5.
Serbest Bırakın ve Yaratıcı Adımlar Atın.
Mutluluğa
giden yolun ilk adımı neyi kontrol edeceğimizi neyi akışa bırakacağımıza karar
vermektir. Yaşamda akışa bırakılması gereken pek çok şeyi kontrol etmeye
çalışıp gerekesiz yere endişeleniyoruz ve düzeltilmesi gereken pek çok şeyide
akışına bırakıp sonradan da hiçbir şey yapmadık diye pişman oluyoruz.
Şimdiye kadar yapmış olduğunuz çalışmalarla tohumu
ektiniz, suladınız, etrafındaki yabani otları temizlediniz, fidan haline
getirdiniz ve meyve vermeye başladı. Sıra geldi meyvesini almaya. Ancak burada
yapılması gereken bir şey daha var. Meyvenin olgunlaşması için bir süre, güneşe
maruz kalması gerekmektedir. Eğer güneşe maruz kalmazsa hiçbir zaman sizin
istediğiniz tadı vermeyecektir. Domates gerçekten domates olacaksa o güneşte
yanacaktır. Bundan sonraki konu ise her şeyin sahibi olanın takdirine
kalmıştır. Ve siz o domatesin güneşin altında kızarıp olgunlaşacağını
bilirsiniz. Doğada sistem böyle çalışır.
Normal insan hayatı da aslında böyle çalışır.
İstemek konusunda bahsetmiştim verecek olan her şeyin sahibi rabbimizdir.
Rabbimizin rahmeti ve bereketi sonsuzdur. Dilediğine dilediği kadar verir.
Hiçbir şey imkânsız değildir. Sadece ol demesi yeterlidir. Ancak nasıl
vereceğini ancak o bilir. Bize düşen iş bizim yapmamız gerekenleri yapmak gerisini
yaratana bırakmaktır. Bizi yaratana güvenmektir.
Buradaki
ince çizgi atılacak adımların hangilerinin bize ait hangilerinin yaratana ait
olduğunu bilmektir.
İstemek arzu etmek bunlardan arınmak,
imgelemek bize aitken onun verilmesi yaratana aittir. Yaratan bizim isteğimizi
bizim aklımızın almayacağı yollardan bize gönderir. Çünkü onun rahmeti sonsuz
ve sınırsızdır.
Bizim buradaki en büyük yanlışımız ise isteğimize
sıkıca tutunup onun nasıl ve ne zaman geleceğine kadar onu kontrol etmeye
çalışmaktır. Bir insan olarak bizim gücümüz ve yapabileceklerimiz sınırlı iken
boyumuzdan büyük bir işe yaratanın işine karışırız. Yaratanın elinde sonsuz ve
sınırsız seçenek ve imkân varken biz sınırlı bilgimizle her şeyi kontrol etmeye
çalışırız.
Yapmamız gereken şey ise doğanın çalışmasına uygun
olarak işi sahibine havale ederek serbest bırakmaktır. Ve devamında ise
fırsatları farkındalıkla takip ederek gerekli adımları atmaktır.
Her ne kadar
rabbimizin rahmeti ve bereketi sonsuz ve sınırsız olsa da her insanın
taşıyabileceği miktar bellidir. Bu miktar onun zihinsel olarak sahip
olabileceğini düşündüğü şey kadardır. Ve eğer sizin isteğiniz bu sınırın
dışındaysa rabbimiz bizim zihinsel olarak sınırlarımızı genişletene kadar
bekler.
Allah insana kaldıramayacağı yük vermez. Aslında
bir önceki çalışmalarımızda bu amaca hizmet eder. Çalışmaların hepsi zihinsel
olarak kapasitemizi genişletmeye ve isteğimizi kaldırmaya yöneliktir.
Genişletemediğiniz sürece isteğiniz gelmez. Ve yaratan size genişletmeniz için
fırsatları gönderir.
Örneğin, siz zenginlik istiyorsanız, önce sizin
parayla ilişkinize bakar. Sizin parasal
sınırlarınız nelerdir. Ayda 2.000-3.000 TL civarında bir parayı yöneten kişi
bir anda milyonları yönetemez. Milyarı yönetemez. Bu şuna benzer ağırlık
kaldırma çalışması yapıyorsunuz. Bir anda kaldırabileceğinizden çok fazla
ağırlığın altına girdiğinizde o yükün altında ezilir sakatlanırsınız. Ancak
sürekli olarak antrenman yaparak ağırlığı kademe kademe artırarak
kaldırabileceğiniz ağırlık miktarını artırabilirsiniz. Normalde sizi
sakatlayacak ağırlığı bir süre sonra kolayca kaldırabilirsiniz.
Başınıza gelen her şey sizin isteğinize hizmet
eder. Yeni daha iyi bir iş istiyorsunuz ancak eski işinize de sıkı sıkı
sarılmış bırakmak istemiyorsanız yaratan bir bahane ile sizi mevcut işinizden
çıkartır ve yeni fırsatlar için adım atmaya zorlar. Birde bakmışsınız ki bir
öncekinden çok daha iyi bir sizin olmuş. Aklınıza hayalinize gelmeyen fırsatlar
sizi bulur.
Bu çalışmalara ilk başladığımda bu serbest bırakma
lafını duyduğumda şaşırmıştım. Hem isteyeceksin hem isteğinden vazgeçip serbest
bırakacaksın, nasıl olacak diye düşünüyorum.
Ancak ilk dört adımı adım adım yaptığım
çalışmalarda bir süre sonra bir farkındalık yaşadım. Teslimiyet konusunun
aslında serbest bırakmak olduğunu anladım. Dört adımı attıktan sonra ben
isteğimin olması için yollar tanımlıyordum. Doğal olarak ta bir yerlerde
takılıyordum.
Bir gün imgelemeden sonra içimden bir şeyler geçti
ve şunları söyledim
“ Allah’ım sen her şeyin sahibisin, sen yoktan var eden
varı yok edensin. Ben senin aciz bir kulunum ve senden istiyorum. Ben bilinçli
aklımla bunun nasıl olacağını bilmiyorum. Bilinçli aklımla bunun nasıl
olacağını düşündükçe tıkanıp kalıyorum. Biliyorum ki sen bu isteğimi vermeye
kabul ettiğinde hiç bir şey önünde duramaz. Ben senin nasıl vereceğini bilemem.
Sen rahmeti sonsuz ve sınırsız olansın. Cabbar isminle her şeyi
kolaylaştıransın. Ve vekil isminle üzerine aldığın işi tastamam yapansın.
Rabbim ben bunu istiyorum. Nasıl olacağını
bilmiyorum. Ve sana havale ediyorum. Nasıl yapacaksan, nasıl vereceksen Alim
isminle sen en iyisini bilir Rahman sıfatınla verirsin. El açtım boyun büktüm
ve senden istiyorum. Sen el açanları boş çevirmezsin. Benim ve bütünün hayrına
olacak şekilde sana teslim oluyorum. “
Bunları söyledikten sonra içimi bir rahatlama ve
huzur kapladı. Sonraki günlerde birkaç kez daha bunu yaptıktan sonra
devamındaki günlerde istek aklıma geldiğinde içimden ben onu rabbime havale
ettim onu bu işte vekil kıldım, artık iş ona kalmış deyip benim için
hayırlısını o bilir deyip teslimiyette kalıyordum.
Ve bunu yaptığım tüm çalışmalar sonrasında
gerçektende istediğim her şey oldu. Evet, ilk dört adımı düzgünce özenle
çalıştığım yıllarca takılı kaldığım konu kolayca çözüldü.
Ve o gün anladım ki dünyada imkânsız diye bir şey
yok. Dünyada yedi milyar insan var yedi milyar insan içinde kesinlikle sizin
istediğiniz gibi birileri vardır. Kendince bazı sınırlamalar koyarak böyle bir
şeyi kabullenecek kişinin olmadığını düşünsen de o sınırlamaları önemseyen
birisi hayatınıza gelir.
Ya da iş konusunda gerçekten herkesin istediği
tarzda iş vardır. Siz paranın güçlükle kazanılacağını düşünüyorsanız tüm
gününüzü meşgul eden işi hayatınıza çekerken yanınızdaki başka bir kişinin
günde birkaç saatlik çalışmayla sizle aynı maaşı hatta daha fazlasını aldığını
görebilirsiniz.
Bu tamamen sizin seçiminizdir. Tamamen zihinsel
limitleriniz ve düşüncelerinizden oluşan bir dünyadır. Yaratanın sonsuz ve
sınırsız seçenekleri varken imkânsız olan bir şey yoktur. Önemli olan doğru
şekilde farkındalık içerisinde istemektir.
İşi yaratıcıya havale etikten sonra tabii ki her
şey bitmiyor. Sizin isteğinizde ısrarcı olduğunuzu göstermek gerekiyor. Çünkü yaratan biz emin olana kadar bizim isteklerimizi bekletir. Yoksa ortalıkta bir kaos olur. Bunun için yapmamız gereken şeyde eyleme geçmektir. Kuranı okuyanlar bilirler
yaratıcı bir şey vermek istediğinde bir eylem yapılmasını ister.
Örneğin, Musa peygamber mısırdan çıktıktan sonra
çölde bir yere geldiklerinde rabbinden su istemiştir. Allah‘ta asanı yere vur
demiştir. Ve o asasını yere vurmasıyla on iki tane ayrı pınardan su çıkmıştır.
Yine Hz Meryem İsa peygambere hamileyken yaratan
ona yiyecek göndermek için hurma ağacı altındayken onu sallamasını istemiştir.
Yaratan istese o hiçbir şey yapmadan hurmaları onun ağzına verebilirken ondan
eylemde bulunmasını istemiştir.
Albert Einsteinin güzel bir sözü vardır "Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar
beklemek."
Aynı şeyleri yapıp
değişeceğimizi beklemek sadece kendimizi kandırmaktır. Kainatta her şey hareket
halindedir. Evet, her şeyin temel taşı atomun içindeki spark ve fotonlar
hareket halindedir. Bir saniye öncesi ile bir saniye sonrası her şey farklıdır.
Dünya bile aynı çizgide dönmez. Hareketsiz şey ölüdür. Ve enerjisi yoktur.
O nedenle son adım olarak
zihninizi yoklayın ve kendinize şunu sorun bu isteğimi elde etmem için atmam
gereken adımlar neler. Evet isteğiniz olması için o bedeli ödemek
durumundasınız.
Gerçektende istediğiniz şey yada servet sizin korktuğunuz yapmaya
direndiğiniz şeylerin altındadır.
Onun için korkularınızla yüzleşin atmanız gereken adımları
atın. Siz atmanız gereken adımları attıkça yaratan sizin önünüze bir çok fırsat
çıkartacaktır. Bir söz vardır “çok gezen mi bilir çok okuyan mı?” diye onlarca
yüzlerce binlerce kitap okusanız dahi onları eyleme dökmediğiniz sürece onların
size hiçbir faydası olmaz.
Sahip
olduğun bilgiyi kullanmadıkça ona sahip olmak seni ayrıcalıklı kılmaz.
The Secreti okuyanların birçoğu olayı sanki
oturduğu yerden imgeleyeceksin isteğin hop elinde olacak diye bekliyorlar.
Ancak ne yazık ki sistem o şekilde çalışmıyor. Sistemin temel dayanağı olan
enerji ancak harekette vardır.
Hareket
edersen enerji yaratırsın. Eyleme geçersen enerji yaratırsın. Kalbimizin enerjisinin bu
kadar fazla olmasının altında da kalbimizin sürekli çalışması vardır. Sürekli
çalıştığı içinde yoğun bir enerji yayar.
Oturduğun yerden beyaz atlı prensi beklersen
beklemeye devam edersin. Aslında bu da bence bir paradokstur. Yıllarca kızlar
beyaz atlı prensin gelip onları kurtarması masalını dinledir. Gerçekten beyaz
atlı prens onları nerden ya da neyden kurtarması gerektiğini hiç sorgulayan
olmadı. Bu aslında kızların güçsüz olduğunun bir propagandası, güçsüz ve
kurtarılmaya muhtaç olduklarının zihne yapılan bir çapalanması.
Kurtarılmaya beklemek tercih edilmeyi beklemektir.
Birileri gelip sizi tercih etmesini beklersiniz. Buda kendinizi metalaştırmak
pazarda satılan mal konumuna sokmaktır. Doğal olarak ta sahip olunduktan sonra alınıp
satılan bir mal gibi işlem görmesi de doğaldır.
Harekete geçmek kendi gücünün farkına varmaktır.
Harekete geçmek bu konuda irade beyan etmektir. Harekete geçmek istediğimizi
elde etmeye niyetlenmektir. Ve hareket size farkındalık getirerek sayısız fırsatı
önünüze yığacaktır.
Arabanızla seyahat ederken yağmur altında durduğunuz
zaman araba camına isabet eden damla ile hareket halindeyken isabet eden damla miktarı
çok fazladır. Hareket halindeyken en az iki ya da üç kat ya da daha fazla yağmur
isabet eder.
Seçeneklerinizi artırmak için harekete geçin doğayla
bütünleşin ve doğanın bir parçası olun. Yapmanız gerekeni yapıp gerisini yaratana
bırakın. Göreceksiniz ki sizin için en iyisi en hayırlısı gelecektir.
Ben bunu onlarca kez yaşadım. İlk başta direndiğim
üzüldüğüm şeylerin benim için harika fırsatlar olduğunu onlarca kez gördüm.
“... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır ve olur ki,
sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.”
(Bakara Suresi, 216)
Sevgilerle
Halis Şahin
Bir sonraki yazımda çalışmaları destekleyici
neler yapabiliriz konusuyla devam edeceğim.
Önceki Yazılar:
Çekim Yasası Nasıl Çalışır? -1
Çekim Yasası Nasıl Çalışır-2- Bilinçli Olarak Çekim Yasasını Çalıştırmak.
Çekim Yasası Nasıl Çalışır-3- Arınmak ve İmgelemek
************************************************
KONTROL SENDE kitabımı satın alarak hayatınıza katkıda bulunmak ister misiniz?
KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN
***********************************************
0 yorum: