| | | |

Kendimi Keşif Yolculuğum – 2 – Halis Şahiner

Yaptığım çalışmalar esnasında bir şeyleri fark ettim, her şey benim zihnimdeydi. Her şeyi ben zihnimde kurgulayarak yaratıyordum.

Ve kendi kendime anlattığım hikayelerle ve yarattığım düşüncelerle kendi kendimi kıskaca alıyordum. Başkaları yerine düşünüyorum onların zihinlerini okumaya çalışıyorum, devamında onların ağzından kendime görev veriyor, ancak gerçek hayatta ben o görevi yapmak istemiyordum. O nedenle de o görevi fiili olarak yerine getirmiyor ya da davranışı yapmıyordum. Bu seferde görevi yerine getirmediğim için karşı taraftaki insan tarafından yargılanıp suçlandığımı düşünüp kendi kendimi yargılayıp suçluyordum.

Vicdanım devreye giriyordu. Vicdanımın rahatlaması için suçun cezalandırılması gerekirdi. Ve suçlu olduğumu düşündüğüm için cezalandırılmadığım sürece vicdanım rahatlamıyordu. Kendi kendime senaryo yazıp kendi kendimi mahkûm ediyordum.

Bunu fark etmem benim için dönüm noktası oldu. Her şey benim zihnimde oluyordu. Karşıdaki kişinin hiçbir şeyden haberi yoktu. Ben kendi kendime zihnimde yarattığım canavarı, dışarıdan bir kişinin öldürmesini bekliyordum. Benim zihnimde verdiğim izni benden başka hiçbir kimse yok edemezdi ki.

Bu bir çok insanda olan bir davranış biçimiydi. İnsan psikolojisinin işleyiş biçimlerinden birisiydi. Bir şeyi yapmanın yada bir şeyi olmanın yanlış olduğuna inanmışsanız o şeyi yaptığınız yada olduğunuz her durumun sonucunda kendinizi kötü hissedersiniz. İstediğiniz çalışmayı yapın bu değişmez.

İşin en basit ve temel yolu o inancın doğruluğu üzerinde çalışmaktan geçiyor. Ona neden inandığımızı sorgulamaktan ve ondaki çarpık anlamları değiştirerek onu yeniden dizayn etmekten geçiyor.

Bunun farkına varınca zihnime giren bilgileri ve verdiğim anlamlarını değiştirirsem ruhsal yapımda duygularımda değişiklik yaratabileceğimi fark ettim. Bunu nasıl yapacaktım. Tam bu durumda devreye yine nefes çalışması ve z.ponopono da kullandığım silme ve temizleme olayı geldi.

Uzun soluklu bir çalışmaydı ancak ailemle ilgili birçok konuyu çözümlememem yardımcı oldu. Çalışmalardan bunalınca egom beni arada tetikliyordu yeter artık temizlik yaptığın icraata geç diyordu.

Güçlü ve doğru sorular kullanmak oldukça etkili oldu;

Neden bu düşünceye inanıyorum?

Bu düşünceye tutunmak bana ne sağlıyor? Hayatımda neleri besliyor? Bana hangi katkıyı sağlıyor?

Bu düşünce yerine farklı bir düşünceye inanırsam bu ne ortaya çıkartır?

Bu düşünceye tutunmayı bırakırsam ne olur?

Burada başka hangi alternatiflerim var?

Bunları seçmeme engel olan şey nedir?

Burada görmeyi reddettiğim gerçek nedir?

Bu dönemde işi biraz daha profesyonel nasıl yapabilirdim derken hipnozla tanıştım. Hipnozla bilinçaltı kayıtlarını daha kolay temizleyebilirdim. Bu konuda araştırma yaparken o günlerde sosyal medyada tanıştığım bir kişi bana Ufuk Önen beyi önerdi. Evrenin yasaları yine işlemiş daha önce olduğu gibi EFT’ de, Reiki, İçsel Temizlik ve Aile dizimi konularında olduğu gibi birisi hayatıma gelmiş ve bana istediğim bilgiyi vermişti.

İnternette yaptığım kısa bir araştırmadan sonra benim uygun olduğum zamanda onun bir eğitim planladığını gördüm. Devamında eğitimi alarak kendime en güzel yatırımı yaptım.

Hipnoz eğitimi benim için sınırların dışına çıkma konusunda o sınırların aslında kendi beynim tarafından yaratıldığının kendime ispatı olmuştu. Hipnoz eğitimi konusu gündeme geldiğinde, “ben bu eğitime gidemem ki” diye kendi düşüncelerimle kendimi sınırladığımı fark ettim.

Dilim hipnoz eğitimine katıl derken arka planda zihnimde dirençler vardı.

  • Nasıl gideceğim?
  • O kadar para verilir mi?
  • Bana ne verecek?
  • Eşimi nasıl ikna edeceğim?

