Çekim Yasası Nasıl Çalışır-2- Bilinçli Olarak Çekim Yasasını Çalıştırmak.



Dileyin verilecektir. Arayın bulacaksınız,
Kapıyı çalın açılacaktır, Çünkü dileyen alır,
Arayan bulur Ve kapı sadece çalana açılır...
                                                     İncil-Matta-7

Bir önceki yazımda, çekim yasasının çalışması ve bilinçsiz çekim hakkında genel bilgileri verdikten sonra sıra geldi esas konuya; “Bilinçli olarak çekim yasasını nasıl kullanabiliriz?” “İstediklerimizi hayatımıza nasıl çekebiliriz?”
Hazır mısınız?
O zaman başlayalım. Altı yıllık tecrübelerimle birlikte size beş adımda bunun nasıl yapılacağını anlatacağım. 

1.    Neyi istemediğinizi bilin.
2.   Bir amaç belirleyin: “Ne istiyorsunuz?”
3.   Kısıtlayıcı inançlardan kurtulun : “Arının”
4.   İmgeleyin ve Netleşin
5.   Serbest Bırakın ve Yaratıcı Adımlar atın.

Evet adım adım nasıl yapacağınızı öğrenmeye hazır mısınız? O zaman başlayalım.
1. Neyi istemediğinizi bilin.
  İnsanlara ne istediklerini sorduğumda cevap veremezlerken “Ne istemediklerini” sorduğumda kesinlikle birçok konu anlatırlar.
Aslında doğal bir durum. Çünkü aynısını bende yaşadım. Hipnoz eğitiminde ilk günlerdeki bilgi açlığıyla Ufuk beye sorular sorarken, ikinci yada ikinci gün can alıcı soruyu sordu: “Ne istiyorsun?” Soruyu sorduğu anda ben apışıp kaldım. Evet, bir şeyler istiyordum ama hiçbir zaman gerçek anlamda ne istiyorum konusunda hiç detaylı düşünmemiştim. Ve bir cevap veremedim.
Kainatta her şey zıddıyla vardır. Siyahı bilmezsen beyazı tanımlayamazsın, boşu bilmezsen doluyu tanımlayamazsın, geceyi bilmezsen gündüzü tanımlayamazsın. Yaradan göndermiş olduğu kitabında misalleri hep bu şekilde verir. 
     

     Evet bizde ne istediğimiz tanımlamak için en kolay yol olan bu yöntemi kullanacağız. Önce ne istemediklerimizi tanımlayacağız. İnsan bildiği deneyimlediği şeyleri kolayca tanımlar. Bildiğimiz ve deneyimlediklerimiz içinde bizi rahatsız eden şeyler bizim istemediklerimizdir. O zaman bizi rahatsız eden şeylere odaklandığımızda ne istemediğimiz ortaya çıkacaktır.
İnsanlar bu durumu çok güzel yaparlar hatta işi o kadar abartırlar ki yaşam biçimi haline getirirler. 
     
 Hayat dengede olmaktır. Biz burada bu durumu sadece başlangıç noktası olarak kullanacağız. Başlangıç noktası bizim için önemlidir. Başlangıç noktası bize nerede olduğumuzu gösterir. Ve aynı zamanda elimizdeki imkânların farkına varmamızı sağlar. Nerede olduğumuzu bilemezsek gideceğimiz yere nasıl gideceğimizi yada gidip gidemeyeceğimizi de bilemeyiz. Ya da gitmek için ihtiyacımız olan araçlar nelerdir bilmeyiz.

        
      Bunun için ilk yapacağımız şey hayatımızda bizi rahatsız eden şeylerin listesini çıkarmak ve devamında ise önem ve öncelik sırasına koymaktır. Bazı konuların bizim hayatımıza etkisi çok azken bazıları hayati öneme haizdir. Bunları fark edip ona göre sıralamak gerekir. 
       
    
  
     Bunun en güzel örneği uçaklardaki oksijen maskesi takılmasındaki anne ve çocukilişkisidir. Bir tehlike anında oksijen maskesini önce annenin takması devamında ise bebeğe takılması istenir. Burada temel amaç bebeğin hayatta kalma şansını artırmaktır. Bebek tek başına kendine bakamayacağı için Annenin hayatta kalması bebeğinde hayatta kalmasının garantisidir. Anne hayatta kaldığı sürece bebeğine bir şekilde yardım edecektir. Eğer anne hayatta kalamazsa bebeğinde hayatta kalma şansı olmayacaktır. 

      Bu nedenle öncelikli olarak sizi çok zorlayan acil çözülmesi gereken durumlara öncelik vermeniz yararınıza olacaktır. Ancak bazen de çalışmalar esnasında o ağırlıktaki yük kaldırılamayacağı için başarısızlık ihtimali yüksekse daha hafiflerinden başlamak daha doğru seçim olacaktır. Küçük konularda başarı daha büyüklerini çözümlemek için motive edici ve güç verici olacaktır.
       
      Seçim tamamen içinde bulunulan duruma göre değişebilir. Öncelik zaman kazanmaksa nefes almanızı sağlayacak konulara öncelik verip devamında hayati konulara geçebilirsiniz. 

2. Bir amaç belirleyin: “Ne istiyorsunuz?”

       Değiştirmek istediğimiz konuları belirledikten sonra sıra geldi ikinci adıma, bu adım istemediğimiz konuları ne istediğimiz şekline dönüştürmektir.


       İstemek hayatta kalmak için önemli bir adımdır. İstemeyi bilmezsek hayatta kalamayız.
      Örneğin bir bebek acıktığını ağlayarak gösterir, bu onun isteme biçimidir. Aslında bebeklikten itibaren biz istemeyi öğreniriz. Ancak kritik soruyu yani ne istiyorsun dediklerinde apışıp kalırız. Çünkü büyürken her istediğimizin olmayacağını ve istemenin ayıp olduğunu yada istemek için layık olmadığımız gibi onlarca sınırlayıcı ve kısıtlayıcı inançla donanırız. Aslında bütün bunların büyük kısmı da bizi seven insanlar tarafından telkin edilir. Onlar tarafından yüklenir. 

        İstemek hayatın gerçeğidir. Hayatta kalmanın insan olmanın gerçeğidir. Yaradan dünyayı yaratırken insanlar için birçok güzellik yaratmıştır. Ancak istemediğimiz sürece bizi onlarla buluşturmaz. 

        İstemek bazen sözle, bazen eylemle göstermekle olur. İsteme eylemini hayatınızın bir parçası olarak yansıtamazsanız diğer insanların peşinde savrulan kişi olursunuz. Onların size verdikleri ile yetinmek zorunda kalırsınız. Yaratan bu dünyadaki nimetleri tüm insanlar için yaratmışsa o zaman bundan faydalanmamak çokta akıllıca bir seçim olmaz değil mi?
Hayatımızda değişiklik yapmak için istemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bunun için bir önceki adımda hazırladığımız listeyi kullanacağız. 

     Yapmamız gereken şey bir önceki adımda tespit ettiğimiz olumsuz cümleleri olumluya çevirmektir.

       Olumsuz cümleler bir hedef bir amaca bir niyete dönüştürmektir. 
     “İşimden nefret ediyorum, işime gitmeyi istemiyorum” benzeri bir sözü   “İşimi sevmeye niyet ediyorum.” yada “Sevebileceğim bir işi hayatıma çekiyorum.” şekline dönüştürebiliriz.
     “Ev taksitlerini, telefon faturamı yada arabamın giderlerini karşılayacak param olmamasını istemiyorum.” Yada buna benzer bir şey yazmışsanız bunu “ Geçmişe dönük ödemelerimi zamanında yada zamanında önce ödemeyi yetip artacak param olmasını istiyorum.” diyebilirsiniz. 
     Burada önemli olan olumlu cümlelere çevirirken seçtiğiniz kelimelerin sizin içinizde yattığı titreşimin farkında olmaktır. Bazı kelimeler bizde olumsuz titreşim yaratırken bazıları çoşku ve neşe yaratır. Doğru nokta ise bizde coşku ve neşe yaratanı kullanmaktır.

************************************************

KONTROL SENDE kitabımı satın alarak hayatınıza  katkıda bulunmak ister misiniz?

KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN



***********************************************
   
      Burada özellikle coşku ve neşe kelimesine dikkat etmenizi istiyorum. Çünkü coşku ve neşe çekim yasasının çalışmasında önemli bir sinerji yaratıcıdır. Bununla ilgili detayı bir sonraki adımada daha detaylı anlatacağım. 

