KONTROL SENDE - Sınırlamaların Ötesine Geçmek ve Bilinçaltı Dönüşüm Atölye çalışması ANKARA

BAL YAPMAYAN ARI'DAN BAL YAPAN ARI'YA DÖNÜŞMEK İSTERMİSİNİZ?

  Hayat bize her şeyi sunar.
Bizim ondan alabileceğimiz kabımızın büyüklüğü kadardır.
Kabımızın büyüklüğünü ise bizim neyi ne kadar alıp kabul etmeye istekli ve gönüllü olmamız belirler. 




Hayatınızda hep aynı sorunları mı yaşıyorsunuz?
Hayatınızda sürekli aynı şeylere mi takılıyorsunuz?
İstediğiniz şeyleri, istediğiniz bolluk ve bereketi, istediğiniz kişiyi hayatınıza çekmekte zorlanıyor musunuz?
Hayatın zor olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Yaşamında yolunda gitmeyen şeyler nedeniyle birçok kitap okuyup birçok çalışmaya katılıp yaşamında istediği atılımı yapamayanlardan mısınız?
Yaşamında bir şeyler değiştirmek isteyen ancak nereden başlayacağını bilemeyenlerden misiniz?
 Elinizde en iyi aletlere sahip olsanız dahi o aletleri nasıl ve nerede kullanacağınızı bilmiyorsanız o aletlerden istediğiniz verimi alamazsınız. Doğru noktalara doğru şekilde operasyon yaparak yaşamınızın gidişatını değiştirmek ister misiniz?

Anneden Özgürleşmek Prosesi -KONTROL SENDE Kitabımdan Küçük Bir bölüm



 Ailenin görevi bizi yaşama hazırlamak ve toplumsallaştırmaktır. Bunu yaparken içinde bulundukları kültür ve dünya ile ilgili kendi bakış açılarına göre yaparlar. Çocuklarına topluma uyum sağlamalarını kolaylaştırmak adına toplumla ilgili yaşamla ilgili kendi doğru bildiklerini empoze ederler.

Bu onlar için geçerli durumdur çünkü onlar hayatta kalmalarını bununla sağlamışlardır. Doğal olarak ta aynılarını çocuklarına aktarırlarsa çocukları da hayatta kalıp yaşamlarını devam ettirebilirler.

Ancak onların farkında olmadıkları şey şudur; Yaşamda tek bir yaşam yaratma biçimi yoktur.  Sonsuz ve sınırsız yaşam yaratma biçimi vardır. Ve yaşam yaratan tarafından belirtilen süre kadar garanti altına alınmıştır.



Çocuklar ve ebevenler farklı bir birey oldukları için farklı zamanda dünyaya gelip farklı şeyler algıladıkları için ebevenlerin onlara empoze ettiği şeyler onların hayatlarını kolaylaştırmak yerine birçok alanda engellemeye başlıyor. Burada kritik olan şey unun farkında olup bizim için işlevsel olanları hayatımızın bir parçası yapmak diğerlerini ise bizim hayatımıza katkı olacak işlevsel olan düşüncelerle değiştirmektir.

Burada ortaya çıkan sorun ise bize yaşamımızın ilk yıllarında kendi düşünce ve doğrularını empoze eden anne ve babamızdan farklı düşüncelere sahip olmak için kendimize izin vermemektir.

Çünkü onlar bizi beslemiş ve büyütmüşlerdir. Onlardan farklı düşünürsek onlara ihanet etmiş oluruz. Mutlaka borcumuzu onlara ödememiz gerektiği gibi bizi sınırlayan düşüncelerin esiri oluruz. Ve buda bize farklı bir yaşam kurmamıza izin vermez.

İşinizi Genişletin- Garry Douglas


Çoğumuz, işimizin amacının ne olduğunu bilmiyoruz. İyi bir fikre benzediği temeline dayanarak bir iş kurmaya karar veriyoruz. İyi bir fikir para yaratabilir, ama aslında neyin daha da büyük bir şey yaratacağına bakmak zorundasınız.

Şimdiyi mi, yoksa geleceği mi, yoksa her ikisini de mi yaratıyorsunuz?


Gelecekte bir şeyler oluşturuyorsanız, “Bunu şimdi, gelecek için yaratıyorum ve geleceği yaratmak, bir geleceğe sahip olmak ve ona şimdi sahip olmak için yapıyorum” demek yerine, bunu sizin için gelecekte bir şey yaratacak şey olarak görüyorsunuz.  Bu tamamen farklı bir realite! Çoğu insan “Bu seçim hangi gelecek yaratır?” bakış açısıyla iş yapmaz. Bu benim için, yaptığım her seçim ile hangi geleceğin yaratılacağı ile ilgili. Hayatımı, yapabileceğim seçimlere dayanarak yaptığım seçimlerden yaşıyorum.

Yaptığınız seçimlerle siz ne yaratacaksınız?

Örneğin, insanları işe alırken “Bu kişi geleceği nasıl yaratacak?” Diye soruyorum. Bir gelecek bir bakış açısı olarak neye sahipler? Bir gelecek bir bakış açısına sahipler mi? ”Birisinin sahip olduğu her bakış açısından bakmaya istekli olmalısınız. “Şimdi için mi, yoksa şimdi ve gelecek için mi yaratıyorsunuz?” sorusunu sorarak işe başlayın. İşinizde ve hayatınızda, her zaman rakamlara bakmak istersiniz.  

Acil Çkış Kapısı

YARGI VE KISITLAMALAR İÇİN ACİL ÇIKIŞ KAPISI. 

Hepimizin hayatında varlığımızın farkına varabilmek icin kullandığımız birçok yargısal kısıtlama vardır.
Yalnızlık, başarısızlık, parasızlık, yaşlılık, çaresizlik, evlilik, bekarlık, çocuklar, yeterli eğitim alamama, vb. gibi
Kendimize görünürde olmak istediğimizi söylediğimiz gerçekte olmak istemediğimiz şeyler için harika bahanelerdir bunlar.
Bütün bunların hepsi bize olamadığımız, yapamadığımız ya da sahip olamadığımız her şey için mazeret verir.
Bunlara sahip olduğunuzda başarısız olursanız bu sizin hatanız olamaz.. Yalnızsınızdır, yaşlısınızdır, fakirsinizdir, çaresizsinizdir. Bunlar bizim için kaçış kapılarıdır. Ve bunun içinde sürekli bunları hayatımızda taşıyoruz. Bunlar için sürekli bir bedel öderiz.
İstediğimiz şeyi olabilen, yapabilen yada sahip olabilen kişi olmayı seçmek yerine kendimizle ilgili bu aptalca yargılara sahip olmanın değeri nedir?

Ait Olmaya Çalışmak


Yaşamımız boyunca kendimizi güvende hissetmek için bir aileye, bir gruba bir yere veya bir şeye ait hissetmeye çalışırız. Bir aileye, bir gruba bir partnere veya yere ait hissetmek bizi rahatlatırken eğer dengeyi kaçırırsak bağımlılık ortaya çıkıyor. 

Dolayısıyla ait olma karşılığında ödün verme durumunda kalabilir istemediğimiz şeyleri yapmaya mecbur hissedebiliriz. Çocukluk döneminde sınırlar yeterince bilinip korunamadığı için bu durum daha yıkıcı olabilmektedir. 

Bundan kurtulmak veya ötesine geçmek için farkında olmamız gereken şey hepimiz yaratıcı tarafından yaratılan muhteşem varlıklarız olduğumuz gerçeğidir. 

Bir yere ait olsak ta olmasak ta yaratıcının bize verdiği yaşam güvencesine sahibiz. 

Sınırlamalarının Ötesine Kolaylıkla Geçmek


Yaşamımızda yaptığımız şeylerden biride bir şeyin nasıl olacağı nasıl gerçekleşmesi gerektiği ile ilgili sabit düşüncelere sahip olmaktır.
Bu tarz bir bilgiye sahip olmak birçok konuda bizi rahatlatırken bir çok durumda önümüzdeki en büyük engel olmaktadır.

O işin olması için sahip olduğumuz plan bizim kontrolümüz dışında bir çok şey barındırıyorsa veya kendimize göre gücümüzün üstünde olduğunu düşünüyorsak beynimiz tarafından otomatik olarak olmaz/olamaz olarak sınıflandırılır.
Otomatik olarak olmaz/olamaz diye sınıflandırdığımız şeyler hakkında konuşurken çoğunlukla yaptığımız şey onun nasıl olmadığını açıklayan mazeretler bulmak olur.
Farkında olmadan kendimize telkin verip nasıl olmayacağı konusunu iyice katılaştırırız.

Özgürlük


Özgürlük senin için ne anlam ifade ediyor?

Bir çoklarımız için özgürlük yapmak zorunda olduğumuz şeyleri yapmamak veya yapamadığımız şeyleri yapmaktır. 

 Gerçek özgürlük ise yapmak zorunda olmadığımız şeylerin farkında olmaktır. 

Özgürlük, yapıp yapmama farkındalığına ve seçeneğine sahip olmaktır. 

Bu sınırların ve sınırlamaların kaldırılması demektir. 
Rahatlık hayır deme seçeneğine sahip olmak demektir. 

Mutluluk Bir Seçimdir





Mutluluk bir seçimdir. 

Bir çoğumuz bunu seçmek yerine mutsuz durumda kalmayı seçiyoruz. 

Mutsuz olmak bu realitede mutlu olmaktan daha fazla müşteri buluyor. 

Kendimizi ifade etmek için mutsuzluğu kullanmanın değeri nedir?

Bununla ilgili herşeyi yıkıp yaratımını iptal ediyorum. 

POD & POC 

Bizi diğer seçeneklerden alıkoyan mutsuzluğa sahip olmakla ilgili neyi bu kadar hayati kıldık?

Bununla ilgili herşeyi yıkıp yaratımını iptal ediyorum. 

POD & POC

İşlevsel Olan Yaşamı Seçmek



Bizim için işlemediği ve işlevsel olmadığı halde etrafımızda gördüğümüz ve filmlerde seyrettiğimiz hayatların ne kadarını hayatımızda oluşturmaya çalışıyoruz?

Yaratamadığımız içinde kendimizi başarısız yetersiz ilan ediyoruz. 

Böyle olan her şeyi yıkıp yaratımlarını iptal edelim mi?
Evet 
Pod&Poc

   Her şeyin yapılmasının binlerce yolu vardır. 

   Bizim için işlevsel olan hayat bizim kolaylıkla yapabildiğimiz şeylerle oluşturduğumuz bir hayattır. 


   Kolaylıkla yapabildiğimiz hangi yetenek ve özelliklere sahibiz?

   Bunları kendimizi hizmet edecek şekilde nasıl kullanabiliriz?

Düşündüğün Şeyi Göreceksin


"Eski bir Hintli hikâyesi var:

 Hindu cennetinde kalpataru denen bir ağaç vardır. "Dilek ağacı" demektir. Tesadüfen bir gezginin yolu oraya düşer. Adam yorgundur, ağacın altına oturur. Ve aç olduğu için, "Burada biri olsaydı, yiyecek isterdim. Fakat kimse görünmüyor" diye düşünür.

Yiyecek fikri zihninde göründüğü anda, yiyecek aniden belirir. Adam çok aç olduğu için bu konuyu düşünmez bile; hemen yer. Sonra uykusunun geldiğini hisseder ve "Keşke şurada bir yatak olsaydı..." diye düşünür ve yatak belirir.




Fakat yatakta yatarken adamın içinde bir düşünce yükselir: "Neler oluyor?

 Burada kimseyi görmüyorum. Yiyecek geldi, yatak geldi belki hayaletler bana bir şeyler yapıyor!" Birden hayaletler belirir.

 O zaman korkar ve "Şimdi beni öldürecekler!" diye düşünür.

İzin Vermek


Olmak veya sahip olmak istediğimiz şeyle bizim aramızdaki en büyük engel o şeyle ve şeyin elde edilmesi ile ilgili tanımlarımız nasıl olacağı ile ilgili şablonlarımızdır. 
 Bir şeyi zor elde etmenin onu değerli yapacağını düşünürüz onun zor olmasından gizli bir mutluluk duyarız. 

 Bir diğer konuda kendimizle ilgili tanımlarımızla olmak istediğimiz şeyin tanımlarının örtüşmemesidir. 


Aradaki fark ne kadar büyükse istediğimiz şey bizden o kadar uzaktır. 

Burada farkında olunması gereken şey bütün bunların hepsinin bir düşünce ve fikir olduğu ve biz ona inanıp katı hale getirene kadarda öyle kalacağıdır. 

Para, onu gerçekten sevene gider



Para, onu gerçekten sevene gider

Bolluktan, zenginlikten bahsedilince doğal olarak herkesin aklına para geliyor. Peki para hakkında sayısız kötü düşünceye sahipken para kazanmak mümkün mü? İki günlük ‘yaratım ve bolluk semineri’ne katıldıktan sonra Kişisel Dönüşüm Koçu Banu Kalaycı ile para, zenginlik, yokluk ve bolluk bilinci üzerine konuştuk.


Hemen herkes çok parası olsun ve bolluk içinde yaşasın istiyor… Diyelim ki siz parasınız… Herkes sizi bekliyor, yanlarında yörelerinde olun istiyor. Tam birinin yanına gideceksiniz, birden olduğunuz yerde kalakalıyorsunuz. Çünkü sizi yanında görmek için can atan kişi “Ay o para yok mu, o para! İnsanı şımartıyor, baştan çıkarıyor! Başkalarına eziyet etmelerine neden oluyor” diyor. Oradan bir başkasına yönelecekken bu sefer kulaklarınıza “Para dediğin zor kazanılır” sesi geliyor. “Madem beni kazanmak zor. Ben seni haksız çıkaramam şimdi. Biraz daha zorlan bakalım o zaman” deyip başınızı bir başka yöne çeviriyorsunuz. 
Tam birinin koluna girecekken size “Biliyor musun, parası olanlar başkalarına karşı hiç nazik değil, hep üstten bakıyorlar” demesin mi! Yanındaki de “Para dediğin el kiri” deyince siz ne yapacağınızı, kime gideceğinizi şaşırıyorsunuz. Birden biraz ileride üstü başı, hali tavrı size benzeyen bir grubu görüyorsunuz. Yanlarına varıyorsunuz, oh içiniz biraz rahatladı değil mi? Bu arada sizi bir arada görenler de “Para parayı çeker” diye birbirini dürtüklüyor. Gülümseyerek, “Haklısınız, hepiniz haklısınız” demez miydiniz? Dönüşüm Koçu Banu Kalaycı’nın iki gün süren yaratım ve bolluk seminerinin ardından gözümde canlananlar işte buna benzer kısa film sahneleri gibiydi. Önce para ile ilişkimizi, onu nasıl gördüğümüzü sordu Kalaycı. Kimimiz para için özgürlük dedik, kimimiz esaret. Kimi sağlık için gerekli olduğunu düşünüyordu, kimi kötü alışkanlıklara yol açtığını… O iki gün boyunca bol bol meditasyon yapıp para, bolluk ve bereket üzerine düşünürken ihtiyacımız olan şeyin ‘o’ duygu olduğunu fark ettim bir kez daha… 

Bakış Açını Değiştir Yaşamın Değişsin.



Yaşamdaki her şey bir illüzyondan ibarettir.

Her şey bir bakış açısıdır. 

Bir şeyle ilgili bizim için geçerli olan gerçeklik onun ne olduğu ya da nasıl göründüğü değil bizim onun hakkında ki algılarımızdan oluşur. 


Yaşamınızdaki değiştirmek isteyipte değiştiremediğiniz şeylere bir bakın onunla ilgili hangi bakış açılarınız var? 

Bunların ne kadarını değişmez kılmışsınız?

Burada farklı bir sonuç almak için hangi bakış açılarını bırakıp yerine yeni hangi bakış açılarını kullanabilirsiniz?

Aşkı YANLIŞ Yerlerde Aramaktan Nasıl Vazgeçersiniz?


Kim olduğunuzu biliyorsunuz…
Hiç sizin için işe yaramayan bir ilişkiniz oldu mu? Sizi “Ne hata yaptım? Neden ilişkilerimi yürütemiyorum? Benim sorunum ne?” merakıyla bıraktı mı?
Her şeyden önce bunlar gerçek sorular değil. Bunlar sonlarına soru işareti konmuş sonuçlandırmalar. Sonuçlandırmadan işlev gösterdiğinizde asla farklı bir şey yaratamazsınız.
İkinci olarak sizin hiçbir sorununuz yok. Zannettiğiniz kadar berbat durumda değilsiniz.
Eğer yürüyen bir ilişkiniz olmasını istiyorsanız aşkı yanlış yerlerde aramaktan nasıl vazgeçeceğinizi bilmeniz gerekir. İşte yapabileceğiniz 4 şey:
1.            Sorun; “Hayatımda neye sahip olmak isterim?”
“İlişkimde neye sahip olmak isterim?” demediğimi fark edin. Bunun nedeni, bütün harika ilişkiler, sizin kendinizin tümüne sahip olmanızla başlar.
Birçok kişi ilişki arar ve buldukları zaman ilişki hayatlarının yerine geçer. Yaşamayı bırakırlar.
Şöyle sorular sormanız gerekir:
· 5 yıl içinde hayatımın nasıl olmasını isterim?
· Seyahat etmek ister miyim?
· Ne kadar para kazanmak isterim?
· Benim için en önemli olan şey nedir?
Bu soruları sormak size hayatınızda, hatta eğer içinde ilişki de varsa ilişkinizde ne arzu ettiğiniz konusunda netlik verecek. İlişki bir seçimdir. İllâ olması gerekmez. Ve eğer bir ilişki seçerseniz hayatınıza katkıda bulunan bir tane seçin, hayatınızın yerine geçen değil.

Tahmin edilebilir ya da Olabilir


Gary Douglas'ın Access Consciousness Türkiye blog yazısından.


Tahmin Edilebilir ya da Olabilir

Çoğumuza tahmin edilebilir bir hayat yaratmamız öğretildi. Bize söylenen; dengeli, güvenli, tahmin edilebilir neticelerin değerli olduklarıydı. Tahmin edilebilirlikte sorun sizi mümkün olandan kısıtlı tutmasıdır. Sizi her zaman aynı olan şeylerin içine kilitler. Yeni olan her şeyi ortaya çıkmaktan alıkoyar.

Eğer gerçekten farklı, harika bir şey yaratmak istiyorsanız, eğer daha fazla eğlence, neşe ve arzuladığınız her şeyden daha fazlasını istiyorsanız, olabilirliği talep etmeniz ve seçmeniz gerekir. Eğer sabit bir bakış açınız varsa, sadece almış olduğunuz bu bakış açısına dayalı kısıtlı seçenek menüsünü görebilirsiniz. Bakış açınız realitenizi yaratır. Realiteniz bakış açınızı yaratmaz.

Eğer tahmin edilebilir bir hayatla tatmin olmadıysanız ve çok daha fazlasını arzuluyorsanız, işte size başlamanız için 3 ipucu:

SORUN/TALEP EDİN: “Seçebileceğim olabilirliği durdurmak için, kaç tane sabit bakış açısı ve tahmin edilebilir realite kullanıyorum?”

Yaratım Soruları


Güne Gary Douglas’ın sorusu ile başlamaya ne dersiniz?

“Yaşamımda daha fazlasını yaratmak, kendimi daha iyi satmak, daha fazla para oluşturmak, hayatta daha fazla olasılığa sahip olmak için hayatımda neyi hareket ettirebilirim?

Benim sunduklarımı satın almak ve dinlemek isteyecek farklı kişilere farklı görünmek için kendimi ve hayatımı nasıl düzenleyebilirim?” 

Her gün gün de on kez, yüz kez bu soruları kendimize sorsak bu hayatımız da ne yaratırdı?

Bu soruların yaratacağı potansiyele sahip olmaya ve hedefinize ulaşmak için ne gerekirse yapmaya gönüllü olsaydık bu yaşamımızda ne yaratırdı?

Hayalindeki kişi olmak



Yeni bir gün, yeni bir başlangıç fırsatı. 

Bugün ilginç bir yazı gördüm.

Bu yaşamımızın her alanında farkında olmamız gereken bir durum. Dışarıda hiç bir şey yok. Her şey içeride. Sen değiştiğinde dünyanda değişir. 

Hayallerindeki kişi olabilmek için hayatınızda neyi hareket ettirebilirsiniz?

Hayallerindeki kişi olabilmek için kendini ve hayatını nasıl düzenleyebilirsin?

Hayallerindeki kişi olmamak için hangi mazeretler uyduruyorsun?


Bununla ilgili her şeyi yıkıp yaratımlarını iptal edelim mi? Pod&Poc

Düşüncelerini değiştir yaşamın değişsin

Yaşamamızda ki olduğumuz, sahip olduğumuz şeylerin hepsi kendimizle ilgili sahip olduğumuz kim olduğumuz, kim olabileceğimiz, kim olamayacağımız, neyi yapıp neleri yapamayacağımız, nelere sahip olup nelere sahip olmayacağımız hakkındaki tanım ve bakış açılarının bir yansımasıdır.
Bütün bunların hepsi kimliğimizi oluşturur. Bir kimliğe sahip olmak bir çok alanda işimizi kolaylaştırırken bir çok alanda da bizim olmak yapmak sahip olmak istediklerimiz için engel olabilmektedir. 

Yaşamımızda olduğumuz ve sahip olduğumuz şeylerden farklı bir şey yaratmak istediğimiz de kimliğimizin sınırlamaları dışına çıkmamız gerekiyor.

Sınırlamaların Dışına Çıkmak



Topluma ve etrafa uyum sağlamayla ilgili neyi bu kadar hayati, değerli ve gerçek kıldık ki kendimizi geçersiz kılıyoruz?
Pod&Poc

Hayatımızda daha fazlası olmaktan, daha fazlasını yaratmaktan, daha fazlasına sahip olmaktan bizi alıkoyan kendimizle ilgili alıp kabul etmeye gönüllü olmadığınız şey nedir?
Pod&Poc

Ön plana çıkmamak ve başarılı olmamak için sahip olduğumuz sonsuz ve sınırsız yetenek ve kapasitemizi bastırabilmek adına hangi icatları kullanıyoruz?
Pod&poc

Gerçeklik Algını Değiştir Yaşamın Değişsin



Şu anda olduğun kişi ve sahip olduğun şeyler senin kendinle ilgili kim olduğun, ne olduğun, neye sahip olabileceğin, neye sahip olamayacağın konusunda almış olduğun kararların ve kendinle bakış açılarının bir yansımasıdır.
Yaşamındaki sahip olduğun şeylerden memnunsan o zaman zihnini bu düşünelerle beslenmeye devam et. Değilse o zaman bu düşünceleri değiştir.


Çünkü zihnimizin yaptığı şey ona verdiğimiz düşünceleri gerçek hayatımız ortaya çıkması için çalışmaktır. Gerçek hayatta bizim düşüncemize uygun durumlar yaratıp ne kadar haklı olduğumuzu bize göstermektir.
Bu bizim kendimizle ilgili yaşamla ilgili gerçeklik algılarımızı oluşturur.

Gerçeklik Algısı



Yaşamdaki her şey bir illizyondan ibarettir.
Her şey bir bakış açısıdır.
Bir şeyle ilgili bizim için geçerli olan gerçeklik onun ne olduğu yada nasıl göründüğü değil bizim onun hakkında ki algılarımızdan oluşur.
Bir şeyleri hak etmediğimizi sanan, kodlanmış, sabitlenmiş, daralmış, kısıtlanmış bilinçaltından işlev gören kaç tane bakış açımız var?
Bütün bunların hepsini POD&POC
Kendimizi gerçekte olduğumuz şey olan her şeyi olabilen, her şeyi yapabilen, her şeye sahip olabilen olma izni verseydik bu nasıl olurdu?
Kim olurduk? Nasıl bir hayatımız olurdu?
Bu izni gerçeklik algımız haline getirmek için ne gerekir?
Daha başka neler mümkün?

Halis Şahin

http://www.hls-cekimyasasi.com/2017/10/kontrol-sende.html