmak ilke sahibi insanların yapacağı bir iş değildir. İlke sahibi olmak büyük bir plan yapmak ve bu plana ısrarla uymaktır.

Kendimizle Hesaplaşmanın Filmi: İç Dilimiz

İç dilimiz ne kadar güzelse, dış görünüşümüz de o kadar iyi olur. Jest ve mimiklerimiz, bakışlarımız, yürüyüşümüz, davranışlarımız hep iç dilimizi yansıtır. Hayattan ne istediğimizi hep iç dilimiz karar verir.

Kapasiteniz, Ulaşmak İstediğiniz Hedeftir

Kapasitemiz nedir? Ulaşmak istediğimiz hedef “kapasitemiz”dir. Belirlediğimiz hedefe ulaşmayı ne kadar şiddetle istiyorsak kapasitemizin sınırları da o kadar geniş olur.

Güçlü inanç basit bir netice elde etmez.

Yaptığımız işlerde ne kadar inançlı olduğumuzu ortaya koyan gösterge neticelerdir. Güçlü bir inanç, basit bir netice ile son bulmaz. Herkes inandığı gibi yaşamalıdır. Bu örnek bir yaşam biçimidir.

Kökünden Sökülmeyen Her Bitki Yeniden Yeşerir.

Hemen hemen her insanın kötü bir alışkanlığı vardır. Kötü alışkanlıklarımızdan kurtulmak istiyorsak onu tamamen içimizden söküp atmalıyız. Geçici çözümler hiç bir zaman sonuç vermez.

Bir Sıkıntı Kaynağı: Mutlu Olmayı Bekleyen İnsan

Gerçek mutluluk, insanın kendi üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmesiyle olur. İnançları doğrultusunda yaşayan her insan kendisini rahat ve huzurlu hissedebilir. Böyle yapmadığı halde kendisini mutlu hissedenler vurdumduymaz insanlardır.

Eleştirilmek İsteyenler, Başarmak İsteyenlerdir.

Kişiler kendi eserlerinde yanlış bulmak istemezler. Böyle bir durumda başkası tarafından eleştirilmek isteyen, başarıya ilk adımı atmış demektir. Bundan da önemlisi kişinin kendisini eleştirebilmesidir. Eleştiri istemeyenin en büyük engeli kendisidir.

Gözlem Yapmak Teknik Bir Mecburiyettir.

Bir konuda başarılı olmak istiyorsak, yapacağımız en iyi şey, o konuda başarılı olmuş insanları gözlemlemektir. Bu gözlemleme metodu kendimizdeki doğruyu, yanlışı bulmamızı da sağlayacaktır.

Zamanınıza Karşı Kıskanç Olun.

“Hayata yeniden başlasaydım saniyelerin nabzını tutardım” diyor Dostoyevski... Yahya İbn-i Hubeyse’de “Korunması için gayret göstermen gereken en değerli varlığın zamandır. Fakat görüyorum ki en kolay kaybettiğin şey de odur” diyor zaman için. Zamanımızı herkes parça parça götürebilir ama hiç kimse geri veremez. Onun için zamana karşı kıskanç olmalıyız.

İki Hayatın Ortasındaki Değişim

Madem ölüm var zamanımız kısıtlı demektir. Ölüm gelmeden hayatı iyi kullanmalıyız. Ölümden sonraki hayatımızın iyi kullanmalıyız. Ölümden sonraki hayatımızın iyi olmasını istiyorsak ölümden öncesini iyi kullanmalı, insan olmamızın hakkını vermeliyiz.

Büyük Güce Katılmak.

Dünyamız ve insanla ilgili, milyarlarca şaşırtıcı ve düşündürücü olay vardır. Kainattaki güzellik ve düzen büyük bir gücün eseridir. Bu büyük güçten faydalanmak, bu güçle irtibat kurmakla mümkündür. Bu irtibatta ona ibadet etmek demektir. Bu büyük güçle en estetik kucaklaşma şekli namazdır.

Allah ve Hareket

Allah (c.c.) diyor ki: “İnsan benim sırrımdır. İnsanın mahiyet bendedir. Kendisini bensiz bilemez”

İnsanın Allah (c.c.)ı bilme yolunda göstereceği her çaba, eksiksiz olma yolunda atacağı bir adım olacaktır. Allah (c.c.)ı bilen Onunla beraber olan sınırlarının en uç noktalarına doğru cesaretle yürür.

Bırakınız Yapsınlar... Bırakınız Geçsinler...

Adam Smith, “Milletlerin zenginliği” adlı eserini 1776da piyasaya çıkardı. Bu kitapta, yoksullar üzerindeki ekonomik terörü şiddetle eleştirdi. Toprak reformunu savundu. Onun görüşlerini dinleyen İngiliz işadamları zengin oldu.

Sivil İsyanlar

Henry David Thoreav, 1849da bir dergide “Sivil İtaatsizlik ismiyle bir deneme yayınlandı. Denemedeki esas fikir şuydu: “Fertler devlet için değil, devlet fertler içindir”. Bu yüzden her baskıya, dikta öngören her ideolojiye karşı çıktı.

Tom Amcanın Kulübesi

Bayan Stowe, “Tom Amcanın Kulübesi” adlı eserinde köleliğin vahşet ve saçmalığını, kölelerin ızdıraplarını o kadar etkili anlattı ki kölelik aleyhindeki duygu ve düşünceler kamçılandı.

Fellini Sineması

Federico Fellini, çağdaş sinema ustalarının başında gelir. Fellini, yanında çalışanların hepsinden azami derecede faydalanır. Kendisini onlara çok sevdirdiği için onlara çok sevdirdiği için onları istediği gibi çalıştırır. Onun başkasına gösterdiği bu ilgi sevilen bir rejisör olmasını sağladı.

Fono-Telefoto

Jules Verne, kimsenin daha radyoyu bile düşünmediği bir zamanda televizyonu hayal etmiş ve ondan “fono-telefoto” diye bahsetmiş, Kuzey Kutbundan uçakla dönen Amiral Byrda, denizaltının babası Simon Lakede hep ilk ışık Jules Verne olmuştur.

Düşüncenin Yeniden Yapılandırılması

Bir adama kırk gün deli derseniz deli olur. Edison da sınıfında geri zekalı diye bilinirdi. Ama annesinin onu samimiyetle savunması Edison’u yüzyılın en büyük mucidi yaptı.

Hayallerinizde engeller olmasın. Bazen “Korktuğum başıma geldi” deriz. Aslında başımıza gelen belanın tüm iç şartlarını biz hazırlamış ve belayı mıknatıs gibi çekmişizdir.

Çoğu insan bazı işlerde kendisinin kabiliyetsiz olduğunu düşünür. Aslında o, bizim zihnimizde bulunan olumsuz resmimizdir. Bu olumsuz resmi ortadan kaldırıp yeni olumlu resmimizi koymamız gerekir. Doğrusu da budur.

Herşeyi mümkün gören, her mümkünü gerçekleştirebileceğini inanan insan o mümkünü fetheder. Odasındaki Osmanlı Devleti haritasını “ufkumu daraltıyor” diyerek kaldıran ve yerine dünya haritasını asan düşünce ve eylem adamının sınırlarını tespit etmek çok güçtür.

Problemlerin Pişirildiği Ocak

Zihninizi geliştirmeyi istiyorsanız, sabırlı davranmalısınız. Onu dinlendirmeyi bilmelisiniz. Bilinçaltınızın düşünme ve bulma gücünün, bilincinizin dinlendiği sıralarda çalışmaya devam etmesi, zihnin dinlendirilmesi kavramını yeni bir açıdan görmenize yol açacaktır.

Bulma, Kendi Kendinize Özel Bir Yolda İlerlemenizdedir.

Aklımıza gelen çoğu fikir, bilinçaltımız sayesinde hiç beklemediğimiz bir anda gelir. Mozart, Hyden, James Watt, Walter Scott gibi birçok insan eserlerini onlarla uğraşmadıkları anda meydana getirmiştir. Kendini gevşetmek, dinlendirmek elzemdir. Uyurken vücudun bütün enerjisinin dörtte biri beyne gider. Belki de bu, yeni düşüncelerin doğmasını sağlamaktadır.

İnsanların Aktığı Meydan

İnsanlarla olan iletişimde ne kadar başarılıysak, kendi kendimizi yönetimimizde de o kadar başarılıyız demektir. İletişime hakim olduğumuzda başkalarının olumsuz müdahalelerini en aza indiririz. İletişimde alacağımız mesafeler ne olacağımızı bize gösterecektir.

Sözlü iletişimde, ses tonunuz, konuşma tarzınız, kelimeler üzerindeki vurgulamalarınız, iletişim yönünüzü etkiler. Bazıları fıkra anlatır, insanları ağlatabilirler. Sözlü iletişimde hataların bedeli bazen o kadar ağır olur.

Birisi bir şirkette genel müdür olan kardeşini ziyarete gitmiş. Bir odada beraber oturup sohbet ederlerken kendisine doğru gelen tüm ziyaretçilere kardeşini göstererek “Genel müdür o” diyormuş. Bunun sebebi kendisinin kardeşinden daha şık giyinmesiymiş. Evet, iletişimde imaj da bazen çok şey anlatır.

İletişimde gözlerin de önemi büyüktür. Bazen gözler çok şeyler anlatabilir. Cem Karaca, Fethullah Gülen Hoca Efendi ile tanışmasını en az dört TV kanalında anlatırken hep aynı etkilenişin sözleri ile anlatmıştır: “Gözlerimin içine bakıyordu”.

Farkların Önünde Duraklamak

John Powys, “Anlaşılma arzusu sevilme arzusu kadar şiddetlidir” der.

Herşeyden önemlisi ilişkilerde samimi olmaktır. Samimiyet, davranışlarımıza istikrar kazandırdığı gibi, bizi beklenmeyen tepkiler gösteren çekinilecek bir insan olmaktan da korur.

Sizi Kim Yönetiyor?

Kendi dışınızdaki herkesi ve herşeyi kontrol edebilmeniz önce kendi kendinizi yönetiyor olmanızla mümkündür. Korku içinde kaçan insan güçsüzdür. Kovalayan insan ise, koştukça güçlenir ve kaçanı mutlaka yakalar. Kendi kendini yönetmeyen insan “kaçan insan” gibidir. Kendi kendini yöneten insan “kovalayan insan” gibidir. Kararlı ve sakindir.

İçinizdeki Aslandan Haberiniz Var Mı? Herkesin İçinde Bir Arslan Vardır.

Önemli olan ona emirler yağdırabilmektir. Emir vermek için güçlü, emri uygulamak içinde disiplinli olunmalıdır. İçimizdeki arslanı arslan gibi yönetmeye başladığımız zaman çok şey değişmeye başlayacaktır.

Gümüş Mangalın Maşasını Soranlara Aldırmayın. Her insan tenkide maruz kalabilir.

Önemli olan tenkitler karşısında sakin olabilmektir. Dikkatli bir ayıklama ile işe yarar olanları alıp, diğerlerini bir köşeye süpürelim. Böyle davranırsak tenkitler suratımızda patladığında afallamayız.

Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle diyor: “Çok övgü dinlemekten sakının. Zira çok övgü boğazlamaktır”. Övgülerin tesiri altında alınan kararlar sağlıklı olmaz. Yaptığımız işler karşılığında bize övgüler yağdırılıyorsa daha yapacak çok şey olduğunu düşünüp sakin olalım. Ve bize yardımcı olanları da unutmayalım.