      
 Ancak istiyorum kelimesi ile ilgili bir açıklama yapmak istiyorum. İstiyorum kelimesi söyleyen kişi ve söyleyiş itibarı ile farklı titreşimler yaratır. Şımarık istediğini alacağından emin, kendine güvenen bir çocuğun söylediği “istiyorum” kelimesi ile yoksunluk içinde söylenmiş istiyorum kelimesinin yarattığı titreşim farklıdır. Birincisinde elde edeceğine güven varken ikincisinde elde etme umudu yoktur ve elde edeceği şey yine yoksunluk olup umutsuzca istemeye devam etmek olacaktır. 


       Bu nedenle isterken mutlaka içinizde coşku ve neşe yaratan kelimelerden oluşmuş cümleleri kullanın. Birçok kişi istemek yerine seçme kelimesinin kullanılmasını önermektedir. Sizin için hangisi daha uygunsa içinizde coşku ve neşe yaratıyorsa onu kullanmanız tavsiye derin. Benim tavsiyem ise niyet etmeyi kullanmanızdır. 
         Niyet, irade ile bir şeyi yapmaya veya yapmamaya karar vermektir. Niyet kalbin ameli olduğu için istediklerimiz konusunda kalbi baştan işe dahil etmekteyiz. Bunun için her işe başlarken niyet etmek önemlidir. Ne yapmak istediğimize deklare etmek bildirmek istediğimizin kolayca bize gelmesine yardımcı olacaktır.
      Niyetle beyin, kalp ve beden aynı istikamete yönelmektedir.

    İstemek konusunda diğer bir husus doğru yerden istemek ve tüm kanalları açık tutmaktır. 


    Dünyadaki her şeyin sahibi bizi yaratandır. Ve verecek olanda odur. Sadece ol demesi yeterlidir. Yoktan var eden varı yok eden odur. O zaman yapmamız gereken şey ise ona yönelmek ve ondan istemektir.

      Kendimle ilgili bir örnek vermek istiyorum. Çocuklarım zaman zaman benden almak istemediğim yada karşılayamayacağım tarzda bir şeyler istiyorlar. Bende onlara şunu söylüyorum; “Ben şu anda bunu almayı düşünmüyorum, ancak siz bunu gerçekten istiyorsanız geniş düşünün, yaratandan isteyin ve kanallarınızı genişletin” diyorum. 



     Çocuklarımdan hemen itiraz geliyor. “Biz senden başkasından para alamayız “diye. Bende onlara şunu söylüyorum, "ben para almanızı söylemiyorum. Sizin isteklerinizin karşılanması için tek kaynak beni görüyorsunuz. O zaman benim kararlarıma bağlısınız. Benim keyfime bağlısınız. Ve bende şu anda bu iş için paramdan harcamak istemiyorum. Eğer bunu gerçekten istiyorsanız yapmanız gereken şey isteğinizi net bir şekilde belirtip her şeyin sahibi olan yaratandan istemek. Yaratanın onu size nasıl vereceğini bilemem. Kimi aracı yapacağını bilemem. "

 
      İsteğinizi doğru yerden ve gerekçeleri ile birlikte yapın. Yaradan yeryüzündeki her şeyi sizler için yaratmıştır ve imkânsız diye bir şey yoktur. Çünkü onun sadece Ol demesi o şeyin olması için yeterlidir. Yoktan var eden, varı yok edendir. 

     Bu kadar kuvvetli kudretli bir sahibimiz varken neden aciz bir insandan istiyorsun? 

      İsterken lütfen gerçek sahibinden isteyelim. Birisi bizden bir şey isterken nasıl davranmasını bekliyorsak ondan daha da hürmetkar ve minnettar duygularla isteyelim. Ve verdiklerine şükredelim ki daha fazlasını versin.
      
      Bizim kültürümüzde istemek konusunda çok büyük blokajlar vardır. Fazla şey istemek tamahkârlık olarak görüldüğü için bir şey isterken insanlar utanarak istemektedirler. Yada büyük bir değersizlik inancına sahip olduğumuz için kendileri için bir şey istemeye layık olmadıklarını düşünmektedirler. 
       
       Blokajlar nedeniylede hep kıtlık bilinci içinde mağdur rolleri oynayarak yaşantılarına devam etmektedir. 

      
  
 Mağdur rolü bizim kültürümüzde çok büyük prim yapar. Çünkü bizim toplumumuzun en güzel bildiği şey gücünü başkalarının kontrolüne verip m ağdur rolü oynamaktır. Hepimizin içinde mağdur bir yan olduğu için diğer kişilerde bunu gördüğümüzde hemen yelkenleri suya indiririz. Bu roldeki insanın hayatına çekeceği tek şey daha fazla mağduriyettir.
      

    Ne istediğimiz deklare etmek, sesli dillendirmek önemlidir.  Net ve kararlı bir şekilde dillendirmeliyiz. Yazdığımız isteği her sabah ve akşam yada kendiniz için uygun bir zamanda sesli okumak büyük bir avantaj sağlar. Düşündük, yazdık ve dillendirdik. Bu durum artık kararlı olduğumuzun bir göstergesidir.  Üstüne birde istediğimiz şey için en az 20 tane geçerli neden bulmanızı tavsiye ederim. Evet her ne istiyorsanız onun size gelmesi için sanki mahkemedesiniz hâkimi ikna etmek için savunma yapar gibi en 20 neden bulup yazmanız önemlidir. Bu durum niyetinizi iyice pekiştirir. 

       İlişkiler konusunda çalışma yaptığım hanımlara şunu sorarım.
     
     Sen bir erkek olsan kendini hangi özelliklerin için tercih ederdin? 
 
     Bir erkek seni hangi özelliklerin için tercih etmelidir?
      Gelen cevapların hepsi genel, şimdiye kadar hiçbir hanımda kendi ile ilgili kendine özel net tanım yapan görmedim. Güzelliği, iyi huylu olması, dürüst olması vb göreceli ve kişiye göre değişen kavramlarla kendilerini anlatıyorlar. 


     Bende tekrar soruyorum bunlar bir çok kişide mevcut sende sana özel ne var?

      Gerçekten sizde size özel ne var?
    Karşınızdaki kişinin sizi tercih etmesi için neyiniz var? 
    Kendinizi tanımazsanız diğer kişinin yanında ezilip büzülürsünüz. Tercih eden değil tercih edilen olursunuz. Ve bu durum sizi çok yorar. Karşınızdaki kişinin sizden vazgeçmemesi için kendinizden ödün verirsiniz. Değersiz, silik bir kişi olarak diğer kişinin rüzgârında sağa sola savrulursunuz. Ve sonrada sorarsınız ben nerede hata yapıyorum? Karşımdaki kişinin her istediğini yapıyorum ama neden istediğimi alamıyorum? 

O zaman kendinize şunu sorun; 

      “Siz hayatınızı değersiz, silik, bağımlı yapışık bir kişiyle geçirmek ister misiniz?”
     İstemezsiniz değil mi? 

    Bunu bildiğiniz içinde karşıdaki kişinin sizi istemesi için yüklü bir bedel ödüyorsunuz. Onun istediği ve isteyebileceğini düşündüğünüz her şeyi yapıp onun ağzının içine bakıp size merhamet etmesini bekliyorsunuz. Ve sonuç çoğunluklada hüsran oluyor.

     Bir diğer yapılan yanlış ise bizim kontrolümüz altında olmayan şeyleri  istemek. En büyük sıkıntı ilişkilerde yaşanmaktadır. Çünkü her insanın özgür iradesi vardır. İstemedikçe zorla bir şey yaptıramazsınız. 
     Aslında yapılması gereken tek şey aynaya bakmak. Nasıl ki istemediğimiz beğenmediğimiz kişiyi hayatımıza almak istemiyorsak, başka insanlarında bu hakkı olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir.

    Hayatınıza mevcut enerjinize uygun insanı çekersiniz. Mevcut enerjinizde bilinçaltı kayıtlarınızla bağlantılıdır. Erkeklerle yada kadınlarla ilgili inançlarınız hayatınıza gelecek kişileri özelliklerini belirleyecektir. Evlilikle ya da bağlanmakla ilgili korkularınız varsa hayatınıza size bağlanmayacak ya da tam evlenme arifesinde sizi terk edecek insanları çekersiniz. 
     Kendi duygularınızdan emin değilseniz hayatınıza duygularından emin olmayan kişileri çekersiniz. 
     Kendinizi eksik ve yetersiz görüyorsanız size eksik ve yetersizliğinizi sürekli yüzünüze vuracak insanları çekersiniz. 
    Onun için ilişkilerde istek belirtirken özgür iradenin farkında olarak özellikle belli kişilere odaklanmak yerine bizi seven ve bizimde sevebileceğimiz kişi olarak istemek doğru kara olacaktır. 
     Burada farkında olunması gereken şey amaç ve araç ayrımıdır. Nihai hedef yani amacımız kendimizi iyi hissetmektir. Kendimizi iyi hissetmek yolunda, hayatımıza gelen kişiler ise araçtır.  


    Araç bizi istediğimiz yere amacımıza ulaştırandır. Aracın konforu seyahat esnasında bizim yolculuktan keyif almamızı sağlar. Aracın konforu için belirleyici olan ödeyeceğiniz bedeldir. Çok fazla konfor için yüksek bir bedel ödemeye razı olmamız gerekmektedir. Ekonomi sınıfı bir biletle, birinci sınıf mevkide sizi seyahat ettirmezler.
      İlişkilerde ise konfor karşı tarafın enerjisidir.  Konforun seviyesini belirleyen şey ise bizim enerjimiz ve bilinçaltı kayıtlarımızdır. Benzer enerji benzeri çektiği için kendimizi değer olarak hangi seviyede görüyorsak, elde edeceğimiz konforda ancak o seviyede olacaktır. 
     Kendimizle barışık değilsek, güzel bulmuyorsak, çok yakışıklı birisi hayatımıza geldiğinde aşırı kıskançlık ya da kaybetme korkusu ile kısa sürede kendimizi sabote eder kişiyi hayatımızdan uzaklaştırırız.
      Onun için isterken önce kendimizi çok iyi tanımalı, enerjimizin farkında olmalıyız ki konforlu bir yolculuk yapıp hedefimize ulaşalım.

     Yukarıda bahsetmiş olmama rağmen yeniden hatırlatmak istiyorum.    

     İmkansız diye bir şey yoktur

    Çünkü isteğinizi yoktan var eden, varı yok edenden istiyorsunuz. Ve olması için sadece Ol demesi yeterlidir. 
    Bilmeniz gereken şey şu yaratan kimseye kaldıramayacağı yükü vermez.
   
   İstediğiniz şeyle zihniniz, ruhunuz kalbiniz uyum içerisinde olmalıdır. 
  Onun için istediğiniz şeyi kaldırabilecek durumda mısınız test edilirsiniz. Değilseniz sizi zihnen, bedenen ve kalben geliştirecek olaylar karşınıza çıkar. Bu bir süreçtir. Eğer durumun farkında olup karşınıza çıkan fırsatları değerlendirirseniz çok kısa sürede hedefinize ulaşabilirken, karşınıza çıkan fırsatları reddeder yada direnirseniz bu çok uzun bir süreyi alabilir. 
    Şöyle düşünebilirsiniz; Halter kaldırarak bedeninizi güçlendirmeye çalışıyorsunuz. Birden 100 kilonun altına girerseniz, yükün altında ezilirsiniz. Sağlığınız ters yönde etkilenir, kaslarınız yırtılır, sakatlanırsınız. Onun için önce kaldırabilecek kilodan başlayıp, yavaş yavaş kiloyu artırarak sürekli yapılacak eksersizlerle kasları güçlendirip ondan sonra rahatça istediğimiz kiloyu kaldırabiliriz. Eğer 100 kiloyu kaldırmak sizin için önemliyse bu zorlu ve yorucu eksersizleri yapmak durumundasınız. 



     Parasal isteklerde böyledir. Eğer siz şu anda cebinizde 1000 liradan daha fazla taşımaktan korkuyorsanız, 1.000.000 lira size gelmez. Gelsede kısa sürede gider. Piyongodan büyük ikramiye çıkan kişilerin % 90 önceki durumundan çok daha kötü duruma düşmüşlerdir. 

     Onun için isteğinizi elde etmek için kendiniz geliştirmeniz düşünce yapınızı değiştirmeniz gerekmektedir.

             Şimdi sıra geldi, bunu nasıl yapabiliriz. Kendinizi zihinsel ve bedensel nasıl hedefinizle aynı hizaya getirebiliriz ve  nasıl güçlendirebiliriz. 

    Bunun için Üçüncü ve Dördüncü adımlar çok önemli bunuda bir sonraki yazımda anlatacağım. 


Saygılarımla
Halis Şahin

************************************************


 Daha fazla yaratım aracı ve bilgi için kitaplarımı satın alarak hayatınıza  katkıda bulunmak ister misiniz?



