Gevşeme Egzersizi


Ruhsal ve psişik güçlerinizi geliştirmenize aynı zamanda kendinizi tanımanıza yardımcı olacak ve bilinçaltınızı programlamaya müsait hale getirdiği için(bu yöntemle beyindeki alfa dalgalarını elde edebildiğimiz için) bu amaçla da kullanabileceğiniz; Gevşeme Egzersizlerini aktarmak istedim. Bu egzersizleri düzenli olarak her gün belli bir saatte yaptığınız taktirde iç huzurunuzu, iç dengenizi sağlayacaktır, aynı zamanda hislerinizin ve konsantrasyon yeteneğinizin de arttığına şahit olabilirsiniz.

Gevşeme & Konsantrasyon
Ruhsal Güçleri Geliştirme Teknikleri’nin temeli “Gevşeme” ve “Konsantrasyon” çalışmalarına bağlıdır. Ruhsal Güçleri Geliştirme Teknikleri bu iki temel çalışmanın üzerinde yükselir.
Gevşeme Egzersizleri
Gevşeme egzersizlerinin temeli beyindeki (Alfa) dalgasını arttırmaya dayanır. Uyku ile uyanıklık arasındaki bir şuur halinin yaşanabilmesine olanak sağlayan bu method, ilk anda size büyük bir denge sağlayacak. Modern dünyanın yıpratıcı hayat şartlarını dengeleyecektir. Bu özelliğinden dolayı “Gevşeme Egzersizleri” sadece “Ruhsal Güçler”in geliştirilmesinde deği, enerjilerimizin de dengelenmesinde olumlu bir etkiye sahiptir.
Günümüz insanı enerjisini çoğu zaman boşu boşuna, her hareketinde, hatta uykusunda bile harcamaktadır. Organizmasının haddinden fazla gerilim içinde bulunması, organizmasını vaktinden önce yıpratır ve bir çok düzensizliklere sebep olur. Bunlara örnek olarak : Ülser, sindirim ve dolaşım bozuklukları,psikosomatik rahatsızlıklar, yorgunluklar ve stres söylenebilir. Zihinsel faaliyet de bozulur. Konsantrasyon ve yaratıcılık zorlaşır. Kendine güven eksikliği, olumsuz düşünceler ve sıkıntı halleri genellikle enerjinin bu dengesiz dağılımından kaynaklanır. İleriki yaşamlarda benlik kaybolur, dağılır ve yıpranır. Bunlar karşısında insan içki, teskin edici, uyku verici haplardan yardım umar. Bu gibi şeyler geçici bir rahatlık sağlar ancak çözüm getirmez. Bu kısır döngüden kurtulabilmek tamamen size bağlıdır. Yeter ki zamanınızın bir kısmını bu işe ayırın ….. Her gün ayıracağınız 30 dk. önünüzdeki aylar içinde arzu edilen mükemmelliği sağlayacak ve yaşamınızı isteğinize bağlı olarak değiştirmenize yardımcı olacaktır…. Tabi ki parapsişik yeteneklerinizin gelişmesine de…..
Fırsat buldukça aşağıdaki teknikleri kendi kendinize tekrarlayınız.
( Alfa ) Ritmine Giriş
Gevşeme egzersizlerinin temeli beyindeki ( Alfa ) dalgasını arttırmaya dayanır demiştik….
Peki Alfa nedir?
Şimdi bir an için gözlerinizi kapayın…ve 10 sn sonra gözlerinizi açın….
Evet….Biraz önce kısa bir Alfa dalgası yaydınız.Alfa dalgası beynin düzenli bir elektrik faaliyetidir.Burada sinir hücreleri saniyede 8 ila 12 devirlik bir uyum halindedir.
Alfa dalgası genellikle rüya görürken, vücut salıverilmiş gevşek durumdayken ve bir de zihin sakinken ortaya çıkar. aynı zamanda gözleri yumduktan sonraki saniyelerde de gerçekleşir. Mantıklı düşünme, fiziksel faaliyet Alfa ‘yı durdurur. Şuurunuz kendi içinize dönükse daha kolay bir şekilde Alfa durumuna girersiniz. Ama çevrenizle meşgulseniz hakim olan (Beta) dalgasıdır.

Hedeflenen sonuç : Beta faaliyetini azaltıp, alfayı arttırmaktır.

Kendinizi mükemmel bir hale sokun….Sabır gösterin,…
İlk çalışmalardan sonra alfa durumuna girmeniz göreceksiniz ki, daha kolay olacaktır.

Çalışma Öncesi Hazırlık

Gevşeme egzersizlerine başlamadan önce aşağıdaki hususlara dikkat ediniz :
* Şuurunuzun dış uyaranlarla meşgul olmaması için, gevşeme durumuna geçebileceğiniz sakin, rahat ve sessiz bir yer bulmalısınız. Ve psişik çalışmalarınızı eğer mümkünse hep aynı odada gerçekleştiriniz.Çalışmalar sırasında çevrenize yayacağınız pozitif enerjiler böylece odanızda toplanacak ve başarınıza olumlu yönde etki edecektir.
* Telefonunuzun fişini çekin, kapınıza rahatsız edilmemeniz için bir levha asın ve çevrenizdekileri uyarın.
* Daha kolay konsantre olabilmeniz için odanızdaki ışığı azaltın. Çalışmanızı gece yapıyorsanız, odanızın aydınlanmasında loş, mavi bir ışık kullanabilirsiniz.
* Odanızın ısısı ne çok soğuk ne de çok sıcak olmalıdır. İdeal ısı 20 derece civarında olmalıdır.
* Üzerinizde sizi sıkmayacak bir giysinin bulunmasına dikkat edin.
* Odada hiç bir şeyin sizi rahatsız etmemesini, sakin, hoş bir hava esmesini sağlayınız.
Bu çalışmaları yemek yedikten hemen sonra yapmaktan kaçının.
* Çalışmalardan önce el ve dişlerinizi yıkamanız, ılık bir duş almanız çok yararlı olacaktır. Suyun negatif enerjileri polarize etme özelliği bulunduğunu unutmayın.
* Kaslarınızı iyice gevşetebilmeniz için, bacak ve kollarınızı birbirine kavuşturmadan, sırt üstü uzanmanız en iyi durumdur.
* Alfaya geçme isteği zorlamaya dönüşmemelidir. Çünkü zihniniz bu durumda hemen eleştiriye ve mantık yürütmeye başlayacaktır. Bu durum da alfa ritminizin tıkanmasına yol açacaktır.
*Bu çalışmaların başlangıcında çocuklar kadar saf bir zihin halini yakalamaya çalışın. Çocukluğunuzu hatırlayın, hayal gücünüz ne kadar verimliydi, daha mutluydunuz ve çok daha serbesttiniz.
*Çalışmalardan önce çay, sigara, kahve ve alkol gibi yapay gevşetici ve uyarıcı maddeleri almamaya özen gösterin. Bu gibi maddeler çalışmalardaki kontrolü sağlamanıza engel oluştururlar.
*Çok gerginseniz, büyük bir sıkıntınız varsa, ilk başlarda o gün çalışmayı yapmakta ısrar etmeyin. Ancak unutmayın ki bu çalışmaların düzenli yapılması, daha sonra sizin hayatınızda çeşitli baskılardan uzak durmanıza yardımcı olacaktır.
*Gözlerinizi yumduğunuz anda bir alfa demeti ortaya çıktığı için, çalışmaya başlamadan önce bu özel duruma kendinizi bir çok kez konsantre etmeli ve bu durumu uzatmaya çalışmalısınız.

Alfa Şuurunun Yakalanması:

Rahat bir şekilde uzanın….
Sabit bir noktaya bakışlarınızı odaklayın. Bu noktaya dikkatle bakın…. Bu noktanın bütün ayrıntılarını gözden geçirerek bakın ve sonra gözlerinizi kapatın…
Gözlerinizi kapattığınızda bir anlık gevşeme hissedeceksiniz. Bu gevşeme üzerine konsantre olun ve uzatmaya çalışın. İlk denemede bunu hissedemezseniz, bir daha deneyin… Gevşemeyi bütünüyle hissettiğinizde göz kapaklarınızın çevresindeki minik kasları gevşeterek bunu derinleştirin.
Tekrar gözlerinizi açın….
Çok dikkatli olun….Sanki o nokta kaçıp gidecekmiş gibi davranın.Tüm ayrıntılarına dikkat edin.
Sonra tekrar gözlerinizi kapatın…
Dilinizdeki, çevrenizdeki, yüzünüzdeki bütün kasları gevşetin. Bu gevşek durumun sizi tamamıyla kaplamasına izin verin.
Tekrar gözlerinizi açın….
O anda gözlerinizi kapatmak isteyeceksiniz. Amam kapatmayın….Çok dikkatli olun. Gözlerinizi seçmiş olduğunuz noktaya iyice odaklayın.Zihninizin kayıp gitmesine izin vermeyin.
Tekrar gözlerinizi kapayın.
Alfa dalgasını hissedin ve bunu uzatın.Yavaş yavaş daha önce his hissetmediğiniz kadar bir yumuşama dalgasının sizi iyice sarmaya başladığı duygusuna şahit olacaksınız. Son bir kez gözlerinizi açarak çalışmayı baştan alın noktanıza iyice konsantre olduktan sonra gözlerinizi kapayın ve gevşeme halinin, giderek artarak tüm vücudunuzda ağır ağır dalgalandığını hissedin.
Artık çalışmanız bitene kadar gözlerinizi açmayacaksınız. Ama bu arada doğal olarak esnemek, aksırmak ya da kımıldamak isterseniz bunları da yapabilirsiniz.

Nefes Alma Egzersizleri
Nefes alma egzersizleri gevşeme çalışmalarının en temel uygulamalarından biridir. Gevşemenin sağlanmasında etkin bir rol oynar. Nefes alma tekniklerini uygularken burundan nefes alıp, ağızdan nefes vermek gerekir.

Nefes Alma Teknikleri Üç Safhadan Oluşur:
1. Yavaş nefes alma,
2. Nefes Tutma,
3. Nefes Verme.

Önce ağır ağır ve derin birkaç kez soluk alıp vermeye başlayın… Bunu yaparken sizi çevreleyen havanın kozmik bir enerji sağlayan sıvı olduğunu ve soluk alırken ciğerlerinize aktığını düşünün.
Artık özel bir teknikle nefes alıp vermeye başlayabilirsiniz:
İçinizden yavaşça 7 ‘ ye kadar sayarak soluk alın ve içinizden 3′e kadar sayarak soluğunuzu tutun… Gerilmeyi hissedin ve bu durumu koruyun… Sonra aynı tempoda 5′e kadar sayarak soluğunuzu yavaşça vermeye başlayın…. Soluğunuzu verdikçe sizi kapsayan gevşeme durumuna geçtiğinizi hissedeceksiniz. Bunu 7 kez tekrar edin ve sonra kendi temponuza dönün.
Soluk alıp verme çalışmalarını yaparken ciğerlerinizin üst kısmını da kullanmaya özen gösterin.
Kendinizi içinizden hissedin ve ağır ağır düzenli bir şekilde nefes almaya devam edin….Bu düzenli soluk alış verişi, sizi beşikteymiş gibi ağır ağır sallamaya ve sakinleştirmeye devam edecektir.
Zihninizi tamamen kendi haline bırakın….Şimdiye kadar hiç tatmadığınız büyük bir huzur duygusunun içinizden sizi sarmalamasına izin verin.Bir kaç dakika sonra alfa ritmi ile beyin ritimleriniz tamamen uyum sağlamış olacak. Bugüne kadar hiç tatmadığınız bir huzur ve rahatlık hali içinde olacaksınız.

