Geveze Zihninizi Susturun - Zihnimde Huzur, Sakinlik,Uyum ve Denge Hakim.


Hayatımızda ne yaşıyorsak düşüncelerimizle hayatımıza biz çekiyoruz. Bunu sağlayan şey ise bizim zihnimiz. Zihnimizde, bedenimiz gibi canlı bir sistem ve yaşamını sürdürmek ve enerji üretebilmesi için onunda yakıta ihtiyacı var. 
Bedenimizin ihtiyacı olan şeyler fiziksel yiyecekler, zihnimizin ki ise düşüncelerimiz. Bedenimiz yiyecekleri sindirerek enerjiye dönüştürürken zihnimizde düşünceleri enerjiye dönüştürüyor. Güçlü ve sağlıklı bir beden istiyorsak yapmamız gereken şey yediklerimize dikkat etmemiz, güçlü ve huzurlu bir yaşantı istiyorsak ta zihnimizde yakıt olarak kullandığımız düşüncelerimize dikkat etmemiz gerekir.
Abur cubur rasgele yediğimiz yiyecekler nasıl midemizi bozuyor ve tüm kimyamızı değiştiriyorsa aynı şekilde kontrol etmediğimiz düşüncelerde bizim zihnimizin dengesini bozarak duygusal tepkiler vermemize neden oluyor. Bu duygusal tepkileri anlamadığımız ve bu enerjiyi boşaltamadığımızda ise vücudumuzda hastalık diye tabir ettiğimiz yansımaları oluşmaktadır.
Bedenimizle ilgili konularda vücudumuz yediğimiz yiyeceğe bazen hızlı bir şekilde fiziksel bir tepki verdiği için uygun olmayan yiyecekten vazgeçebiliyoruz bazen de vücut onunla içten içe mücadele ederken zararlı kimyasallar vücudun bazı yerlerinde birikiyor ve tolare edilme miktarı aşılınca ortaya çıkıyor.
Zihinde ise durum biraz daha farklı olmakta rahatsız olayını anlamak bilinçaltının çalışması konusunda yeterince bilgili olmadığımız için bazen yılları almaktadır. Bu nedenle de farkına varmak ya da çözüm uzun bir süreç almaktadır.
Zihnimizde sürekli bir hareket vardır. Zihnimiz düşünceleri yakıt olarak kullanarak bunları enerji haline getirir. Enerji kaliteside kullanılan yakıta bağlıdır. İstediğimizi elde etmek için isteğimize uygun kaliteli bir enerji yaymalıyız. Bir yerden bir yere su taşımak istediğinizi düşünün, suyun kontrolsüz üstü açık bir kanal içinde her türlü pislik ve çakıl taşı vb malzeme karışan bir ortamda taşıdığınızı düşünün. Diğer taraftan alacağınız suyun kaliteli olmayacağı da aşikârdır. Bunlar için gerekli tedbirleri almak zorundasınız. Suyun kaynağından başlayarak tedbir almak bize kaliteli şekilde suyun taşınmasını sağlar. Suyu boru içerisinde taşır, girişe bir filtre koyar ve fiziksel olarak kaynak ve boru çevresinde izalosyan yapıp koruma altına alırsanız çıkışta alacağınız suda buna uygun kaliteli olacaktır.

Bilinçaltı Kayıt Temizliği Yapma Rehberi

Hayatının kontrolünü eline almak isteyen kendini keşfetme arayışına giren birçok kişinin merak etti bir konu var.
Bilinçaltı kayıtlarımı değiştirme çalışması nasıl yapabilirim?
Nereden başlayabilirim?
Hangi adımları uygulayabilirim?

Bu konuda oldukça fazla mail almaya başladım. Uzun süredir yazmayı planladığım yazıyı yazma zamanının geldiğini anladım.
Gelen maillerden, yaptığım çalışmalardan edindiğim bilgi ve tecrübelerden yararlanarak nasıl bir çalışma yapılabileceğiniz konusunda size yo gösterebilecek bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
Kişilerle konuştuğumda ya da maillerde kişilerin hepsinin bakış açısı ve beklentileri hayatları ile birçok olumsuz olayları genel anlatıp bunlarla ilgili hemen bir çözüm beklemek.
Bir eczaneye girdiğinizi düşünün eczaneye giriyorsunuz birçok rahatsızlık sayıyorsunuz ve bana bir ilaç verin diyorsunuz. Eczacının vereceği ilacı kullanıp hemen iyileşmeyi bekliyorsunuz. Bu işlemin başarılı olma şansı sizce yüzde kaçtır?
Birçok insanın yaptığı durum bu kendiyle ilgili birçok olumsuz bir durum olduğunu anlatıp hatta bazen abartarak kendilerinin ne kadar bahtsız ne kadar sanşsız biri olduğunu söyleyerek alakalı alakasız birçok şeyi birbirine bağlayarak ne istemediklerini belirtiyorlar. Sonrada beklentileri olmadığı için birilerini suçluyorlar.
Çekim yasasını çalıştırmak ve bilinçaltı temizliği yapmak istiyorsanız öncelikle ne istediğinize odaklanmanız gerekir.
Klasik bir söz var “ Amacı olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardımcı olamaz.”
Ne istiyorsunuz?
Hayatınızda nelerin olmasını istiyorsunuz?
Bu istediğiniz şeyler gerçekten sizin istediğiniz şeyler mi?
Bunlara sahip olduğunuzda sizi tatmin edecekler mi?
Bunlara sahip olduğunuzda ne olacak?
 Kişilerin bu konudaki cevabı hazır: “Mutlu olacağım.” Mutlu olmak bir hedef değildir. Mutlu olmak bir seçimdir. Her an mutlu olmayı seçebilirsiniz.
Buradaki en önemli konu istediğinize sahip olmayı planladığınız şey sizin beklentilerinizi karşılayıp sizi tatmin edecek mi? İstediğiniz şeye sahip olduğunuzu beş duyunuzla hissetmeye çalışın. Ne oluyor ne hissediyorsunuz gerçekten tatmin oldunuz mu? Sonrasında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Basit bir örnek vereyim; birçoğumuzun hayallerinden birisi dünya ülkelerine seyahat etmektir. Kendinizi yurtdışında seyahat ederken düşünün nerelere gidersiniz? Nereleri görmek istersiniz? Tarihi yerler ilginizi çeker mi? Tarihi bir yerde olduğunuzu imgeleyin. Eserlere baktığınızı, eserlere dokunduğunuzu hissedin. Orada olmak size kendinizi nasıl hissettiriyor. Gerçekten istediğiniz şey bu mu? Şehirde gezdiğinizi, bir kafede oturup insanları seyrettiğinizi imgeleyin, içtiğiniz kahvenin sıcaklığını hissedin, insanların seslerini duyun ve içinize dönerek ne hissettiğinize bakın bu durum sizi tatmin ediyor mu? Gerçekten istediğiniz şey bu mu? Yalnız başına sokaklarda dolaşmak sizi tatmin ediyor mu?
Yoksa hedefim dediğiniz şey hedefim yok diye küçük düşmeyeyim diye başkalarının hedefinin sahip çıkılmış hali mi?


Regresyon Uygulaması - Bilinçaltı Kayıt Temizliğinde Kaynak Olaya Ulaşmak.



Bugün yaşadığımız sorunun kaynağı yirmi yıl öncesinde ya da çocukluğumuzda yaşadığımız deneyimimizde yatıyor olabilir. Geçmişten getirdiğimiz korkular, acılar ve hayal kırıklıklarımızla yüzleşmediğimiz zaman şimdiki hayatımızda ilişki kurmakta zorlanıyoruz, bağımlı oluyoruz ya da öfkemizi kontrol edemeyen bireyler haline dönüyoruz...
Sürekli olarak aynı olayları yaşayıp, hayatımıza aynı tür insanları çekiyor ve bundan rahatsızlık duyuyorsak bütün bunların kaynağı geçmişimizde zihnimize yerleştirdiğimiz düşünce kalıplarıdır. Ancak birçok kimse bunun farkında olmadığı ya da yaşadığı olaylardan kendini sorumlu tutmayı kabul etmek istemediği için etrafındaki insanları ve onların davranışlarını değiştirmeye çalışıyor. Etrafındaki insanları suçluyıp kurban rolü oynamayı tercih ediyor. 

Sürekli olarak sizi rahatsız eden aynı olayları hayatımıza çekiyorsanız köklü çözüm için yapmamız gereken şey ise bu olayların kaynağı olan bilinçaltı kayıtlarını bulup kaynakta onu çözümlemektir.



