Lütfen Gülümseyin. Hayatın amacı deneyimlemek ve keyif almaktır.
X.: Hayatım aynı gidiyor. İstediğim değişimleri gerçekleştiremedim.
H.Ş.: Gerçekten değişim istiyor musun?
X: Bilmiyorum.
Eski heyecanım kayboldu. Belki de değişimi yeterince istemiyorum?
H.Ş.: Kaybolan
heyecan kime ait? Yetişkin sana mı? Yoksa çocuk sana mı?
Büyük
ihtimalle o heyecan çocuk sana ait bir heyecandır. Değişim için yetişkin
heyecanına sahip olsaydın o değişimi gerçekleştirdin.
Çocuklar çoğunlukla çocukluklarındaki boşluğu dolduracak eksik ve yetersiz hissetmelerini giderecek hedefler arayışındadırlar. Hedeflerine sahip olduklarında ne yapacaklarına ve onu elde ettiklerinde ne yapmaları ne hissetmeleri gerektiğine dair aslında detaylı bir fikre sahip değillerdir. Haz ilkesi ön plandadır. Heyecan yaratan haz duygusudur. Ama aynı zamanda o isteğin arkası ve içi boştur. Orada sadece eksik ve mahrum bırakılmış bir duygu ya da hazzın gerçekleştirilme isteği vardır.
İnsanlar bir şeyleri halletme konusunda sorun
yaşadığında bu neredeyse her zaman stratejilerinin çok fazla gereksiz ayrıntı
ile dolu olmasından kaynaklanır. Çok fazla adım ya da çok fazla içsel diyalog
söz konusu olduğunda kendinizle çok fazla mücadeleye girişirsiniz. Göreceli olarak basit işler yaparken bile tüm bu
aşırı duygulara sahip olursunuz.
Tabii ki eğer karmaşık bir şey yapacaksanız karmaşık
bir stratejiye sahip olmak gerçekten kolaylık sağlar ama basit bir şey
yapacaksanız stratejinizin aynı şekilde basit olması gerekir.
Bunun nasıl yapılabileceğini anlamak için tembel insanlara bakmak yararlı olabilir. Tembel insanlar asla yapmaları gerekenden fazlasını yapmazlar. Tembel insanlar işleri kendileri için kolaylaştırırlar.
İnsanlık tarihi teknolojik olarak çağ atlamış olmasına rağmen psikolojik olarak ne yazık ki o değişimi yakalayamamıştır. Hala korku endişe ve kaygılarımız psikolojik olarak zihnimizi ve bedenimizi kontrol ediyor. Farkında olsak ta olmasak ta durum ne yazık ki böyle. İçimizde korku ve endişelere sahip küçük bir çocuk var. Ve kararlarımızın birçoğunda o söz sahibi olarak bulunuyor.
Sorun bu durumla ilgili mevcut gerçekliği
anlamadan sorunlarımız için günlük çözümler üzerinden bir şeyleri değiştirmeye
çalışan olmakta yatıyor. Yaşam çocukluğumuzun büyütülmüş haliyle tekrarından
başka bir şey değil. İnsanın en büyük içgüdüsü bilindik olanı devam
ettirmektir.
Beynimizin ve zihnimizin
çalışma dinamiklerini ve stratejilerini anlamadan diğer insanların bize çözüm
olarak sundukları şeyleri gerçekmiş gibi kabul edip onu kendi dünyamızda ortaya
çıkarma mücadelesi içinde olmak ne yazık ki insanın kendisini daha kötü
hissettirmekten başka bir şeye yaramıyor.
Geçenlerde bir kişi ile konuşuyordum. “Nasılsın” dediğimde yaşamın sıkıntılı ve rahatsız edici olduğunu söyledi.
Kendisine şunu sordum;
“Yaşamın sıkıntılı ya da sıkıcı
olduğunu nasıl anlıyorsun?”
İstek ve arzularımıza sahip olmanın ilk adımı onlara sahip olabileceğimiz konusunda önce kendimizi inandırmaktan geçer.
X: Hocam merhaba. Ben bir araba almayı çok istiyorum. Araba çok pahalı maaşım buna göre çok düşük. Kitaplarınızı okudum. Fakat nasıl bir yol izlemem gerekiyor bilmiyorum. Bu konuda bilinçaltı düzeyde mi çalışmalıyım?H.Ş: Arabayı elde etmek konusunda
herhangi bir bakış açısına sahip olmasaydın nasıl davranırdın?
Nasıl
düşünürdün?
İstediğin arabaya
sahibi olduğunda kim olursun?
İnsanlar
senin hakkında ne düşünürler?
X: Kendimi çok rahat ve konforlu hissederdim. Şu anki arabam
rahatsız edebiliyor özellikle uzun yollarda. İnsanların ne düşündüğü umurumda olmaz.