Bu arada kendinize :

“Gevşiyorum…….gevşiyorum…… ” diye içinizden telkinde bulunun. Gevşemenin şuuruna varın. Bir süre sonra enerji ve düşüncenizin kaynağı ile tam bir uyum içinde olacaksınız.
Artık uyku ile uyanıklık arasındaki şuur halinin içindesiniz. Her “gevşiyorum…” diye düşündüğünüz an, vücudunuz, beyniniz, tüm benliğiniz gevşemeye hızla devam edecek….

Olumlu Sözler
Çalışmalarınızı daha olumlu hale getirmek ve kolaylaştırmak için aşağıdaki telkinsel sözleri kendi kendinize içinizden tekrarlayabilirsiniz.

* Vücudumu hissediyorum.
* Ve onu tamamen serbest bırakıyorum.
* Çalışmalarım ilerledikçe daha rahat gevşiyorum.
* Her gün her yönden daha iyiye gidiyorum.
* Güvenimi geliştiriyorum. Hayata güveniyorum.
* Kendime güveniyorum.
* Gayet rahat, gayet sakinim…

Gevşemenin Derinleştirilmesi:

Çalışmalarınızın bu bölümünde gerçekleştireceğiniz tekniklerle, gevşeme halinizi daha fazla derinleştireceksiniz. Buraya kadarki uygulamalarınız sizi hafif gevşeme dediğimiz bir şuur hali içine sokacaktır….Şimdi bir adım daha öteye geçiyoruz…Hiç bir endişeye kapılmadan kendinizi tamamen çalışmanın akışına teslim edin.
Bedeninizin bir fabrika olduğunu, hücrelerin de orada çalışan birer işçi olduklarını varsayın. Önce sağ ayak baş parmağınıza konsantre olun ve oradaki işçilerin yavaş yavaş yürüyerek ayağınızın bileğine kadar geldiklerini düşleyin. Daha sonra diğer parmaklarınızdaki işçilerin ayak bileğinize gelip toplanmasına izin verin. Onların ağırlıklarını hissedin. Ayak bileğinizde toplanan işçileri şimdi de yavaşça kaval kemiğinizin üzerinden dizinize, kalçanıza, göğsünüzü takip ederek boynunuza, yanaklarınızdan geçerek tam alnınızın ortasına kadar çıkartın. Hepsi orada toplansınlar….
Daha sonra aynı işlemi sol ayağınız için de uygulayın.
Şimdi de sıra ellerinize geldi….
Aynı metotla sağ baş armağınızdan başlayarak önce tüm parmaklarınızdaki işçilerin bileğinizde toplanmasını daha sonra da kolunuzun üst bölümlerine doğru hareket ederek, omuz ve boynunuzdan geçerek; alnınızın ortasındaki diğer işçilerle buluşmasını sağlayın. Bunun aynısını sol eliniz için de yaptıktan sonra, alnınızda toplanan, iki kaşınızın arasında toplanan tüm işçilerin havaya doğru yükselerek sizi terk ettiklerini düşleyin. Bırakın havaya doğru yükselerek gitsinler. Onların ağırlıkları, yerini büyük bir hafiflemeye bırakmaya başlayacaktır. Bunu hissedin… Gittikçe hafiflediğinizi, adeta havada yüzercesine dalgalanmaya başladığınızı göreceksiniz.
Bu andan itibaren artık vücudunuzu hissedemeyebilirsiniz. Vücudunuzun sanki tüm odayı kaplamışçasına şiştiği duygusuna da kapılabilirsiniz.
Hedeflenen alfa şuuru ve derin gevşeme haline girmiş bulunuyorsunuz…. Tamamen gevşemiş durumdasınız…. Kendinizi tam anlamıyla bu şuur içine terk edin….Neler oluyor diye mantık yürüterek olayın akışını engellememeye özen gösterin. Bırakın her şey kendi doğallığı içinde gelişsin. Alfa ritminin getirdiği o olağanüstü gevşeme halini bir müddet daha yaşayın.
Kontrolün Tekrar Ele Alınması
Kendinizi gevşemiş durumdan çıkarmaya, bu alfa şuuru durumunu yavaş yavaş terk etmeye hazırlayın. bu gevşeme durumundan çıkarken, bütün vücudunuz en iyi durumda olacak. Görüş keskinliğiniz artacak, çevrenizi daha canlı göreceksiniz. Büyük bir huzur haliyle beraber aktif bir canlılık hissedeceksiniz.
Kendinizi gevşeme durumundan çıkarmaya en az 1.5 dk kala hazırlayınız….Yavaş yavaş gevşeme halinizin sona erdiğini kendinize telki edin…..
Gözlerinizi açtığınızda bu çalışmanın sonuna gelmiş olacaksınız. Artık gözlerinizi açabilirsiniz.
Bu çalışmanın süresi 25-30 dk ile sınırlıdır. Bu süreleri aşmamaya dikkat ediniz.
20 dk’lık bir gevşeme çalışmasıyla 8 saatlik uykuya eşdeğer bir enerji toplayabilmeniz mümkündür.