Örneğin evimizde sivrisinek tarafından sokulmamız gibi. Evimizin içinde sivrisinek varsa onlardan kurtulacak köklü çözümler bulmadığımız, evin içine girmelerini ve üremelerini engellemediğimiz sürece sivrisinekler bizi sokmaya devam edeceklerdir. Evin pencerelerine tel yapabilirsiniz ama kapı açık kaldığında ya da tel bir şekilde açık kaldığında sinekler eve girecektir. Bir başka tedbir olarak ilaçlama yapabilirsiniz. Fiziki tedbirlerle desteklemediğiniz sürüce ilaçlamanın etkisi geçtiğinde yine sinekler bir şekilde gelecektir. Sivrisineklerin ortaya çıkmasına neden olan bataklık kurutulmadıkça bu olay sürekli tekrarlanacaktır.
Yaşamımızın ilk 5-6 yılı bizim bilinçaltı kayıtlarımızın oluştuğu kritik yıllardır. Bakıma muhtaç bir durumda olduğumuz için hayatta kalmak adına anne ve babamıza bağlı bir hayat sürmekteyiz. Bu nedenle de bizi hayatta tutan kişilerin davranışları bizim için çok önemli olmaktadır. İstediğimizi elde etmek, yaşamımızı idame ettirmek için ihtiyaç duyduğumuz şeyleri almak adına anne ve babamızı memnun etmek için onların davranış kalıplarını alırken diğer taraftan da yaptığımızda onların bizi seveceklerini düşündüğümüz davranış kalıplarını ediniriz. Kendimizi güçsüz çaresiz bakıma muhtaç hissettiğimiz için onların birçok davranışını istesek ya da istemesekte kabul etmek zorunda kalırız. Onların geçmişten gelen bilinçaltı kayıtları nedeniyle şiddete, baskıya ya da tacize maruz kalabilir onlara itiraz edemediğimiz için bunların hepsini içimize atar öfke, kırgınlık, sevgisizlik, değersizlik birçok duygu ve korkunun oluşmasına izin veririz. İletişime açık olamadığımız kendimizi ifade edemediğimiz için bunları sırtımızda yıllarca taşırız. 
Hayatında sorun yaşayan ve hayatının kontrolünü eline almak isteyen birçok kişinin en çok ihtiyacı olan şey kaynak olayın farkına varmak ve ona ulaşmaktır. Bunun için yapmanız gereken şey kendinizde detaylı bir sorgu yapmaktır. Ancak bilinçli zihin devredeyken bazen bu sorgulardan istediğimiz verimi alamama ihtimali yüksektir. 

Kaynak olay tespitinde en kolay yöntem tüm vücudu gevşetip trans haline geçmek zihnimizi alfa dalgası seviyesine indirerek bilinçaltına ulaşmaktır.
 Kendini keşfetme yolculuğuna çıkan kişilerin kaynak olaya ulaşmalarında kullanabileceği telkin ses kaydını  ve içeriğini aşağıda paylaşıyorum. 

Bu ses kaydı regresyon olarak adlandırılan çalışmadır. Regresyon terapisi, bir konunun asıl kaynağına inmektir. 'Bana niye böyle yaptı?' diyerek kurban rolüne girmek ve sorunların nedenini başkasını suçlamak yerine sorunun kaynağının kendi içinde olduğunun farkına varmanızı ve yaşadığımız sorunla geçmişindeki olayın bağlantısını kurmamıza yardımcı oluyor.

Telkin ses kaydında hedef sadece kaynak olayı göstermeyi hedeflemektedir. Kaynak olayı tespit ettikten sonra kaynak olay içerisinde yaşadığınız his ve duygularınıza bakarak korkularını temizlemek ve yok etmek için EFT-Duygusal Özgürleştirme Tekniği, İçsel Temizlik, Z.Ponopono gibi teknikleri kullanabilirsiniz.
Bir seferde her sorunu halletmek mümkün olmayabilir. Bilinçaltı kayıtlaımız soğan gibi katman katmandır.  Bir yaşamın, ruhun sorununu sadece bir seferde hafifletebilirsin. Birkaç kez yapıldığında kalıcı çözümler oluşacaktır.

Sevgilerle
Halis Şahiner


Pozitif Gücün Büyüsü - Louise L. Hay

   Kendini keşif calışmasına başlayan insanlara kaynak olacak çok güzel bir kitap bilgisini burada paylaşmak istedim. Kitabın ana teması kendini sevmek üzerine yazılmış. Yıllarca dışarıda aradığımız uğruna bir çok ödün verdiğimiz sevginin aslında kendi içimizde olduğunu ve yapmamız gereken tek şeyin aslında kendimizi sevmek olduğu anlatan güzel bir kitap.
   Kendimizi sevdiğimizde dışarıdaki sevginin bir önemi kalmayacaktır. İçimizdeki sevgi açlığını doyurduğumuzda dışarıdaki sevgiye karşı açlığımızda biteceği için  sevgi karşılığı birilerine kendimizden ödün vermek zorunda kalmayacağız. Buda bize kendi değerimizin farkına varmamızı sağlayacaktır.
   Değersizlik duygusunun temelinde kendimizi sevmemiz yatıyor. Kendimizi sevmediğimiz için kendimize değer vermiyoruz. Başkalarının vermiş olduğu değeri kabullenemiyoruz. Kendimizi gerçek anlamda sevene kadar da değersizlik duygusunun altında ezilmeye devam ediyoruz.
   Bir çok insanla konuşurken bu konuyu söylediğimde insanlar kendilerini sevdiklerini söylüyorlar. Kendini sevmenin ne demek olduğundan habersiz cicili bicili elbise giyip, makyaj yapıp, güzel görünerek kendilerini sevdiklerini ifade ediyorlar.

Zayıflama Telkini ve Ses Kaydı



Faydalı olduğunu düşündüğüm bir trans telkinini paylaşmak istiyorum.
Bu telkini sağlıklı bir kiloya ulaşmak amacıyla kullanabilirsiniz.

Telkin ses kaydında önce tüm vücudun gevşetme telkinleri devamında ise transa geçirme telkinleri bulunmaktadır. Trans telkinlerinden sonra ise aşağıda metni bulunan ideal kiloya ulaşma telkini bulunmaktadır. Devamında ise transtan çıkarma telkinleri bulunmaktadır.

Verimli bir çalışma için sessiz, sakin bir ortamda bir sandalye ya da koltukta oturarak dinlemeniz etki için daha uygun olacaktır. Uzandığınız zaman uykuya dalabilme olasılığınız vardır. İster uzanmış, ister oturmuş olun herhangi bir pozisyonda bacak bacak üstüne atmamanız ve/veya kollarınızı kavuşturmamanız sizi çalışma sırasında sizi en rahat pozisyonda tutacaktır.
En az yarım saat kadar dingin kalabileceğinizden emin olun!
Başlangıçta düşüncelerin akınına uğradığınızı düşünebilirsiniz. Size huzur vermediklerini hissedebilirsiniz. Onlardan kurtulmaya çabalamayın. Direnmeyin. Bırakın ve Sadece izleyin. Bir süre sonra akıp gideceklerdir.
Seans sonrasında, daha önce sizi rahatsız eden olayla ilgili olarak yaşamında bir olayı canlandırıp ve tepkilerinize bakmanız telkinin etkili olup olmadığının kontrolünü sağlayacaktır.  Olayı tüm duyularınızla hissederek canlandırma yaptıktan sonra içinize dönüp tepkilerinize bakın.  Ne hissediyorsunuz. Sizi rahatsız eden duygularınızda azalma var mı?
Bu telkin tek başına bir hastalık tedavi yöntemi değildir. Ses kaydındaki tüm konuşmalar duyulabilir, açık ve nettir. Ses kaydını dinlerken rahatsızlık hissederseniz (nefes alamama, panik atak vb.) telkini dinlemeyi bırakın. Uzun süre yüksek sesle dinlemek işitme bozukluklarına yol açabilir. Olabilecek rahatsızlıklardan dolayı tüm sorumluluk telkini dinleyen kişiye aittir.

  Dikkat : Tibbi tedaviye ihtiyaç duyan Şeker ve psikolojik rahtasızlığı olan (Panik Atak vb.) kişiler için uygun olmayabilir.

Sevgilerle
Halis Şahiner

Beynin Gizli Güçleri

Hiçbir güç hafife alınmamalıdır. Ve bilgece kullanılmalıdır. Karma yasasını unutmayın. Ne ekerseniz, onu biçersiniz.
Zihin Gücü Nedir?

Ne düşünüyorsanız, zihniniz o olur. Güç dayanıklılığın bir formudur. Bu kitaptan sonra düşünme yetiniz güçlenmiş olacaktır. Düşünme yetinizi güçlendirmeniz demek temel bir beceriyi başarıyla tamamlamış olmanız demektir; yani bilinçli olmayı. Gerçek benliğinizin, gerçek durumunuzun ve gerçek yaşamınızın tamamen bilincinde olmalısınız.

Etrafınızda zannettiğinizden çok daha fazla şey vardır ve bunun hep farkında olmanız iyi olur. Örnek: Televizyon seyredebilirsiniz ama televizyon anteninizden gelen frekans dalgalarını göremezsiniz. Hoparlörden gelen müziği duyabilirsiniz ama ses titreşimlerini gözlerinizle göremezsiniz. Fiziksel gözlerinizle bu gibi şeyleri göremezsiniz ama bir parçanız bu görünmez şeylerin bilincindedir. “Bir yanınız bu gibi şeylerin farkındadır” derken göremediğiniz şeylerin var olduğuna inanmak realitenizde vardır. Realiteniz bir şeyin detaylarını kurcalamadan da inanabilir ya da anlayabilir, o şeyleri göremeseniz bile onların var olmaya devam ettiklerini bilirsiniz. Bu gibi görünmeyen şeylerin işleyişini anlayamasanız da size garip bir kavram gibi gelmez. İnanç sisteminizde bunu kabul etmek vardır ve bu içinde yaşadığınız gerçekliğin bir parçası haline gelir. Bir kere realiteniz oldu mu, genellikle üzerinde bilinçli olarak düşünmezsiniz. Peki, neden birçok insan zihninizin görünmeyen titreşim ve frekansları yaydığını kabul etmekte zorlanır? Elektrik kaynaklarından tüm görünmez elektrik frekanslarına inanıyoruz da neden görünmez insan “sesinin” içimizden geçeceğini anlamakta zorlanıyoruz ya da bunu gözden kaçırıyoruz? Zihninizin etrafınızdaki dünya’yı ve olayları etkileyebilecek yeteneğe sahip olduğu bilgisi halen birçok insana garip görünüyor. Ama gariptir ki cep telefonlarının frekans yayıp çevreyi etkileyeceğine inanırlar.