Benim için en kritik konu buydu. Eğitim için vereceğim para miktarını çok olarak gördüğüm için eşimin bu duruma muhalefet edeceğini bekliyordum. Ayrıca ben şimdiye kadar kendi başıma böyle bir şey yapmamıştım. Bu blokajlar üzerinde çalışıp gitmek konusunda netleşince olayı eşime açtım. Önce hafif bir direnç gösterdi. Ben kendim için bir şey yapmak istiyorum dediğinde direnci bıraktı. “Sen bilirsin” dedi.

Ve o gün anladım ki yapmak istediğim şeylerin önündeki engel kesinlikle bendim. Benim düşüncelerimdi. Ben net olarak karar verdiğimde işler otomatikman yoluna giriyordu.

İstanbul’daki hipnoz eğitim süreci bana daha fazla değer katarak benim hayatıma yansıdı. Telefonla yaptığım çalışmalarda hipnozu kullanmaya başladım. İnternet sayfamda kendi sesimle hazırladığım telkinleri yayınladım.

Hipnoz ve regresyon birlikte kullandığımda çok etkili olduğunu gördüm.

Kendi üzerimde yaptığım her çalışma soğan kabuğu gibi altında başka bir katmanı ortaya çıkartıyordu. Üsteki katman kalkmadan alttaki katmana ulaşamıyordum. Bu bir süreçti. Ne kadar ben acele edip bir an önce sonuca oluşmaya çalışsam da anlamam gerekenler anlaşılmadan alttaki konuya ulaşamıyordum.

Bu dönemde almış olduğum Bülent Uran‘a ait hipnoz kitabında daha önce bildiğim ancak yansımasının bu kadar etkili olduğunu fark etmediğim affetme konusu ile karşılaştım. Bu konu üzerinde daha öncede bilgi birikimim olmuştu ama işin özünü anlamamıştım.

Affetmek/Serbest bırakmak duyguların yönetiminde en kritik noktaydı.

Affetmek ve serbest bırakmak tutunduğumuz bir düşünceye tutunmayı bırakmaktır. O düşüncenin doğruluğu yada yanlışlığını ispat etmeye çalışmayı bırakmaktır. Herhangi bir düşüncenin doğru olduğuna yada onun yanlış olduğuna inandığınızda zihnimiz sahip olduğu düşünceyi savunmak için sürekli bir arayış içine girer. Bunu yapmak bizi oldukça yorar ve enerjimizi yok eder.

Bu nedenle de affetmek ve serbest bırakmak özgürlüğümüzün anahtarıdır.

Tüm bilinçaltı kayıt temizlik çalışmalarında hedef geçmişte yaşanan olumsuz duyguları dönüştürmektir. Yapılan temizlik çalışması sonrasında çalışmayı yapan kişi yeniden o sahneyi imgelediğinde artık kendini rahatsız etmeyen farklı bir şey görüyordu. Orada gördüğü şeyler değiştiği için hissettikleri değişiyor. O duruma verdiği anlam değişiyor.

Regresyon çalışmalarımda ilk önce gevşeme ve transa geçirme telkinleri, sonrasında, rahatsız olunan duygulara odaklanıp bu duyguyu taşıyan geçmişteki bir olay, bir anı ya da sahneye ulaşılmayı sağlayan telkinlerle olayları tespit ediyor devamında ise NLP tekniklerini kullanarak sinema ve film gibi birkaç kez izleterek oradaki duyguyu dönüştürme çalışması yapıyordum.

Çalışmaya öfke boşaltması ve affetme/serbest bırakmayı eklediğimde sahne değişimi daha kolay olmuştu. Olaylarda bizi en çok etkileyen kişilere karşı öfkemizi boşaltıp affettiğimizde onunla ilgili tutunduğumuz düşünceleri serbest bıraktığımızda sahne kendiliğinden değişiyordu. Bizi rahatsız eden şey duyduğumuz öfke yüzünden o kişiye bir şey yapamadığımız duyguları hala içimizde taşımamızdı. Sanal ortamda hissederek bunu yaptığımızda duygular aynen gerçek hayattaki gibi boşalıyordu. Hatta ve hatta gerçek hayatta söyleyemeyeceğimiz birçok şeyi direnç olmadan rahat bir şekilde söylenebiliniyordu ki bu çok büyük rahatlama sağlıyordu.

Tam bu sırada Loise L. Hay’ e ait Pozitif Gücün Büyüsü kitabını aldım. Bu durum farklı bir şekilde anlatılıyordu. Odağımda olan şeyi çekmiştim.