Kaynak :Alıntıdır

Beynin Performansını Artırmak için Nefes Çalışmaları

Burun Kanallarını Değiştirerek Nefes Alışverişi
Nefesin burun delikleri arasında yer değiştirilerek alınması, sempatik ve parasempatik sinir sistemlerini, beyinin sağ ve sol loblarını etkileyerek çok derinlerde hayat ritminize de tesir eder. Farklı burun deliklerini kullanarak beyine değişik tesirler yüklenebilir ve amaca uygun istenilen fayda temin edilebilir. Genelde beynimizin sol yarımküresi vücudumuzun sağ yanını, sağ yarımküresi de sol yanını kontrol eder. Sözel, duyusal ve duygusal yanlarımız sol yarımküre, mantık, yaratıcılık ve bilimsel yanlarımız ise sağ yarımkürece yönlendirilir. Örneğin konuşma sorunlarınız varsa burnunuzun sol kısmını kapatarak sağ kısmından derin nefes almak, ya da yaratıcılık konusunda sorun yaşıyorsanız ise o zaman sağ tarafı kapatıp sol burun deliğinden derin nefes alınız. Bu tür çalışmalarla her iki alanda ilerleme kaydederek, istediğiniz yönde kuvvetlenebilirsiniz.
    Birkaç kez derin diyafram nefesleri aldıktan sonra, burun deliklerinizi parmaklarınızla açıp kapatmak üzere hazır hale gelin.  Sağ burun deliğini kapatarak sol kanaldan yavaş ve derin bir nefes alınız. Arkasından sol burun deliğinizi kapatıp, sağ burun deliğinizden havayı dışarı veriniz. Daha sonra bu defa tersinden sağ burun deliğini kapatarak sol kanaldan nefes alın ve sol burun deliğinizi kapatıp, sağ burun deliğinizden havayı dışarı vererek turu tamamlayın. Bu işlemi on kez tekrarlayınız. Sonra gözlerinizi kapatın. Her iki burun deliğini beraber kullanarak on kez derin alınan ve uzunca verilen nefes alışverişleri gerçekleştirin. Bir süre daha sayı saymadan derin diyafram nefesleri alıp uzun bir şekilde vermeye devam edeceğiniz bu süre içinde düşünce yapınızı takibe alın. Tüm vücudunuzu dinleyin. Tüm kaslarınızın gerginlik nedenleri üzerinde düşünerek size anlatmak isteyecekleri hikâyelerine sezgisel olarak açık hale gelin. Bir süre sonra gözlerinizi açtığınızda kendinizi dünyaya yeni gelmiş gibi enerjik ve tamamlanmış hissedeceksiniz.

Nefesi derinleştirerek, yavaşlatmak
   Yere sırtüstü uzanıp, gözlerinizi kapatıp, relaks bir müzik eşliğinde bir süre nefes alışverişlerinizi takip ederek izleyin. Şimdi düzenli nefes çalışmaya başlayarak öncelikle dört eşit zamanlı nefes alışverişi gerçekleştirin. Nefesinizi iki saniyede alıp, iki saniye bekleyin, iki saniyede verin ve tekrar iki saniye bekleyin. Bu turu en az on kere tekrarlayın.
   İkinci on sayılı turda iki saniye nefes alıp dört saniye tutarak ve iki saniyede verip dört saniye tutarak nefes alışverişlerinizi yavaşlatmaya başlayın.
   Üçüncü onlu turda yine dört zamanlı nefes çalışmasını bu defa dörtlü sayılar üzerinden gerçekleştirin. Nefesi dört sayıda alın, dört sayıda tutun, dört sayıda verin ve dört sayıda tutun.
    Dördüncü turda nefesi iyice yavaşlatmak için dört sayıda alın, sekiz sayıda tutun, dört sayıda verip tekrar sekiz sayıda tutarak çalışmayı sonlandırın.
   Bu egzersizi bir hafta süreyle günde en az bir kere tekrarlayınız. İkinci hafta çalışmaya beşinci ve altıncı turları dâhil edebilirsiniz. Beşinci turda nefesi altı saniyede alıp, altı saniye tutup, altı saniyede verip, altı saniyede tutarak gerçekleştirin. Altıncı turu ise altı saniyede alıp, on iki saniyede tutup, altı saniyede verip tekrar on iki saniye nefesi tutarak gerçekleştirmelisiniz.

Nefes Tutma
   Nefesinizi bir süre tuttuğunuz zaman, kandaki karbon dioksit miktarı yükselir. Bu da karotis arteri denen ve beyne oksijen taşıyan atardamarın genişlemesine yol açar. Kendinizi aşırı zorlamadan düzenli olarak nefes tutma egzersizleri yaparsanız, karotis arterlerinin devamlı olarak genişlemesini sağlarsınız. Bu durumda beyninize giden kan miktarında artış olduğunda dokulara daha fazla oksijen taşınır. Toksinler hızla toplanarak dokular daha fazla temizlenirler. Daha sağlıklı bir beden ve daha yüksek potansiyellerde çalışan bir beyin kullanımına sahip olunur. Beynin tüm fonksiyonlarında hissedilir gelişmeler gözlenir. Nefes tutma çalışmaları birçok farklı şekilde yapılabilir.

