Duygusal Acı Tablosu - Deneyimlerimizi Şekillendiren Düşünce Kalıpları




************************************************

KONTROL SENDE kitabımı satın alarak hayatınıza  katkıda bulunmak ister misiniz?

KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN


***********************************************

Kelebekleri özgürleştirmek- Cinsiyetini Kabul Etmek



Bir danışanımla yapmış olduğum bireysel danışmanlık çalışmasının devamını paylaşmak istiyorum. İki seans yoğun bir şekilde sevgi açlığı üzerinde çalışma yaptığım danışmanımla üçüncü seansta diğer iki seans gibi etkiliydi.
Konuşmaya geçen haftanın kritiğini yaparak başladık. Geçen hafta çok iyi geçmişti. Çalışmalar onu rahatlatmıştı. Birkaç kez zihni onu test etmeye çalışsada zihnini susturma tekniğini kullanarak rutini değiştirmişti. Ancak yinde içinde bir sıkıntı vardı. Eşi pişman olmuş ve af dilemişti. Oda onu affetmişti. Ama daha sonra yeniden bu işi yaparsa ne olacaktı. Yeniden bunalıma düşermiydi.
Aslında bahsettiği konu ilk haftaki konuydu sevgi açlığına öncelik verdiğimiz için sıra yeni ona gelmişti. Bu beklentide, bu durumda bir zayıflık güçsüzlük hissi vardı. Başka bir kadının eşinin yeniden aklına çelebileceğini düşünüyordu. Bu durum kendisini diğer kadınlara karşı eksik ve yetersiz bulmasından kaynaklanan özgüven sorunuydu. Bu durumu kendisinin fark etmesi gerekiyorduki bu düşünceyi değiştirebilsin.
Yeniden düşünceleri sorgulamaya başladık. Kendisine şunu sordum; “Sence eşin neden başka kadınlara bakma ihtiyacı hisseder?”
“Ben yeterince güzel değilim” dedi.
“Sana kendinin güzel olmadığını düşündüren şey ne?” dedim.
Cevap kilosunun olduğunu söyledi. 1.60 boylarında 75 kilo bir bayandı. Bence sence hangi kiloda olursan kendini güzel hissedersin dedim. Oda 65 dedi. O kiloda olursa eşinin onu beğeneceğini ve güzel olduğunu söyleyeceğini düşündüğünü belirtti. Eşi ona hiç güzelsin demiyordu. Hızlı bir yönlendirme yaptım. Şu anda 65 kilo olduğunu bir giyim mağazasına gitmesini ve istediği kıyafetleri giyip eşinin karşısına çıkmasını istedim. Dediklerimi uyguladıktan sonra eşi tarafından ona söylenmesini beklediği cümleyi eşinin ona söylediğini imgelemesini istedim.Eşi ona güzelsin diyordu. Devamında ne hissettiğini sordum. Cevap hiçbir şeydi. Eşinin söylediği sözün bir anlamı yoktu. Ona şunu sordum 75 kilodaki senle 65 kilodaki sen arasında ne fark var dedim. Fiziken bir zayıflama olmasına rağmen içinde herhangi bir fark yoktu. İçindeki mevcut rahatsızlık devam ediyordu. Yıllarca beklediği onay eşinden gelmişti ancak o onay ona kendini güzel hissetmesini sağlayamamıştı.

Çekim Yasası Nasıl Çalışır -5- Şükretmek



Şükretmek

İsteklerimizin bize daha hızlı gelmesini sağlayan bir şeyde şükretmektir. Şükretmek sahip olduklarımız için onları bize verene minnet duymak saygımızı göstermektir.
Şükretmek, verilen her türlü nimetten ötürü, dille ve kalple Allah'a olan minnet ve teşekkürünü ifade etmektir.
Yaradan kitabında bu konuya birçok ayette yer vermiştir.

Öyleyse Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O'na kulluk ediyorsanız Allah'ın nimetine şükredin. (Nahl Suresi, 114)

Yaratan bizi bu dünyaya gönderdikten sonra rızkımı o vermektedir.

Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır. (Hud Suresi, 114)

“De ki: Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haksız yere Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.” (Enam Suresi, 151)

Birisi bize bir şey verdiğinde ona teşekkür ediyoruz. Birisinden bir şey almak istediğimizde ona önce iltifat ederek onun gönlünü almak hoş etmek isteriz. Bütün bunları daha fazlasını almak için yaparız ya da devamını almak için yaparız.
İşin ilginci ise esas sahibini hiç dikkate almıyoruz. Bu dünyadaki her şeyin sahibi bizi yaratandır. Biz ne kullanıyorsak ne yiyip içiyorsak gerçek sahibi yaratandır. Bize verilmesine izin veren yine yaratandır.
Biz hiçbir şeyimiz olmadan bu dünyaya geliyoruz. Ve yaratanın bize biçtiği vakite kadar yaşıyoruz. Yaşamak için ise yiyeceğe ihtiyacımız var ve yaratan bize bunu biçtiği vadeye kadar karşılıksız sağlıyor. Beklediği şey ise sadece ona şükretmek.

Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nahl Suresi, 18)

... Şüphesiz Allah, insanlara karşı büyük ihsan (Fazl) sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler. (Yunus Suresi, 60)

Çekim Yasası Nasıl Çalışır-4- Serbest Bırakın ve Yaratatıcı Adımlar Atın


5. Serbest Bırakın ve Yaratıcı Adımlar Atın.

Mutluluğa giden yolun ilk adımı neyi kontrol edeceğimizi neyi akışa bırakacağımıza karar vermektir. Yaşamda akışa bırakılması gereken pek çok şeyi kontrol etmeye çalışıp gerekesiz yere endişeleniyoruz ve düzeltilmesi gereken pek çok şeyide akışına bırakıp sonradan da hiçbir şey yapmadık diye pişman oluyoruz. 

Şimdiye kadar yapmış olduğunuz çalışmalarla tohumu ektiniz, suladınız, etrafındaki yabani otları temizlediniz, fidan haline getirdiniz ve meyve vermeye başladı. Sıra geldi meyvesini almaya. Ancak burada yapılması gereken bir şey daha var. Meyvenin olgunlaşması için bir süre, güneşe maruz kalması gerekmektedir. Eğer güneşe maruz kalmazsa hiçbir zaman sizin istediğiniz tadı vermeyecektir. Domates gerçekten domates olacaksa o güneşte yanacaktır. Bundan sonraki konu ise her şeyin sahibi olanın takdirine kalmıştır. Ve siz o domatesin güneşin altında kızarıp olgunlaşacağını bilirsiniz. Doğada sistem böyle çalışır.

Normal insan hayatı da aslında böyle çalışır. İstemek konusunda bahsetmiştim verecek olan her şeyin sahibi rabbimizdir. Rabbimizin rahmeti ve bereketi sonsuzdur. Dilediğine dilediği kadar verir. Hiçbir şey imkânsız değildir. Sadece ol demesi yeterlidir. Ancak nasıl vereceğini ancak o bilir. Bize düşen iş bizim yapmamız gerekenleri yapmak gerisini yaratana bırakmaktır. Bizi yaratana güvenmektir.


Buradaki ince çizgi atılacak adımların hangilerinin bize ait hangilerinin yaratana ait olduğunu bilmektir. İstemek arzu etmek bunlardan arınmak, imgelemek bize aitken onun verilmesi yaratana aittir. Yaratan bizim isteğimizi bizim aklımızın almayacağı yollardan bize gönderir. Çünkü onun rahmeti sonsuz ve sınırsızdır.

Çekim Yasası Nasıl Çalışır-3- Arınmak ve İmgelemek


3. Kısıtlayıcı İnançlardan Kurtulmak (Arınmak)

Bu aşama çekimyasası çalışmalarının kilit noktasını oluşturmaktadır. Önceki yazılarımda belirtmiştim bilinçaltı kayıtlarımızdan ve inançlarımızdan bahsetmiştim. Ve bunların 0-6 yaş aralığında oluştuğunu söylemiştim.

Bilinçaltımızdaki olumsuz ve kısıtlayıcı kayıtlar bizim hedeflerimize ulaşmamızda en büyük engellerimizdir. Bir yer ulaşmak istiyorsunuz ve o yol üzerinde onlarca kaya, taş ve engel var. Hedefe ulaşmak için o engelleri yolunuzdan çekmek durumundasınız. Eğer o engelleri yolunuzdan çekemezseniz enerjinizin çok büyük kısmını o engellerle mücadele içerisinde geçirirsiniz. Ve birde fiziki olarak yeterli güce sahip değilseniz doğal olarak hedefe ulaşacak enerjiniz kalmaz. O engelleri aşmaya çalışırken yaralanıp beden sağlığınızı kaybedeceğiniz için hedefe ulaşsanız da tadına varacak enerjiniz kalmayacaktır. 
Olumsuz bilinçaltı kayıtları da aynen böyledir. Bizim isteklerimiz önündeki en büyük engellerdir. Bilinçaltı çok az enerji ile sonuca gitmek ister. Sonunda alacağı ödül harcayacağı enerjiden çok fazlaysa ya da ödülü elde ettiğinde kendine haz vermiyorsa, ödülü elde etmek ona coşku vermiyorsa çaba sarf etmez.
Ödülün bizim için uygun olup olmadığı bilinçaltındaki inançlarımıza göre değişir.

İnanç nedir?

İnanç doğruluğuna kayıtsız şartsız inanılan şeydir.
Dikkat edin inançlar gerçek değildir. Doğru olduğuna inanılan şeydir.
İnanmaktan gelir. Yani soyut bir kavramdır. Ve zamana, yaşanılan ortama ve kişiye doğru değişir. Aslında dünyada hiçbir şey aynı kalmaz sürekli değişir. Ancak sorun şu ki birilerinin inandıklarının yanlış olduğuna ikna etmek ona yeni bir düşünce yüklemekten çok zordur.
 
İnsan yanlış olduğunu bilse de inandığı şeye tutunur. Çünkü onu bırakırsa kendinin aptal duruma düşeceğini düşünür. Yıllarca yanlış bir şeyin peşinde koşmuş olmak bir insan için kabul edilemez bir durumdur. 

İnançlar, bilinçaltının bizi korumak için kullandığı şeylerdir. Bilinçaltında sadece inançlar vardır. Bilinçaltında olumlu yada olumsuz diye tasnif edilen bir şey yoktur. Olumlu ya da olumsuzu biz tanımlarız.

Çekim Yasası Nasıl Çalışır-2- Bilinçli Olarak Çekim Yasasını Çalıştırmak.



Dileyin verilecektir. Arayın bulacaksınız,
Kapıyı çalın açılacaktır, Çünkü dileyen alır,
Arayan bulur Ve kapı sadece çalana açılır...
                                                     İncil-Matta-7

Bir önceki yazımda, çekim yasasının çalışması ve bilinçsiz çekim hakkında genel bilgileri verdikten sonra sıra geldi esas konuya; “Bilinçli olarak çekim yasasını nasıl kullanabiliriz?” “İstediklerimizi hayatımıza nasıl çekebiliriz?”
Hazır mısınız?
O zaman başlayalım. Altı yıllık tecrübelerimle birlikte size beş adımda bunun nasıl yapılacağını anlatacağım. 

1.    Neyi istemediğinizi bilin.
2.   Bir amaç belirleyin: “Ne istiyorsunuz?”
3.   Kısıtlayıcı inançlardan kurtulun : “Arının”
4.   İmgeleyin ve Netleşin
5.   Serbest Bırakın ve Yaratıcı Adımlar atın.