Aradığım tek his konfor, rahatlık. Fakat böyle bir arabayı gören insanlar benim
zengin ve havali biri olduğumu düşünebilirler. Ailemse gurur duyar.
ÇELDİRİCİ İMPLANTLAR
Çağrı Katılımcısı: Öfkem ve gücüm karışıyor.
Babam her şeye kızardı, küçük önemsiz şeylere bile. Ben de sinirleniyorum ve
bazen öfkeden kurtulmakta zorlanıyorum. Bunu atlattığımı sanıyordum ama son zamanlarda
sözde bir arkadaşıma çok kızdım. Ona hayatımdan çıkmasını söyledim ve yanıma
geldiğinde çok sinirlendim ve ona vuracağımı düşündüm!
Gary: Çeldirici implantların implante edilmiş bakış açısından öfke yaptığınızda, tepkisel bir durumda olduğunuz için öfkenin gitmesine izin veremezsiniz. Kişiyi her düşündüğünüzde, yaptıklarına ya da söylediklerine gitmenize neden olan tepki veriyorsunuz. Ama senin gitmene neden olan onların söyledikleri ya da yaptıkları değil. Bunun bir çeldirici implant olduğu gerçeği sizi tetikledi. Büyüdüğün şey bu. Her fırsatta seni tetikleyen biriyle büyüdün ve şimdi, doğru şartlar altında, mecburen öfkeye, hiddete, kin ve nefrete gitmelisin. Burası tam olarak arkadaşınla gittiğin yer.
İSTEMEK ve ALMAK
Hedefi
olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardımcı olamaz.
Yaşamınızda
ne yaratmak istiyorsunuz?
Yaşamınızda
neye sahip olmak istiyorsunuz?
Bunların
nasıl ortaya çıkmasını bekliyorsunuz?
Bunları
olmak veya sahip olmak için nasıl istiyorsunuz?
Bunlar
ortaya çıktığında onları rahatlıkla alabilecek misiniz?
Yoksa
istemem ve yan cebime koy bakış açısında mısınız?
Yaşamımızda
daha fazla şey olmak veya daha fazla şeye sahip olmak için istemek ve almaya
gönüllü olmamız gerekiyor.
Evren sizin
her türlü isteğinizi emir kabul edip işleme koyar. Yaratımın ilk adımı istemek
ve almaktır.
Hiç dikkatinizi çekti mi?
Hayattan sürekli bir şeyler istiyoruz.
Hem de o istediklerimizin çok iyi olmalarını, mükemmel olmalarını ve bizi çok mutlu etmelerini....
İyi bir evimiz olsun, iyi bir işimiz olsun, iyi bir gelirimiz olsun, güzel bir evimiz olsun, içinde muhteşem mobilyalar olsun, son model bir arabamız olsun, iyi bir sevgilimiz olsun, örnek bir evliliğimiz olsun, hayırlı, söz dinleyen, muhteşem çocuklarımız olsun, mükemmel dostluklarımız olsun... v.s. Hep en en iyileri alma derdindeyiz.
Burada harika bir soru devreye giriyor.
Bugün size Bilinçli Yaratma Sanatı kitabımdan küçük bir pasaj paylaşacağım.
İçinde
bulunduğumuz enerji durumu, bir sonraki halimizi yaratan referans noktasıdır.
Neşe ve keyif hali genişletici, kapsayıcı ve rahatlatıcı hissettirirken, üzüntü
ve keder hali daraltıcı ve küçültücü hissettirir.
Neşe
ve keyif halindeyken yaşamımızda bir şeyleri yaratmak daha kolaydır. Bu nedenle,
rahat ve kolay bir yaşam için ihtiyacımız olan şey; düşüncelerimizin ve düşünce
biçimimizin farkında olmak ve onları bilinçli yöneterek, bedenimizin titreşim
enerjisini yüksek tutmaktır.
Sebep
ve sonuçtan oluşan nedensel bir dünyada yaşıyoruz. Şu an içinde bulunduğumuz
durum, geçmişte sahip olduğumuz düşüncelerin yaratımıdır. Gelecekte oluşacak olan
durum ise şu anda sahip olduğumuz düşüncelerin yaratımı olarak ortaya
çıkacaktır.
Geçmiş düşüncelerimizin oluştuğu zamanla şimdi yaşadığımız zaman arasında mantıklı bağlantı kuramadığımızda, çoğunlukla yakın zamandaki olaylarla bağlantılama yoluna gideriz. Bu şekilde yapılan bağlantılama, davranışımızın ana kaynağı olan gerçek olayla yapılmadığı için bu olaylar üzerinde çalışmak, durumu düzeltmez ve bize istediğimiz şeyi vermez. Doğru kaynak olayı bulamazsak sürekli kendini tekrarlayan döngü içinde kalırız.
