Hedef, Rüya, Hayal ve Fantezi

 

Eğer hayallerinize karşı takıntılı olursanız bu takıntı ileride pişmanlık duyacağınız şeyleri size çekebilir. Oysaki sizinle dalga geçerlerken olanı biteni sakin ve berrak bir şekilde değerlendirip duygusal tepkilerden uzak durabilirseniz eğer bu sizin hayalinize inancınızın sağlam olduğunu ve kendinizi hayalinizin gerçekleştiği noktada gördüğünüzü gösterir. 




Öte yandan, sizinle dalga geçip alay ettiklerinde kendinizi kırılmış hissederek savunmaya geçerseniz, o zaman hayallerinize takıntılı derecede bağlanmışsınız demektir. Belki de kurduğunuz hayal çok fazla abartılıdır, bu durumda onu tekrar gözden geçirerek daha mütevazi bir hale getirmeniz faydalı olabilir. Her iki durum da sizi geliştirir.

Hayallerimize odaklanarak geçirmediğimiz her anı şüphe ve sorunlara odaklanarak geçiririz. Çiçeklere odaklanmadığımız her anı dikenlere odaklanarak geçiririz. Dâhiler kendi kalplerinin çiçeklerine odaklanır ve deneyimlerinden buketler derlerler. Dehasını uyandıramamış sıradan insanlar ise dikenlere, şüphelere ve korkuya odaklanırlar ve dikkatleri dağılır.

Hayallerimizin Peşinden Gitmek

 

Hayatınız boyunca her zaman korkularla karşılaşacaksınız.

Korku, geliştiğiniz ve kendinizi sınadığınız anlamına gelir. Ben her gün çeşitli korkularla yüzleşiyorum fakat korkunun bir yalan, alta yatan gizli düzenin üstünü örten dengesiz bir algı olduğunu biliyorum. Onu tanıyorum, onunla yüzleşiyorum ve arkamda bırakıyorum. Ondan sonra da ışığımı açıyorum.






“Hoşlanıp hoşlanmamayı bir kenara bırakın. Sadece yapılması gerekeni yapın. Bu, mutluluk vermeyebilir fakat sizi yüceltir."

- George Bernard Shaw

Bir keresinde, hayatta en çok istediği şey yaşamın kaynağını bulmak olan bir biyofizik öğretmenim olmuştu. Birkaç sene evvel ona tekrar rastladım. Bir in restoranına gidip birlikte yemek yedik. Ona isimden, araştırmalarımdan ve yaşamın kaynağı hakkındaki düşüncelerimden bahsettim. Onunla düşüncelerimi paylaştığımda gözleri doldu, ne diyeceğini bilemedi.

Hayatınızın kalitesini sorduğunuz soruların kalitesi belirler

 

Her seviye sizi bir sonraki seviyeye taşımak için gerekli bütün dersleri içerir. Çaresiz durumda olduğunu düşündüğünüz kişileri kurtarmaya çalıştığınızda, onlara gelişmek için ihtiyaç duydukları yaşam deneyimlerinden mahrum edersiniz. Onlar da davranışlarını değiştirerek yaşamlarını dönüştürme kapasitesine sahiptirler fakat o an bunun farkında olmayabilirler.

 


Hepimiz iki taraflı varlıklarız. Depresyon ve aşağılık kompleksi yaşayan birisi aynı zamanda coşkusunu ve kibrini baskılıyordur. Kendini küçük gören kişiyi kurtarmaya çalışırsanız, eninde sonunda kibirli tarafı ortaya çıkıp sizi ısıracaktır. Bu nankörlük değildir; bu evrenin size, zaten mükemmel olan bir dengeyi düzeltmek için hayatınızı ve kaynaklarınızı harcamamanız gerektiği ile ilgili verdiği bir derstir.

 Geçen sene, eski bir arkadaşım bana telefon edip ona borç verip veremeyeceğimi sordu. Veremeyeceğimi söyledim.

 "Fakat neden? Senin çok paran var." dedi.

 

Yaşamda Dengede Olmak

 

Yetişkinlikteki hayallerimizin ve özlemlerimizin kaynağı çoğunlukla çocuklukta yaşanan yoksunluklardır.

Genellikle çocuklukta hastalık yasayanlar ileride şifacı ya da atlet olurlar.

Çocukken sevilmemiş olanlar tüm ömürlerini sevmek ve sevilmek peşinde geçirirler. Değersiz hissettirilenler önemli isler yaparak kendilerini kanıtlamaya, fakirlik çekenler zengin olmaya çalışırlar.