Egzersiz
    Oldukça derin bir nefes aldıktan sonra kendinizi aşırı zorlamadan dayanabileceğiniz kadar tutun. Daha sonra nefesinizi yavaşça boşalttıktan sonra bir dakika boyunca normal nefesler alıp verin.
    Sonra derin bir nefes alıp ciğerlerinizdeki havayı tamamen boşalttıktan sonra, kendinizi fazla zorlamadan nefesinizi dayanabildiğiniz kadar tutmaya çalışın. Sonrasında nefesiniz normale dönünceye kadar bekleyin.
Bu çalışmayı bir hafta süresince günde en az bir kere tekrarlayın. İkinci hafta, bilinçli olarak nefesinizi daha fazla tutmak için ısrarcı olmalısınız. Önce derin nefes alıp en az bir dakika kadar nefesinizi tutmaya çalışın. Bir dakika bekledikten sonra derin nefes alıp tamamını boşalttıktan sonra en az otuz saniye nefesinizi tutmaya çalışın. Bir dakika boyunca normal nefes alışverişleri yaparak nefesinizin düzelmesini bekleyin. Bu çalışmayı da bir hafta süresince günde en az iki kere yapabilirsiniz. İlk denemenizde dolu nefesle bir dakika, boş nefesle otuz saniye tutmanızda yarar vardır. Bir ay sonunda dolu nefesle iki dakika, boş nefesle bir dakika süresince nefesinizi tutmalısınız.



Mustafa KARTAL 

Neden Burun? Neden Diyafram?

    Bircok kisi dogru nefes almayi bilmemektedir. Bircok kiside dogru nefes aldigini dusunerek, dogal olmayan yollardan solunum yapmaktadir. Ortaya cikan sonuc, bu konuda yetersiz bilgi kapasitesine sahip oldugumuzdur. Nefesi agizdan almak cok sik karsilasilan, vucut sistemimize uygun olmayan, arkasinda anatomik bir rahatsizligi gizleyen sig bir aliskanliktir. Insanlarin buyuk cogunlugu nefes alirken omuzlarini ve gogsunu yukari kaldirarak ve karni iceri cekerek nefes alir. Bu okul yillarindan beri bize yuklenmis olan ve beden egitimi derslerinde dik dur, karnini iceri cek, gogsunu sisir komutlarinin bizde biraktigi izlerdir.
Oysa dogru nefes almak nerdeyse bu tanimlamanin tam tersidir. Rahat ve kendini kasmadan durarak, karnini disari dogru genisleterek, gogsunu ve omuzlarini kaldirmadan sessiz, dogal ve abartisiz bir nefes almak onerilmelidir. Dogru ve kapasiteli nefes alabilmeniz icin omuzlarinizdan degil diyafram adalesini kullanarak karnin hissedebilecegimiz en alt bolgesinden nefes almaliyiz. Bu cigerlerimizin karnimizda oldugu anlamina gelmez.
    Cigerlerin asil kapasiteli olan alt kisimlarinin genisleyebilmesi icin, bos alana ihtiyaclari vardir. Biz bagirsak, mide, dalak, karaciger gibi organlarimizi asagiya cekerek, cigerlerimizin genislemesi icin yer acmaktayiz. Bu yuzden mumkun oldugunca karnimizin hissedebildigimiz ve becerebildigimiz en alt kisimlarini kontrol altina alarak asagi cekmek, en azindan o bolgede genislemek gerekmektedir. Dogru nefes burundan alinip verilendir.
    Burun ici yapisi, yapiskan bir sivi ve killar icermektedir. Bu ortam, aldigimiz nefesle cigerlerimize gidecek olan havanin filtre edilmesini saglar. Havadaki toz ve benzeri zerrecikler yapiskan siviya ve killara yapisarak cigerlere ulasmadan bir temizlenme isleminden gecerler. Burun icindeki ortam, cigerlerimizdeki isi ve nem orani acisindan aynidir. Burun, icinden gecen havayi cigerlerin ortamina uyumlar. Ancak burundan nefes alindiginda yeterli basinc saglanip cigerlerin butunu solunuma sokulabilir.
    Nefes yolunu bir soba borusu gibi algilarsaniz, o borudaki uflenen havanin basinc kuvvetinin borunun uzunluguyla orantili olacagini bilirsiniz. Siz burun ve diyaframi kullandiginizda, nefes yolunu en uzun mesafeyi olusturacak sekilde kullanmis olursunuz. Bu basinc, az kuvvetle cok is yapmak anlaminda tam kapasiteli bir ciger kullanimi olarak akcigerlerin hava kesecikleri icin yeterli oranda sikisip acilma kuvvetini olusturur.
Burundan nefes aldigimizda, uzerinde ‘prana’ dedigimiz manyetik enerjiyi tasiyan hava, burnun hemen arkasindaki beyne en yakin sinus bosluklarindan gecerken, uzerinde tasidigi ‘suptil’ enerjiyi beyne temas ettirerek manyetik bir etki olustururlar.
    Diyaframi gerdiginizde ya da diyaframa dayandiginizda yumusak damaga yani kubbe dedigimiz burun arkasina da otomatik dayanmis olursunuz. Yani burun ve diyafram birbirleriyle iliskili ve kombine calisirlar. Hangisine yonelirseniz yonelin digerine de tesir yollamis ve aktive etmis olursunuz.
Ister fizik bedeninizi, ister duygu bedeninizi, ister man-telitenizi iyilestirmeye calistirdiginizda burun ve diyaframi beraberce kullanmak zorundasiniz. Diyaframi altta ve kontrol altinda tutmaya gayret ederken, yumusak damaginizi da yukari dogru acarak esnetmek zorundasinizdir. Aradaki bu-tun orta solunum, ust solunum, yutak farenks ve larenks yardimci elemanlardir. Kacinilmaz olan burun ve diyafram birlikteligidir.
Burnun iki delikli olmasinin, bolgelere ve iklimlere gore degisik bicimlerde olusmasinin cok ozel anlamlari vardir. Ornegin sicak ve nemli tropikal iklimin tipik insan burnu kisa ve genis deliklidir. Soguk iklim insanlarinin burnu uzun ve dar deliklidir.
     Butun fizik uygunluklarin diger boyutlarda karsiliklari vardir ve birbirinden ayri ve celisik degildirler. Burnun yaninda agizdan nefes almayi devreye sokmak ancak, burun yollarinin hastalik veya bir travma neticesinde tikanmasi durumunda dusunulmelidir. Uykuda horlama rahatsizliginin sadece agiz yolu ile solunum yapanlarda goruldugunu ve horlamanin tamamen dogru nefes alamama sorunu oldugunu bir kere daha tekrarlayalim.
Bazi ozel durumlar da ornegin kosarken ve sarki soylerken yeterli nefesi yetistirebilmek icin burun nefesinin yaninda agiz nefesini de kullanmak nadiren de olsa gerekebilir. Cigerleri diyafram vasitasiyla asagiya cekmek, kalbin uzerindeki baskinin azalmasini saglar ve bu sayede mide ve bagirsak gazlarinin kalbi sikistirmasi kismen engellenmis olur. Diyafram adalesinin kullanilmasiyla asagi ve yukari hareket etmek zorunda birakilan organlar icin bu hareketlilik masaj anlami tasimaktadir. Rahat nefes almak icin mide ve bagirsaklarin hazimsizlik nedeniyle siskin kalmamalarini temin etmek gerekmektedir. Siskinlik yaratacak besinlere nefesinizi yogun kullanacaginiz zamanlarda ornegin; bir konferans konusmasi, sarki soyleme oncesi veya spor yapma oncesi dikkat etmek gerekebilir.
   Kapasiteli birkac diyafram nefesiyle onemli toplanti veya sinav onceleri, yogun stres hallerinde sinir krizlerinde, yolculuk esnasindaki arac tutmasi nedeniyle olusan mide bulantilarinda suratli bir iyilesme saglayabilirsiniz. Kapasiteli birkac diyafram nefesi ile onemli toplanti veya sinav onceleri, yogun stres hallerinde, sinir krizlerinde, yolculuk esnasindaki mide bulantilarinda suratli bir iyilesme saglayabilirsiniz.

Mustafa Kartal

Ho'oponopono Yöntemi Nedir

Ho'oponopono Yöntemini son zamanlarda sıkça duymaya başladık, birçoklarımıza göre telaffuzu zor gelen bir cümle ama kazandırdıkları ve kattığı değerler bir mucize.
Joe Vitale’nin  Dr.Ihaleakala Hew Len’den öğrenerek Zero Limit kitabında anlattığı şekliyle aktarıyorum.
Bu yöntem; karşımızdaki insanın yaşadığı duyduğumuz öğrendiğimiz anda bizim sorunumuz olarak algılayıp kendi içimizde bundan arınarak karşımızdakini de arındırma yolunu öğretiyor. Sadece insanlar değil her şeyi arındırıp temizlemenin yoludur bu. Tüm bilinen ya da bilinmeyen negatif enerjileri, pozitif olanla değiştirerek arındırır. Bunun içinde sevgi yi kullanır. 4 temel kalıp vardır.
 seni seviyorum
özür dilerim
lütfen beni affet
teşekkür ederim
 cümlelerinden oluşur. Uygulamada çok kolay ve kısa sürede de sonuç veriyor.

 Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var: kendi için. 2 yıl önce, Hawaii'de, bir koğuş dolusu akıl hastası suçluyu onları hiç görmeden tedavi eden bir terapist olduğunu duymuştum. Terapist, hastaların dosyalarını incelemiş ve sonrasında kendisinin bu kişilerin hastalıklarını nasıl yarattığını görmek için kendi içine bakmış. Kendisi geliştikçe, hastalar da gelişme göstermiş. Bu hikâyeyi ilk duyduğumda bunun bir şehir efsanesi olduğunu düşünmüştüm.