İnsanın Gücü

İnsanın gücü olgunluğundadır. İnsan olgunluk noktasına akan kuvvetlerinin önünü kesmezse, kainat gibi olacaktır: Güçlü, düzenli, güzel. Kainatın en “özenli” yaratığı insandır. Kainat insanın emrine verilmiştir. İnsan kendisindeki gücü “Allah’ı bilme” şuuru ile kullanırsa, insanlığın maddi gelişimi artacak ve insanlıkta bu gelişmeden kendisini koruyabilecektir.

Kime Gidiyorsanız Onunla Gidiyorsunuz

Kainat bir düzene tabidir. Ve o düzenin sahibi büyük bir güç vardır. Kainattaki herşey insanın hizmetine sunulmuş dekor ve aksesuardır. Aslında insanın da bu dekor içinde bir yeri vardır. İnsan bu yeri yani bu duruşu kainat sahibinin istediği şekilde ayarlamalıdır. Mesela namazda ihmalkarlık, kainat dekorunu yok saymak, o büyük güce saygısızlık etmek demektir. Kainatta çizdiğimiz yolda ilerlerken Allah’ın onayının olduğu şekilde ilerlemek gerekir. Unutmayalım ki kime gidiyorsak, onunla gidiyoruz demektir. Cennete Yolculuk

Kudsi bir hadimde Efendimiz (s.a.v.): “Allah (c.c) şöyle buyurdu: “Cenneti umana Cenneti, Cehennemi umana Cehennemi veririm” buyurmuştur” diyor. Cennete yolculuğun tek şartı, Cenneti umarak sürekli teşebbüs halinde olmaktır. Ne yaparsam Cehenneme girerim?” düşüncesinden çok, “Ne yaparsam Cennete girerim?” düşüncesi bizde hakim olmalıdır. Bunun için de Allah (c.c)la olan irtibatımız kuvvetli olmalıdır.

Hayaller

Sağlıklı sıhhatli, bolluk ve bereket içerisinde huzurlu, mutlu bir aile ortamına sahip olmak istiyorum veya daha iyisini seçiyorum.
Çocuklarımın hayatta başarılı ve mutlu olmalarını istiyorum. Derslerinde ve sınavlarda başarılı olmalarını, vatana millete hayırlı evlat olmalarını istiyorum. Sosyal yönlerinin güçlü olmasını, kendi ayakları üzerinde durabilmelerini ikili ilişkilerde başarılı olmalarını ve hayata atıldıklarında bolluk ve bereket içerisinde kolayca sevdikleri meslekte çalışmalarını, yaşamlarını sürdürmelerini istiyorum.
Kızımın ve oğlumun doktorluk veya daha iyisini kazanmalarını seçiyorum.
Geniş en az 140 m2 geniş balkonlu, şehir manzaralı, ara kat, ulaşımı kolay, önü açık ve iyi komşuluk ilişkisi olan site içerisinde bir lüks daire sahibi olmak istiyorum.
Yasemin park veya kükürtlü civarında olmasını veya daha iyi yerdekine sahip olmayı seçiyorum.
Meyve bahçeli, havuzlu, deniz ve orman manzaralı huzur veren ortamda 3 katlı villa sahibi olmak istiyorum.
Bademli veya güzelyalı civarında olmasını veya daha iyi yerdekine sahip olmayı seçiyorum.
Lüks ve prestijli araba sahibi olmak istiyorum.
BMW, Audi veya daha iyilerine sahip olmayı seçiyorum.
Yeni insanlarla tanışmamı sağlayacak, daha fazla kazanç ve özgürlük sağlayacak iş ya da ortam istiyorum. Dünyayı gezmeme imkân tanıyacak maddi güce ve zamana sahip olmak istiyorum. Her istediğime yetenden daha fazla param olmasını istiyorum.
2010 yılında yarbay olmayı, haftada en az 5000 dolar kazanmayı, bankadaki hesabımda en az 1.223.437 TL olmasını veya daha iyisini seçiyorum.
Kültürlü, sıcakkanlı, dost olabileceğim bana maddi ve manevi yönden katkı sağlayacak yeni insan ve gruplarla tanışmak istiyorum.
Klup üyelikleri veya daha iyi insan ve gruplar arasına girmeyi seçiyorum.