Motivasyon

MOTİVASYON VE BAŞARI İÇİN TAM 50 TAKTİK!
Motivasyon, mutlu ve Başarılı olmak için hayati önem taşır. Aşağıdaki ipuçları, kendi kendinizi motive etmenize ve bunu sürdürebilmenize yardımcı olacaktır. Bunlar, pratik ve sonuca yönelik tavsiyelerdir. Uygulamadığınız sürece, genel kültürden öteye geçmeyeceklerdir.

1. HİKAYENİZİ YAZIN

Temiz bir kağıda bir iki paragraf olacak şekilde arzu ettiğiniz geleceğin hikayesini yazın. Gelecekte yapmakta olduğunuz şeyi, yaşadığınız yeri ve sahip olduklarınızı yazın. Bu sizi, hem şimdi hem de gelecekte motive edecektir.

2. GELECEĞİ GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN

Gözlerinizi kapatın ve kendinizi gelecekte ne yapıyor olarak görmek istiyorsanız, onu yaparken canlandırın. Sağlıklı bir şekilde koşuyorsunuz, bahçenizdeki çiçekler ile ilgileniyorsunuz ya da çalışıyorsunuz. Örneğin, hayaliniz küçük bir işyeri açmaksa, kendinizi açılış gününde, müşterileriniz ve çalışanlarınız ile selamlaşırken hayal edin. Böylece, hayallerinizi somutlaştırabilirsiniz.

3. GEÇMİŞİ GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN

Geçmişi gözünüzde canlandırdığınızda, daha önce nerede olduğunuzu ve ne kadar yol kat ettiğinizi görürsünüz. Planlı hedeflerinize ne kadar ulaştığınızı ve nerelerde hata yaptığınızı anlarsınız. Bu sizin doğru yolda ilerlemenizi sağlayacaktır. Bir şoförü düşünün, yalnızca önüne baksa ve dikiz aynasından yararlanmasa nelere maruz kalabilir. Zaman zaman geçmişe bakmak, en az şoförün dikiz aynasına bakması kadar yararlıdır.

4. BÜYÜK DÜŞÜNÜN

Geleceğiniz ile ilgili büyük düşünmekten korkmayın. Bu, kısa süreli Başarısızlıklarınıza katlanmanızı kolaylaştıracaktır. Engeller, sizi durduramayacaktır. Çünkü, sizin gözleriniz büyük hedefe kilitlenmiş olacaktır. Uzun bir zamandan sonra sevdiğinize kavuşacağınızı düşünün, onu tren garından almaya giderken, bardaktan boşanırcasına yağan, sizi sırılsıklam eden yağmur, rahatsız eder mi?

Nefes Egzersizleri


Nefes Alma Teknikleri
Nefes, sağlıklı olma ve iyileşmede temel anahtarlardan birisidir ve nefes almadan tam olarak yararlanmak için tüm yeteneklerimizi kullanmamız gerekir. "İnsanlara kendiliğinden iyileşmeye ulaşabilmeleri için tek bir şey yapmalarını söylemek zorunda kalsaydınız söyleyeceğiniz şey ne olurdu?" diye sorulsa şu yanıtı vermek gerek. "Nefesinizle çalışın!"

1 - Nefes Alma Gözlemi:

Nefes alma sistemlerinden en basit olanı onu gözlemlemek, herhangi bir şekilde etkilemeye çalışmadan nefes alma temponuzu zihninizle izlemekten başka bir adım atmamaktır. Bunu sağlamak için;

2- Dışa Vererek Başlama :

Nefes alma süreklidir, başı ya da sonu yoktur, ama doğrusu, bir nefesin içe çekerek başladığı, dışa vererek sona erdiği gibi bir düşüncemiz de vardır. Bu yaklaşımı tersine çevirmeye çalışalım. Beş dakikalık Nefes Alma Gözlemi`nin sonunda bunu deneyin. Yine, dikkatinizi onu etkilemeye çalışmadan nefes almaya yoğunlaştırın, ama nefesi dışa vermeyi her yeni nefesin başlangıcı olarak deneyin. Bunu sadece bir dakikalığına yapın. Bu şekilde tersine çevrilmiş nefes almanın ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz. Nefes almaya dışa vererek başladığınız zaman, kendinizi nefesinize çok daha yakın hissedip, pasif biçimde izlemektense aktif biçimde onunla içiçe olduğunu düşünebileceksiniz.
Bu yön değişikliğini yapmanın önemli bir psikolojik nedeni var:
Nefesi dışa vermeyi denetleme potansiyeliniz nefesi içe çekmeyle kıyaslandığında daha fazladır. Çünkü ciğerlerinizden çıkan havayı sıkıştırmak için kaburgalarınız arasındaki iradenizle yönlendirdiğiniz kasları kullanabilirsiniz ve bu kas sistemi havayı içeri çekerken kullanılandan çok daha güçlüdür. Dışarı daha fazla hava verdiğinizde, kendiliğinden içeriye daha fazla hava alırsınız. Solunum, derinleştirmek istenilir bir şeydir ve bunu yapmanın en kolay yolu da nefesi dışa vermeyi her ayrı nefesin ilk kısmı olarak düşünmeye başlamak, nefesi içe çekme konusunda hiçbir kaygı duymamaktır. Çin alfabesinde "nefes"in iki parçası vardır; bunların birisi "dışa verme", diğeri ise "içe çekme" anlamına gelir ve dışa verme önce gelmektedir.

