Yaşamın matematiği basittir:
Düşündüklerimiz ve inandıklarımızla
yaratır, yaşamımızda olmasına izin verdiklerimiz ve alıp kabul ettiklerinizle
yaşarız.
Geçenlerde bir video paylaşımı
dikkatimi çekti. Videoda kişi kişisel gelişimciye bir soru soruyordu.
“Yaptığınız çalışmalarla insanların yaşamlarındaki blokajları kaldırıp onları
refaha ulaşmalarına ve istedikleri kişilerle evlilik yapmalarını sağladığınızı
belirtiyorsunuz. Ya kader bunun neresinde? İnsanın kaderinde zenginlik yoksa
evlenmek yoksa bu nasıl olacak?” diye bir soru sordu.
O soruyu duyduğumda, içimden bir ses
“ilginç bakış açısı, onlar kader değil ki geçmişimizde almış
olduğumuz kararların ve seçimlerimizin sonucu oluşan durumlar.“ dedi.
Birçok insanın yaşamındaki olaylara
bakış açısı bu kişiye benzer durumdadır. Farkında olmadıkları şeyse sahip
oldukları bakış açılarının içinde oldukları durumu yarattığıdır.
Geçmişte kendimize bir kimlik
oluştururken içine doğduğumuz, aile, çevre ve kültürdeki tanımlamalara bakarak “kim
olduğumuz, kim olmadığımız, neleri yapıp neleri yapamayacağımız, neleri olup
neleri olmayacağımız, nelere sahip olup nelere sahip olamayacağımız, neleri hak
edip neleri hak edemeyeceğimiz, nelere layık olup nelere layık olmadığımız” gibi
birçok karar alırız. Ve yaşantımız boyunca da bu kararları referans alarak
yaşamaya çalışırız.