Telkinler

Bilerek ya da bilmeyerek alt ve üst bilincimde oluşturduğum tüm gereksiz ve negatif düşünce kalıplarımı iptal ediyorum. Bunların yerini sevgiyle dolduruyorum.
-
Ben evrenin sonsuz bolluk ve bereketiyle doluyum, sonsuz bolluk ve bereketimi tüm çevreme ve ihtiyacı olanlara kolaylıkla yayıyorum.
-
Ben bu gün sevgiyle doluyum, sevgiyi tüm çevreme ve ihtiyacı olanlara kolaylıkla yayıyorum.
-
İşime kolayca odaklanıyorum ve verimli çalışıyorum.
-
Kendimi her zaman ve her yerde özgürce ifade ediyorum.
-
Ben daima; en doğru kişiye, en uygun anda, en doğru sözcüklerle, davranışlarla ve sevgiyle kendimi ifade edebilmeyi seçiyorum.
-
Bu gün ve her gün sağlığım durmadan daha iyiye gidiyor.
-
Bu gün kendimi sevgiyle ifade etmeyi seçiyorum...
-
Evrenin sonsuz bolluk ve bereketi içindeyim...
-
Ben kendimi tam olduğum gibi seviyor ve kabul ediyorum.
-
Farkında olarak ya da olmayarak kendimde yarattığım tüm engellemeleri iptal ediyorum. Yolumun Tanrısal ışık ve sevgiyle açılmasını talep ediyorum.
-
Zihnim ve bedenim kusursuz bir dengede. Sağlıklı ve uyumluyum.
-
Geçmişi affediyorum ve serbest bırakıyorum yağmurlu bir günden içinizi ısıtacak güzel olumlamalar hadi okuyun ve hayatınıza geçirin, sevgiyle kalın

Aşkı neşeyi ve özgürlüğü seçiyorum. Kalbimin kapılarını ardına kadar açıyorum ve harikulade bir sevgilinin hayatıma girmesine izin veriyorum.
Sevgi dolu ve uyumlu ilişkiler içindeyim…
Varlığımın derinlerinde sonsuz bir sevgi kaynağı var.
Gittiğim her yerde mıknatıs gibi sevgiyi çekiyorum. Herkes bana beğeni dolu gözlerle bakıyor.
Hayatıma sadece sağlıklı ilişkileri çekiyorum.
Duygularımı kolaylıkla ifade edebiliyorum. Sevginin gözleriyle görmeyi seçiyorum

Yıkıldığın her an yok olmadığına şükret kalk aynalara bak,
Yorulduğun her an kolay ölümden vazgeç, kalk gökyüzüne bak,
Yüreğine güneş koy, yüreğine bulut koy, yüreğine yıldız koy, yola devam!

Bugün Ne için Şükredelim-11

Yüce evrende tek olmamı sağlayan, fark ettiğim ve etmediğim tüm yeteneklerim için, her gün şükretme mutluluğunu yakaladığım ve şükredebilmeme vesile olan her şey için,
YÜCE RABBİME şükürler olsun

Bugün Ne için Şükredelim-10

Zamanımı verimli bir şekilde kullandığım için, İşlerimi zamanında teslim ettiğim için, ne kadar yoğun da olsam, kendime zaman ayırabildiğim için, Kendini mutlu hissetmenin, zamandan ve mekândan bağımsız bir şey olduğunu anladığım için, Çevreme gülücükler saçarak, etrafıma pozitif bir enerji yaydığım için, Gittikçe güçlenen özgüvenimle, yaptığım işlerin arkasında koşulsuz şartsız durduğum için, Yaptığım her işi en iyi şekilde yapmak amacıyla çaba gösterdiğim için şükürler olsun.

Telkin-3

Oğlum kitap okumayı seviyor. Kitapları düzgün ve akıcı bir biçimde okuyor. Okuduklarını anlayabilme yeteneğine sahip, zamanı planlı kullanıyor. Ödevlerini zamanında yapıyor. Dersleri ile ilgili motivasyonunu uzun bir süre koruyabiliyor.
Konularına hakim, çabuk ve kolay kavrıyor, evde konuları kendisi tekrar ediyor, test çözüyor. Dershane yeterince verimli ve faydalı oldu. Bilgi kapasitesi arttı.
Arkadaşları ile iletişimi çok güzel, oyuna yeterince zaman ayırıyor. Kendine güveni tam ve ayakları üzerinde durabiliyor. Seni seviyorum.

Bugün ne için şükredelim- 9

Emin adımlarla güzel günlere doğru gittiğim için, hayatı yeni, güzel ve doğru açılardan görmeyi öğrenmeye başladığım için, gün geçtikçe hedeflerime biraz daha yaklaştığım için, olumlu ve pozitif düşünmeyi seçtiğim için, dik yürümeyi ve gülümsemeyi başarabildiğim için, İşimi severek yapma gücüne sahip olduğum için, kendimi sevdiğim ve mutlu olmayı seçtiğim için şükürler olsun.

Birazda Gülelim

Ölüm döşeğindeydi yaşlı adam, artık son dakikalarını yaşıyordu. Hasta yatağında yatarken birden mutfaktan gelen kokuyu duydu. En sevdiği çikolatalı kurabiyelerin kokusunu.

Birden gözleri aralandı...

Kendisini ayağa kalkacak kadar güçlü hissetti. Bu, şaşılacak bir şeydi, ölmek üzere olan adamı ayağa kaldırmaya kurabiyelerin kokusu yetmişti.

Duvara tutunarak merdivenlere kadar yürüdü. Basamakları ağır ağır inerken sanki mutfağa değil hayata yaklaşıyor gibi heyecanlıydı.

Nihayet mutfak kapısına kadar geldi. İşte masanın üzerindeki tepside onlarca çikolatalı kurabiye, tam karşısında duruyordu.

Son gücüyle masaya yaklaştı, o kurabiyelerden bir tane ağzına atabilse sanki ömrüne ömür katılacaktı. Bir tane almak için elini uzattı...

Ama birden karısı yetişti ve eline vurdu: “Çek elini bakayım. Onlar cenaze için...”

Kitaplardan Seçmeler (Büyü Dükkanı)