Gevşeme ve Konstrasyon


GEVŞEME EGZERSİZLERİ

Gevşeme egzersizlerinin temeli beyindeki a (Alfa) dalgasını artırmaya dayanır. Uyku ile uyanıklık arasındaki bir şuur halinin yaşanabilmesine olanak sağlayan bu metot, ilk anda size büyük bir denge sağlayacak. Modern dünyanın yıpratıcı hayat şartlarını dengeleyecektir. Bu özelliğinden dolayı, "gevşeme egzersizleri" sadece "Ruhsal Güçler"in geliştirilmesinde değil, enerjilerimizin dengelenmesinde de önemli bir etkiye sahiptir.

Günümüz insanı enerjisini çoğu zaman boşu boşuna, her hareketinde, hatta uykusunda bile harcamaktadır. Organizmasının haddinden fazla gerilim içinde bulunması, organizmasını vaktinden önce yıpratır ve birçok düzensizliklere sebep olur.

Bunlara örnek olarak: Ülser; sindirim ve dolaşım bozuklukları, psikosomatik rahatsızlıklar, yorgunluklar ve stres söylenebilir. Zihinsel faaliyet de bozulur. Konsantrasyon ve yaratıcılık zorlaşır. Kendine güven eksikliği, olumsuz düşünceler ve sıkıntı halleri genellikle enerjinin bu dengesiz dağılımından kaynaklanır. İlerki aşamalarda benlik kaybolur, dağılır ve yıpranır. Bunlar karşısında insan, içki, teskin edici, uyku verici haplardan yardım umar. Bu gibi şeyler geçici bir rahatlık sağlar ancak çözüm getirmez.

Bu kısır döngüden kurtulabilmek tamamen size bağlıdır. Yeter ki zamanınızın bir kısmını bu işe ayırın...

Her gün ayıracağınız 30 dakika, önünüzdeki aylar içinde, arzu edilen mükemmelliği sağlayacak ve yaşamınızı, isteğinize bağlı olarak değiştirmenize yardımcı olacaktır... Tabii ki parapsişik yeteneklerinizin gelişmesine de...

Fırsat buldukça aşağıda tekniklerini vereceğimiz gevşeme egzersizlerini kendi kendinize tekrarlayınız...

Nefes Alma Teknikleri

Nefes, sağlıklı olma ve iyileşmede temel anahtarlardan birisidir ve nefes almadan tam olarak yararlanmak için tüm yeteneklerimizi kullanmamız gerekir. "İnsanlara kendiliğinden iyileşmeye ulaşabilmeleri için tek bir şey yapmalarını söylemek zorunda kalsaydınız söyleyeceğiniz şey ne olurdu?" diye sorulsa şu yanıtı vermek gerek. "Nefesinizle çalışın!"
  




Bazı nefes alma teknikleri

I - Nefes Alma Gözlemi:

Nefes alma sistemlerinden en basit olanı onu gözlemlemek, herhangi bir şekilde etkilemeye çalışmadan nefes alma temponuzu zihninizle izlemekten başka bir adım atmamaktır. Bunu
sağlamak için;

1) Rahat bir pozisyonda dik, gözleriniz hafif kapalı olarak oturun.

2) Dikkatinizi nefesinize yoğunlaştırın ve mümkünse aşamalar arasındaki değişiklikleri takip ederek, içe çekip dışa vererek nefes temponuzun ritmini izleyin.

EFT-Duygusal Özgürleştirme Tekniği



E.F.T basit anlamda nedir ?
EFT – “Emotional Freedom Technique”, yani
“Duygusal Özgürlük Tekniği”
Tüm fiziksel, zihinsel, ruhsal sorunların, hastalıkların altında, enerji sistemimizdeki tıkanıklıklar yatar.
(bağımlılıklar, fiziksel rahatsızlıklar, korkular, fobiler, depresyon,Vs…).
EFT, bu tıkanıklıkların ortadan kaldırılmasında kullanılan yöntemdir…
EFT, yazının ortasında görebileceğiniz üzere sayısız sorunun çözümünde uygulanabilir.
Uygulamayı öğrenmek başlangıçta zor görünebilir ancak bir kere öğrenildiğinde çok kolaydır. Bir çok sorununuza yarım saat gibi kısa bir sürede çözüm bulabilirsiniz.