Evet adım adım nasıl yapacağınızı öğrenmeye hazır mısınız? O zaman başlayalım.
1. Neyi istemediğinizi bilin.
  İnsanlara ne istediklerini sorduğumda cevap veremezlerken “Ne istemediklerini” sorduğumda kesinlikle birçok konu anlatırlar.
Aslında doğal bir durum. Çünkü aynısını bende yaşadım. Hipnoz eğitiminde ilk günlerdeki bilgi açlığıyla Ufuk beye sorular sorarken, ikinci yada ikinci gün can alıcı soruyu sordu: “Ne istiyorsun?” Soruyu sorduğu anda ben apışıp kaldım. Evet, bir şeyler istiyordum ama hiçbir zaman gerçek anlamda ne istiyorum konusunda hiç detaylı düşünmemiştim. Ve bir cevap veremedim.
Kainatta her şey zıddıyla vardır. Siyahı bilmezsen beyazı tanımlayamazsın, boşu bilmezsen doluyu tanımlayamazsın, geceyi bilmezsen gündüzü tanımlayamazsın. Yaradan göndermiş olduğu kitabında misalleri hep bu şekilde verir. 
     

Şükrü Erbaş- Koşar Adım




KOŞAR ADIM

Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
Toprağı rüzgârı denizi göğü
O her zaman bir insanla anlamlı
Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
Ve ucuz korkuların kör kuyularına
Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.


Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan
Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan
Kurulmuş saatler gibi günboyu çalışıp tekdüze
Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize.
Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
Küçük çıkarların büyük kurnazları
Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı
Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
Dışa vurmayı duygularınızı
Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış.

Çekim Yasası Nasıl Çalışır? -1



Her kim olursa olsun, istediğin kişi olabilseydin eğer kim olmayı isterdin?

Eğer hiçbir sınırı ön yargı veya sana isteklerinin abartılı, aşırı gülünç ya da ölçüsüz olduğunu söyleyen kimse olmasaydı?
Yani eğer kim olursa olsun, istediğin kişi olabilseydin ve önünde bütün yollar ve kapılar açık olsaydı kim olmayı isterdin?

Çekim yasasını duydunuz ancak hayatınıza geçirmekte zorlanıyorsanız, kendinizle ilgili sıkıntıları nasıl çözeceğiniz bilemiyorsunuz, hep aynı şeyleri yaşıyorsanız, hep aynı sorunları ve hep aynı tip kişileri hayatınıza çekiyorsanız bu konuda çalışma yapıp hep bir yerlerde takıldıysanız o zaman bu yazıyı okumaya devam edin.

Belki bir vakit vardır ki;
Uyanışı gerektirir.
İşte bu vakit şimdi gelmiştir.
BUDDHA

Yaratan dünyayı yaratırken bir sistem kurmuştur. Sitemin binlerce yıldır kesintisiz işlemesini sağlayan şey ise onun düzen için koymuş olduğu kurallar dizinidir. Çekim yasası da bu kurallar dizininden bir tanesidir.
Çekim yasası yaşamımızdaki tüm olup bitenlerin bilinçaltındaki inançlarımız yüzünden size yöneldiği ilkesine dayanır.
Evet; hayatınızdaki tüm olup bitenlerin sizin bilinçaltınızdaki inançlarınız yüzündendir. İnançlarınızın bulunduğu yer ise bilinçaltınızdır. İçerisinde bulunduğunuz ruh halinizin altında içinizdeki bilinçaltı kayıtlarınız vardır.
Bunu ilk kez duyan kişiler hemen tepki veriyorlar.
“ Yaşamımdaki sıkıntıları üzüntüleri ve cezalandırmayı ben mi hayatıma çekiyorum. Ben manyak mıyım?”
“Hayatımdaki iyi kötü h

Access ® Bars Bireysel Çalışma

    Beynimiz büyük bir kapasitör gibi çalışır. Elektrik şarjı tutar. Duygularımızın, düşüncelerimizin ve hislerimizin elektrik yükü vardır. Bunlar belirli noktalarda tutulurlar. Ne zaman bir şeye anlam yüklersek, önemli olduğunu düşünürsek onu beynimizde depolarız. Tıpkı dev bir bilgisayar hard diski gibi.    
      Access Bars® çalışması ile o noktalara enerji verip orada oluşmuş manyetik alanı serbest bırakmayı deneyimliyoruz. Bars® uygulaması başımızda yer alan, 32 enerjetik şarj noktasına parmaklarla yumuşacık dokunularak yapılır. Bu noktaların aktive edilmesi ve enerji blokajlarının kaldırılarak, enerjinin bu noktalardan akıp gitmesi sağlanır.


Şifa, zaman, umut, farkındalık, yaratıcılık, güç, yaşlanma, cinsellik, para v.s. ile ilgili düşünceleri, fikirleri, inançları ve kararları depolayan 32 enerjetik elektrik şarj noktalarında tıkanan enerjinin akışı sağlanınca, blokajlar çözülmeye başlar. Bu sanki bilgisayarınızın hard diskinden eski ve işe yaramaz dosyaları silmeye benzer. Böylece yaşamımızda yaratmak istediğimiz yeni şeylere yer açmış oluruz.


   Bars® seansı sırasında beyin dalgaları yavaşlar, çocukluktan gelen davranış biçimleri, inanç sistemleri ve bakış açıları temizlendikten sonra, hayatınızda daha çok " Var" olabilmeye "An`da" kalabilmeye başlarsınız. Yani, geçmişinizi geleceğinize yansıtmadan, tam anlamıyla geleceğinizdeki olasılıkları, kısaca hayatınızı değiştirebilirsiniz.


Seanslar için Lütfen İletişime Geçin



************************************************

KONTROL SENDE kitabımı satın alarak hayatınıza  katkıda bulunmak ister misiniz?

KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN


***********************************************


Access Bars ile Hayatınızı Değiştirin!!




Hayatınız tam sizin olmasını istediğiniz gibi değil mi? Daha fazlasını mı arzu ediyorsunuz?

Peki o zaman kendinize daha fazla özen göstermeye ve kendinizi olumlu bir şekilde beslemeye istekli olsaydınız ne olurdu?

Yaşamınızda olmasının imkansız olduğuna karar verdiğiniz her şeyin bir şekilde olmasının kapılarını açsaydınız ne olurdu?

Evrenin tüm olasılıkları için ne kadar önemli olduğunuzu anlamanız neyi gerektirirdi?

Şu an’a kadar hayal dahi etmeye cesaret edemediğinizden daha şaşırtıcı olsaydınız ne olurdu?

Access Enerji Dönüştürme sistemi Amerika’da Gary Douglas tarafından geliştirilen dönüştürücü bir çalışmadır. Access bizi arzu ettiğimiz hayatı yaşamaktan alıkoyan alışkanlık, yargı ve kararları hızlıca, basitçe ve pratik şekilde değiştirebilmemiz için, bizlere her an kullanabileceğimiz araçlar sunar.

Access’in hedefi bizleri, kendimizi değiştirerek hayatımızdaki dramaları, travmaları değiştirebilme olasılığını artıracak kadar yeterli bilinçte olabileceğimiz bir alana getirmektir. Access farklı bir hayatınız ve farklı bir realiteniz olabilmesi için size hayatınızda iyi gitmeyen şeyleri değiştirmenize yardımcı olacak araç ve teknikleri vermek için tasarlanmıştır.

Başımızda nörolojik sinapsların elektromanyetik yüklerinin saklandığı 32 nokta vardır, bu enerji yükleri nasıl davrandığımızı ve işlev yaptığımızı etkiler. Bu barlar şimdiye dek herhangi bir şey hakkında sahip olmuş olduğunuz tüm düşüncelerin, fikirlerin, tutumların, kararların ve inançların elektromanyetik bileşenlerini depolar. Örneğin; önemli olduğunu düşündüğünüz, para ile ilgili sahip olduğunuz her düşünce, o düşüncenin enerjisi “para” adı verilen Bar’da saklanır. Şifa, beden, kontrol, farkındalık, yaratıcılık, güç, yaşlanma, cinsellik ve para için Barlar vardır. Her bar yaşamınızın o yanı veya alanına karşılık gelir.

Andulasyon Terapi Sistemi

Bütünsel Terapide yepyeni bir boyut…

Hayatınızda kendinizi hiç bu kadar iyi hissetmedim demek için! Andulasyon Terapi Sistemi ile tanışmanızın tam zamanı.

Andulasyon, kronik şikayetleri ortadan kaldırmak amacıyla geniş bir frekans alanında insan ve hayvan dokusunda biyolojik rezonans titreşimleri üreten çok özel bir terapi metodudur. 




Andulasyon Terapi Sistemi faydaları

    Strese
    Selülite
    Halsizlige
    Yorgunluga
    Yaglanmaya
    Uykusuzluga
    Erken Yaslanmaya
    Bel & Sırt Agrılarına
    Barsak Tembelligine
    Dolaşım Bozukluklarına
    Migren tipi baş ağrılarına 

Karşı tedavi amaçlı kullanılmaktadır.

Kan akımının yetersiz ya da tıkanmış olması halinde Andulasyon Terapi Sistemi; yavaşlamış olan metabolizmayı ardışık olarak kah yavaşlatıp kah hızlandırabilir. Bu işlemler sırasında titreşim frekanslarının sürekli değişmesi vücudun değişik doku katmanları tarafından uyumla karşılanır. Frekansın tek çeşit olmaması etki mekanizmasında hayati bir öneme sahiptir. Dokuların birbirinden farklı yapısına uygun tanımlanmış frekans bantları sayesinde en uygun sempatik aktivasyonu yapacak titreşim sağlanmış olur.

Sıradan insan sağlığını korumak ve enerjisini sürdürebilir kılmak için günde en az 10 km. yürümeli ya da bir saatlik spor faaliyetinde bulunmalıdır. Bu gün söz konusu mesafe ortalama 0,365 km.dir.

Lâ tahzen / Üzülme..


Lâ Tahzen... (Üzülme!)
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman: (c.c), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?
O halde ne diye üzülürsün ey can?
Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan;
Gece gibi kapkaranlık nefsini yak !..
“Derdim var” diyorsun;
Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun.
Sanma ki dert sadece sende var.
Şunu bil ki;



Sendeki derdi nimet sayanlar da var.
Umudunu yıkma; Yusuf'u hatırla.
Dert nerede ise deva oraya gider.
Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider.
Soru nerede ise cevap oraya verilir.
Gemi nerede ise su oradadır.
Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın.
Dünya malı Allah'ın tebessümüdür: ona bak! Ama sarhoş olma...

Sevgi Açlığı ve Farkındalık - İçinizdeki Çocuğu Sevin.


Sevgi, Sevgi, Sevgi,  Ruhumuzun temel gıdası.
Fiziksel bedenimizi doyuramadığımızda nasıl rahatsızlık ve huzursuzluk hissediyorsak ruhumuzu doyuramadığımızda da aynı şekilde huzursuzluk hissederiz. Buradaki en büyük sorun; fiziksel bedenimizi doyurmak için bizi doyuracak şeyin hangi yiyecekler olduğunu bilirken, ruhsal olarak gerçek açlığımızın ne olduğunu bilememektir.
Bedenimizin de, ruhumuzun da istediği tek şey kendini iyi hissetmektir.  Temel istenilen şey iyi hissetmektir. Yaşamımız boyunca bizi iyi hissettirecek şeyler peşinde koştururuz.
Yanlış yaptığımız şey ise mevcut halimizle iyi hissetmek yerine bizi iyi hissettirdiğini düşündüğümüz şeyler peşine takılmamızdır.
Duygularımızın farkında olmadığımız için ya da duygularımız kapattığımız için hislerimizin gerçek anlamlarını göz ardı etmekteyiz.
Bedenimiz çok açken açlığını gidermek için önümüze ne gelirse yeriz. Sağlıksız ya da hijyenik olup olmadığına bakmayız. Ruhumuzda aynı şekilde çalışır. Aç olduğunda ilk önüne gelenden bunu karşılamaya çalışır. Bunu karşılamaya çalışırken çocukluk ta özellikle 0-6 yaş arasındaki öğrendiği yöntemleri kullanır.
Ruhun temel gıdası sevgidir. Sevgi soyut bir kavramdır. Birçok somut davranışı birleşimi genel bir tanımdır. Örneğin ilk doğum esnasında sarılmak sevginin anneden bebeğe akış şeklidir. Bebek doğum sonrası bir anda farklı bir boyuta geçmiştir. Bu geçiş sırasında kendisini güvende hissettirecek şey ise ona sıkı sıkıya sarılan annesidir. Bu durum onun kendini güvende hissetmesine yardımcı olur. Kendini güvende hissettiği içinde kendini iyi hisseder.
İlk sevgi tohumları atılmış olur. Devamında beslenilmesi ona kendini iyi hissettirir. Algıları açıldıkça onunla ilgilenilmesi, konuşulması ona gülünmesi onun sevgi tanımını oluşturur. Anne ve babanın temsil sistemlerine ve sevgiyi hissediş biçimlerine göre ona sevgi aktarımı yapılır.
Bir süre sonra anne ve babasının ona sevgi aktarım yöntemi onun kendini iyi hissetmesinin temel anahtarını oluşturur. Büyüdükçe bu davranış biçimleri onda iyice çapalanır ve alışkanlık boyutuna gelir.

21 Günde Düşünce Detoksu




 “Biz birçok diyete gireriz vücudumuz için, detoks yaparız. Yağlarımızı eritmek için, ter atmak için, gençleşmek için. Şimdi yaptığımızın adı da düşünce detoksu. Düşüncelerimizi detokslayacağız ve kafamızın içinde bizi rahatsız eden her şeyi bırakacağız.”
“Evet sevgili kaptan, 21 gün boyunca …
yolculuğa çıkıyorsun. Düşüncelerini detoksluyorsun ve yoluna bütün olayları sevgiyle kabullenerek, alttan alarak değil, sevgiyle kabullenerek ve özellikle içinden kabulleniyorsun ve sevgiyle gönderiyorsun.”
Birçok kaynakta 21 gün diye bir laf duyarız. Nedir bu 21 gün? Ben de ilk başta birçok kişiye sordum. ‘Nedir bu 21 gün? Nedir amacı 21 günün?’
Bana ortalama olarak gelen yüzlerce cevabın özetini size vereyim.
Bilinçaltımızın herhangi bir düşünceye dayanabildiği süredir 21 gün. Aynı kelimeleri ya da aynı enerjiyi defa ve defa söylediğin sürece bilinçaltın 21’inci günün sonunda bunu yapıyor. Yani ona inanıyor.
Şimdi size bununla ilgili bir atasözü söyleyeyim; Bir insana kırk gün ‘delidir’ derseniz. O insan 40’ıncı günün sonunda deli olduğuna inanmaya başlar.’
Biz de kendi kendimizi 21 gün boyunca bir arınma sürecine sokuyoruz. Bu cümleleri okuduğunuz günden ve andan itibaren 21 gün boyunca kendimde uyguladığım ve insanlarda yüzlerce kişide uyguladığımız tekniği yapıyoruz.
21 GÜNDE NE YAPACAĞIZ?
Bu 21 günde ne yapacağız?
Dengede kalma ve arınma süreci. Dengede kalma ve arınma süreci şu demek; 21 gün boyunca insanlar ne söylerse söylesin, ne yaparlarsa yapsınlar, onları oldukları gibi kabullenip dengede kalacağız. Yani biri geldi bana bir laf mı söyledi. ‘Tamam, bu böyle bir insan. Kabulleniyorum ve dengedeyim.’