Öfke çalışmalarını hayatıma uyguladım. Yıllardır aradığım şeyin bu olduğunu gördüm. Aileme karşı öfke ve duygu boşaltmalarında bazen dirençle karşılaşıyordum. Her çalışmada onlara karşı öfkem azalırken aslında en büyük sorunun kendime duyduğum öfke ve suçluluk olduğunu anladım.

Affetmem gerekenin ben olduğunun bir yansımasıydı.

 Kendime öfke boşaltma ve affetme çalışması yaptığımda ise daha önce kendime yönelttiğim dayatma ve suçlamaları bırakmaya başladım. İnsanın en büyük suçlamayı kendine yaptığını gördüm. Başkalarını bir şekilde affedebilirken kendime karşı çok acımasız ve katı olduğumu gördüm.

Öfke çalışmasında öğrendiğim diğer bir şey ise “Birilerini affedemiyorsanız kesinlikle o konuda kendinizi suçluyorsunuzdur” tespiti oldu.

Bunu birçok çalışmada gördüm. Çünkü birilerini affedip onunla ilgili tutunduğunuz düşünceleri serbest bırakamıyorsanız aslında o olayda kendinizin bir kusuru olduğunu düşünüyorsunuzdur. Yapmanız gereken bir şeyi yapmamak gibi ya da atmanız gerektiğini düşündüğünüz bir adımı atmamak gibi bir çarpık düşünce sarmalının etkisinde kalmışsınız demektir.

Kendim değersiz hissetmemin nedeni çocukluğumdaki ailede olan huzursuzluk, özellikle annemin davranışları, babamın tepkisizliğine vermiş olduğum anlamlardı. Aslında öfkemin kaynağının nedeni benim ailemin davranışlarını kontrol etmek istememe dayanıyordu. Bunda başarılı olmam mümkün değildi. Anlamam gereken tek şey buydu.

Annemin ve babamın kurban rolü oynamalarından o kadar etkilenmiştim ki yaşadığım yer çevre her şey beni bir çukura itmişti. Çukurda bulunan kişi çukur dışındakilere nasıl bakarsa bende öyle bakıyordum. Aşağıdan yukarıya doğru. Onlar yukarıda ben aşağıdaydım. Bugün farkındayım ki aslında o çukuru zihnimde ben yaratıp kendim kazmış ve içine girmiştim. Ve bir adım atıp düzlüğe çıkacakken düşünce kalıplarım nedeniyle o çukurda kurban rolü oynamışım.

Bugün aklıma geldikçe kendime yapmış olduğum küçümsemeleri ve dayatmaları teker teker bırakıyorum. Bu bir süreç. Tabiî ki insan her şeyin zahmetsiz ve kolay yoldan çözülmesini istiyor. Ancak kâinatın bir işleyişi ve yasaları var. Yaratıcı bunu bir düzen içinde yaratmış. İstediğiniz şeye ruhen ve bedenen hazır olarak almanız için yaratıcı size bir yolculuk yaptırıyor. Bize de o yolculuğun tadını çıkarmak düşüyor.

Annemle ilgili konuları çözdüğümde kadınlarla ilgili birçok düşünce kalıbım değişti. Onlara gönderdiğim enerji biçimi değişti.

Ya diğer şeyler nasıldı. Gerçekten hayatım hep problemli miydi? Tabiî ki bunların yanında birçok başarım vardı. İlkokulda, ortaokulda ve lisede sınıf ikincisiydim. Liseyi okul genelinde sekizinci olarak bitirmiştim. Oldukça başarılı bir öğrenciydim. Kendimi değersiz hissetmem nedeniyle bazı konularda daha aktif olmak istediğim bana şu anda sahip olduğum ortamı hazırlamıştı. Ben geçmişe takılı kalarak doymak bilmeyen bir açlıkla hep istiyordum.

Annemin davranışlarından aldığım inanç kalıpları nedeniyle maddiyat benim için önemliydi. Bu nedenle yapmış olduğum odaklanma sonucunda iyi bir gelirim ve iyi bir birikime sahip olmuştum. Çekim yasası çalışmıştı. Yıllarca zenginlik istiyordum ve halada istiyordum ki şöyle durup bir baktığımda birçok insanın sahip olmadığı bir servetim olduğunun farkına vardım. Aslında ben zenginim. Ve ben bunu görmediğim için hala arayış içindeydim.

Arayış içinde olmak ise anı yaşamamı engelleyip yerine beni gelecek yada geçmiş arasında dolaştırıyordu. Bugün artık yapmaya çalıştığım şey sahip olduklarıma şükrederek anda kalmaya çalışmak.

Sizin ve hedefiniz arasındaki engel sahip olduğunuz korkularınızdır. Engelli aşmanız için korkularınızla yüzleşme cesaretiniz ve arınmanız gerekmektedir. Korkulardan arınmanın en etkili yöntemi ise o korkularının içine girmekten geçiyor.