Kontrol Sende - Çekim Yasası ve Bilinçaltı Dönüşüm Rehberi Kitabı - 2019 - 2 nci Baskı


 KONTROL SENDE
İzin Ver GELSİN, İzin Ver OLSUN
Çekim yasası ve Bilinçaltı Kayıt Dönüşüm Rehberi

Düzenlemiş İkinci Baskı


************************************************


Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabı


Daha İyi Bir yaşam için

BİLİNÇLİ YARATMA SANATI


******************************

Kitapları Temin İçin : cekimyasasi@hotmail.com

Tel/Whatsapp : 0 553 06 00 464

www.halissahiner.com






10 yorum :

  1. Herseyi Allahtan isteriz ve o verirse çekim yasasini niye calistirmaya uğraşıyoruz nasipse kesin gelir degilse kesin gelmez diye biliriz aradaki ince noktayi kavrayamadim galiba

    YanıtlaSil
  2. Yaradan iki türlü verir bir kendisinden isteyen iyi kullarına, bir diğeride azdırmak istediği kullarına.
    Biz yaradandan isteyen iyi kullar bölümüyle ilgiliniyoruz. Yaradan dilediğine dilediğim kadar veririm diyor. Vermesinin koşulda yaradana iyi kul olabilmekte.İiyi kul olmak ise takvaya bağlı. İnce nokta yaradan kaldıramayacağı yükü vermez insana önce hazır olmasını bekler. Bizim yaptığımız bu hazırlık dönemi ile ilgili.

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar arkadaşlar siteye yeni üye oldum sizlerle deneyimimi paylaşmak istiyorum 
    merhabalar Yazınızı Severek Okudun Ben Çekim Yasası ile 2008 De Tanıstım Hayatıma Geçireli 4 sene oldu size Örnek Verirsem İlk arabam renolt spring idi soyle gelişti bilgisayarıma renolt 19 europa resmi koymustum hergün onu görüyor ve o heycanı yasıyordum rengini dahil ve 1 sene geçmeden beyaz renolt spring im oldu beklmedik bi şekilde 6000 tl araba bana 3500 tl mal olmustu evet burada para önemli değil istemek zaten sartlar kendiliğinden olusuyor sonra doğan sahine taktım kafayı onada sahip oldum ve klimalı araba olsun istiyordum şimdi chevrote biniyorum.ve buna benzer bir kaç örnekler istemek çok önemli ne istediğini bilmek nasıl su anda yeni bi seye sahipseniz heycsnlsnır ve o duyguyu yasarsınız imgelerken aynı duyguları yasamak lazım sizin dediğiniz gibi inanmanız lazım ve zaten dediğim gibi sartlar gelisiyor kaygı yok endişie yok sadece inanın ve duyguları yaşayın ..

    YanıtlaSil
  4. Yanıtlar
    1. Teşekkür Ederim sizlerin rehberliği ile

      Sil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Incil Matta 7,7 yi Mevlananin sozu olarak yedirmeye calismasaydiniz keske bize..

    YanıtlaSil
  7. Uyarınız için teşekkür ediyorum.
    Düzeltmeyi yaptım.
    İncil Matta 7

    Başkasını Yargılamayın
    7
    “Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız. 2 Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız. 3 Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği farketmezsin? 4 Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, ‘İzin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? 5 Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
    6 “Kutsal olanı köpeklere vermeyin. İncilerinizi domuzların önüne atmayın. Yoksa bunları ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp sizi parçalayabilirler.”

    Tanrı’dan Dileyin

    7 “Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. 8 Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır. 9 Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna taş verir? 10 Ya da balık isterse yılan verir? 11 Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Babanız’ın, kendisinden dileyenlere güzel armağanlar vereceği çok daha kesin değil mi?
    12 “İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Çünkü Kutsal Yasa’nın ve peygamberlerin söylediği budur.”

    YanıtlaSil
  8. Peki şunu çok merak ettim , erkek arkadaşımdan ayrılmak istiyorum kendimce bazı sebeplerden dolayi ancak o beni bırakmıyor ve böylece bana bağımlı, bensiz degersizmis gibi olduğunu gösterdi, her gün Allahtan benim icin hayırlısını diliyorum, siz ne düşünüyorsunuz bu süreci düşüncelerimle nasil yönlendirebilirim?

    YanıtlaSil
  9. Onun yada sizin ona tutunmanızda sizin arka planda bazı kazançlarınız vardır. İkincil kazanç dediğimiz konu bunların sorgulanması gerekmektedir. Bunlar sizin ona hala tutunmanıza neden olur.
    Allahtan hayırlısını dilemeniz sonucu değiştirmez sizin içinizdeki çocuk ona tutunmak istiyorsa bu durum yaratan için sizin istediğiniz olarak değerlendirlecek ve devam edecektir.

    YanıtlaSil