Kelebekleri Özgürleştirmek – İstenmeyen Çocuk



Kendimizi değersiz hissetmemizin altında en büyük etken hamilelikte yaşanan olaylardır. Yapılan bilimsel araştırmalar anne karnındaki bebeklerin etraflarında olup bitenden haberdar olduklarını ortaya koymuşlardır. Özellikle istenmeden kalınan hamilelikler, annenin içinde bulunduğu ruhsal ve fiziki durum, farklı cinsiyet beklentisi en büyük travmalarımızdır.
Ve bu durum hayatımız boyunca bizi kara bir gölge gibi takip eder. Öyle ya annesi yada babası tarafından istenmeyen çocuğu kim sever ki? Annesi veya babası onu kabul etmediği bir durumda onu kim kabul eder ki? İçten içe onu kemiren sinsi bir duygudur bu.
Yapmış olduğum bir regresyon çalışmasını paylaşmak istiyorum. Danışanım 39 yaşlarında bekar bir hanımdı. Kendisi ile yüz yüze bir çalışma yaptık. Kendisi hedefleri ve ilişkilerle ilgili yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu düşünerek bu kapsamda çalışma istediğini belirtmişti. 
Kendisi özel sektörde çalışıyor olmakla birlikte öğretmen olmak istediğini, mezun olduğu bölümden çok fazla öğretmen ataması olmadığını, yaşının 40 yaklaşması nedeniyle bundan sonra da olamayacağı korkusu vardı. Hayallerini gerçekleştiremediği için rahatsızlık duyuyordu.
Diğer taraftan ilişkiler konusunda da sıkıntısı vardı. Bir kez nişanlanıp ayrılmıştı ve hala bekar dı. Hayatına istediği tarzda bir erkeği çekemediği gibi uzun süreli bir ilişkisi de yoktu.
Çalışmamıza referans olması açısından geçmişindeki önemli olaylardan bahsetmesini istedim. Ailedeki en küçük çocuktu. Okul dönemlerinde başarılı bir öğrenciydi. Hep birincilikleri vardı, ilkokuldayken çok aktif olduğu için öğretmeni kendisine sınıflarından bir öğrencinin sorumluluğunu vermiş ve ona öğretmenlik yapmasını istemişti. Başarı onun hayatının olmazsa olmazıydı.
Bir diğer konu ise babasına olan yoğun ilgisiydi. Çocukken sürekli babasının kucağına oturuyordu. Hastalandığı zaman babası yanına geldiğinde anda mucizevi bir şekilde iyileşiyordu. Bu durum çocuklukta, üniversite çağlarında da hep yaşanmıştı. Ve hala da zaman zaman tekrar eden bir olaydı.
Babasının geçmişte bir kadınla ilişkisi gündeme gelmiş. Kadın babasına kafayı takmış ve babasını bitireceğini söylemiş. Ve bir süre sonrada babası iş hayatında tökezleyerek sıkıntıya girmişti. Ekonomik durumu bozulmuştu.  Yaşanan bu durumu kadının sözüyle örtüşmesi nedeniyle kadına karşı babasına kötülük ettiği için yoğun bir öfke ve kızgınlık vardı. Bu durum onun hayatında derin iz bırakmıştı. Kendi yaşadığı ilişkilerde de bir kadın geliyor, erkeği ayartıyor ve ilişkinin bozulmasına neden oluyordu. Aslında yapmış olduğu şey zihinsel bir çapa oluşturmaktı. Ve çapa o kadar güzel oluşturulmuştu ki kusursuz bir şekilde çalışıyordu.