Öfke sizi şişmanlatabilir - Seda Diker



Bilinçaltı ve duygusal dünyamızın kilo alıp vermemizde büyük etkisi var. Yalnızlığın, tatlı yeme alışkanlığını artırdığı biliniyor. Kadınlık ve cinsellikle ilgili öfkeler ise basen bölgesindeki fazlalıklardan sorumlu tutuluyor
Çözemediğiniz sorunların öfkeleri, suçluluk duygusu fazla kilo olarak vücudumuzda depolanır. "Durup dururken bunu da nereden çıkarttın Seda? Kilo bir matematik sonucu oluşur. Harcadığından fazla kalori alırsan şişmanlarsın," diyebilirsiniz. Ama vücutta bazı mekanizmalar bu kadar da basit çalışmıyor. Bilinçaltı ve duygusal dünyamızın çok büyük etkisi var. Bazılarını biz kadınlar çok iyi biliyoruz. Örneğin yalnızlık, gece saatlerinde tatlı yeme alışkanlığı yapabiliyor. Önemli kayıplar, boşanma, ölüm ya da travmatik ayrılıklar da benzer şekilde duygularımızı altüst ettiği için her fırsatta buzdolabına yönelebiliyoruz. Bu tip örnekleri çoğaltmak mümkün, ama bir de hiç farkında olmadıklarımız var. Bundan beş ay kadar önce, ofisime fazla kilosu olan bir kadın geldi. Bir bütün olarak, yüzü ve fiziği birbirini öylesine güzel tamamlıyordu ki, çok zayıf pek çok kadından daha çekici görünüyordu. Evliydi. Çok stresli bir işi vardı. Bir de minik oğlu vardı. Hayatı dışarıdan çok mutlu gibi görünüyordu. 

Kelebekleri Özgürleştirmek - Aileyi Koruma Görevi


Bu çalışma hikayesi danışanın özel hayatına saygı kapsamında izni alınarak yayınlanmıştır. 

******************************************************************

Bir hanım takipçim bireysel çalışma yapmak istediğini belirtti.Kendisiyle yaptığımız konuşmalarında yaşamış olduğu bazı olaylar sonrasında hayatına hep olumsuzlukları çektiğini ve çok bunaldığını söylüyordu.Bu durumun en büyük nedeninin düşüncelerimiz olduğu konusunda bilgisi vardı. Ancak olaylar üst üste geldiği için ne yapacağını şaşırdığını söylüyordu.
Yaşantısına baktığımızda annesini 13 yaşında kaybetmişti. Kendisi 30 yaşlarında yalnız başına yaşayan dışa dönük, sürekli seyahat edeceği işlerde çalışan bir hanımdı. Ablası evlenmiş ve ayrılmıştı.  Çalışmıyordu ve şu anda bir kişi ile birlikte yaşıyordu. Babası yalnız yaşıyordu. Aile annenin ölümü sonrasında dağılmıştı. Çocukluğunda babasının mali durumu oldukça iyiydi ancak kumar vb alışkanlıklar nedeniyle mali durum bozulmuştu. Bununla birlikte babanın psikolojik sorunları vardı.
Ailedeki her kişi kendi yoluna gitmek için ayrılmıştı. Bu hanımda kendi ayakları üzerinde durmak için kendi yolunu çizmiş güzel paralar kazanacağı işler yapmıştı. Ancak o kazandığı paralar hep bir şekilde harcamış ve maddi sorunlar yaşamıştı. Şu anda da iş yaptığı firma ile maddi anlamda sorunlar yaşıyordu.
Şu anda yaşadıkları tüm şeyleri öncelikle kendisinin düşünceleri ile çektiği
konusunda emindim. Geçmişte yaşamış olduğu bir şeyden dolayı kendini suçladığı için hayatına hep kendisini cezalandıracak olumsuzluklar çekiyordu. Birçok insanın sıkışmış olduğu iki kavrama sıkışmıştı. Suç ve ceza. İnanç kalıplarımız nedeniyle her suç mutlaka cezalandırılmalıdır. Suçluluk duygusu ceza arar, dolayısıyla kendi yargıcımız, jürimiz ve celladımız oluruz, kendimizi kendi yarattığımız bir hapishaneye mahkum ederiz. Kendimizi cezalandırırız bizi savunmaya gelecek kimse yoktur.
Kendi hayatımızın hakimi de yargıcıda kendimiziz. Ancak farkında olmadığımız şey ise inanç kalıplarımız nedeniyle mükemmel insan olma peşinde koşmamız bizi yapmış olduğumuz olayı sınıflarken kendimize müsamahalı davranmak yerine çok katı olduğumuzdur. Bizim kendimize karşı acımasız olduğumuz kadar kimse bize acımasız davranmamaktadır. Bizi yaratan Allah bile büyük günahların haricindeki her şeyi kalben tövbe edildiğinde affedeceğini kutsal kitabımız Kuran da net olarak açıklamıştır. 