Yazarı ile birlikte bir kitabı okumak ve onu birlikte yorumlamak nasıl olurdu?
Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız, aklınız beyniniz bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar.
Ama bir şeyi yapabileceğinize gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya baslar.
Dr. David J. Schwartz
Yaşamımızda en çok yaptığımız hatalardan biriside sahip olduğumuz yeteneklere sahip çıkmamak için birilerini kendimizden üstün yapmak için kendimizi küçültmektir.
Aslında bu bir anlamda birilerine
saygı duymak adına yapılmış bir mütavizilik olarak görünse de kişilerin gelişimini
olumsuz etkileyen bir durumdur. Birilerini olduğundan daha büyütürken kendimizi
olduğumuzdan daha küçültmek kendi kalemize gol atmaktır.
Bu sahip olunan değersizlik inancın
yansımasıdır. Kendimizi değersiz gördüğümüz için sahip olduğumuz her şeyin
hatta yeteneğimizin de değersiz olduğuna karar veririz ve onun öyle olduğunu
ispat etmek için elimizden geleni yaparız.
Geçenlerde bir öğretmenle
konuşuyordum. Branşında ders verme konusunda sürekli bir direnç vardı. Kendini
yeterli hissetmiyordu. Sürekli konu eksikliğinden bahsediyordu. Konu
eksikliğine sahip olduğu içinde öğrenci karşısında soruları çözerken zorlanacağını
düşünüyordu. Buda öğrenciye zayıf görünmekti. Varsayımlar üzerine kurulu güzel
bir hikâye oluşturmuştu.
Bildikleriniz Değil YAPABİLDİKLERİNİZ Yaşamınızda Fark Yaratır.
Yazarı ile birlikte bir kitabı okumak
ve onu birlikte yorumlamak nasıl olurdu?
KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLMAK İSTERMİSİNİZ?
Birilerinin bir şey yaparken
başarısız olması, sizin de onu yaparken başarısız olacağınız anlamına gelmez.
Ancak birilerinin bir şeyi başarması sizin onu başarabileceğiniz anlamına
gelir.
Yapmanız gereken, doğru
şeyleri referans alıp onu yaşamınızda uygulamaktır.
Sürekli aynı şeylerin başınıza
gelmesinden rahatsızsanız!
BAL YAPMAYAN ARI'DAN BAL YAPAN ARI'YA DÖNÜŞMEK İSTERMİSİNİZ?
Evrendeki her şey enerjiden oluşur.
Yaşam içerisindeki her şey enerjinin farklı formlarıdır. Farklı formları
yaratan şey onları meydan getiren şeylersin farklı frekanslarda titreşmesidir. Yani
her şeyin titreştiği bir frekans vardır. Aynı frekansta titreşen enerjiler
birbirlerini çeker.
İnsan bedeninde enerjinin bir formu
olan maddeden oluştuğu için bedenimizin de bir titreşim frekansı vardır. Diğer
nesne ve canlılardan farklı olarak bedenimizin titreşim frekansını
değiştirebilen varlıklarız. Bu değişimi düşüncelerimizle yapıyoruz.
Düşüncelerimizle bedenimizin titreşim frekansını değiştirebiliyoruz. Düşüncelerimiz
bedenimizde his olarak ortaya çıkar. Bu hisse yüklediğimiz anlam ise titreşimin
frekansını belirler.
Bu olma halidir. Düşündüğünüz şeyin enerjisi ile uyumlu olmadır. Onun frekansında olmaktır.
O nedenle bir şeyi elde etmenin ilk
adımı o şey olmaktır. O şey olmaktaki kasıt onun enerjisini bedenimiz için
bilindik hale getirerek onun enerjisi ile aynı frekansta titremektir.
Aynı frekansa sahip insanlar aynı katta yaşayan komşulara benzer. En sık birbirlerini görürüler, en çok birbirlerini duyarlar.
Bu bir VAROLUŞ
seçimidir.
Var oluş seçimi kişinin, kim olduğu, ne olduğu, neyi yapıp
neyi yapamayacağı, neye sahip olup neye sahip olamayacağı, neyi hak edip neyi
hak etmeyeceği ve neye layık olduğu neye layık olmadığı kararlarının sonucunda
oluşturmuş olduğu olma halidir.
Kim olmayı ve ne olmayı seçtiğidir.
Yaşamınızı değiştirmek istiyorsanız önce VAROLUŞ seçiminiz değiştirmeniz gerekiyor.
VAROLUŞ seçiminiz için ise kendinizle ilgili inandıklarınızı değiştirmeniz gerekiyor.
İşin en zor kı