Hangi yöntemi kullanacak olursanız olun korkuyu hissetmeden o korkunun içine girmeden, olanı kabul etmeden arınamazsınız. Yüzme öğrenmek istediğinizde yüzlerce sayfa okuyup teorik eğitim alabilirsiniz. Ancak gerçekten öğrenip öğrenmediğiniz ise suya girince ortaya çıkar. Boğulma korkunuzun geçip geçmediğini ancak suya girince anlarsınız.

Byron Katie, Olanı Sevmek kitabında evrende üç çeşit işimiz olduğunu söylemiş.

1.     Kendi işimiz.

2.    Başkalarının işi

3.    Tanrının işi.

İnsanoğlu olarak sürekli hayatta kalmayı garanti altına almaya çalışan bir yönümüz vardır. Ve sürekli olarak gelecekte neler olacağını kontrol ederek hayatta kalmayı garanti etmeye çalışırız. Bunun içinde gelecekte olma ihtimali olan her şeyi kontrol altında tutmaya çalışırız. Buda hayatımızda stres yaratır.

Stresimizin çoğu zihinsel olarak kendi işimizde olmamaktan kaynaklanır. Neyi kontrol edip neyi kontrol edemeyeceğimizi bilmemekten kaynaklanır. Çünkü diğer işler üzerinde bizim hiçbir kontrolümüz yok. Üzerinde kontrolümüz olmayan şeyleri kontrol etmeye çalıştıkça her zaman hüsrana uğrayacağımız kesindir.

Örneğin yağmurun yağmasını kontrol edemeyiz. Ama yağmurun hayata yaşama etkisi üzerinde farklı alternatif durumları oluşturabiliriz.

 Huzuru arıyorsak sadece ve sadece kendi zihnimizin kontrolünde olan kendi işimize bakmak en mantıklı olandır. Kendi hayatımızı yaşamayı seçelim.

Beni kontrol duygumun dışına çıkartan şey ise Access Consciousness ile tanışmam oldu. Yaşamımın oldukça büyük bölümünü kontrol duygusuna sahip olarak yaşamıştım.

Access Consciousness tanışmam hayata ve yaşanan olaylara oldukça farklı bakmamı sağladı. Soru sormanın ve Access Consciousness araçlarının ne kadar değerli olduğunu anladım. Alternatif bakış açılarına sahip olmanın, olaylara farklı bakmanın bir çok konudaki takılmışlığın dışına çıkmak için oldukça yardımcı olduğunu gördüm.

Access Consciousness’un başlangıç çalışması olan Access Bars ile konuşan zihnin kolaylıkla susturabildiğini keşfettim. Hem enerji değişimi yaratıyordu hem de yeni bir seçim için size harika bir enerji hali yaratıyordu.

Özellikle zihinsel takıntılı konularda ve zihnimizin aşırı konuştuğu durumlarda Access Bars çalışması harika bir dinginlik sağlıyor. Kendi deneyiminde zihnimdeki olumsuz düşünce kalıplarının bir anda yok olduğunu ve huzur ve mutluluk hali durumu deneyimledim. Tabi ki bu çalışmanın verdiği rahatlık etkisi yıllarca sürmüyor. Ama genellikle bir haftaya kadar azalarak devam edebiliyor.

Burada kritik olan şey sağladığınız bu zihinsel rahatlık durumunda ne istediğinize odaklanmayı kolaylaştırması. İstek ve arzunuzun gerçekleştirme yolculuğunda daha sağlıklı adımlar atmanızı sağlaması. Access Consciousness diğer araçlarını kullanmak bu yolculuğu daha kolay yapmanızı sağlıyor.

Öğrendiğim bu bilgileri kalıcı hale getirmek amacıyla iki adet kitap yazdım. İlkini 2017 yılında KONTROL SENDE ismiyle yayınladım. İkincisini ise 2020 yılında BİLİNÇLİ YARATMA SANATI adıyla yayınladım.

Ayrıca bu süreçte olayın bilimsel yönüne de odaklandım Ve ikinci üniversite olarak SOSYOLOJİ lisans bölümünü bitirerek Sosyolog unvanını elde ettim.

Bu yolculukta edindiğim bilgi birikimlerini sahip olduğum tecrübe ile birleştirerek bireysel danışmanlık ve atölye çalışmaları ile katkı sağlamaya devam ediyorum.

Bu yolculukta benimle birlikte yürüyen ve kendimi keşfetmeme katkı sağlayan başta ailem olmak üzere tüm yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bildikleriniz değil YAPAbildikleriniz sizi hedefinize ulaştırır.

Sevgiyle

Halis ŞAHİNER

Sosyolog&Yazar

Bireysel Danışmanlık

Kontrol Sende Kitabım için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız

Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabım İçin lütfen aşağıdaki linke tıklayınız

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir