Kelebekleri Özgürleştirmek - Aileyi Koruma Görevi


Bu çalışma hikayesi danışanın özel hayatına saygı kapsamında izni alınarak yayınlanmıştır. 

******************************************************************

Bir hanım takipçim bireysel çalışma yapmak istediğini belirtti.Kendisiyle yaptığımız konuşmalarında yaşamış olduğu bazı olaylar sonrasında hayatına hep olumsuzlukları çektiğini ve çok bunaldığını söylüyordu.Bu durumun en büyük nedeninin düşüncelerimiz olduğu konusunda bilgisi vardı. Ancak olaylar üst üste geldiği için ne yapacağını şaşırdığını söylüyordu.
Yaşantısına baktığımızda annesini 13 yaşında kaybetmişti. Kendisi 30 yaşlarında yalnız başına yaşayan dışa dönük, sürekli seyahat edeceği işlerde çalışan bir hanımdı. Ablası evlenmiş ve ayrılmıştı.  Çalışmıyordu ve şu anda bir kişi ile birlikte yaşıyordu. Babası yalnız yaşıyordu. Aile annenin ölümü sonrasında dağılmıştı. Çocukluğunda babasının mali durumu oldukça iyiydi ancak kumar vb alışkanlıklar nedeniyle mali durum bozulmuştu. Bununla birlikte babanın psikolojik sorunları vardı.
Ailedeki her kişi kendi yoluna gitmek için ayrılmıştı. Bu hanımda kendi ayakları üzerinde durmak için kendi yolunu çizmiş güzel paralar kazanacağı işler yapmıştı. Ancak o kazandığı paralar hep bir şekilde harcamış ve maddi sorunlar yaşamıştı. Şu anda da iş yaptığı firma ile maddi anlamda sorunlar yaşıyordu.
Şu anda yaşadıkları tüm şeyleri öncelikle kendisinin düşünceleri ile çektiği
konusunda emindim. Geçmişte yaşamış olduğu bir şeyden dolayı kendini suçladığı için hayatına hep kendisini cezalandıracak olumsuzluklar çekiyordu. Birçok insanın sıkışmış olduğu iki kavrama sıkışmıştı. Suç ve ceza. İnanç kalıplarımız nedeniyle her suç mutlaka cezalandırılmalıdır. Suçluluk duygusu ceza arar, dolayısıyla kendi yargıcımız, jürimiz ve celladımız oluruz, kendimizi kendi yarattığımız bir hapishaneye mahkum ederiz. Kendimizi cezalandırırız bizi savunmaya gelecek kimse yoktur.
Kendi hayatımızın hakimi de yargıcıda kendimiziz. Ancak farkında olmadığımız şey ise inanç kalıplarımız nedeniyle mükemmel insan olma peşinde koşmamız bizi yapmış olduğumuz olayı sınıflarken kendimize müsamahalı davranmak yerine çok katı olduğumuzdur. Bizim kendimize karşı acımasız olduğumuz kadar kimse bize acımasız davranmamaktadır. Bizi yaratan Allah bile büyük günahların haricindeki her şeyi kalben tövbe edildiğinde affedeceğini kutsal kitabımız Kuran da net olarak açıklamıştır. 

Huzurlu Yaşam İçin Olanı Olduğu gibi kabul etmek.



Doğuştan itibaren sürekli olarak öğrenme ve deneyimleme durumundayız. Yaşamımızdaki her şey deneyimlemek ve hissetmek üzerine kurulu. Kâinatta bir yaşam döngüsü var, sürekli hareket var. Sürekli hareket olan bir ortamda biz insanoğlu zihinsel olarak kendimizi geçmişe takılı bırakarak yerimizde kalmaya hatta geri gitmeye çalışıyoruz. Akıntıya karşı kürek çekiyoruz ve ilerleyemiyoruz diyoruz. Akışa direnmeye çalışıyoruz. Bizim şu anki huzursuzluğumuzun sebebi de bu;
Gelişen ve hareket halindeki dünyadaki değişime direnmek. Gelişen değişen her şeye direnmek.
Etrafınıza bir bakın dünle bugün aynı mı? Kesinlikle hayır. Birçok çiçek açıyor, birçok canlı doğuyor, birçok canlı yaşamını yitiyor. Her saniye her an bir hareket var. Bahçedeki b,ir ağaç filiz verdi, bir dal kırıldı. Dün camınız önündeki olan kuş bugün yok.
Kâinatı yaratan öyle güzel bir düzen kurmuş ki gerçektende her şey tıkır tıkır işliyor. Her şey hareket halinde doğuyor, büyüyor ve zamanı gelince bu dünyayı terk ediyor toprağa kavuşuyor ve yeniden farklı bir şey olarak yeniden dünyaya geliyor. Hiç birisi bu döngüye itiraz etmiyor, direnmiyor. Kelebekler kozadan çıkarak bir günlük yaşam için günlerce yoğun bir güç harcayıp mücadele ediyorlar.