Endişeler sizi yavaşlatır ve enerjinizi düşürür.

Endişeler sizi yavaşlatır ve enerjinizi düşürür. Enerji bedeninizi güçlendirmenin, büyütmenin en güzel en kolay yolu biliyorsunuz ki daima yüreğinizdeki sevgiyi beslemek, yaymak ve umut ile neşe ile güven içinde duruşunuzu korumaktır. Bu haliniz ile enerji bedeniniz sürekli gelişerek büyür ve sizi her türlü olumsuz etkiden korur, ve h...atta hastalıklarınızı başlangıç aşamasında onarabilirsiniz , biliyorsunuz. İsteklerinizi gerçekleştirebilmek, her dileğinizi gerçekleştirebilmek ve başarmak sizin elinizde, yeter ki saf ve temiz niyetlerle, aşk ile dileyin ve izleyin. Yüreğinizde kuşkuya, endişeye yer vermeden...Enerji bedeninizin yükselmesi ile geçeceğiniz kapılardan çok daha kolaylıkla ve zarafetle, incelikle akıp gidebileceğinizi unutmayın enerji bedeninizi genişletmenin yolu daima sevgide, neşe içinde kalmaktır. İçinizde hiçbir kuşku ve endişe taşımadan.

Hayat Oyunu


HAYAT OYUNU, hepimizin, şöyle veya böyle kesinlikle oynadığı, kuralları olan, esneklikleri olan, özgürlükleri ve kısıtlamaları olan, hedefleri, sonuçları, kazananları, kaybedenleri olan bir oyun.
HAYAT OYUNU, yaşamak için, oynamak için dünyaya geldiğimiz oyun.
Burada hem bilgisayar, kağıt, taş vs ile oynanan oyunlarda saklanan, hem de ç...ekim yasası ile hayatlarına bolluk, mutluluk, başarı çekmek isteyen arkadaşlara sesleniyorum.
Sizi çok iyi anlıyorum ve sizi çok seviyorum ama, şu noktaları çok iyi anlamanızı istiyorum:
 Çekim yasası, bizim hayat oyununu, kurallarını bilerek oynamamıza yardım ediyor.
 Kazananlardan olmak istiyorsak, önce içinde saklandığımız yalan oyunları bırakarak, gözümüzü dört açmamız lazım.
 Bildiğimiz hiçbir oyun, gözü kapalı, yarım gönülle, sadece dileyerek, sadece umut ederek oynanmıyor.
 Bir oyun ancak bir şey öğretiyorsa, oynanmaya değerdir.
 Öğrenilecek şeyi öğrenilmişse artık o oyunu oynamaya devam etmek kendimize ve hayata haksızlık ve zalimlik olur.
 Her oyunun kuralları, her oyunun bilenleri, her oyunun öğretenleri, her oyunun hedefleri, her oyunun atılması gereken adımları, her oyunun değerlendirilmesi gereken fırsatları, her oyunun hataları, her oyunun çekilecek acıları, her oyunun çıkarılacak dersleri, her oyunun ödülleri var.
 Sonuçta odaklanmamız gereken tek oyun “Hayat Oyunu”dur.
Size bir şey öğrettiğine, sizi geliştirdiğine inanmadığınız her oyunu oynamayı reddetmenizi canı gönülden hem diliyorum hem de rica ediyorum.
HAYDİ, HEP BERABER, bırakalım tüm yalan oyunları ve gerçek oyunumuzu “hayat oyunumuzu” oynamaya başlayalım.
Bu oyun öyle bir oyun ki, ben kazanırsam siz de kazanıyorsunuz, siz kazanırsanız ben de kazanıyorum.
Birbirimize karşı değil, beraber oynanan bir oyun.
Peki bu oyun hakkında bilmemiz gereken en temel şeyler neler?
 Amacımızın ne olduğunu bulmak ve ona ulaşmayı hedef edinmek (herkes için farklı ve özel olabilir. Örnek: Hayata veya hayatlara değer katmak, iyiye-güzel-doğruya eriş veya bu konuda başkalarına yardım etmek, hayat kurtarmak, hizmet etmek, yardım etmek vs.)
 Hayatın 8 parçasının hepsinde başarıya ulaşıp kazananlardan olmak.,
 Kendini ve tüm hayatı anlamak ve sevmek.

Haydi hep beraber oynayalım ve kazanalım.
Kendimiz için,
Ailemiz için,
Arkadaşlarımız ve Türkiye için,
Tüm insanlık için,
Dünya için,
Evren için,
Ruhlarımızın iyiliği için,
ve Allah için…

Olumlu Düşünce

Olumlu duygu ve düşüncelerin oranı ne kadar yüksek olursa ortak bilincin görüşü de o derece etkilenecek ve ortaya çıkan görüş birliği istenen olumlu sonuçlara yaklaşacaktır.

Sorumluluklarınızın ne kadar çok ve ne kadar önemli olduğunun farkındasınız. Ben tek başıma neyi değiştirebilirim ki demeyin. Siz tek başınıza tüm dünyanın değişimine muazzam katkıda bulunabilirsiniz.

Sizin kendi duygu ve düşüncelerinizde yapacağınız değişim ve duruşunuzdaki güç, önce çevrenizi güçlendirecek ve çevrenizle birlikte artan gücünüz de ortak bilinci güçlendirecektir. Çevrenizin çevresini de dikkate alın, farkedebiliyor musunuz sizin ufacık bir tohum olan duygu ve düşünceleriniz ne kadar genişliyor, büyüyor ve ne büyük sonuçlara sebep oluyor. Bir tohum sadece bir tohum değildir, içinde binlerce tohum barındıran yüzlerce tohumu saklar ve sonuçta milyonlarca tohumun çıkış noktası olarak devleşir.

Farkına varın gücünüzün ve değerini bilin. Siz ne kadar ayakta, canlı, neşeli, sevgi ve aşk dolu iseniz ortak bilince bunları katmaktasınız.

Ve biliyorsunuz ki sevgide, aşkta kalan neşeli canlar hiçbir cana zarar veremez, vicdanı uyanıktır ve hiçbir can zerresine kıyamaz. Neşe, sevgi, aşk daha fazla canın kurtulması, daha fazla uyanışın gerçekleşmesi demektir.

Tüm dert, tasa, kaygıların geçici olduğunu, kalanın sevgi, aşk, neşe olduğunu unutmayın.

Tüm tasaların kaygının ilacı neşedir, tüm düşmanlıkların ilacı sevgidir, aşktır. Bunlar hep bildiğiniz, hep söylediğiniz gerçekler ve şimdi bu gerçekleri daha fazla uygulama daha fazla hissetme zamanı.

Sevgi ve aşk yok etmez, sevgi ve aşk besler tüm duyguları ve düşünceleri ve her beslenen duygu ve düşünce daha da fazla sevgi ve aşk ile ortak bilince katılır ve büyür büyür ve sonunda sizi acıtan, yüreğinizi kanatan her şeyin eriyip gittiğini yok olduğunu görürsünüz.

Evet bunun için henüz zaman var ama bilin ki başladınız, eritmeye başladınız ve çok da zaman yok artık bitmesine.

Sizlere sevgide aşkta kaldığınız, huzur ve neşe dolu duruşlar diliyoruz.
Yazan:Nilgün Doğan
İndigo Dergisi

Kadın Nedir Aslında?



Bir kadın çocuktur aslında. Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını. Ama hiçbir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini,dikkate alınmasını ist...er. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz.
Bir kadın güçlüdür aslında.

Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadını gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.
Bir kadın sevgilidir aslında.

İçinde her zaman sevgiyi taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay. kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir. Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette. Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur.
Bir kadın yalnızdır aslında.

Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine,ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.

Bir kadın çılgındır aslında.

Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz yaratıcılığını. Sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.
Bir kadın hayattır aslında.

Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek. su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?

Pozitif insanlar için 10 Güçlü ifade;


1. Hatalıyım
2. Özür dilerim

3. Bunu yapabilirsin

4. Sana inanıyorum

5. Seninle gurur duyuyorum

6. Teşekkür ederim

7. Sana ihtiyacım var

8. Sana güveniyorum

9. Sana saygı duyuyorum

10. Seni seviyorum


Kullanacağınız pozitif ifadelerle kendi hayatınızda ve İnsanların hayatında büyük bir fark yaratabilirsiniz!

Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet degil mi?

PROF. Üstün DÖKMEN "Yere düsen ekmegin üstüne basan insan görmedim ama yere düse...n insani tekmeleyen çok kisi gördüm" diyor... Saygili olmaktaki kusurlarimizi söyle anlatiyor:

- Birbirimize saygili olma konusunda 3 tip temel hatamiz var...

Avrupa'da yasayan vatandasimiz, orada yerlere çöp atmiyor ama Kapikule'den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya basliyor. Niye burada böyle yapiyorsun diye soruldugunda, herkes böyle yapiyor diyor. Kendi fikri olmayan insanin duruma göre hareket etmesidir bu.

Ikinci hatamiz, adama göre davranmamiz. Karsimizdaki adam iri yariysa, 'Buyur Abi', diyoruz, ufak tefekse, 'Ne var lan!' diyoruz. Oysa ki, insanlarin onuru birbirine esittir.

Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak. Keyfimiz yerindeyse eve girerken 'Merhaba millet' diyoruz, degilse surat asiyoruz. Oysa keyfimiz yerinde olsun olmasin insanlara saygili davranmak zorundayiz.

Diyorum ki, yerdeki ekmege saygili olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayagiyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.

Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet degil mi?

Bakış açısının önemi


Her şeye olumlu yaklaşmanın önemi, inkâr edilemez. Yarım bardak su olsa, olumlu bakan kimse, bardak yarısına kadar su ile dolu diyerek, mevcut olanı görür, yani iyi yönden bakar. Olumsuz zihniyetteki kimse ise, bu bardağın yarısı boştur diyerek, yok olanı görür, yani kötü yönden bakar.

Bir ayakkabı firması, bir pazarlamacısını ayakkabı satmak üzere Afrika’ya gönderir. Bu adam, Afrika dönüşünde; (Ne yazık ki, bir çift bile ayakkabı satamayız; çünkü Afrika’da hiç kimse ayakkabı giymiyor, ayakkabı nedir bilmiyor) der. Meseleyi iyi bilen patron, hemen ardından bakış açısı farklı, olaylara olumlu bakan bir pazarlamacıyı gönderir. Bu pazarlamacı, büyük bir heyecanla döner, patronun odasına girer; (Afrika'da hiç kimsenin ayakkabısı yok! Bunları ayakkabı giymeye alıştırdık mı, milyonlarca ayakkabı satarız) der.

İçten Bir Gülümseme

İçten bir gülümseme, sevgi dolu bir yüreğin gözlerden yansımasıdır.
İçten bir gülümseme, kendimi ve sizleri seviyorum demektir.
İçten bir gülümseme, ben mutluyum ve sizinde mutlu olmanızı istiyorum demektir.
İçten bir gülümseme, verilebilecek en ucuz fakat en değerli armağandır.
İçten bir gülümseme, ona hasret kalanların ilacıdır.İçten bir gülümseme, gönüller arasına sevgiden inşa edilmiş köprüdür.
İçten bir gülümseme, insanın ruhunda açan çiçeklerin evrene sunulmasıdır.
İçten bir gülümseme, içimde karanlığa yer yok demektir.
İçten bir gülümseme, anı yaşayarak aydınlanmaktır.
İçten bir gülümseme, paranın satın alamayacağı kadar büyük bir güce sahip olmaktır.
İçten bir gülümseme, hem kendimize hem evrene yapılan en büyük hizmettir.

HAYAT BAŞARISINI EMPATİ BELİRLİYOR

Bir konuşmada iş adamlarına sordum. ......“Tahminim buradaki çoğu kişi ticarette başarılı olmuş kişiler. (Ticarette başarı ölçütünü para kazanmak olarak alıyorum.) Sizce bu başarıyı getiren en önemli özellik ne?”

İki yanıt önplana çıktı: disiplinli çalışmak ve ilişkiler. Birincisi sizin kendinizle olan ilişkiniz (hedef doğrultusunda çalışmak-,ikincisi diğer insanlarla (onları anlamak).

Hayat başarısı

Doğan Hoca (Cüceloğlu) bir sohbetimizde bana şunu söylemişti.

“Ailelere soruyorum.
- Çocuğunuz okulda başarılı olmasını ister misiniz?
- Evet.
- Okulda mı başarılı olmasını istersiniz, iş hayatında mı?
- İş hayatında.
- İş hayatında mı başarılı olmasını isterseniz, hayatta mı?
- Hayatta.”

Hayatta başarılı olmanın en önemli iki tane olmazsa olmazı, disiplinli çalışmak ve empati. Bu ikisinden bir tanesi eksik olunca, hayat başarısı zor geliyor.

Bu kadar önemli bir özelliğin okullarda neden okutulmadığına şaşıyorum zaten. Bunları öğretmek aileye düşüyor.

Aile nasıl öğretmeli?

Biliyoruz ki bazı çocukların empati yeteneği daha gelişmiş. Farkı yaratan kim? Tabii ki aile.

(Zaten bence okula çocuklar değil, aileler gitmeli. Ailenin çocuk üzerindeki etkisi, okulun etkisine göre kat kat daha fazla.)

California Üniversitesinden Ross Thompson bir deneyde aileleri ikiye ayırıyor: empati yeteneği yüksek çocuklara sahip olanlar ve empati yeteneği düşük çocuklara sahip olanlar.

Hikaye okuma

Thompson, iki gruptaki ailelere de kelimeler veriyor ve çocuklarına o kelimeler ile bir hikaye uydurup, anlatmasını istiyor. Bu sırada anlatılan hikayeler kaydediliyor ve daha sonra inceleniyor.

Empati yeteneği yüksek çocuklara sahip olan aileler daha uzun hikaye anlatıyor ve hikayede oluşturdukları karakterlerin bakış açılarını detaylı şekilde aktarıyor.

Diğer gruptaki aileler sadece olaylar anlatıyor. Karekterlerin bakış açılarını çok yansıtmıyor.

Sorunlu bir olay

Gerçek hayatta çocuklarıyla ilişkleri de mi böyle diye merak ediyor, Thompson. Çocuğunuz sebebiyet verdiği bir sorunu ya da olayı anlatınız, diyor.

Empati yenetegi yüksek olan çocukların aileleri olayı anlatırken hem kendi bakış açılarını hem de çocuklarının bakış açısını aktarıyor.

Diğer grup sadece kendi bakış açısını anlatıyor. Ailenin empatiden uzak tarzı tabii ki çocuğa yansıyor.

Onun için ailelerin tutumu ve örnek olması çok önemli.

Saldırgan ve daha az başarılı

Empati yeteneği düşük çocuklarla ilgili başka bulgular da var.

Daha saldırgan oluyorlar ve derslerde daha az başarılılar.

Neden saldırgan?

Çünkü karşı tarafının bakış açısını anlayamadığı için kendini haklı görüyor ve sorun çıkartıyor.

Neden daha az başarılı?

Çünkü empati sahip olmak, güçlü zihinsel beceri gerektiriyor. Empati yapan kişi kendi görüşünü ve varsayımını bir süre rafa kaldırıyor, karşı tarafın düşüncesini tartıyor, durumu onun açısından hayal ediyor, ve iki taraflı bir sonuç çıkartıyor. Bütün bunlar hep zihinsel beceri gerektiriyor.

Zihinsel becerisi yüksek olan çocuk da başarılı oluyor.

Nasıl empati gelişir?

Çocuk bir sorunla geldiğinde verilen yanıtlar çok önemli.

“Anne, canım sıkkın. Sınavdan düşük not aldım.”

- Sorun değil oğlum. Sıkma canını.
- Bir dahasında daha iyi yaparsın.
- Üzüldüğün şeye bak. Alt tarafı bir sınav.

Bu ifadelerin hepsi destek ifadeleri gibi görünse de hiçbirinde empati yok. Tam tersi (sırasıyla) sorunu örtme, baskı ve hissedilen duygunun gereksizligi üzerine vurgu var.

Çocuğun nasıl hissetigini ve bu sürece ne yol açtığını tartışmak en iyisi.

Özgür Bolat

Bugün Ne için Şükredelim-15

Ben hayatın sunduğu tüm güzellikleri hak ediyorum ve şu an kendime çekiyorum. Bolluk enerjisinin benimle dolaşabilmesi için şimdi izin veriyorum" "Yüksek bolluk enerjisini hak ediyorum ve vücudumu sarmasına izin veriyorum. Bu enerji ile uyum sağlıyorum"

Olumsuz inançlarımın nerden geldiğini bilmiyorum. Onlar için üzgünüm. Onları farkındalığıma getirerek neden olduğum şeyler için lütfen beni affet, Seni seviyorum, teşekkür ediyorum.

Bugün Ne için Şükredelim-14

Ben Pozitif enerjiyi sevgiyle kabul ediyorum. Benimle çalışmasına derinden izin veriyorum. Bolluk, aşk, sevgi, sağlık, başarı, mutluluk benim hakkım. Tüm bunları kendime çekiyorum. Ve bedenimi sarmalarına derinden izin veriyorum. Kıskançlık, korku, endişe, güvensizlik ve tüm olumsuz düşünceleri iade ediyorum ve bu tür duyguları kesinlikle kabul etmiyorum. Pozitif enerjilerle uyumlaşıyorum.

İbrahim Saraçoğlu' ndan özellikle göbek bölgesi için bitkisel k

brahim Saraçoğlu' ndan özellikle göbek bölgesi için bitkisel kür.

MALZEMELER:
1- 4 adet taze lahana yaprağı,
2- Yaklaşık 25 dal maydanoz,
3- 1 adet limon
4- Yarım litre su

HAZIRLANIŞI:
Kaynamakta olan suyun içine lahana yaprakları atılır. 3 dakika kaynadıktan sonra mazdanoz eklenir.
3 Dakika daha kaynatılır. Kaynamış karışım soğumaya bırakılır.
Soğuyuncu karışım süzülür ve içine limon sıkılır.
Bu karışımdan günde 2 ya da 3 kez içilmelidir.
Aç veya tok karına içebilirsiniz. Hergün taze olarak hazırlanıp içilmelidir.
Tatlandırıcı kullanılmamalıdır. Sadece 3 hafta uygulanmalıdır

Bolluğun beş geleneği

Şimdi, bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak beş basit öneri sunacağız. Bu beş basit fikri bir alışkanlık haline getirirseniz, bir bolluk geleneğini benimsemiş olursunuz.


1-Enerjinizi Merkezlendirin.

2-Bir Boşluk yaratın – Merlin’in Yasası

3-Evrensel Enerjiye karşı eylemleri kontrol edin.

4-Bolluk Tutumunu benimseyin.

5-Zarafetle Kabullenme Sanatını uygulayın.


Birinci Gelenek: Enerjinizi Merkezlendirin

Birincisi, kendi enerjinizi merkezlendirme yeteneğidir. Bu, doğal enerji akışına öykünür bir biçimde, önceliği kendinize verme sanatıdır. Kendi enerjinizi merkezlendirmek yaşamınızın birçok alanını etkileyen önemli bir derstir. Bu, kolayca, bencil olmakla karıştırılır, oysa arada gerçek bir fark vardır. Bencilce davranan biri kendini enerji akışının önüne yerleştirir ve diğer herkesi bundan yoksun bırakır. Enerjisini merkezlendiren biri ise çalışmasını sürdürecek daha fazla enerjiye sahip olabilmek için ilk önce kendini enerji akışının önüne yerleştirir.

Bu kavram çoğunuzun kafasını karıştırır, ancak bu bolluk yaratmakta kritik bir öneme sahiptir. Herhangi bir yaratıma başladığınızda, ilk enerji noktası bu yaratımın hangi algılama noktasından görüleceğini belirler. Size enerji akışının önüne önce kendinizi yerleştirmediğinizde, bu yaratım daha başından bozulur.

Tüm ticari Uçuşlarda, uçak kalkmadan önce uçuş ekibi güvenlik talimatlarını sunar. Oksijen maskelerinden de söz eder ve şöyle derler: “Eğer kabin basıncında ani bir değişiklik olursa oksijen maskeleri aşağı inecektir. Eğer küçük bir çocukla ya da yardıma muhtaç biriyle yolculuk ediyorsanız, lütfen önce kendi oksijen maskenizi takın.” Bu kendinize öncelik tanıma sanatını tasvir eder. Havayolları deneyim sonucunda bir kişinin ancak kendine öncelik tanıyorsa bir başkasına yardım edebileceğini öğrenmiştir. Eğer sizin kabınız boşsa bir başkasına yardım edemezsiniz. Bunu başkalarına yardım etmemeniz anlamında almayın, bizim söylediğimiz bu değil. Biz diyoruz ki, Yeni Dünya’nın yüksek titreşimlerinde fedakarlık, düşük titreşimlerde olduğu gibi işe yaramaz. Yeni Dünya’da, fedakarlık yoluyla bir armağan verildiğinde, o armağan birlikte fedakarlığın ağırlığını yansıtan bir enerji ipliği taşır. Dolayısıyla, armağanlar ancak isteyerek, koşulsuz ve fedakarlık içermeden verilebilir. Bu hem verenin hem de alanın yarar sağladığı bir durumdur. Kendinize öncelik vermeye cüret edin ve sonra gerçek bolluğu deneyimlemeye hazırlanın.

Bolluk alanında, bu önce kendinize ödeme yapmanız şeklinde uygulanır. Lütfen, bolluk eyleminin asgari olarak gerekenden fazlasını deneyimlemek olduğunu hatırlayın. Bir gelir elde ettiğiniz her seferinde kendiniz için bir şey yapın. Onu bir kenara ayırın ya da bir biçimde kendiniz için harcayın. Kendinize iyi davranma yeteneğiniz bolluk geleneklerini ne derecede benimseyebileceğinizi belirler.

İkinci Gelenek: Bir Boşluk Yaratın - Merlin’in Yasası

Bolluğu çekecek bir boşluk (vakum) yaratın. Bir boşluk paylaştığınız anda yaratılır. Enerji ancak hareket halindeyken enerjidir. Enerjinin akacağı bir yer yaratın, o zaman Evrensel Enerjinin yasaları harekete geçecektir. Bir boşluk yaratıldığında, Evrensel Enerji onu kendiliğinden dolduracaktır. Yaratılan boşluk tipi, yaratımın kendisini belirleyecektir. Kullanılabilecek iki temel boşluk tipi vardır:

Eterik Boşluk – On Kat Geri Döner

Herhangi bir armağan vermek zaman ve uzay eterlerinde (Tüm uzayı dolduran ve ışık dalgalarının da içinde hareket ettiği maddede) bir boşluk yaratır. Bu tip boşluk size büyüyerek geri döner. Bu on-kat büyüme sürecinin temelidir. Yürekten bir armağan verdiğinizde, o size on-kat geri döner. Seve seve, koşulsuz vermek benzer türde daha fazlasının size geri dönmesi için eterik bir boşluk açar. Lütfen, paranın bir enerji formu değil, bir enerji yansıması olduğunu hatırlayın. Dolayısıyla, para armağanları aslında bolluk armağanları olduklarında en iyi şekilde kullanılabilirler. Bolluğunuzu, onu paylaşarak kutlamanız, daha fazla bolluk için bir boşluk yaratacaktır. Aşar vergisinin (eskiden yerel kilisenin papasına yardım için ödenen yıllık kazancın onda birine eşit verginin) temeli budur. En yüksek hayra hizmet edeceğine inandığınız bir şeye vermek sizin kendi yaşamınızda enerjinin akacağı bir boşluk yaratabilir. Boşluk eterde yaratıldığından, onu doldurmak üzere geri dönen miktarın sınırı yoktur. Koşulsuz olarak verilen armağanlar size en az on-kat çoğalarak geri dönecektir. Eğer armağanda koşullar varsa ya da –daha önce sözü edilen fedakarlık gibi- herhangi bir enerji tükenişi varsa, daha az şey elde edilecektir.

Bolluğunuzu çevrenizdekilerle paylaşın, ya da bir fark yaratacağını hissettiğiniz bir amaca yardım edin. Ancak desteğinizle diğerlerinin yoksunluğa inanmalarına yol açmamaya dikkat edin. Eğer bolluğunuzu bir başkasıyla paylaşıyorsanız, onu enerjiyi alıp kendi boşluğunu ve akışını yaratmaktan sorumlu tutun. Eğer verdiğiniz armağan, alan kişide size bağımlılık oluşturursa, geri dönen enerji daha az olacaktır.

Fiziksel Boşluk – Bire Bir Geri Dönüş

Etkili biçimde bir boşluk yaratmanın birkaç yolu daha vardır. Fiziksel bir boşluk, fiziksel yer yaratma yoluyla oluşturulabilir.

Eğer daha fazla giysi tezahür ettirecekseniz, işe dolabınızda yer açarak başlayın. Eğer yeni bir araba tezahür ettirecekseniz, garajınızı temizleyin. Fiziksel dünyadaki eylemleriniz etkili sonuçlara yol açacak bir boşluk yaratabilir. Yaşamınızda yeni şeylerin girmesi için yer açmanız bolluk yaratmaya yarayacaktır. Fiziksel olarak yaratılan boşluğun size geri dönüşü asıl yaratıma daha özgü olacaktır. Bir başka deyişle, size geri dönüşü bire bir olacaktır
Merlin’in Yasası – Eşitlik Sağlayıcısı



Fiziksel bir boşluk yaratırken, yaratım normal olarak bire bir geri döner. Ancak, yaratılan fiziksel boşluğun geri dönüş niteliklerini değiştirip arttırabilecek eylemler de vardır. Bu Merlin Yasasını uygularken bizzat bolluk eylemiyle yapılır.

Camelot günlerinde, Kral Arthur herkesin uyum içinde ve güçlenmiş olarak yaşayabileceği bir ülke yaratmayı hayal ediyordu. Bu Camelot devrinde kolay değildi, çünkü ortaçağ gerçekten çok karanlık bir devirdi. Aşılması gereken birçok engel vardı. Bunlardan biri, halkın inanç sistemini yaşamlarına bolluğu kabul edecek biçimde değiştirmekti. Arthur, birçok insanın yoksunluğa inandığını ve bunun değiştirilmesinin çok zor olduğunu görmüştü. O, ilk önce, insanların bolluğu daha kolayca deneyimleyebilmeleri için, onların kalplerini ve zihinlerini değiştirecek adetler ve yasalar yaratmaya başladı. Bu iyi kral eterik alemde herkes için bolluk yaratmanın mümkün olmadığını biliyordu. Bu yüzden, o bolluğu fiziksel alemde yasalar ve adetler yoluyla yaratmaya çalıştı. Arthur, yasaların ve adetlerin işe yaramadığını gördüğünde, bu onun en büyük düş kırıklıklarından biri oldu.

Bir süre sonra, Arthur sevgili dostu ve akıl hocası Merlin’e başvurup ona akıl danıştı. Arthur düş kırıklığını ifade ettiğinde, Merlin kıkır kıkır gündü. “Bu kadar komik olan ne?” diye sordu Arthur. Merlin ona şöyle karşılık verdi: “Sevgili Arthur, senin gayet iyi bildiğin gibi, eylemlerin kalbinin saflığını yansıttığı için sen o kayaya saplı kılıcı (Excalibur) kayadan çıkarabildin. Senin için bolluk yaratmış olan kendi eylemlerindir. Ancak, Camelot halkı için bolluk yaratmayı hedefleyen dürüst girişiminle, sen onları kendi eylemleriyle bolluğu deneyimleme fırsatından yoksun bıraktın. Bolluk sahip olunacak bir şey değil, bir yaşam biçimidir. Dolayısıyla, bolluk bir başkasına verilemez. İnsan onu ancak bolluğu ifade ederek kendi benliğinde yaratabilir.” İki adam uzun uzun konuştular ve bir süre sonra Merlin Arthur’a basit bir öneri sundu. Bu basit öneri bugün de hala kullanılmaktadır. Bu Camelot halkı arasında sevgiyle “Merlin’in Yasası” olarak tanınmıştır.

Merlin’in Yasası, basitçe, bolluğun ifade edilmesinin bolluğu yarattığını bildirir.

Verme-ucunda akışı başlatın ve onun çabucak alma ucuna yayılışını izleyin. Eğer ticari işlerinizde Başarılı olmak istiyorsanız, her ticari görüşmede pazarlık edilenden biraz daha fazla vermenin bir yolunu bulun. Pazarlık yapıldıktan sonra ve taraflar anlaştıktan sonra, ilk başta kabul ettiğinizden daha fazlasını vermenin bir yolunu bulun. Merlin’in Yasası bir enerji akışı yaratan bir olaylar dizisini başlatır. Siz Oyun-Alanı üzerinde bu uygulamayı birçok kez görmüşsünüzdür. Aşar vergisi Merlin’in Yasasının kullanımının bir örneğidir. Geçmişte sizin “fırıncının düzinesi” (on-üç) denen bir ifadeniz vardı. Bu uygulama kendi bolluğunun bir ifadesi olarak patronuna daha fazla ekmek vermek isteyen genç bir fırıncıyla başlamıştır. O, ekmek sandıklarına on-iki yerine on-üç ekmek koyardı. Sonunda bu adamın fırıncılık işi gelişti ve bolluk akışı da arttı.

Her pazarlıkta, pazarlık bittikten sonra, biraz daha fazla vermenin bir yolunu bulun. Merlin’in Yasası gerçek bolluğun uygulamasıdır, çünkü o bir insanın yaşamındaki fazlalığın ifadesidir. Bu gerçek bolluk fikrini alıp onu günlük yaşamınızda eyleme geçirmektir. Bu otomatik olarak bir boşluk yaratır ve bu boşluk aynı fazlalığı ve bolluğu sizin kendi realitenizde tezahür ettirir.

Üçüncü Gelenek: Evrensel Enerjiyi Onurlandırın.

Her şeye nüfuz eden bir Evrensel Enerji vardır. Bu tam bir boşluk içinde mevcut olan enerjidir. Tüm diğer enerjiler ortadan kaldırıldığında bile bu enerji varlığını sürdürür. Bu potansiyelin enerjisidir. Bu sizin Tanrı dediğiniz şeyin enerjisidir. Bu enerjinin amacı ve devinimi bütünleşmeyi içerir. Bu enerjinin tek bir amacı vardır: Evrensel Enerji, içinde yaşadığınız kutupluluk illüzyonunu(yanılsamasını) yaratmak için ayrılmış olanı yeniden birleştirir.

Beşinci boyutta, bu Evrensel Enerjiye direnen her şey direnmeyle karşılaşacak, ve onu destekleyen her şey destek görecektir. Başka hiçbir enerjinin bulunmadığı bu boşlukta, bütünleşme eylemini şu basit kural kolaylaştırır: Her bir aksiyon için eşit ve zıt bir reaksiyon vardır.

Bolluğun beş geleneğini günlük yaşamınıza uygularken, tüm eylemlerinizi Evrensel Enerji fonunun önünde görmeniz yararlı olur. Eylemleriniz bütünleşmeyi mi yoksa ayrılığı mı destekliyor? Yeni Dünya’nın yüksek titreşimlerinde, örgütlerinizde bile, örgütün eylemlerinin Evrensel Enerjiye uygun olmasını sağlamaktan sorumlu insanların yer aldığını göreceksiniz. Bunu bir birey olarak kendiniz için de yapın ve sonuçları gözlemleyin.

Dördüncü Gelenek: Bolluk Tutumunu Benimseyin.

Yaptığınız her işte bolluk tutumunu benimseyin. Mümkün olduğu her seferinde kendinizi bolluk içinde yaşamanın sağlıklı örnekleri olabilen kişilerle Kuşatın. Kendinize iyi davranın, çünkü böyle yaptığınızda realitenizi bolluk realitesi olarak tanımlıyor olursunuz. Sizin daha fazlasına erişmeye çalışarak, ya da sahip olduklarınız için şükrederek bolluğa kavuşabileceğinizi anlayın. Genelde daha fazlasına erişme eylemi bir bolluk illüzyonundan başka bir şey değildir, çünkü o zaman sahip olduğunuz maddi şeyler size sahip olmaya başlar. Daha fazlasına erişmek, kendi başına, bolluğu elde etmek değildir. Bolluk bir tutumdur ve bu tutumu şu anda bulunduğunuz yerde edinebilirsiniz. Daima ihtiyacınızdan daha fazlasına sahip olduğunuz tutumunu benimseyin, o zaman ne kadar çoğunu deneyimleyeceğinizi seçebilirsiniz.

Kutupluluk illüzyonu sizin birbirinizden ayrı olduğunuza inanmanıza yol açmıştır. Dolayısıyla, yoksunluk inancı ta başından beri Oyunu kaplamıştır. Yaygın yoksunluk inancı gerçek bolluğu kavramayı, ve dolayısıyla, deneyimlemeyi de zorlaştırır. Yoksunluğun temeli insanın görebildiği şeyin var olan tüm şey olduğuna inanmasıdır. Bu aynı sorun bazı bilim adamlarının niyetlerinin deneylerinin sonucunu değiştireceğinin anlamalarını engellemiştir. Sizin dışınızda hiçbir şeyin bulunmadığı inancı sizi 3.boyuta ait yoksunluk illüzyonuna bu kadar sıkı bir biçimde bağlayan kısıtlamadır.

Dünya ekonomistleriniz şimdi yoksunluğun bir illüzyon olduğunu fark ediyorlar. Dünya bolluk içinde olduğunda, herkes daha fazla bolluğa kavuşur, çünkü bolluk Evrensel Enerjiye öykünen bir akıştır. Bir masanın üzerinde beş madeni paranın bulunduğunu imgeleyin. Yoksunluk illüzyonu sizin eğer paralardan birini alırsanız, diğer insanlara sadece dört para kalacağına inanmanıza neden olur. Aslında, enerji hareket halindeyken çoğalır. Para sadece enerjinin bir yansıması olduğundan, o da hareket halindeyken çoğalır. Dünya ekonomistleriniz eğer masanın üzerinde dolaşan (elden ele geçen) beş madeni para varsa, bunun orada 12 madeni para varmış gibi aynı etkiyi yaptığını bilirler.

Yeni Dünya’nın yüksek boyutsal düzeyleri artık yoksunluk inancını desteklemeyecektir.

Beşinci Gelenek: Zarafetle Kabul Etme Sanatı

Bolluk sizi bulduğunda, o ancak akmasına izin verdiğiniz derecede size akacaktır. Bu Zarafetle Kabul Etme Sanatı ile ilgilidir. Çoğunuz enerjiyi dışarı göndererek akış yaratma konusunda iyi deneyimlisiniz, ama o enerji geri döndüğünde onu kabul etmekte zorlanırsınız. Şanslı olarak gördükleriniz, genelde, zarafetle kabul etme sanatında ustadırlar. İşe iltifatları ve küçük armağanları zarafetle kabul etmeyi öğrenerek başlayın. Zarafetle kabullenme uygulamasını yapın, o zaman armağanı veren kişiye geri vermiş olursunuz. Eğer siz yürekten verirseniz, ama armağanınız zarafetle kabul edilmezse, armağanın kendisi azalır. Gerçek armağan, verene aittir. Onu zarafetle kabul etmeyerek vereni bu armağandan yoksun bırakmayın.

Herhangi bir şey yolunuza çıktığında, onu kabullenecek en zarif yolu bulmaya çalışın. Armağanı verene geri döndürmenin yollarını bulun, o zaman enerji döngüsünü tamamlamış olursunuz.

Sattığınız mallara ya da hizmetlerinize bir değer biçerken zarafetle kabullenme sanatını dikkate alın. Enerji yasası insanların size sizin kendinize biçtiğinizden daha yüksek bir değer biçemeyeceklerini bildirir. Sonuçta, kendi değerinizi belirleyecek olan sizsiniz.Zarafetle kabullenme sanatını uygulayın ve her alanda yaşam kalitenizi arttırmaya cüret edin. Bu çok geçmeden bolluk içinde yaşama alışkanlığına dönüşür, ve o zaman Dünya üzerinde Cenneti yaratarak hayal ettiğinizden çok daha fazla kalbe erişmenin mümkün olduğunu görürsünüz.

Gözleriniz perdeliyken gerçek bolluğu kolayca hatırlayamazsınız. Bu perde Yuvayı hatırlamanızı engeller, çünkü eğer o buna neden olmasaydı, siz onu bir kenara itip Yuvaya geri dönerdiniz. Biz burada size Yuvanın titreşimlerini ve anılarını hatırlatmak üzere bulunuyoruz. Unutma perdesi sizin Yuvayı kısa anlar dışında görmenize izin vermeyecektir. Biz bu anlarda size hitap ederiz. Bakın, Cennetten daha büyük bir bolluk ifadesi yoktur. Eğer gerçekten perdenin o tarafında Yuvayı yaratacaksanız, o zaman her yaratımınızın bolluk kavramını benimsemesi ve içermesi gerekir. Bolluğunuzu kabullendiğinizde, doğal hakkınızı kabul ediyor ve Yuvayı hatırlıyor olursunu

Bugün Ne için Şükredelim-13

Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.

Bugün Ne için Şükredelim-12

Yüce yaratıcım ruhuma güvenip beni yarattığın için seni çok seviyorum, içimde fark ederek ya da etmeyerek oluşturduğum tüm negatif inançlar için özür dilerim, kabullendiğim tüm inançlarımla başkalarının hayatlarını da etkilediğim için lütfen beni affet, yanımda olduğun ve bütünün hayrına olan her dileğimi kabul ettiğin, her emelimi gerçekleştirmemde yardımcı olduğun için teşekkür ederim.