Biri, kendini iyileştirerek başkalarını nasıl iyileştirebilirdi ki? Bu kişi bilge bir kişi olsa bile akıl hastası suçluları nasıl iyileştirebilirdi? Anlamamıştım. Mantıksızdı. Ve hikâyeyi unutup gittim.
Ta ki hikayeyi bir yol sonra yeniden duyana kadar. Terapistin ho'oponopono adında bir Hawaii iyileştirme yöntemi kullandığını duydum. Daha önce bu yöntemi duymamıştım. Hikayeyi yeniden unutup gitmek istemiyordum. Anlatılanlar tümüyle doğruysa, hakkında daha fazla şey öğrenmeliydim. Şu ana kadar "sorumluluk" kelimesinin anlamını, yaptıklarımdan ve düşündüklerimden sorumlu olduğum şeklinde anlardım. Daha ötesinden değil. Ve çoğu insanın da böyle düşündüğünü sanıyorum. Biz yaptıklarımızdan sorumluyuz, başkalarının yaptıklarından değil. Birçok akıl hastasını iyileştiren Hawaiili terapist bana sorumluluğun ne demek olduğu konusunda yeni bir bakış açısı kazandırdı. Adı Dr. Ihaleakala Hew Len. İlk telefon görüşmemiz yaklaşık bir saat sürdü. Ona hikayenin tamamını bana anlatıp anlatamayacağını sordum. Bunun üzerine Len Hawaii Eyalet Hastanesi'nde dört sene boyunca çalıştığını söyledi. Ve hikayesini anlattı.
Akıl hastası suçluların bulunduğu koğuş oldukça tehlikeliymiş. Terapistler bir ay içinde istifa ediyorlarmış. Hastane personeli sıkça hastalık izni alıyormuş ya da istifa ediyormuş. Hastalar tarafından saldırıya uğrama korkusundan dolayı, koğuşta sırtlarını duvara çevirerek yürüyorlarmış. Kısacası burası yaşamak, çalışmak ya da ziyaret etmek için hoş bir yer değilmiş. Dr. Len bana hastaları hiç görmediğini anlattı. Ofisinde oturup hastaların dosyalarını incelemiş.
Hastaların dosyalarına bakarken kendi üzerinde çalışmış. Ve kendi üzerinde çalıştıkça hastalar iyileşmeye başlamış.
"Birkaç ay sonra, daha önceden ellerli kelepçeli dolaşan hastalara serbestçe dolaşmaları için izin verilmeye başlandı," dedi bana. "Ağır ilaç tedavilerine maruz kalan hastalar ilaç tedavilerini bıraktılar. Serbest bırakılmaları konusunda hiç ihtimal olmayanlar serbest kaldı." Şaşkınlık içindeydim…
"Sadece bu kadar değil," diye devam etti. "Ve personel işe gelmekten hoşlanmaya başladı. İşe gelmeme ve sıkça olan işten ayrılmalar bitti. Personel ihtiyaçtan daha fazla sayıda olmaya başladı, çünkü hastalar serbest bırakılıyordu. Personelin yapacak bir işi kalmamıştı. Bugün, bu koğuş kapalı."
 Ve işte en önemli soru: "Bu insanların değişimine sebep olacak ne yaptın?" dedim
"Onları yaratan kendi parçamı iyileştirdim sadece," dedi. Anlamadım…
Dr. Len hayatından sorumlu olmanın, hayatındaki her şeyden sorumlu olmak olduğunu söyledi -aslında basit, çünkü her şey senin hayatında oluyor. Tam manasıyla, tüm dünya senin yaratımın.
“Hmmm... Kolay sindirilebilir bir şey değil. “
Söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmakla, hayatındaki tüm insanların söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmak farklıdır. Gerçek şu ki eğer hayatının sorumluluğunu alıyorsan hayatında gördüğün, işittiğin, tattığın, dokunduğun ya da herhangi bir şekilde deneyimlediğin her şey senin sorumluluğun altındadır.
Çünkü hepsi senin hayatında olmaktadır. Terör eylemleri, ülke yöneticileri, ülkenin mali durumu ve hoşuna gitmeyen diğer şeyler, hepsi şifalanmak üzere sana geliyor. Onlar aslında yoklar… Onlar sadece iç dünyanın birer yansıması…
Sorun onlarda değil, sende. Onları değiştirmek istiyorsan, kendini değiştirmelisin.
Bunu kabul etmeyi ve hayata geçirmeyi bir kenara bırak, kavramak bile kolay değil; biliyorum.
Suçlamak sorumluluk almaktan kolaydır. Fakat Dr. Len'le konuştukça onun kendisini nasıl iyileştirdiğini ve ho'opnopono yönteminin kendini sevmek anlamına geldiğini kavramaya başladım.
Hayatının gelişmesini istiyorsan, onu iyileştirmelisin. Eğer birini iyileştirmek istiyorsan -akıl hastası bir suçlu bile olabilir bu- bunu ancak kendini iyileştirerek yapabilirsin.
Dr. Len'e kendisini nasıl iyileştirdiğini sordum. Hastaların dosyalarına bakarken ne yapmıştı?
"Sadece, tekrar ve tekrar 'özür dilerim' ve 'seni seviyorum' dedim," dedi.
Bu kadar mı?
Bu kadar.
Sonuç olarak, kendini sevmek kendini geliştirmenin en önemli yoludur ve kendini geliştirdikçe dünyan gelişir.
Bu konu hakkında bir örnek vermeme izin verin:
Bir gün biri bana beni üzen bir e-posta gönderdi. Eskiden olsa, bu konu üzerindeki çalışmamı, zayıf duygusal noktalarımı araştırarak ya da hoş olmayan bu e-postayı gönderen kişinin bunu neden yapmış olabileceğini bulmaya çalışarak yapardım. Bu sefer, Dr. Len'in yöntemini kullanmaya karar verdim. İçimden "Özür dilerim" ve "Seni seviyorum," dedim. Bu dediklerimi özellikle bir kişiye yönelik söylemedim. Sadece, dış koşulları yaratan içimdeki parçamı iyileştirmesi için, sevginin ruhunu yardıma çağırdım. Bir saat sonra aynı kişiden bir e-posta daha aldım. Önceki e-posta için özür diliyordu. Bu özür için herhangi özel bir eylemde bulunmamıştım. Ona herhangi bir şey yazmamıştım. "Seni seviyorum" diyerek içimdeki, o kişiyi yaratan parçamı iyileştirmiştim.
Daha sonra Dr. Len tarafından düzenlenen bir ho'oponopono workshopuna katıldım. 70 yaşında, saygıdeğer yaşlıca bir şaman. Ve bir münzevi gibi. Çekim Yasası Sırrı adlı kitabımla ilgili güzel şeyler söyledi. Kendimi geliştirirsem, kitaplarımın titreşiminin artacağını ve okuyucuların bunu hissedeceklerini söyledi. Kısacası, kendimi geliştirirsem okuyucularım da gelişecekti.

"Şu anda piyasada, dış dünyada olan kitaplar hakkında ne dersin?" diye sordum.
"Onlar orada değiller,"dedi. Bilgeliği aklımı karıştırmıştı. "Onlar hala içinde."
Dış dünya diye bir şey yok.
Bu gelişkin tekniği hak ettiği derinlikte anlatabilmek için bir kitap yazmak gerekir ama kısaca şunu söyleyebiliriz.
Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var: kendi için.
"İçine baktığında, bunu sevgiyle yap."