  EFT çok basit bir dizi işlem yapılan bir yöntemdir. Bu basitliğine rağmen, tüm yemek tariflerine benzetilir; her basamağı aynen tanımlandığı gibi uygulamazsanız, istediğiniz sonucu alamazsınız. Bu nedenle aşağıdaki basamakları iyice dikkatle incelemeli ve uygulamalısınız.


EFT’nin dört temel basamağı vardır: Ana Reçete  olarak adlandırılır.
1. Kurulum
     a. Odaklanma
     b. Değerlendirme (Ölçme)
     c. Onaylama
2. Vuruş serisi (Hatırlatıcı tanım söylenerek vurulur)
3. Dokuz Gamut noktası ve göz hareketleri
4. Vuruş serisi

Zaman Yönetimi


    


  Yazar : Ray JOSEPH

Yayınevi : Epsilon

BÖLÜM 1
ZAMAN: HAYATİ BİR KAYNAK

Yeterince zamanınız var mı ? Cevabınız kesin bir hayır ise, yöneticilerin büyük bir çoğunluğu ile aynı sınıftasınız demektir. Bu gerçekten ürkütücü, çok nazik bir durumdur. Birden zamanın yeterli olmadığını farkedersiniz. Aslında, hepimizin sahip olduğu zaman aynıdır. Ama bu, pek az insan için yeterlidir. Öyleyse zaman sorunun kendisi değildir. Sorun bizde! Yani sorun ne kadar vaktimiz olduğunda değil, sahip olduğumuz süre içinde neler yaptığımızda.


Eşsiz bir kaynak olan zamanı nasıl harcayacağımıza karar verebiliriz. Tıpkı öteki kaynaklar gibi zaman da çok etkili biçimde değerlendirilebilir veya boşa harcanabilir. Yazar ve danışman danışman Drucker şu gözlemde bulunuyor: “Zamanen az bulunan kaynaktır. Eğer doğru yönetilmiyorsa, hiçbir şey yönetilmiş sayılmaz.” Zamanın yönetimi konusu neden ihmal ediliyor? Çünkü bütün kaynaklar arasında görünüşe göre en az anlaşılan ve en kötü yönetileni zamandır. Paha biçilmez bir değerin kullanımını şansa bırakıyor, kontrol edip planlamıyoruz.

Aslında insan zamanı yönetmez, yönetemez! Çünkü akreple yelkovanın hareketi bizim yönetimimizin dışındadır. Bunlar durmaksızın hareket ederler ve biz ne yaparsak yapalım, zaman önceden kararlaştırılmış bir hızla akıp gider. Mesele saati yönetmek değil, kendimizi zaman içinde yönetebilmektir. Aşağıdaki listede çeşitli zaman tuzakları verilmiştir. Bunlardaki tuzaklardan sizin düştükleriniz mutlaka vardır. Dikkatlice inceleyiniz!.

Anne ile Uyum


"Kadınların ezelden beri bildiği kâinatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir yer olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.”
Lorraine Canoe-Mohawk Kabilesi

“Bert Hellinger (www.hellinger.com) dünyada iz bırakmış pek çok bilgenin neredeyse tartışmasız öngördüğü bir gerçeğe parmak uzatıyor. “Hayattaki başarı anne ile iyi ilişkiler kurmaktan geçer, kendisini annesinden büyük gören kaybetmeye mahkûmdur” diyor.

Gerçekten de, para ve iş daima dişi ilke ile bağlantılıdır. Dişi ilkenin en büyük temsilcisi önce dünya ana sonra da elbette kendi annemizdir. Yaptığınız işin başarılı olması ve başarının süreğenliği ancak dünya ve annenizle olan sağlıklı ilişkilerle mümkündür” demiştim. Şimdi soruyorum:
-Annenizle ilişkiniz gerçekten iyi mi? Gerçekten ona yüreğinizde en büyük yeri veriyor musunuz? Anneniz kendi dünyasına yıllar önce göçmüş olabilir. Sorum yaşıyor olup olmamasıyla ilgili değil. Sorum “ona geçmişte gereğince saygı duydunuz mu” da değil. Sorum “ister yaşıyor olsun ister dünyası değişmiş olsun, şimdi ve burada annenize yüreğinizden minnet duyuyor musunuz, ona yüreğinizdeki en büyük yeri veriyor musunuz?”

Annenize yüreğinizde en büyük yeri vermek demek, ona mesleği, yaşamdaki yeri, duruşu, geçmişi, ataları, atalarının geçmişi, size tuhaf gelen davranışları, konuşmaları, hataları ile birlikte ve onlara rağmen en küçük bir eleştiri getirmeden “evet” diyebilmektir.

Bunu yaparsanız yaşasın yaşamasın, annenizin tüm enerjisel desteği sizinle olacaktır. Ancak iş hayatınızda mutlak başarı için bu ilk adım olsa da yeterli adım değildir. Daha büyük planda, tıpkı öz anneniz gibi dünya anaya da tüm varlığınızla ve onun da tüm varlığı, geçmişi, bugünü ve geleceği ile “evet” demeniz gerekir.

Para Enerjimiz Neden Anne ve Baba ile Bağlantılıdır?



Şimdi para enerjisinin dayanıklılık ve bekasının eril ilke ile bağından söz etmek istiyorum. Eril ilkenin ailedeki en önemli temsilcisi babadır. Baba ve eril ilke yaşamda sağlamlığı ve kalıcılığı temsil eder. Paranın kalabilmesi için babaya “evet” demeniz gerekir. Gökyüzü eril ilkenin en büyük temsilcisi, hava da yaşamanın olmazsa olmazı değil mi zaten? İster yağmur, ister fırtına, ister dolu, ister kar getirsin, havaya “hayır” diyebilir misiniz?

Babamıza “evet” demek, tıpkı hava gibi ona her koşulda rıza göstermektir. Başka bir deyişle ona tüm yaşamı, deneyimleri, suçları, eksik/fazla yanları, hataları, geçmişi, genetik kodlamasında kaydı bulunan bulunmayan tüm ataları, onların yaptıkları/yapmadıkları, evrensel/bütünsel sisteme verdikleri veremedikleri ile hiç ayırımsız, bütünüyle ve koşulsuz bir kabul anlamına gelir. Biz babamızın bazı yanlarını beğenmez ve reddersek…
İşiniz var. Çalışıyorsunuz, geliriniz birçoğunun özeneceği kadar yüksek. Demek dişi ilke, dünya ana ve tabii kendi annenizle ilişkileriniz gereğince iyi. Buna karşın kazancınızda bereket yok. Ne yapsanız en azından bir ev sahibi olamıyor, paranızın birikmesini sağlayamıyorsunuz. Hatta bu kadar gelire rağmen gelirinizi giderinize denkleştiremiyor, ay sonuna borçsuz ulaşamıyorsunuz.
Bir işyeri sahibisiniz. Çalışanlarınız, müşterileriniz memnun, ürününüz kolayca pazarlanıyor, vergilerinizi, SSK, Bağ-Kur ödemelerinizi düzenli gerçekleştirebiliyorsunuz. Para akışınız da iyi, tahsilâtlarda her hangi bir tıkanıklık görmüyorsunuz. Buna karşın kazancınızda bereket yok. Ne yapsanız en azından bir ev sahibi olamıyor, paranızın birikmesini sağlayamıyorsunuz. Herkese yardım eden, varlığıyla destek sunan siz kendiniz için belli bir rakamdan sonrasını ayıramıyor

EFT- Duygusal Özgürleştirme Tekniği Uygulaması



E.F.T basit anlamda nedir ?
EFT – “Emotional Freedom Technique”, yani
“Duygusal Özgürlük Tekniği”
Tüm fiziksel, zihinsel, ruhsal sorunların, hastalıkların altında, enerji sistemimizdeki tıkanıklıklar yatar.
(bağımlılıklar, fiziksel rahatsızlıklar, korkular, fobiler, depresyon,Vs…).
EFT, bu tıkanıklıkların ortadan kaldırılmasında kullanılan yöntemdir…
EFT, yazının ortasında görebileceğiniz üzere sayısız sorunun çözümünde uygulanabilir.
Uygulamayı öğrenmek başlangıçta zor görünebilir ancak bir kere öğrenildiğinde çok kolaydır. Bir çok sorununuza yarım saat gibi kısa bir sürede çözüm bulabilirsiniz.

 EFT çok basit bir dizi işlem yapılan bir yöntemdir. Bu basitliğine rağmen, tüm yemek tariflerine benzetilir; her basamağı aynen tanımlandığı gibi uygulamazsanız, istediğiniz sonucu alamazsınız. Bu nedenle aşağıdaki basamakları iyice dikkatle incelemeli ve uygulamalısınız.


EFT’nin dört temel basamağı vardır: Ana Reçete  olarak adlandırılır.
1. Kurulum
     a. Odaklanma
     b. Değerlendirme (Ölçme)
     c. Onaylama
2. Vuruş serisi (Hatırlatıcı tanım söylenerek vurulur)
3. Dokuz Gamut noktası ve göz hareketleri
4. Vuruş serisi