Huzurlu Yaşam İçin Olanı Olduğu gibi kabul etmek.



Doğuştan itibaren sürekli olarak öğrenme ve deneyimleme durumundayız. Yaşamımızdaki her şey deneyimlemek ve hissetmek üzerine kurulu. Kâinatta bir yaşam döngüsü var, sürekli hareket var. Sürekli hareket olan bir ortamda biz insanoğlu zihinsel olarak kendimizi geçmişe takılı bırakarak yerimizde kalmaya hatta geri gitmeye çalışıyoruz. Akıntıya karşı kürek çekiyoruz ve ilerleyemiyoruz diyoruz. Akışa direnmeye çalışıyoruz. Bizim şu anki huzursuzluğumuzun sebebi de bu;
Gelişen ve hareket halindeki dünyadaki değişime direnmek. Gelişen değişen her şeye direnmek.
Etrafınıza bir bakın dünle bugün aynı mı? Kesinlikle hayır. Birçok çiçek açıyor, birçok canlı doğuyor, birçok canlı yaşamını yitiyor. Her saniye her an bir hareket var. Bahçedeki b,ir ağaç filiz verdi, bir dal kırıldı. Dün camınız önündeki olan kuş bugün yok.
Kâinatı yaratan öyle güzel bir düzen kurmuş ki gerçektende her şey tıkır tıkır işliyor. Her şey hareket halinde doğuyor, büyüyor ve zamanı gelince bu dünyayı terk ediyor toprağa kavuşuyor ve yeniden farklı bir şey olarak yeniden dünyaya geliyor. Hiç birisi bu döngüye itiraz etmiyor, direnmiyor. Kelebekler kozadan çıkarak bir günlük yaşam için günlerce yoğun bir güç harcayıp mücadele ediyorlar.

Kendimi Keşif Yolculuğum



Kendimi keşif çalışmasının hikâyesini paylaşmak istiyorum. Bu yolculukta birçok kişi ile tanıştım. Birçok yöntem ve teknik öğrendim ve kendi üzerimde uyguladım.
Şunu anladım ki beni değiştiren en önemli şeyler bildiklerim değil eyleme döktüğüm çalışmalar oldu.

 Kitap okumayı seven biriyim. Şu anda bu konuda evimde onlarca kitap var. Halada bu konuda çıkan yeni kitapları almaya özen gösteriyorum. Birçok kitabı özümsemek için iki kez okudum. Yoğun bir bilgi birikimi oluştu. İlk zamanlar her okuduğum kitaptan dolayı yoğun bir şekilde onun hissettirdikleri duyguların etkisine girip çalışmaya girip kısa sürede sonuç almayı bekliyordum.
Olay hızlı bir şekilde başarıyı amaçlamamdan kaynaklanıyordu. Yıllarca hayallerimde hep kahraman olma hayalim vardı, kahraman olup başarılı olup tanınma. Her olayı kendimi başarıya ulaştıracak bir fırsat görüp bir süre sonra bıkıyordum. Bugün anlıyorum ki yaşadıklarım doğal bir şey, çünkü benim kahramanlık hayalim dediğim şey sadece bulunduğum şartlardan kurtulmak için sarıldığım egomun uydurduğu gerçekte benim istemediğim bir hedefmiş.
Bugün geldiğim noktada biliyorum ki yapmam gereken adım adım sindire sindire bir çalışmaydı. Benim zihnen hazır olmadığım hiçbir şeyi ben hayatıma çekemiyordum. Yapmama gereken olayları sindire sindire ilerlemekti. Ben bir olayı sindirip çözdükçe devamında beni ileriye götürecek bir başka bir olay geliyordu. Her gelen durum çıtamı biraz daha yükseltmemi sağlıyordu.


Kelebekleri Özgürleştirmek- Bilinçaltı Kayıt Temizliği


Bu çalışma hikayesi danışanın özel hayatına saygı kapsamında izni alınarak yayınlanmıştır. 

******************************************************************

Yapmış olduğum bir bilinçaltı kayıt çalışmasını paylaşmak istiyorum. Bir hanım takipçim sitem üzerinden bana ulaştı yardım istediğini belirtti. Ben öncelikle konu hakkında yeterli altyapısı olması açısından sitemde bulunan Bilinçaltı kayıt temizlik rehberi yazısına yönlendirdim. Kişilerin gerçek anlamda ne istedikleri konusunda netleşmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bilinçaltı işleyişi altında altyapı bilgisinin olması yapılacak çalışmada doğru noktalara ulaşma ve hızlı sonuç almayı sağlayacak bir unsur, aynı zamanda karşınızdaki kişinin kolay anlama ve kabulleniş konusunda daha açık olmasını sağlıyor.
Yazılarımı okuduğunu ve özel çalışma yapmak istediğini belirtti. Bende kendisine kendi telefon numaramı verdim. Randevu için öğlen civarı aradı ve konu hakkında bir genel konuşma yaptık. Kendisine öncelikli olarak problemin ne olduğunu tespit konusuna yönelik “Şu anda hayatınızda bulunan hangi şey sizi rahatsız ediyor?” “Hayatınızda değiştirmek istediğiniz şey nedir?” “Ne istiyorsunuz?” sorularını yönelttim.
Geçmişi ile ilgili bazı sıkıntıları olduğunu benim yazılarımdaki bazı durumları kendisinin de yaşadığını belirtti. Ben yeniden kendisine “Şu anda hayatınızda sizi rahatsız eden konu nedir?” diye sordum. Oda nişanlısından düğüne iki gün kala ayrıldığını belirtti.Ayrılma sebebini sorduğumda, süreli kavgaları olduğunu nişanlısının kendi başına hareket etmeyi sevdiğini, bu nedenle de daha öncede sık sık kavga ettiklerini sonunda da ayrılmaya karar verdiklerini söyledi. Bu durumu evlendikten sonrada yaşamak istemediği için olayı bitirme kararı aldıklarını anlattı. Kendisine kavgaların kimin çıkarttığını söylediğimde nişanlısın kendisinin gitmek istemediği yerlerde gitmek istemesi nedeniyle genellikle kendisinin çıkarttığını belirtti.Kendisine nişanlına kendinle ilgili taleplerini net olarak ifade ettin mi? dediğimde yuvarlak cevap verdi biliyordu filan diye yeniden net olarak söyledin mi? Dediğimde, daha önce söylediğini söyledi.
Kendisine şunu sordum “bu yaşadıklarınla ilgili ne hissediyorsun?”
Daha anlayışlı olabileceğini, Nişanlısına layık davranabileceğini ancak bunları yapamadığını söyledi. Nişanlısına layık olmak ne demek diye sorduğumda ise nişanlısının iyi, şefkatli ve korumacı biri olduğunu kendisine iyi davrandığını söyledi.

Bolluk ve Zenginlik Telkini





Çekim yasasını çalıştırıp Bolluk ve zenginliği kendine çekmek isteyen kişiler için görüntüsel destekle hazırlanmış telkin.
********************************************************

Kelebekleri Özgürleştirmek- Affetme - Regresyon Çalışması


Bu çalışma hikayesi danışanın özel hayatına saygı kapsamında izni alınarak yayınlanmıştır. 

******************************************************************

Affetmek huzurlu bir yaşam için ihtiyaç duyduğumuz en önemli şeydir.
Yaratıcımız Kuran’da bununla ilgili birçok yerde bu duruma işaret etmiş ve affetmenin önemini belirtmiştir.
Bir kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, bağışlarsa onun mükâfatı Allah'a aittir. Şüphesiz ki Allah, zalimleri sevmez. (Şura Suresi, 40)
Öfke ve kızgınlık yaşam enerjimizin önünde en yıpratıcı enerjilerin başında gelir. Bu nedenle gerek kendimize gerekse başkalarına hissettiğimiz öfke, kızgınlık, kin gibi duyguları boşaltmamız gerekir. Bu duygular boşaldıkça affedebilen bir kişi olmaya başlarız.

Başkaları bize haksızlık yapmış olabilir. Geçmişte zarar vermiş olabilir. Kendimize karşı haksızlık yapmış olabiliriz. Yanlış yapmış olabiliriz. Ama bunların duygularını yine içimizde taşımak zorunda değiliz. Bu duygular sadece kendimize zarar verirler.
Affetmek bu nedenle sadece ve sadece kendimize vereceğimiz bir hediyedir.
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır. (Bakara Suresi, 263)

Affetmek yeniden yaşam enerjimizle buluşmamızı sağlar.
Affetmek geçmişin bizi acıtmasından vazgeçmek demektir. Geçmişi geçmişte bırakmak demektir.
Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir. (Nisa Suresi, 149)
Affetmek zaman işidir. Çalışmayla olgunlaşarak elde edebileceğimiz bir şeydir. Birikmiş enerjiler bizi geçmişte sıkıştırır ve şu anki yaşamınızda keyif ve sevgiyi bulmamızı engeller.
Çoğu kişi için affetmek zordur. Çünkü affı bir kişiyi bağışlamakla eşdeğer görür. Bağışlamak ise o kişinin yaptıklarını artık yok saymak anlamına gelir. Ancak affetmek o kişinin davranışını yok saymak anlamına gelmez. Bizim kendi kendimizi cezalandırmamızı bırakmaktır.

Kendi Gerçekliğinizi Kendiniz Yaratırsınız - Mağduriyet



Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...
Mahatma Gandhi

Kendi gerçekliğinizi kendiniz yaratırsınız. Kendiniz hakkında ne düşünüyorsanız siz O Kişisiniz. Ne bir eksik, ne bir fazla.
Düşüncelerimiz hayatımızı şekillendiriyor. Başımıza gelen şeyler tamamen düşüncelerimizin bir ürünü. Aynı anda çevremizde meydana gelen birçok olayın bilgisi bize ulaşırken beynimiz onu sadece çok küçük bir kısmını işleme sokar. Odağımızda olan şeyle alakalı olanları. Farkında olarak ya da olmayarak odağımızı neye çevirmişsek, onumla ilgili bilgileri toplarız. Dışarıda bir şey bulamazsak bu kez zihnimiz o düşünceyi kısır döngüye sokarak gittikçe büyütür. Kısır döngü ise egoyu devreye sokar ve bize mağduriyet ve acıyı getirir. Farkındalık zihnimizi kısır döngüden kurtarır.
Farkındalık kendinizi keşif çalışmasında en önemli konudur. Farkında olursanız daha fazla süre bulunduğunuz anda olacağınız için bu size olayları daha geniş görme ve algılama imkânı verecektir.
Mağduriyet bizim bebeklikten itibaren öğrendiğimiz kendimiz için en yıkıcı silahımız. Kalenin içindeki casus, truva atı, ikili oynayan sürekli bizi koruduğunu söyleyerek kandıran en büyük yıkıcı gücümüz.
İnsanoğlu doğuştan itibaren bir arayış içindedir. Kendini yaratana ulaşma çabasındadır. Ancak yaratıcının bize ruhundan üflediğinin ve şah damarımızdan daha yakın olduğundan habersiz hep dışarıda aramaktadır.
Oysa her şey tamamen içimizdedir. Her şey insanların zihnindedir. Özellikle yıllardır insanları kontrol etmek isteyen bir takım ve grup ya da kişilerin dikte ettiği şekilci inanç sistemi içe dönmenin, içindeki gerçek gücün, sevginin gücünün farkına varılmasının önüne büyük bir set çekmiştir. İnsanlar mağduriyeti, kurban olmayı, belayı cennetin anahtarı kabul etmeye başlamış ve hayatına daha fazla sıkıntı ve bela çekmeye başlamıştır. 

Huzurlu Uyku için Telkin Kullanmak.



Huzurlu bir yaşam istiyorsak yapmamız gereken şey düşüncelerimizi kontrol etmektir. Zihin filtremizi kontrol etmek düşüncelerimizin zihnimizde gelişigüzel kısır döngüye girerek kontrol dışına çıkmasını önlemektir.
Zihnimiz sürekli bir şeylerle meşgul olmak istediği için içinde düşünceler sürekli dolaşır. Sürekli zihnimizi meşgul eden düşünceleri kontrol altına almadığımızda bu düşünceler bizi esir eder ve onlar bizi kontrol altına alır.
Yıllarca her gece yatarken bana hiç faydası olmayan düşüncelerle zihnimi meşgul ettiğimi fark ettim. Bu konuda bilgi birikimi sonrasında zihnimi kontrol etmenin yollarından birisininde telkin olduğunu anladım.  Ve gece yatarken zihnime ihtiyacım olan düşünce tohumları ekmeyi ve beslemeyi öğrendim.
Gece yatmadan önce ve sabah kullandığım telkin metnini ve bu konudaki ses kaydının linkini aşağıda paylaşıyorum. 
Telkin ses kaydı ikinci tekil şahsa yönelik hazırlanmıştır.  Telkin ses kaydının başından sonuna kadar subliminal telkin vardır. Uyku öncesi zihnimin başka düşüncelerle meşgul olmasını önlemek üzere aynı zamanda ilk yarım saatlik bölümde açık ses kaydı bulunmaktadır.


Bu telkin tek başına bir hastalık tedavi yöntemi değildir. Ses kaydındaki tüm konuşmalar duyulabilir, açık ve nettir. Ses kaydını dinlerken rahatsızlık hissederseniz (nefes alamama, panik atak vb.) telkini dinlemeyi bırakın. Uzun süre yüksek sesle dinlemek işitme bozukluklarına yol açabilir. Olabilecek rahatsızlıklardan dolayı tüm sorumluluk telkini dinleyen kişiye aittir.


Farkındalığın Ötesinde Uyanış Kursu - Joe Vitale


Uyanıs KursuBugün size severek okuduğum çekim yasası konusunda birçok kitabı olan Joe Vitale’nin yeni kitabı olan Uyanış Kursu kitabından bir bölüm paylaşacağım. Kitap Joe Vitale’nin bu konuda daha önce yayımlamış olduğu Çekim Yasasının Sırrı, The Key, Zero Limit kitaplarındaki anlatımlarını bir adım daha öteye taşıyor. Çekim yasasının aşamalarını anlaşılır bir biçimde açıklıyor.

Birinci Aşama: Mağduriyet,

İkinci Aşama: Güç Kazanma,

Üçüncü Aşama: Teslimiyet

Dördüncü Aşama: Uyanış.

Çekim yasası ve bilinçaltı konularına ilgi duyan ya da duymayan herkesin alıp okumasını tavsiye ettiğim bir kitap.

Kendiniz keşifte faydalı olacağını düşündüğüm kitaptan bir bölümü burada paylaşmak istiyorum.

****************************************************

Siz Sorunun İçindesiniz.

Kimileri soru sorar ve çoğu kez aynı soruları yineler. Şu kişiyi, şu nesneyi, şu sorunu yaşamımdan nasıl çıkarırım? Dr. Hew Len onlara şöyle der, “Bir sorunuz olduğunda sizin de orada bulunduğunuzu fark ettiniz mi?” Siz de oradasınız. Sorunun içindesiniz. Böyle olmadığını sanıyorsunuz. Bir kez daha mağduriyet bilincine geri dönüyorsunuz.
İlk üç aşamada arada bir mağduriyet hissine kapılmak, güçlendiğini duyumsamak ya da teslimiyet içerisine girmek son derece mümkün. Sürekli olarak uyanık ve bilinçli davranmak ve sürekli arınmak zorundasınız. Dr. Hew Len bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Sürekli olarak orada bulunduğunuzun hiç farkına vardınız mı? Yakındığınız her ne olursa olsun siz oradasınız. Her yakınmanızda ortaya çıkan ortak unsur sizsiniz.”
Sonra sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bunu yaratan sizsiniz. Eğer kendi gerçeğinizi yarattığınızı düşüyorsanız, bu sizin gerçeğinizdir. Bunu siz yarattınız.”
Öyleyse ne yapmamız gerek? “Bu duyguyu ele alın. Yakınmanızı ele alın. Onu içinizde tutmayın. Bir başkasına, bir başka binaya veya kuruma ya da yakındığınız kişiye aktarmayın. Onu ilahi varlığa havale edin.”

Kitap Tavsiyesi

Okumuş olduğum kitaplardan önemli gördüklerimden bir kısmını burda paylaşmak istiyorum.






http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=129800&sa=150317292



Pozitif Gücün Büyüsü

Pozitif Gücün Büyüsü
Louise L. Hay
KORİDOR YAYINCILIK
Dünyanın en çok okunan yazarlarından Louise L. Hay elinizdeki bu kitapla düşüncelerinizi, inançlarınızı ve duygularınızı pozitif yönde derinleştirerek içinizdeki duygularınızın çevrenize coşkuyla akmasına yardımcı olacaktır.
Pozitif düşünce gücünün büyüsünü, insanın kendini tanıyıp hayatla barışık kalmasını sağlayıp mucizeler yarattığını büyük bir keyifle okuyacaksınız.

Louise L. Hay, bir metafizik öğretmeni ve aynı zamanda birçok adlı kitapların da bulunduğu çok sayıda eserin yazarıdır. Çalışmaları 35 ülkede 29 farklı dile çevrilmiştir. 1981 yılında bir Zihin Bilimi temsilcisi olarak kariyerine başladığından beri, Louise kişisel gelişim ve içsel şifa için kendi yaratıcı güçlerini kullanmaları adına milyonlarca insana yardım etmiştir.


"Louise Hay, yazdıklarıyla bütün iyileşmenin başladığı yer olan ruhunuza sesleniyor. Bu kitaba bayıldım... Louise Hay’e de."

Dr. Wayne W. Dyer





http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=449818&sa=150316864



Bilinçaltının Gücü
Joseph Murphy
KORİDOR YAYINCILIK

DÜŞÜNCELERİNİZİ DEĞİŞTİRİRSENİZ KADERİNİZİ DE DEĞİŞTİRİRSİNİZ
Neden bir insan üzgünken diğeri mutludur?
Neden bir insan korkak ve endişeliyken diğeri inanç ve güven doludur?
Neden bir insan amansız olduğu söylenen bir hastalıktan kurtulurken diğeri iyileşemez?
Neden bir insanın güzel, lüks bir evi varken diğeri derme çatma bir yerde yaşamak zorundadır?
Neden bir insan tam bir başarı örneğiyken diğeri sefil haldedir?
Neden bir konuşmacı ilgi çekici ve son derece popülerken, diğeri sıradan ve sönüktür?
Neden bir insan işinde ya da mesleğinde bir dehayken, diğeri hayatı boyunca hiçbir şey yapmadan ya da başarmadan düşe kalka yürümeye çalışır?
Neden bu kadar fazla hoşgörülü ve ahlaklı insan zihnindeki ve bedenindeki olumsuzlukların acısını çekiyor?
Neden ahlaksız pek çok kişi başarılı, zengin ve sağlıklı olup bunun keyfini çıkarıyor?
Neden bir insan mutlu bir evlilik sürerken diğeri evliliğinde mutsuzluk ve hayal kırıklığı yaşıyor?
Bu soruların yanıtı, bilinç ve bilinçaltınızın işleyişinde gizli olabilir mi?
Kesinlikle evet.