1.Ne olduğuna dair hiçbir fikriniz yok.
İçinizde ve etrafınızda olan her şeyin, bilinçli ya da bilinçsiz, farkında olmanıza imkan yoktur. Bedeniniz ve aklınız şu anda çalışmaktadır ve bunun farkında değildir. Ve havada, radyo dalgalarından düşünce formlarına kadar görünmeyen sayısız sinyal bulunmaktadır ve sizler bunların hiç birini bilinçli olarak algılamazsınız. Gerçeği söylemek gerekirse, tam şu anda kendi gerçeğinizi yaratmaktasınız ama bu olay bilinçli bilginiz ya da kontrolünüzün dışında, bilinçsizce olmaktadır. Bu nedenle istediğiniz kadar olumlu düşünün gene de yaralanırsınız. Yaratıcı olan bilinçli zihniniz değildir.
2. Her şeyi kontrolünüz altında tutamazsınız
Elbette ki olan her şeyden haberiniz olmadığı için, onları kontrol edemezsiniz. Dünyaya emredebileceğinizi düşünmek egosal bir hatadır. Şu anda dünyada neler olduğunun çoğunu egonuz göremediğine göre, sizin için en iyisine egonuzun karar vermesine izin vermek hiç de bilgece olmaz. Seçim sizin elinizde, ama kontrol değil. Ne deneyimle meyi tercih edeceğinize karar vermek için bilinçli zihninizi kullanabilirsiniz, ama onu ifade edip edemeyeceğinizi ya da bunu nasıl ve ne zaman yapacağınızı kendi haline bırakmalısınız. Teslimiyet anahtardır.
3. Yolunuza her ne çıkarsa onu iyileştirebilirsiniz.
Yaşamınızda önünüze çıkan her şey, oraya nasıl geldiğine bakmaksızın, iyileştirmek içindir, çünkü şu anda sizin radarınızdadır. Buradaki varsayım, eğer onu hissedebiliyorsanız, onu iyileştirebilirsiniz de. Eğer onu bir başkasında görebiliyorsanız ve bu sizi rahatsız ediyorsa, o zaman iyileştirmek için oradadır demektir. Ya da Oprah'ın bir keresinde söylemiş olduğu gibi, "Eğer onu fark edebiliyorsanız, ona sahipsinizdir." Onun neden hayatınızda olduğuna ya da oraya nasıl geldiğine dair hiçbir fikriniz olmayabilir, ama artık farkında olduğunuza göre, onu serbest bırakabilirsiniz. Karşılaştığınız şeyleri ne kadar iyileştirirseniz, tercih ettiklerinizi ifade etmede o kadar net olursunuz, zira başka şeyleri kullanmak için gereken enerjiyi serbest bırakmış olursunuz.
4. Tüm deneyimlerinizden %100 sorumlusunuz.
Hayatınızda başınıza gelenler sizin suçunuz değildir, ama sizin sorumluluğunuzdadır. Kişisel sorumluluk kavramı söylediğiniz, yaptığınız ya da düşündüğünüzün ötesindedir. Hayatınızda yer alan diğer herkesin dediklerini, yaptıklarını ve düşündüklerini de içerir. Yaşamınıza meydana gelen her şeyin sorumluluğunu tamamen alırsanız, o zaman herhangi bir kişi bir sorunu su yüzüne çıkardığında, o sizin de sorununuz olur. Bu üçüncü ilkeye bağlanır, yani yolunuza çıkan her şeyi iyileştirebilirsiniz. Kısacası, şu anki gerçeğiniz için hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi suçlayamazsınız. Tüm yapabileceğiniz onun sorumluluğunu almak, yani onu kabul etmek, ona sahip çıkmak ve onu sevmektir. Karşılaştığınız şeyleri ne kadar çok iyileştirirseniz kaynak ile o kadar uyumlu olursunuz.
5. Sıfır limite iletiniz "seni seviyorum" cümlesini söylemektir.
Sizi her şeyin ötesindeki huzura, iyileştirmeden ifade etmeye götürecek bilet sadece "seni seviyorum" cümlesidir. Bu cümleyi Tanrı'ya söylemek içinizdeki her şeyi temizler ve böylece şu anın mucizesini yaşayabilirsiniz: sıfır limiti. Amaç her şeyi sevmek. Fazla kiloyu, bağımlılığı, sorunlu çocuğu ya da konuyu, eşi sevin; hepsini sevin. Sevgi sıkışıp kalmış enerjiyi değiştirir ve serbest bırakır. "Seni seviyorum" demek Tanrıya deneyimleme dileğinizin gerçekleşmesidir.
6. İlham niyetten daha önemlidir.
Niyet zihnin oyuncağıdır; esinlenme Tanrı'dan bir bildirimdir. Bir an gelir, yalvarmak ve beklemek yerine teslim eder ve dinlemeye başlarsınız. Niyet egonun sınırlı görüşünü temel alarak hayatı kontrol etmeye çalışmaktır; esinlenme ise Tanrı'dan gelen mesajı almak ve buna göre hareket etmektir. Niyetler işe yarar ve sonuç verir; esinlenme ise işe yarar ve mucizeler getirir. Hangisini tercih edersiniz?

Alıntıdır : Zero Limit - Joe Vitale, Dr.Ihaleakala Hew Len



************************************************


 Daha fazla yaratım aracı ve bilgi için kitaplarımı satın alarak hayatınıza  katkıda bulunmak ister misiniz?



Kontrol Sende - Çekim Yasası ve Bilinçaltı Dönüşüm Rehberi Kitabı - 2019 - 2 nci Baskı


 KONTROL SENDE
İzin Ver GELSİN, İzin Ver OLSUN
Çekim yasası ve Bilinçaltı Kayıt Dönüşüm Rehberi

Düzenlemiş İkinci Baskı


************************************************


Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı


Daha İyi Bir yaşam için

BİLİNÇLİ YARATMA SANATI


******************************

Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com

Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464

www.halissahiner.com




*********************************************