Boşluğu doldurmaya çalışırız, bizler "bizde eksik olduğunu" düşündüğümüz şeyi aramaya programlanmışızdır.



O zaman farkında olmasam da, yaşadığım öğrenme zorluğu ve disleksi hastalığı benim özgür olmamı sağlamıştı ve o sayede hayatıma şekil veren pek çok olağanüstü insanla tanıştım.

Bana neyi yapamayacağım söylenirse onu yapmak için büyük bir arzu geliştirdim. Hiçbir zaman okuma-yazma öğrenemeyeceğimi ve iletişim kuramayacağımı söylemişlerdi, oysa bugün senenin 300 günü seyahat ederek tam da bunu yapıyorum.

Dalga Etkisi

 

İnsanlar genellikle dünya üzerinde önemli bir etki yaratmak için birey olarak sahip oldukları gücü hafife alırlar. Yine de amacınız doğrultusunda hareket ettiğinizde, muhtemelen Dünya üzerindeki her insana ulaşana kadar mesajınızı yaymaya, vizyonunuz aracılığıyla insanlara hizmet etmeye ve onların ilgisini çekmeye devam etmek için güçlü bir istek duyacaksınız. İlham aldığınız amacınızdan etkilenen hemen bir destekçi grubunuz olabilir. Ve bu bireylerin hayatlarında yarattığınız güçlü farkı fark ettikten sonra, muhtemelen devam etmek ve ürününüzün, hizmetinizin veya fikrinizin başka kimlere fayda sağlayabileceğini veya hizmet edebileceğini öğrenmek için daha da büyük bir etki yaratmak isteyeceksiniz.






Mümkün olan en büyük etkiyi yaratmak için, görevinizi en yakın etki alanınızdan tüm gezegene genişletmeye devam edeceksiniz. Yaptığınız her şeyin insanları nasıl etkilediğini ve sevdiğiniz şeyi yaparak, yaptığınız işi severek ve bunu yapmak için finansal olarak ödüllendirilerek yaşam kalitelerini nasıl artırdığınızı gözlemlemek ve takip etmek sizin için akıllıca olacaktır. Hizmetiniz ne kadar büyürse, o kadar çok kişiye ulaşır ve ilham verirseniz, zihniniz ve kalbiniz o kadar çok açılır.

Kahramanınızın Gücü


 

Güney Afrika'daki seminerlerimden birinde, iç kahramanının özelliklerine sahip olma sürecinde olan 17 yaşındaki bir katılımcı vardı. Görüyorsunuz, katılımcılardan kahramanlarını belirlemelerini ve en takdire şayan özelliklerinin bir listesini yapmalarını istemiştim. Daha sonra, bu niteliklere zaten nerede sahip olduklarını bulmaları ve bunları kendi yaşamlarında nasıl ifade ettiklerinin benzersiz yollarını not etmeleri gerekiyordu.



Genç adam düşünme sürecini tamamladığında, Bir şey kaçırmıyorsun, bunu görebiliyor musun? - sadece öyle olduğunu düşündün.” diye sorarak bir fikre ulaşıp ulaşmadığını öğrenmek istedim.

Başını salladı ve biraz öksürmeye başladı. Hiçbir şeyi kaçırmadığınızı fark ettiğinizde olan budur. Bunu keşfettiğinizde, herkesi ve her şeyi kendiniz yaptığınız ölçüde tüm benliğiniz olursunuz. Hiçbir şey eksik!

İçindeki Kahramanı Keşfetmek

 

Bildiğiniz gibi, yüksek değerlerinizi destekleyen insanları fark ettiğinizde, onları zihninizde yükseltme eğilimindesiniz. Bunu yaptığınızda, bu bireyler, onlarla gerçekten tanışmış olsanız da olmasanız da yaşamınızda yer ve zaman işgal etmeye başlarlar. Onlar sizin kahramanlarınız olabilir ve kendi değerleriniz yerine onların değerlerine göre yaşamaya çalışarak onlara eylemleriniz üzerinde yetki verebilirsiniz.






Bahsettiğim gibi, ne zaman kendinizi başka birinin değerleriyle hizalasanız, içsel ahlaki ikilemler yaşamaya başlarsınız ve genellikle odaklanmak için dış motivasyona ihtiyaç duyarsınız (çünkü kendi en yüksek değerlerinize karşı çıkmaya çalışıyorsunuz). Ayrıca günlük konuşmanızda “yapmak zorundayım”, “yapmam gerekiyor”, “yapmam lazım” veya “yapmalıyım” gibi daha fazla emir kipi kullandığınızı da duyabilirsiniz. Hayatınıza bir başkasının değerlerini enjekte ettiğinizde, kim olduğunuz için nankör olduğunuzu unutmayın. Aşağılık hissetmek ve kendinizi küçültmek, sizi ilham aldığınız kaderinizden daha da uzaklaştırır.

Kendi Kaderinizi Yaşamak

 

"Bir şey, insanın ruhunu ateşlediğinde, imkânsızlıklar ortadan kalkar." - JEAN DE LA FONTAINE

 

Bir kaç yıl önce, Quebec’teyken Dönüştüren Deneyim programımı takiben, yedi günlük Yaşadığım Kehanet seminer programını yürüttüm. Sevdiğiniz işi yapmanız ve bundan iyi gelir sağlamanız konusundan bahsederken, öğrencilerimden biri bunu kendi hayatına nasıl uygulayabileceğini anlamak konusunda zorlandı.





Bana, "Dr. Demartini, ne yapmayı sevdiğimi biliyorum ama geçimimi bundan nasıl sağlayacağımı bilmiyorum. Dans etmeyi seviyorum. Ama kim bana bunun için para verecek ki?" dedi.

Hafif kilolu ama kendisiyle barışık bir kadındı. Ona baktığımda dans etme düşüncesinin bile onu heyecanlandırdığını kolaylıkla gördüm. "Dans etmeyi seviyorum" dediğinde yüzünün nasıl aydınlandığını gördüm ve bu değerini gerçekleştirmesinin bir yolu olduğuna emindim.

Ona, "Neden kimsenin para vermeyeceğini düşünüyorsunuz?" diye sordum.

Suçluluk Duygusu ile Baş Etmek

 

Ne yapmış ya da yapmamış olursanız olun, siz sevilmeye layıksınız. Bu herkes için doğrudur, ancak çoğumuz suçluluğumuzun değerlilik algımızı gölgelemesine izin veririz. Sonuçta suçluluk, geçmişte zevkten çok acıya, kazançtan çok kayba, olumluluktan çok olumsuzluğa ya da kendinize veya başkasına yarardan çok zarara neden olduğunuz varsayımıdır (gerçeklere dayanması gerekmez). Yaptığınız veya yapmadığınız bir şey için kendinizi kötü hissettiğinizde, duygusal bagaj biriktirirsiniz ve seveceğiniz şeyi hak ettiğinize inanmaktan kendinizi alıkoyarsınız.



Suçluluk, gerçek ya da hayali geçmiş eylemleri telafi etmek için (para, zaman, enerji vb.) vermeye devam ettiğiniz özgecil bir varlık durumunda sizi bağlı tutabilir. Borçlu olduğunuzu düşündüğünüz insanlara ödenemez bir borcu ödemeye son verebilirsiniz.

Kendimizi Desteklemek

Yaşamımızda eylemlerin psikolojik kökenlerine baktığımızda, üç şey görünür:

·     Hayatımız üzerinde hâkimiyet sahibi olmak,

·     Sevmek, sevilmek, ait olmak,

·     Benliğimizi değerli görmek.








Davranışlarımız aslında, hayatımızda bunlara sahip olmamıza hizmet eder. Buradaki kritik şeyse bunları nasıl elde edeceğimize dair inançlarımız ve onları elde etme yolları konusundaki şablonlarımızdır.

Doğru referans ve destekleyici düşünce ile kolaylıkla elde edebileceğimiz şeyleri, yanlış düşünce ve referanslarla kendimizden çok uzağa konumlandırabiliyoruz.

Zihnimizi Doğru Yönlendirmek

Yaşamımızda çoğu zaman, bir şeyler istediğimizi söyleriz. Aynı zamanda da bol bol ona nasıl sahip olamadığımızın mazeretlerini sıralarız.

Sanırız ki ona nasıl sahip olamadığımızı ne kadar çok konuşursak ya da nasıl sahip olamadığımızın hikâyesini anlatırsak istediklerimize ulaşabiliriz.



Bir şeyi istediğimizi anlatırken ona nasıl sahip olamayacağımız konusunda mazeretlerle birlikte anlatıyorsak aslında o şeyi gerçekten istemiyoruzdur. Yaptığımız şey, egomuzu yatıştırmaktır. İstek ve arzumuza sahip olamamanın acısı ile baş edebilmek için zihnimizi rahatlatıcı bir durum yaratmaktır.

Bir şey isteyen olmazsak bir amacımız olmazsa bu realitede kendimizi gereksiz, değersiz ve yetersiz hissederiz. Aynı zamanda bu, kendimizi kötü hissettirir. Bu durumdan kaçınmak amacıyla zihnimize, onu yatıştırmak için peşinde olacağı bir şeyler vererek onu yatıştırma yoluna gideriz. Zihnimizin, ilgileneceği bir meşguliyet yaratırız.

Var Enerjisinden İstemek

 

Yaşamımızda istek ve arzularımızın gerçekleşmesini engelleyen durumlardan biri de yoksunluk enerjisiyle istemektir.

Yoksunluk enerjisini yaratan şey; arzu ettiğimiz şeyi isterken aynı zamanda, buna sahip olmayacağımız korkusu içinde olmaktır. Bu durumdayken, istek ve arzumuzun gerçekleşmeme ihtimali, gerçekleşme ihtimaline göre daha yüksektir.




Yaşamımızda ne zaman bir yoksunluk hissediyorsak, bunun tek sebebi, bir yerde veya bir şekilde bizde eksik olarak algıladığımız bu şeyi başka birinden almaya çalışmamızdandır.

Yoksunluk enerjisi içeren duygusal açlıklarımız tarafından yönetilen isteklerimiz, bizi tatmin olmak için aramakta olduklarımızın maddi ve dokunulabilir şeyler olduğuna - para, araba, ev, kariyer - inanmaya yönlendirir.

İsteklerimizin Olma Şeklini Kontrol Etmeye Çalışmak

          

 Yaşamımızda yeni bir şeyler isteriz ama bunun için farklı bir şey yapmak yerine, sürekli aynı şeyleri yapmaya devam ederiz. Eğer hayatımızda yeni bir şeylerin ortaya çıkmasını istiyorsak rutinimizi değiştirmemiz gerekir. Her gün yaptığımız şeyleri yaparak farklı bir şey ortaya çıkmasını beklemek, hayalperestlikten öteye geçmez.


Bir diğer konu da isteğimizin nasıl ortaya  çıkacağını kontrol etmeye çalışmaktır. Onun, beklediğimiz şekilde görünmesini isteriz. Eğer olaylar, beklediğimiz şekilde olmuyorsa bir şeylerin yanlış gittiğini ve isteğimizin olmayacağını düşünürüz. Bu durum, isteğimizin sabote edilmesine neden olur.

Bir şeyin ortaya çıkmasının birçok yolu vardır. Amerika’ya gitmek istiyorsanız bunu, batıya doğru giderek de yapabilirsiniz, doğuya giderek de yapabilirsiniz. Kullandığınız araç, doğuya doğru gittiğinde panikleyip onu batıya döndürmeye çalışırsanız ya da ondan inip ısrarla batıya giden araç ararsanız; büyük ihtimalle Amerika’ya  ulaşma işi ya hayal olacaktır ya da çok geç gerçekleşecektir.

İstek Ve Arzularımıza Sahip Olma Yolundaki Engelleyicileri Temizlemek

 


İstek ve arzularımıza sahip olma yolundaki en büyük engelleyicilerden biri, o isteğe sahip olma sürecinde karşılaşacaklarımız ve yapmamız gerekenlerle ilgili olumsuz fikirlerimizdir. O süreçte yapmaktan kaçındığımız şeyler, çoğunlukla da bizim sandığımız kadar kötü değildir.







Burada yapılacak en güzel şey; soru sormaktır.

Arzu ettiğim her şeyi bana verecek neyi olmuyorum?

Eğer gerçekten arzu ettiğim şeye sahip olmayı seçseydim, şimdiye kadar yapmadığım neyi yapardım? Olmadığım neyi olurdum? Seçmediğim neyi seçerdim?

Beni, bütün bunları yapmaktan, olmaktan veya seçmekten alıkoyan şey nedir?

Alan Açıcı Yaratım Soruları

 

Sadece aşağıdaki soruları günlük olarak kendimize sorduğumuzda ve yarattığı enerjiyi takip ettiğimizde, yaşamımızda çok kısa sürede birçok değişiklik yaratabiliriz.

Bugün kendimize hangi soruları sorsaydık, yaşamımızda farklı olasılıkların kapısını açardık?

Bugün kim olsaydık, hangi enerji olsaydık, yaşamımızdaki her şey kolaylaşırdı?


                                      

Bugün kendimizle ilgili hangi düşünceleri besleseydik, harika açılımlar yaşardık?

Kendimizle ilgili neyi duymak, hoşumuza giderdi?

Neyi yapabilen olarak etiketlenmek hoşumuza giderdi?

Bunların gerçekleşmesi için kendimle ilgili hangi düşünceleri yapabilirim, ne olabilirim, neye layığım, neyi hak ediyorum formatında yeniden çerçeveleyip değiştirebilirim?