Geveze Zihninizi Susturun - Zihnimde Huzur, Sakinlik,Uyum ve Denge Hakim.


Hayatımızda ne yaşıyorsak düşüncelerimizle hayatımıza biz çekiyoruz. Bunu sağlayan şey ise bizim zihnimiz. Zihnimizde, bedenimiz gibi canlı bir sistem ve yaşamını sürdürmek ve enerji üretebilmesi için onunda yakıta ihtiyacı var. 
Bedenimizin ihtiyacı olan şeyler fiziksel yiyecekler, zihnimizin ki ise düşüncelerimiz. Bedenimiz yiyecekleri sindirerek enerjiye dönüştürürken zihnimizde düşünceleri enerjiye dönüştürüyor. Güçlü ve sağlıklı bir beden istiyorsak yapmamız gereken şey yediklerimize dikkat etmemiz, güçlü ve huzurlu bir yaşantı istiyorsak ta zihnimizde yakıt olarak kullandığımız düşüncelerimize dikkat etmemiz gerekir.
Abur cubur rasgele yediğimiz yiyecekler nasıl midemizi bozuyor ve tüm kimyamızı değiştiriyorsa aynı şekilde kontrol etmediğimiz düşüncelerde bizim zihnimizin dengesini bozarak duygusal tepkiler vermemize neden oluyor. Bu duygusal tepkileri anlamadığımız ve bu enerjiyi boşaltamadığımızda ise vücudumuzda hastalık diye tabir ettiğimiz yansımaları oluşmaktadır.
Bedenimizle ilgili konularda vücudumuz yediğimiz yiyeceğe bazen hızlı bir şekilde fiziksel bir tepki verdiği için uygun olmayan yiyecekten vazgeçebiliyoruz bazen de vücut onunla içten içe mücadele ederken zararlı kimyasallar vücudun bazı yerlerinde birikiyor ve tolare edilme miktarı aşılınca ortaya çıkıyor.
Zihinde ise durum biraz daha farklı olmakta rahatsız olayını anlamak bilinçaltının çalışması konusunda yeterince bilgili olmadığımız için bazen yılları almaktadır. Bu nedenle de farkına varmak ya da çözüm uzun bir süreç almaktadır.
Zihnimizde sürekli bir hareket vardır. Zihnimiz düşünceleri yakıt olarak kullanarak bunları enerji haline getirir. Enerji kaliteside kullanılan yakıta bağlıdır. İstediğimizi elde etmek için isteğimize uygun kaliteli bir enerji yaymalıyız. Bir yerden bir yere su taşımak istediğinizi düşünün, suyun kontrolsüz üstü açık bir kanal içinde her türlü pislik ve çakıl taşı vb malzeme karışan bir ortamda taşıdığınızı düşünün. Diğer taraftan alacağınız suyun kaliteli olmayacağı da aşikârdır. Bunlar için gerekli tedbirleri almak zorundasınız. Suyun kaynağından başlayarak tedbir almak bize kaliteli şekilde suyun taşınmasını sağlar. Suyu boru içerisinde taşır, girişe bir filtre koyar ve fiziksel olarak kaynak ve boru çevresinde izalosyan yapıp koruma altına alırsanız çıkışta alacağınız suda buna uygun kaliteli olacaktır.

Bilinçaltı Kayıt Temizliği Yapma Rehberi

Hayatının kontrolünü eline almak isteyen kendini keşfetme arayışına giren birçok kişinin merak etti bir konu var.
Bilinçaltı kayıtlarımı değiştirme çalışması nasıl yapabilirim?
Nereden başlayabilirim?
Hangi adımları uygulayabilirim?

Bu konuda oldukça fazla mail almaya başladım. Uzun süredir yazmayı planladığım yazıyı yazma zamanının geldiğini anladım.
Gelen maillerden, yaptığım çalışmalardan edindiğim bilgi ve tecrübelerden yararlanarak nasıl bir çalışma yapılabileceğiniz konusunda size yo gösterebilecek bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
Kişilerle konuştuğumda ya da maillerde kişilerin hepsinin bakış açısı ve beklentileri hayatları ile birçok olumsuz olayları genel anlatıp bunlarla ilgili hemen bir çözüm beklemek.
Bir eczaneye girdiğinizi düşünün eczaneye giriyorsunuz birçok rahatsızlık sayıyorsunuz ve bana bir ilaç verin diyorsunuz. Eczacının vereceği ilacı kullanıp hemen iyileşmeyi bekliyorsunuz. Bu işlemin başarılı olma şansı sizce yüzde kaçtır?
Birçok insanın yaptığı durum bu kendiyle ilgili birçok olumsuz bir durum olduğunu anlatıp hatta bazen abartarak kendilerinin ne kadar bahtsız ne kadar sanşsız biri olduğunu söyleyerek alakalı alakasız birçok şeyi birbirine bağlayarak ne istemediklerini belirtiyorlar. Sonrada beklentileri olmadığı için birilerini suçluyorlar.
Çekim yasasını çalıştırmak ve bilinçaltı temizliği yapmak istiyorsanız öncelikle ne istediğinize odaklanmanız gerekir.
Klasik bir söz var “ Amacı olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardımcı olamaz.”
Ne istiyorsunuz?
Hayatınızda nelerin olmasını istiyorsunuz?
Bu istediğiniz şeyler gerçekten sizin istediğiniz şeyler mi?
Bunlara sahip olduğunuzda sizi tatmin edecekler mi?
Bunlara sahip olduğunuzda ne olacak?
 Kişilerin bu konudaki cevabı hazır: “Mutlu olacağım.” Mutlu olmak bir hedef değildir. Mutlu olmak bir seçimdir. Her an mutlu olmayı seçebilirsiniz.
Buradaki en önemli konu istediğinize sahip olmayı planladığınız şey sizin beklentilerinizi karşılayıp sizi tatmin edecek mi? İstediğiniz şeye sahip olduğunuzu beş duyunuzla hissetmeye çalışın. Ne oluyor ne hissediyorsunuz gerçekten tatmin oldunuz mu? Sonrasında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Basit bir örnek vereyim; birçoğumuzun hayallerinden birisi dünya ülkelerine seyahat etmektir. Kendinizi yurtdışında seyahat ederken düşünün nerelere gidersiniz? Nereleri görmek istersiniz? Tarihi yerler ilginizi çeker mi? Tarihi bir yerde olduğunuzu imgeleyin. Eserlere baktığınızı, eserlere dokunduğunuzu hissedin. Orada olmak size kendinizi nasıl hissettiriyor. Gerçekten istediğiniz şey bu mu? Şehirde gezdiğinizi, bir kafede oturup insanları seyrettiğinizi imgeleyin, içtiğiniz kahvenin sıcaklığını hissedin, insanların seslerini duyun ve içinize dönerek ne hissettiğinize bakın bu durum sizi tatmin ediyor mu? Gerçekten istediğiniz şey bu mu? Yalnız başına sokaklarda dolaşmak sizi tatmin ediyor mu?
Yoksa hedefim dediğiniz şey hedefim yok diye küçük düşmeyeyim diye başkalarının hedefinin sahip çıkılmış hali mi?


Regresyon Uygulaması - Bilinçaltı Kayıt Temizliğinde Kaynak Olaya Ulaşmak.



Bugün yaşadığımız sorunun kaynağı yirmi yıl öncesinde ya da çocukluğumuzda yaşadığımız deneyimimizde yatıyor olabilir. Geçmişten getirdiğimiz korkular, acılar ve hayal kırıklıklarımızla yüzleşmediğimiz zaman şimdiki hayatımızda ilişki kurmakta zorlanıyoruz, bağımlı oluyoruz ya da öfkemizi kontrol edemeyen bireyler haline dönüyoruz...
Sürekli olarak aynı olayları yaşayıp, hayatımıza aynı tür insanları çekiyor ve bundan rahatsızlık duyuyorsak bütün bunların kaynağı geçmişimizde zihnimize yerleştirdiğimiz düşünce kalıplarıdır. Ancak birçok kimse bunun farkında olmadığı ya da yaşadığı olaylardan kendini sorumlu tutmayı kabul etmek istemediği için etrafındaki insanları ve onların davranışlarını değiştirmeye çalışıyor. Etrafındaki insanları suçluyıp kurban rolü oynamayı tercih ediyor. 

Sürekli olarak sizi rahatsız eden aynı olayları hayatımıza çekiyorsanız köklü çözüm için yapmamız gereken şey ise bu olayların kaynağı olan bilinçaltı kayıtlarını bulup kaynakta onu çözümlemektir.