Yeşim Türköz (Epsilon Yayımcılık) 12 Baskı

Geçmişi hatırlamayanlar onu bir kez daha yaşamak zorunda kalır.
Kıyma makinesinin satıldığı dükkânda kıyma satılmaz. Ancak kıyma makinesini aldıktan sonra istediğimiz kadar kıyma yapabilirsiniz. Ya da kıyma almak için kasap gitmeniz gerekir.
Savaş ateşinin tek hayali zafer meşalesinin alevine dönüşmektir. Zafer meşalesi ise ancak savaştan arta kalan yakılıp yıkılmış savaş alanını aydınlatır. Savaştan sonra görüp görebileceğiniz tek şey budur. Savaşta önemli olan savaşma gücünüzden çok acıya dayanma gücünüzdür.
Gittiğiniz her diyarda güdülecek bir deve vardır. Hangi diyardaki deveyi güdeceğinize siz karar vereceksiniz. Yalnız bunu yaparken denin özelliklerine ve kendi gücünüzün sınırlarına bakmayı unutmayın.
Otomobil kullanıyorsunuz ve gaza bastıkça hızınız artıyor. Hızdan hem zevk alıyor hem de biraz ürküyorsunuz. Aldığınız zevk korkunuzdan baskın olduğu müddetçe gaza basmaya devam edersiniz. Yolunuzun üzerine de bir tehlike belirdiği zaman korkunuz ön plana çıkar ve ayağınızı gazdan çekme şansınız olur. Korkunuz yoksa yağınızı gazdan çekme şansınız yoktur.
Bir insanın akıllı davranması için üç yol vardır. Birincisi düşünmek, bu en soylu olandır. İkincisi taklit etmek, bu en kolay olandır. Üçüncüsü denemiş olmak bu en acı olandır. Konfüçyüs.
İyi bir pazarlık iyi bir alışveriş demektir. Buda zaman ve sabır gerektirir. Aç müşteri isabetli alışveriş yapamaz.
Mutluluk kibrit alevine benzer. Bazen bir rüzgar söndürür, ya siz üflersiniz ya da sonuna kadar yanıp kendiliğinden söner. Kibrit alevi eninde sonunda söner ama başka bir kibrit yakma şansınız daima vardır.
İnsanlar doludizgin aşkı ararlar. Ama her zaman karşılarına çıkan ilk dalgadan korkarak açık denizlerden vazgeçip en yakın limana sığınırlar. Rüyalarda açık denizlerde yol alırken gerçek yaşamda hep kıyıda seyrederler.
Mutluluğun sırrı birbirinden çok farklı lezzetlerin bir araya gelerek ortaya çıkardığı armoninin inceliğinde gizlidir.
Gençliğinde ağaç dikmek ve diktiğin ağaca bakmak seni mutlu edebiliyorsa yaşlılığında o ağacın gölgesinde oturmaktan mutlu olursun.
Büyük ve güzel kanatlar ancak onları taşıyabilecek gövde varsa işe yarar. Aksi takdirde sırtınızda bir yük olmanın ötesine gidemez.
Bir şey olmak için bir şey yapmak gerekir.
Hayatta insanlar gülleri koklamak uğruna papatyaları eziyorlar ama ezdiklerine değmiyor çünkü gülün kokusunu içlerine çekmiyorlar.
Sağduyunuz adeta bir harita gibi yolunuzu gösterir. Kullanmazsanız yolunuzu şaşırabileceğinizi biliyorsunuz. Hırsınız görüş alanını bulandırdığı anlarda cebinizdeki haritadan yardım alabilirsiniz. Orada papatyaları ezmeden sizi güllere götürecek yeni yollar bulabilirsiniz. Güllere giden bütün yolların papatyalarda geçmediğini görebilir, güllere giderken papatyaları ezmezsiniz. Gülleri koklarken huzurunuz güllerin kokusunu içinize çekmenize izin verir.
Yüreğini de aklını dinlediğin kadar sık dinlemelisiniz.

Telkin-2

Büyük bir amaçtan sıra dışı bir fikirden etkilendiğinizde tüm düşünceleriniz zincirlerini koparır zihniniz sınırlarını aşar, bilinciniz her yöne genişler ve kendinizi yeni mükemmel ve şaşırtıcı bir dünyada bulursunuz. Uyuyan güçler yetenekler ve beceriler canlanır ve her zaman hayal ettiğinizden daha iyi bir olduğunuz keşfedersiniz.

Ben mükemmel kuvvetli etkili sevecen uyumlu ve mutlu bir bütünüm.
Her gün mucizeler beklediğim için iyi şeyler bana gelecek.

Bugün ne için şükredelim- 8

Süper fırsatlar yakaladığım için, Umut ettiklerimi yapabilecek azmim olduğu için, Gülümsemenin en iyi ilaç olduğunun farkına vardığım ve çözüm yollarını görebildiğim için, harcamalarımdan daha çok kazanmaya başladığım için, etrafımda pozitif insanlar bulabildiğim için, şükürler olsun.