Örneğin evimizde sivrisinek tarafından sokulmamız gibi. Evimizin içinde sivrisinek varsa onlardan kurtulacak köklü çözümler bulmadığımız, evin içine girmelerini ve üremelerini engellemediğimiz sürece sivrisinekler bizi sokmaya devam edeceklerdir. Evin pencerelerine tel yapabilirsiniz ama kapı açık kaldığında ya da tel bir şekilde açık kaldığında sinekler eve girecektir. Bir başka tedbir olarak ilaçlama yapabilirsiniz. Fiziki tedbirlerle desteklemediğiniz sürüce ilaçlamanın etkisi geçtiğinde yine sinekler bir şekilde gelecektir. Sivrisineklerin ortaya çıkmasına neden olan bataklık kurutulmadıkça bu olay sürekli tekrarlanacaktır.
Yaşamımızın ilk 5-6 yılı bizim bilinçaltı kayıtlarımızın oluştuğu kritik yıllardır. Bakıma muhtaç bir durumda olduğumuz için hayatta kalmak adına anne ve babamıza bağlı bir hayat sürmekteyiz. Bu nedenle de bizi hayatta tutan kişilerin davranışları bizim için çok önemli olmaktadır. İstediğimizi elde etmek, yaşamımızı idame ettirmek için ihtiyaç duyduğumuz şeyleri almak adına anne ve babamızı memnun etmek için onların davranış kalıplarını alırken diğer taraftan da yaptığımızda onların bizi seveceklerini düşündüğümüz davranış kalıplarını ediniriz. Kendimizi güçsüz çaresiz bakıma muhtaç hissettiğimiz için onların birçok davranışını istesek ya da istemesekte kabul etmek zorunda kalırız. Onların geçmişten gelen bilinçaltı kayıtları nedeniyle şiddete, baskıya ya da tacize maruz kalabilir onlara itiraz edemediğimiz için bunların hepsini içimize atar öfke, kırgınlık, sevgisizlik, değersizlik birçok duygu ve korkunun oluşmasına izin veririz. İletişime açık olamadığımız kendimizi ifade edemediğimiz için bunları sırtımızda yıllarca taşırız. 
Hayatında sorun yaşayan ve hayatının kontrolünü eline almak isteyen birçok kişinin en çok ihtiyacı olan şey kaynak olayın farkına varmak ve ona ulaşmaktır. Bunun için yapmanız gereken şey kendinizde detaylı bir sorgu yapmaktır. Ancak bilinçli zihin devredeyken bazen bu sorgulardan istediğimiz verimi alamama ihtimali yüksektir. 

Kaynak olay tespitinde en kolay yöntem tüm vücudu gevşetip trans haline geçmek zihnimizi alfa dalgası seviyesine indirerek bilinçaltına ulaşmaktır.
 Kendini keşfetme yolculuğuna çıkan kişilerin kaynak olaya ulaşmalarında kullanabileceği telkin ses kaydını  ve içeriğini aşağıda paylaşıyorum. 

Bu ses kaydı regresyon olarak adlandırılan çalışmadır. Regresyon terapisi, bir konunun asıl kaynağına inmektir. 'Bana niye böyle yaptı?' diyerek kurban rolüne girmek ve sorunların nedenini başkasını suçlamak yerine sorunun kaynağının kendi içinde olduğunun farkına varmanızı ve yaşadığımız sorunla geçmişindeki olayın bağlantısını kurmamıza yardımcı oluyor.

Telkin ses kaydında hedef sadece kaynak olayı göstermeyi hedeflemektedir. Kaynak olayı tespit ettikten sonra kaynak olay içerisinde yaşadığınız his ve duygularınıza bakarak korkularını temizlemek ve yok etmek için EFT-Duygusal Özgürleştirme Tekniği, İçsel Temizlik, Z.Ponopono gibi teknikleri kullanabilirsiniz.
Bir seferde her sorunu halletmek mümkün olmayabilir. Bilinçaltı kayıtlaımız soğan gibi katman katmandır.  Bir yaşamın, ruhun sorununu sadece bir seferde hafifletebilirsin. Birkaç kez yapıldığında kalıcı çözümler oluşacaktır.

Sevgilerle
Halis Şahiner


Pozitif Gücün Büyüsü - Louise L. Hay

   Kendini keşif calışmasına başlayan insanlara kaynak olacak çok güzel bir kitap bilgisini burada paylaşmak istedim. Kitabın ana teması kendini sevmek üzerine yazılmış. Yıllarca dışarıda aradığımız uğruna bir çok ödün verdiğimiz sevginin aslında kendi içimizde olduğunu ve yapmamız gereken tek şeyin aslında kendimizi sevmek olduğu anlatan güzel bir kitap.
   Kendimizi sevdiğimizde dışarıdaki sevginin bir önemi kalmayacaktır. İçimizdeki sevgi açlığını doyurduğumuzda dışarıdaki sevgiye karşı açlığımızda biteceği için  sevgi karşılığı birilerine kendimizden ödün vermek zorunda kalmayacağız. Buda bize kendi değerimizin farkına varmamızı sağlayacaktır.
   Değersizlik duygusunun temelinde kendimizi sevmemiz yatıyor. Kendimizi sevmediğimiz için kendimize değer vermiyoruz. Başkalarının vermiş olduğu değeri kabullenemiyoruz. Kendimizi gerçek anlamda sevene kadar da değersizlik duygusunun altında ezilmeye devam ediyoruz.
   Bir çok insanla konuşurken bu konuyu söylediğimde insanlar kendilerini sevdiklerini söylüyorlar. Kendini sevmenin ne demek olduğundan habersiz cicili bicili elbise giyip, makyaj yapıp, güzel görünerek kendilerini sevdiklerini ifade ediyorlar.