Beynimizle İlgili Müthiş Keşif!

İnsan beyninin yapabileceklerinin sınırları bitmiyor. İşte beynimizle ilgili son müthiş keşif...

Michigan Üniversitesi’nden bilim adamları beyinle ilgili yeni bir gelişmeyi daha su yüzüne çıkarttılar. Üniversiteden Geoffrey Murphy’nin açıklamalarına ve üniversitenin basın açıklamasına göre; farelerin beyinleri bazı bozulmalara karşın önemli özelliklerin yerini değiştirebiliyor.

Beyinde oluşan herhangi bir bozulmaya karşın, mikro boyutta beynin kendini yeniden organize etmesi ve öğrenme ve hafıza gibi önemli özelliklere bağlı önemli işlevleri yeniden düzenlemesi bilim dünyasını oldukça şaşırttı. Murphy konu hakkında şunları söylüyor; "Bu durum altında beynin kendini yeniden organize etmesi çok şaşırtıcı. Şu anda beynin bunu moleküler boyutta tam olarak nasıl başardığını anlamaya çalışıyoruz ancak beynimizin bizim için tüm bunları yapması bile içimizi biraz rahatlatıyor."

Daha önce yapılan bir deneyde de farelerin beynindeki bazı nöronların çalışması radyasyonla engellenmiş ve daha sonra beynin kalan nöronlarının daha aktif hale getirdiği ortaya çıkmıştı. Kalan nöronları daha aktif hale getiren beyin ayrıca kendini yeni nöronlar oluşturarak yeniden organize ediyor.


EGO nedir?

Ego, düşündüğünüzün doğru olduğunu düşünmenize sebep olur. Ego, düşünmenin net ve sorunsuz olduğunu düşündürür.
Ego, düşünmenizin basit ve konuya tam yaklaşım içerisinde olduğunuzu düşünmenize sebep olur.
Ego, kolaylıkla bahane üretebilir.
Ego, düşüncelerinizin az ve sizi rahatsız etmeyecek türde olduğuna düşünmenize sebep olur.
Tüm bu düşündükleriniz egodur. Ego, tüm düşündüklerinizdir.
Ego, bir konuya hakim olduğunuza ve dikkatinizi yoğunlaştırdığınıza inanmanızı sağlar. Bu gizlenen egodur.
Ego, yaptığınıza inanmanızı sağlar. İnançlar zinciri oluşturur.
Ego, iyileşmeniz gerektiğine inanmanızı, her türden yardıma açık olmanızı sağlar. Ancak arka kapıdan yardımı reddetmenize de sebep olur.
Ego, camı açıp atlamanızı sağlar. Ve bu yaptığınızı yapana kadar onun anlamlı olduğuna inanmanız için tüm bahaneleri yaratır.
Ego, tüm yaptıklarınız için bahane sağlar.
Ego, doğru olduğunuza ilişkin “siz” benliği oluşturmanızı ve bahane üretebilme becerisi sağlar.
Ego, rahatlamanızı veya öyle hissetmenin uygun olduğuna inanmanızı sağlar.
Yüzeysel olmanızı veya gerektiğinde karmaşık problemleri çözebilecek gücü sağlayan beyne hükmetmek Egosal varlığın karmaşık işidir.
Ego, özünüze yönelik herhangi bir çabanızı tahrip edebilen, sizi tesirsiz hale getirme mekanizmalarını sürekli gelişim halinde tutar.
Tüm bunların (yukarıda yazılanların) hepsini bir arada, komplike, ustalıkla, görülmemiş hızda işler; ardışık ya da iç içe karmaşık mekanizmalar yaratır.
Ego, çevresinde olmanızı sağlar.
Ego, ona inanmanızı sağlar.
Ego, patlatılamaz. Tesirsiz hale getirilebilir. Ama buna izin vermeyecektir.
Ego, “ben” dediğiniz her şeydir.
Ego, sizin “ben” olanınızı anlattığımda bir başkasından bahsediyormuşum izlenimi içinde olmanızı sağlar.
Ego, “ben” olduğunuzu söylediğim siz halinizin sahte olduğunu söylediğimde anlama yönünüzü başka yöne kaydırmanızı sağlar.
Ego, “ben” sıfatının arkasına eklenmiş veya eklediğiniz, beraberinizde sahiplendiğiniz her şeyinizdir. Neyi yapıp neyi yapmadığınızdır.
Ego, düşünceniz olan sahte sizdir.
Ego, iki fikirden doğan yeni bir çıkarımdır. Bir kaç fikir birleşerek yenisi ortaya çıkıyorsa tehlikedesiniz demektir. Ego çalışmaktadır.
Ego, yapmanızı istenene verdiğiniz tepkidir. Sizin güvende olmadığınızı düşündüren egodur. Egonun gölgesinde asla güvenlik yoktur ama güvenlik söz konusu olduğunda ego güvenli hissetmenizi sağlar.

Geliştirici: Erdinç Gürsözer

Düşüncenin İyileştirici Gücü – Louise L. Hay

İŞİNİZİ SEVİN   “Yaptığım her işten keyif alıyorum”
Belki kendinizi saplanmış hissettiğiniz bir iştesiniz; belki de, işinizden nefret ediyorsunuz ya da evinize para getirmek için yalnızca vakit geçirdiğinizin farkındasınız. Pekala, olumlu değişiklikler yaratmak üzere yapabileceğiniz şeyler kesinlikle var.Bu fikirler, saçma ya da basit gelebilir; ancak işe yaradıklarını biliyorum. Çalışma koşullarını iyi yönde değiştiren sayısız insan gördüm.
Bu durumu değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü araç, sevgi ile kutsamanın gücüdür. Nerede çalışıyorsanız çalışın ya da o yere ilişkin ne hissediyorsanız hissedin, ORAYI SEVGİ İLE KUTSAYIN!
Bina, binadaki donanım, eğer var ise masanız, eğer var ise çalıştığınız tezgah, kullandığınız çeşitli makinalar, ürünler, müşteriler, birlikte çalıştığınız insanlar, kendisi ile çalıştığınız insanlar ve bu işle ilgili başka her şey. Bu harikalar yaratacaktır.
İşyerinde sorunlar yaşadığınız bir insan varsa,  durumu değiştirmek için şu olumlu ifadeyi kullanın: İŞYERİNDEKİ HERKESLE HARİKA BİR İLİŞKİM VAR, BUNA… DA DAHİL. O kişiyi her anımsadığınızda, bu olumlu ifadeyi tekrarlayın. Söz konusu durumun daha iyiye doğru nasıl değiştiğine şaşıracaksınız. Şu an hayal bile edemediğimiz bir çözüm gerçekleşebilir. Sözlerinizi sarf edin; ardından bırakın ki, Evren işleri idare edeceğini kavrasın.
Eğer yeni bir iş kazanmak istiyorsanız, şu an yaptığınız işinizi koşulsuz sevgiyle sevin ve şu olumlu ifadeyi ekleyin. BU İŞİ, BURADA OLMAKTAN MEMNUNİYET DUYACAK BİR SONRAKİ KİŞİ İÇİN SEVGİ İLE SERBEST BIRAKIYORUM. Bu iş, onu kazandığınız anda sizin için idealdi. O an için kendinize değer verme duygunuzun mükemmel bir yansımasıydı. Artık büyüdünüz ve daha iyi şeylere geçiyorsunuz. Artık sizin olumlu ifadeniz şu:
UZAKLARDA, TAM OLARAK BENİM SUNACAĞIM ŞEYLERİ ARAYAN İNSANLAR OLDUĞUNU BİLİYORUM. ARTIK TÜM YARATICI YETENEKLERİMİ VE HÜNERLERİMİ KULLANAN BİR İŞİ KABUL EDİYORUM. BU İŞ, DERİN ANLAMDA TATMİN EDİCİ VE HER  GÜN BU İŞE  GİTMEK BENİM İÇİN BİR KEYİF. BİNA AYDINLIK, CANLI, HAVADAR VE COŞKU DOLU. BULUNDUĞU YER HARİKA. İYİ PARA KAZANIYORUM VE BUNUN İÇİN GERÇEKTEN MİNNETTARIM.
Eğer şu an yaptığınız işten nefret ediyorsanız, bu nefret duygusunu beraberinizde götüreceksiniz. Yeni işiniz iyi olsa bile, kısa süre sonra o yeni işten de nefret ettiğinizi fark edeceksiniz. İçinizde hangi duygu varsa, onu yeni yerinize de götüreceksiniz. Eğer bir hoşnutsuzluk dünyasında yaşıyorsanız, nereye giderseniz  gidin, o karşınıza çıkacaktır. Hayatınızda olumlu sonuçlar görebilmeniz için, bilincinizi şu an değiştirmelisiniz. Ardından yeni işiniz hayatınıza girecek ve iyi olacaktır. Siz ise, onu takdir edecek ve ondan keyif alacaksınız.
Dolayısıyla eğer işinizden nefret ediyorsanız, sizin olumlu ifadeniz şu olacaktır: ÇALIŞTIĞIM İŞYERİNİ HER ZAMAN SEVERİM. EN İYİ İŞLERİ ALIRIM. HER ZAMAN TAKDİR EDİLİRİM. Bunu sürekli tekrarlayarak, kendiniz için yeni bir kişisel yasa yaratırsınız. Evren, size nezaketle yanıt verecektir. Hayat size iyi şeyleri sunmak için, her zaman en uygun kanalları seçecektir; eğer siz izin verirseniz.
SEVDİĞİNİZ ŞEYİ YAPIN
Eğer geçiminizi sağlamak için “çok çalışmanız” gerektiği inancı ile yetiştirildiyseniz, bu inancı terk etmenin zamanı geldi. Şu olumlu ifadeyi kullanın: ÇALIŞMAK, BENİM İÇİN KOLAY VE EĞLENCELİDİR ya da YAPTIĞIM HER İŞTEN ZEVK ALIRIM. Bilinç, değişikliği gerçekleştirene kadar, bu ifadeyi tekrarlamaya devam edin. Sevdiğiniz işi yaparak para kazanın. Para kazanmaktan keyif almaya hakkınız var. Sizin hayat karşısındaki sorumluluğunuz, hoşlanabileceğiniz etkinliklere katılmaktır. Hoşlanacağınız bir şeyi yapmanın yolunu bulurken, hayat size başarı ve refaha giden yolu gösterecektir. İş, bir oyun olmaya başladığında eğlenceli ve ödüllendiricidir. İşle ilgili olumsuz yaklaşımlar, vücutta toksin yaratır.
Eğer kovulduysanız, lütfen kötü duygularınızdan olabildiğince çabuk kurtulun; çünkü kötü duygular hayatınıza iyi şeyler getirmez. Şu olumlu ifadeyi, sıkça tekrarlayın: ÖNCEKİ PATRONUMU SEVGİ İLE BIRAKIYORUM. BUNUNLA BİRLİKTE GELECEK OLAN, YALNIZCA İYİLİKTİR. ARTIK BENİM İÇİN DAHA İYİ OLAN BİR ŞEYE GİDİYORUM. GÜVENDEYİM VE HER ŞEY YOLUNDA. Ardından, yeni bir iş kazanmak için olumlu ifadeler kullanın.
Kimi zaman hayallerimize çok yaklaştığımızda gerçekten istediğimiz şeye sahip olmaktan o kadar korkarız ki, kendimizi sabote etmeye başlarız. Bunu anlamak ne kadar güç olsa da, kendimizi korumak üzere attığımız yanlış bir adımda bunu yapıyoruz. Büyük bir hamlede bulunmak, ideal işi elde etmek, gerçekten iyi para kazanmak; çok korkutucu bir şey olabilir. Ya başarısız olursam? Ya insanlar benden hoşlanmazsa? Ya mutlu olamazsam.
Bu sorular, hayallerinizi gerçekleştirmekten fazlasıyla korkan parçanızı temsil eder. Kendiniz karşı son derece sevecen, sabırlı ve yumuşak olmanızın zamanı geldi. İçinizdeki çocuğun endişelerini giderin, onu sevin ve güvende hissetmesini sağlayın. Şu ifadeyi sıkça tekrarlamayı unutmayın: EVRENDE GÜVENDEYİM. TÜM HAYAT BENİ SEVİYOR VE DESTEKLİYOR.

DÜŞÜNCENİZ, MÜKEMMEL İŞİ YARATMANIZ İÇİN SİZE YARDIMCI OLABİLİR
Bir iş bulmanın zor olduğu düşüncesine saplanmayın. Bu, pek çok insan için geçerli olabilir ancak sizin için geçerli olmak zorunda değildir. İhtiyacınız olan, yalnızca bir iştir. Sahip olacağınız berrak bir bilinç, başarıya giden yolu sizin için açacaktır. Pek çok insan, korkuya inanır. Ekonomide bir değişiklik olduğunda kitleler, hemen tüm olumsuz görüşleri satın alır ve sürekli bundan bahsederek konunun üzerinde durur. Bilincinizde tuttuğunuz ve kabul ettiğiniz şey, sizin için gerçeklik olur.
İş yaşamında ya da ekonomide olumsuz eğilimler duyduğunuzda hemen şu olumlu ifadeyi tekrarlayın: BAZILARI İÇİN GEÇERLİ OLABİLİR, ANCAK BENİM İÇİN DEĞİL. NEREDE OLURSAM OLAYIM YA DA NE OLURSA OLSUN, HER ZAMAN BAŞARILI OLURUM. Siz düşündükçe ve konuştukça gelecekte yaşayacağınız şeyleri yaratıyorsunuz. Başarınızla ilgili konuşma biçiminiz konusunda çok dikkatli olun. Her zaman yoksul ve zengin düşünme seçeneklerine sahipsiniz. En azından önümüzdeki bir hafta boyunca para, iş, kariyer, ekonomi, tasarruf ve emeklilik konularında nasıl konuştuğunuza dikkat edin. Kendinizi dinleyin. Sözlerinizin şu an ya da gelecekte başarı yaratmadığını görün.
Yoksul düşünmeye etkide bulunabilecek diğer şey, her biçimiyle sahtekarlıktır. Pek çok insan, çalıştıkları ofisten raptiye ya da buna benzer diğer malzemeleri evlerine götürmenin normal ve doğal olduğunu düşünür. Hayattan ALDIKLARI her şeyin, Hayat tarafından sizden ALINDIĞINI unutur ya da fark etmez. Küçük şeyleri bile almak, Hayata sizin bunları kendiniz için satın alamadığınızı söylemektir ve Hayat sizin sınırlara saplanmanıza neden olur.
Siz hayattan aldığınızda, Hayat sizden her zaman daha fazlasını alır. Raptiyeleri aldığınızda, önemli bir telefon görüşmesini kaçırabilirsiniz. Para aldığınızda, bir ilişkiyi kaybedebilirsiniz. Son kez bilinçli olarak bir şeyi aldığımda (1976′da), bu bir posta puluydu, bana gönderilen 300 dolarlık bir çek postada kaybolmuştu. Bu durum bir ders almak için pahalı bir yöntemdi ancak uzun vadede çok işe yaradı. Dolayısıyla, eğer para sizin için önemli bir konuysa, akıntıyı nerede durdurabileceğinize bakın. Eğer iş yerinden bir grup malzeme aldıysanız, yerine geri koyun. Bunu yapana kadar, asla başarılı olamayacaksınız.
Hayat, kendisini idame etmek için gerekli olan her şeyi fazlasıyla sunar. Bu kavramı anladığımızda ve kendi inanç sistemimize kattığımızda, yaşamlarımızda daha büyük başarılar ve zenginlikler yaşayacağız.
Eğer yeni işinizin patronları, çalışma arkadaşları, çalışma alanı, binası ya da herhangi bir yönü ile ilgili endişe duyarsanız unutmayın ki, kariyeriniz hakkında kişisel yasalar yaratan sizsiniz. İnançlarınızı değiştirin ki, çalışma hayatınızı da değiştirebilesiniz.
Unutmayın ki, çalışma hayatınızın nasıl olmasını istediğinize karar veren, sizsiniz. Bunu başarmak için olumlu ifadeler yaratın. Ardından, bu olumlu ifadeleri sıkça tekrarlayın. İstediğiniz çalışma hayatına sahip OLABİLİRSİNİZ!
ÇALIŞMA HAYATINIZI GELİŞTİRMEK İÇİN OLUMLU İFADELER
HER ZAMAN, BANA SAYGI DUYAN VE İYİ ÜCRET VEREN İNSANLAR İÇİN ÇALIŞIRIM.
HR ZAMAN, HARİKA PATRONLARIM OLUR.
İŞ ARKADAŞLARIMLA KARŞILIKLI SAYGIYA DAYALI BRİ ATMOSFERDE İYİ GEÇİNİRİM.
HER ZAMAN, EN NAZİK MÜŞTERİLERİ ÇEKERİM VE ONLARA HİZMET ETMEK BİR KEYİFTİR.
İŞ YERİMDE BULUNMAK, BİR KEYİFTİR.
İŞ YERİMDE ÇEVREMİ SARAN GÜZELLİĞİ SEVİYORUM.
İŞE GELMEK BİR KEYİF, HOŞ VE GÜVENLİ BU ÇEVREYİ SEVİYORUM.
İSTEDİĞİM ZAMAN İŞ BULUYORUM.
HER ZAMAN İŞ YERİNDE YÜZDE YÜZDE PERFORMANSLA ÇALIŞIYORUM VE BU DURUM FAZLASIYLA TAKDİR EDİLİYOR.
PROMOSYONLARDAN KOLAYLIKLA YARARLANIYORUM.
GELİRİM, SÜREKLİ ARTIYOR.
İŞİM, BEKLENTİLERİMİN ÖTESİNDE GENİŞLİYOR.
İDARE EDEBİLECEĞİMDEN DAHA ÇOK İŞ ALIYORUM.
HERKES İÇİN YETERİNCE VAR, BENİM İÇİN DE.
ÇALIŞTIĞIM İŞ, TATMİNKAR VE MEMNUN EDİCİDİR.
İŞYERİMDE MUTLUYUM.
HARİKA BİR KARİYERİM VAR.
İŞ DÜNYASINDA GÜVENDEYİM
Aklımdaki düşüncelerin bütünüyle çalışma koşullarımın ilgili olduğunu biliyorum. Bu nedenle, düşüncelerimi bilinçli olarak seçiyorum. Düşüncelerim, destekleyici ve olumlu. Başarıyla ilgili düşünceleri seçiyorum, bu nedenle başarılıyım. Uyumlu düşünceleri seçiyorum, bu nedenle uyumlu bir atmosferdeyim. Sabah kalktığımda o gün yapılacak önemli işlerim olduğunun bilincini taşımayı seviyorum. Son derece zor ancak tatmin edici işlerim var. Yaptığım işi düşündüğümde, kalbim gururla atıyor. HER ZAMAN işim var, her zaman üretkenim. Hayat güzel. Gerçekten de öyle!
HAYAT BENİ SEVİYOR VE BEN GÜVENDEYİM
Hayatımdaki herkesi, erkek ya da kadın, bir sevgi çemberine alıyorum. Bu çembere arkadaşlarımı, sevdiklerimi, iş arkadaşlarımı ve geçmişimdeki herkesi ekliyorum. Herkesle karşılıklı saygı ve sevginin olduğu harika ve uyum dolu ilişkiler kurduğumu ifade ediyorum. Huzur, barış ve sevinç içerisinde yaşıyorum. Sevgi çemberimi tüm gezegeni içine alacak biçimde genişletiyorum ve bu sevgi misliyle bana geri geliyor. İçimde koşulsuz bir sevgi var ve bunu herkese dile getiriyorum. Duyduğum koşulsuz sevgi, beni de kapsıyor; çünkü sevilmeyi hak ettiğimi biliyorum. Kendimi seviyor ve takdir ediyorum. Gerçekten de öyle!
Louise L. Hay
Düşüncenin iyileştirici Gücü

7 günde Einstein gibi olmak mümkün mü?

Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu.

Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya'daki Edinburgh Üniversitesi'nin Biyomedikal Bölümü'nden Prof. Mark Lythgoes'in 1 hafta süren programı BBC'de yayınlandı.

Programa katılan 100 kişinin IQ'larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program

Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.

Kaynak: The Guardian-Men's Health

BU KİTAP AKLINIZI BAŞINIZA GETİRECEK!

İnternetten beynin nasıl çalıştığı üzerine makale okuduğunuza göre, beyninizle "seviyeli bir birlikteliğiniz" var demektir:) Sizi tebrik ediyor, devamını diliyoruz.

Beynin nasıl çalıştığını kapsamlı ve anlaşılır bir şekilde öğrenmek istiyorsanız, "aklınızı başınıza getirecek" bir kitap önereceğiz.

Bu kitap beyninizi "işletmek" için yazılmış, bir beyin kılavuzu.

HER ŞEY BEYİNDE BAŞLAR: AKLINIZI BAŞINIZA TOPLAMA KİTABI!

"Beyni başarı için çalıştırmak" üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Mümin Sekman, yeni kitabında "beyni başarıyla çalıştırmak" konusunu ele aldı.

Her Şey Beyinde Başlar adlı kitap, "beyin nasıl çalışır, nasıl daha iyi çalıştırılır?" konusunu anlatıyor. Kitabın kapak tasarımı Hollywood filmlerinin afişlerini yapan Emrah Yücel'e ait.

Kitapta Türkiye'de bir yılın TBMM tarafından "beyin yılı" ilan edilmesi çağrısı da yapılıyor. Beynimizi kullanma kültürümüzü yeniden yapılandırma önerileri sunuluyor. Beyin okuryazarlığı kavramının yaygınlaştırılması amaçlanıyor.

Beynin psikolojik, nörolojik ve sosyolojik boyutlarını anlatan kitap, teknik bir konuyu anlaşılır ve eğlenceli bir şekilde sunmasıyla dikkat çekiyor.

ALFA yayınları tarafından ilk baskısı 100.000 adet yapılan kitap, Türk insanının beyin gücüne bakış açısında kırılma noktası oluşturmayı amaçlıyor.

İnsan beyninin gücünü ve gizemini anlatan kitap, "aklını başına toplamak ve hayatını 'baş'tan aşağı değiştirmek" isteyenler için...

Kitabın arka kapak yazısı:

Her şey beyinde başlar.

Başarı, mutluluk, huzur beyinden gelir.

İnsanın karakteri, kararları, kaderi kafasında şekillenir.

Bazıları baştan kazanırken, bazıları 'kafadan' kaybeder!

Beyin vücudun % 2'si olsa da, geri kalan % 98'i yönetiyor.

Önemli bir iş yaptığından başımızın üstünde yeri var!

Aklın makinesi olan beyin herkese 'bedava' veriliyor!

Çoğumuz onu nasıl çalıştırmak gerektiğini öğrenmiyoruz.

O da kafamızın içinde, kafasına göre çalışıyor!

Ürettiği duygu ve düşüncelerin sonucunu ise biz yaşıyoruz.

Biz onu kullanmasak da o bizi kullanmaya devam ediyor.

Ne düşüneceğimizi, ne yapacağımızı belirliyor.

Bu kitap beyne, beyni anlatıyor.

Aklını başına toplamak ve

hayatını 'baş'tan aşağı değiştirmek

isteyenler için...

Kitapla ilgili Mümin Sekman'la yapılmış röportajlardan seçilmiş bazı cümleler:

- "Ortalama insan beyni 1.4 kilogram, bunun da yüzde 80'i sudan oluşuyor.
Geriye kalan yüzde 20'lik katı kısmın ağırlığı yaklaşık 280 gram! Yani bir insanın hayatta ne olacağına ya da ne olamayacağına karar veren 280 gramlık bir parça!"

- "Beynin benim hobim. Benim için bu kitap bir aşk çocuğu. Bu kitap beynini içeriden dikizlemek isteyenler için yazıldı. Bir keşif kitabı.Yazarken Evliya Çelebi gibi düşündüm. Evliya Çelebi, insan beyni içinde seyahat etme imkanı bulsaydı neler görür, neler not alır, neler anlatırdı? Bu bir beyin içi seyahatname kitabı! "

- "Türk insanının beyninin ne kadarını kullandığının ölçüsü belli. Dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz, buna karşılık BM insani gelişmişlik raporuna göre 83. sıradayız. Yani ekonomimiz kendimizden daha çok gelişmiş! Beyin temelli bir kalkınma modeline ihtiyacımız var."

- "Beyni bir otomobile benzetirsek, zeka otomobilin beygir gücüne benziyor. Akıl arabanın direksiyonundaki şoför gibidir. Bilgi ise arabanın üzerinde gittiği yoldur. Zeka yaklaşık yüzde 80 oranında doğuştan geliyor. Yani sonradan geliştirilme oranı yüzde 20 kadar. Buna karşılık aklımızın yüzde 100'ünü ve daha da fazlasını geliştirebiliriz. Bu anlamda akıl en büyük imkandır. Zeka doğuştan eşit dağılmaz ama akıl zekanın dağılımındaki adaletsizliği düzeltmek için bir fırsat eşitliğidir! Akıl zekanın menajeri gibidir, onu yönetir."

- "Beyinde 100 milyar nöron denilen beyin hücresi var. Bu hücreler, kendi aralarında 10.000den fazla bağlantı kurabiliyor. Düşünceler kafamızın içinde saniyede 120 metre hızla dolaşıyor. Yani saatte 400 kilometre hızla şeytanlık düşünebiliyoruz!"

- " Beyin gücü ya inşa eder ya da döner sahibini tahrip eder. Hedefsiz keskin zeka küpüne zarar verir! Kafanızın içinde bir buldog besliyorsanız, ona sık sık kemik atmanız gerekiyor! Yani zeki insanların bir hedef belirleme mecburiyeti zeki olmayanlara göre daha yüksek."

Hafızanıza Bunları Yapmayın

Hafızanın henüz tam anlaşılmayacak kadar karmaşık olduğunu söyleyen uzmanlar, hafızanın insan biyolojisinin harikası olduğunu de açıkladılar. Ancak, hayatınız için büyük öneme sahip olan hafızanızı korumak için sizin de yapmanız gerekenler var.

Foxnews’te yer alan habere göre, psikolojik bir süreç olarak, bilginin depolanması ve geri çağırılması eksik olabiliyor ve böylece belirli yıkıcı güçler karşısında hafıza savunmasız oluyor. Bu güçler hem iç hem de dıştan gelebiliyor ve kısa süreli veya uzun süreli hafızanın herhangi bir alanını etkileyebiliyor.

İşte kaçınmanız gereken hafıza öldürücüler:


1. Sigara içmek: Birçok araştırma sigara içenlerin özellikle orta yaş döneminde ve yaşlılıklarında hafızalarında ve genel bilişsel yeteneklerinde artan bir azalma olduğunu gösterdi.

2. Kötü beslenme: Beyninizin yakıta, özellikle glukoza ihtiyacı vardır. Eğer beslenmenizi kısıtlarsanız, beyin gücünüzde de azalma olacaktır. Aç ya da aşırı yorgun olduğunuzda, yoğun ve belirsiz duygular hissedersiniz. Kötü beslenmeden başka, Korsakoff sendromu gibi daha ciddi bozukluklar ile sonuçlanabilir. Bu sendrom, özellikle B1 vitamini gibi az vitamin alınması ya da vitaminlerin yetersiz emilimi sonucu oluşan bir vitamin eksikliği belirtisidir.

3. Herpes: Alzheimer, felç ya da depresyon gibi çeşitli sağlık koşullarından ya da bozukluklarından biri olan Herpes, gerçek bir hafıza öldürücüdür. Birçok herpes vakası iş arkadaşınızın ismini unutmanıza ya da anahtarlarınızı unutmanıza yol açmaz. Ancak herpes simplex encephalitis olarak bilinen ciddi bir enfeksiyon şekli ciddi hafıza kaybına yol açıyor.

4. Hipnoz: Hipnoz altında yapılan şeyler unutulabilir. Bu olağanüstü olayda, her ne kadar etkisi geçici de olsa "posthypnotic amnesia (hipnoz sonrası amnezi)" aşaması oluyor, bu aşamada bazı olayları ya da tamamen geçmişi unutabiliyorsun.

5. Stres: Araştırmalar, stresli olayların hafızayı bastırdığını gösteriyor.

Hafızanızı güçlendirmek için 8 Basamak

Hayat aynı rutininde devam ediyor ve sıkılıyorsanız, yaşamı farklılaştırmanız ve beyninizi alışkanlıklarını bırakmaya zorlamanız gerekiyor. Bu size hem zihinsel zindelik hem de rahatlamayla birlikte mutluluk getirecek. Ailem.com'un verdiği ve okuduğunuzda basit gibi gelen, ancak uyguladığınızda ne kadar katı alışkanlıklara sahip olduğunuzu görmenizi sağlayacak önerileri mutlaka uygulayın. Unutmayın hayata bir kere gelme şansınız var ve ilk önce kendinize dikkat edin:

1- Vücudunuzu yeni davranışlara alıştırın. Saçınızı tararken, dişlerinizi fırçalarken, kahvenizi karıştırırken ya da diğer günlük basit işleri yaparken sürekli kullandığınız elinizi değil diğer elinizi kullanın.

2- Gözlerinizi kapatın ve odada yolunuzu duygularınızla bulmaya çalışın. Bilinçli olarak sesleri dinlemeye ve kokuları almaya çalışın. Bazen yerden bir şey almanız gerektiğinde, ayaklarınızı kullanın mesela kapıyı ayağınızla kapatmak gibi... Kitap okumayı seviyorsanız bir sayfayı baş aşağı okuyun.

3- Birisini eleştirmek yerine övgü dolu sözler bulun ve söyleyin. Yargılayıcılığınızı askıya aldığınızda, o kişi sandığınızdan daha iyi insan olmaya başlayacak.

4- Buzdolabınızın içine dikkatlice bakın. Daha sonra kapağını kapatın. İçindekileri teker teker sıralamaya çalışın. Eviniz için de aynı şeyi yapabilirsiniz, pencerenin önündekileri ya da duvardaki resmin ayrıntılarını inceleyebilirsiniz.

5- Her gün 5 dakika, kendinizi bir başka insanın yerine koyun ve olaylarını onun bakış açısından anlamaya ve hissetmeye çalışın. Bir aktörmüş gibi yapın, rol gereği yani ve kişi gibi davranın. Ne hissederse hissedin.

6- Her zaman üzüntü ya da şüpheye yakalanıyorsanız ve kendinizi başkalarından daha aşağı görüyorsanız, bunun yerine en çok istediğiniz şeyi ayrıntılı olarak tasarlayın ve elde ettiğinizdeki yaşamınızı düşünün. Negatif düşünceleriniz olduğunda pozitife çevirmek için gün boyunca bunu uygulayın.

7- Her günün sonunda o ana kadar ne yaptığınızı 60 dakikada gözden geçirin. Bu gününüzü daha önemli hale getirmek için iyi yardımcı yoldur. O ana kadar olan tüm aktivitelerini zihinsel olarak gözden geçirin. Hafızanız gününüz hakkındaki boşlukları, anları kasıtsız olarak açığa vuracaktır. Siz de bunları daha iyi değerlendireceksiniz.

8- Esnek olmak ve kolayca uyum sağlamak için hayatınızı değiştirin, her gün farklı bir şeyler yapın. Farklı bir mağazadan alışveriş yapın ya da rutin ev-iş yaşamından çıkın.

Kaynak : www.aksam.com.tr

Düşüncelerinizi değiştirn, Kaderinizde değişsin.

ETKİ düşünceniz, TEPKİ ise bilinçaltınızın verdiği karşılıktır.
Bütün dilekleriniz gerçekleşecek diye bir kural yoktur. Herkes bunu bilir. Şüpheci kişiler, bunu duaların işe yaramadığına dair bir kanıt olarak yorumlarlar. Ancak göz ardı ettikleri bir nokta vardır:
Dileklerinizin karşılık bulabilmesi için bilimsel temeli net bir biçimde anlaşılarak etkin kullanılması gerekir. Ancak bundan sonra belirli bir isteğin neden etkin olmadığını anlayabilir ve onu daha etkin kılmak için pratik bir yöntem bulabiliriz.
Peki dileklerinizin istediğiniz gibi karşılık bulmadığını fark ederseniz, ne olur o zaman? İlk yapmanız gereken şey, böyle bir başarısızlığın temel nedenlerini anlamak olmalıdır. Bu nedenler güven eksikliği ve çok fazla çabadır. Birçok kişi, bilinçaltının işleyişini tam olarak anlayamaz ve dileklerinin gerçekleşmesine mani olur. Zihninizin nasıl çalıştığını bildiğinizde, büyük ölçüde güven kazanırsınız.
Unutmayın, bilinçaltınız ne zaman bir fikri kabul etse, hemen bunu uygulamaya başlar. Bunun için bütün önemli kaynaklarını ve potansiyellerini  kullanır. Derin zihninizin bütün zihinsel ve spiritüel yasalarını harekete geçirir. Bu yasa iyi fikirler için geçerlidir, ancak kötü fikirler içinde geçerlidir. Sonuç olarak, eğer bilinçaltınızı olumsuz biçimde kullanırsanız, bu soruna, başarısızlığa ve karışıklığa neden olur. Yapıcı biçimde kullanırsanız  kılavuzluk, özgürlük ve zihinsel huzur getirecektir.
Düşünceleriniz olumlu, yapıcı ve sevgi dolu olduğunda, doğru cevabı almanız kaçınılmazdır. Bu nedenle başarısızlığın, üstesinden gelmek için yapmanız gereken tek şey, bilinçaltınızın fikrinizi ya da isteğinizi kabul etmesini sağlamaktır. Siz bunun gerçekliğini kabul edin, zihninizin yasası gerisini halledecektir. İsteğinizi inançla, güvenle ve şüphesiz devredin; bilinçaltınız bu görevi devralacak ve size cevap verecektir.
Ne zaman bilinçaltınızı sizin için birşey yapmaya zorlamak isterseniz, başarısız olursunuz. İstediğiniz sonuçlar yaklaşmak yerine uzaklaşır. Bilinçaltınız zihinsel bir zorlamaya tepki vermez. İnancınıza ya da bilincinizin kabulüne tepki verir.
Sonuç elde etme konusundaki başarısızlığınız şu ifadelerden de kaynaklanabilir:
  • Herşey kötüye gidiyor
  • Asla karşılık alamayacağım
  • Çıkış yolu göremiyorum
  • Durum umutsuz
  • Ne yapacağımı bilmiyorum
  • Karmakarışık oldum
Bu tür ifadeler kullandığınızda, bilinçaltınız size karşılık vermez ve sizinle işbirliği yapmaz. Sürekli yerinde sayan bir asker gibi, ne ileri ne de geri gidersiniz. Başka bir deyişle, hiçbir yere gidemezsiniz.
Bir taksiye bindiğinizi ve taksiye bir sürü farklı yön söylediğinizi düşünün. Taksicinin kafası karmakarış olurdu herhalde, hatta sizi hiçbir yere götürmek istemeyebilirdi. Talimatlarınıza uymaya çalışsa da, bunu yapamayabilirdi. Sonunda kendinizi hiç kimsenin aklına gelmeyen bir yerde bulabilirdiniz.
Bilinçaltınızın müthiş güçleri ile çalışırken de aynı şey geçerlidir. Kafanızda net bir fikir olmalıdır. Bir çıkış yolu olduğuna, bir çözümün bulunacağına inanmalısınız. Yanlızca bilinçaltınızdaki Sınırsız Zeka cevabı bilir. Bilincinizdeki net karara vardığınızda, aklınızı başınıza toplarsınız ve neye inanırsanız onu yaşarsınız

Derslerde Başarılı Olmanın Yolları


A- DERSTEN ÖNCE UYULMASI GERKEN İLKELER:

1. Her öğrenci kendi çalışma ortamına göre bir çalışma planı hazırlamalı ve bu plana mutlaka uymalıdır.
2. Çalışma metodunu dersin özelliğine göre seçmelidir. (Okuma, not tutma, anlatım, tümden gelim, tüme varım gibi) sayısal dersler çalışırken mutlaka metodu olarak yazarak çalışma metodu uygulanmalıdır.
3. Ders çalışmaları mutlaka belli bir yerde sakin bir ortamda bir masa üzerinde yapılmalıdır.
4. Hemen her derste bütün konular çalışılmalı, konular arasında önemli önemsiz ayrım yapılmalıdır.
5. Ders araç ve gereçlerini çalışmaya başlamadan önce hazırlamalı, unutulmamalıdır ki araç ve gereç ihtiyacı olduğunda temin edilmeye çalışılırsa hem zaman kaybına hem de dikkat dağılmasına neden olur.
6. Çalışmaya psikolojik olarak hazır olmayan kişi problemlerinden kendisini soyutladıktan sonra çalışmaya başlamalıdır.
7. Öğrenmeyi aralıklarla yapmalı, bu aralıklarda dinlenmeyi, gezinti, söyleşi, müzik ile yapılabilir.
8. Çalışkan konu kendi başına bir bütün değilse, geçmiş konular gözden geçirilmelidir.
9. Sözel dersler çalışılırken ana düşünceleri dile getiren anahtar kelime ve cümleler tespit edilmeli gerekirse renkli kalemle altları çizilmelidir.
10. İşlenecek konu dersten önce çalışılmalı, anlaşılmayan yerler tespit edilerek derse girilmelidir.
11. Ders çalışılırken motive olunmalı, televizyon karşısında veya yatarak çalışmanın etkinliğini azaltacağı unutulmamalıdır.
12. Düzenli bir defter tutma alışkanlığı kazanılmalı. Tükenmez kalem yerine kurşun kalem kullanmaya özen göstermelidir.
13. Çalışırken bir cevabı ezberlemek yerine konuyu anlamaya veya problemin çözümü yolunu öğrenmeyi seçmelidir.
14. Anlatım dersinin arkasından sayısal (matematik, fenbilgisi gibi) bir ders çalışılmalıdır.
15. Sabah kahvaltısı yaparak okula gelmesi, aksi takdirde ders dinleme dikkatinin azalacağı unutulmamalıdır.

B - DERS ESNASINDA UYULMASI GEREKEN İLKELER:

1. Sınıfta dersler iyi dinlenmesi, ders sırasında başka şeylerle meşgul olunmamalı, anlamadığı yeri anında öğretmenine sormalıdır.
2. Öğretmen dersi anlatırken üzerinde durduğu noktalar ve sınıfa yönetilen sorular not edilmeli ve sonra çalışılmalıdır.
3. Tahtaya yazılan bilgiler ve problem çözümleri dikkatli bir biçimde deftere geçirilmeli ve kontrol edilmelidir.
4. Derslerde devamsızlık yapılmamalı, eğer zorunlu olarak yapılmışsa o dersteki konu arkadaşlardan öğrenilmelidir. Unutulmamalıdır ki bir sonraki konunun öğrenilmesi bir önceki konunun bilinmesine bağlıdır.
5. Sınavlarda soruların cevaplarına geçilmeden önce cevaplar zihinsel tasarlanmalı, kağıtlar verilmeden önce mutlaka kontrol edilmelidir.

C - DERSTEN SONRA UYULMASI GEREKEN İLKELER:

1. Bütün dersler işlendikçe çalışılmalı, konular biriktirilmemelidir.
2. Dersler tekrar edilirken, anlaşılmayan konular tespit edilmeli, bir sonraki derste öğretmenine sorarak öğrenilmeli. Sorarak öğrenilenlerin unutulmayacağı hatırdan çıkarılmamalıdır.
3. Sayısal dersler çalışılırken sınıfta öğrenilen çözüm yollarının yanı sıra başka çözüm yollarının da olup olmadığı kaynak kitaplardan araştırılmalı, özellikle örnek çözümler çoğaltılmalıdır.
4. Zor anlaşılan konular en verimli çalışma saatleri ayrılmalıdır.

AHMET YILDIZ
PDR UZMANI

Hafızayı Güçlendirme Yolları

Türkiye’de 300 bin Alzheimer hastası var. Uzmanlar bu sayının ilerleyen yıllarda daha da artacağını belirtiyor. İskoçya'daki Edinburgh Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre, iyi arkadaşlara sahip olmak Alzheimer'a yakalanma riskini azaltıyor. İşte hafızayı güçlendirmenin yolları:

* Sakız çiğneyin. Sakız çiğnemek hafızanın yüzde 25 daha güçlü olmasına yol açıyor.
* Aşırı derecede alkol tüketiminden kaçının. Her gün aşırı derecede alkol tüketimi beyin hücrelerinin daha hızlı ölmesine neden oluyor.
* Haftada iki-üç kez balık tüketmeye özen gösterin.
* Sigarayı bırakın. Yapılan araştırmalara göre, tiryakilerin Alzheimer'a yakalanma riski sigara içmeyenlere göre üç kat fazla.
* Stresin beyin hücrelerini etkilemesini engellemek için düzenli olarak nefes egzersizi yapın. Sıkıldığınızda doğru nefes almaya dikkat edin.
* Gün de 5 kilometre yürüyün. Yürüyüş sadece beyni değil kalbi de koruyor. Kalp krizi geçirme riskini yüzde 40 oranında azaltıyor.
* Her gün aynı saatte yatıp kalkmaya özen gösterin.
* Zekâ oyunları oynayın.
* Sevdiğiniz arkadaşlarınızla buluşun. Arkadaşlarla birlikte vakit geçirmek, Alzheimer riskini yüzde 38 oranında azaltıyor.
* Düzenli olarak B vitamini içeren brokoli tüketin.


Kaynak : www.haberturk.com

Bahar Temizliği

Hep bahsediyoruz ya, iç dünyamızda ne oluyorsa dışarıda da onu gerçekleştiriyoruz diye, bu bahar iç dünyamıza bir yolculuk yapmaya var mısınız?

Yıllardır biriktirdiğimiz söylenmemiş duygular, açığa çıkmayan kızgınlıklar, öfkeler, boğazımıza düğümlenen kelimeler ve hatırlamak istemediğimiz anılar. Altlarındaki potansiyel enerjiyi görebilmiş olsaydınız, bir gün dahi geçirmezdiniz bu duygu yüklerini taşıyarak.

Anımsamak istemediğimiz, yüzleşemediğimiz her duygu, her anı enerji alanımızda bağlı durur. Kapalı, ağzı sıkı sıkı kapatılmış bir hazine sandığı gibi. Bir yandan sandığı kapalı tutmaya çalışırken bir yandan bir başkasının görmemesi için önünde dururuz. Bayağı bir enerji sarf ederiz anlayacağınız, yargılayıcı tarafımıza göre kirli çamaşırlarımızın ortaya çıkmaması için.

Evren de sürekli bu yüklerden kurtulabilmemiz için önümüze fırsatlar ya da diğer deyimiyle zorluklar çıkartır. Birisi gelir bir kelime söyler ve nedense başka bir zaman hiçbir şey hissettirmeyecek bu kelime o an canınızı yakar, öfkenizi patlatır. İçerde henüz tamir olmamış noktalar vardır, kim bilir size çocukluğunuzdan beri o kelime kaç kere söylendi ve buna yakın duyguları kaç defa hissettiniz?

Bir başkasına farklı davranan; sizin önünüze gelince hipnotize olmuş gibi, size sizin istediğiniz gibi, yani kendinizle ilgili inançlarınız doğrultusunda davranır. İlginç bir oyundur bu yüzyıllardır devam eder; belki de bizler yeni fark eder, konuşur, paylaşır olduk. Düşünsenize, kendinize dair değersizlik duygunuz varsa ve hala duruyorsa içerlerde bir yerlerde, birisi mutlaka bunu tetikleyecek bir şeyler yapacaktır. Kendisine ve evrene teşekkür etmek gerekir, bu arınmaya zemin hazırladığı için. Eğlenceli bir oyundur aynı zamanda bir kere keşfettikten sonra eskisi gibi suçlayıcı ya da kurban olamazsınız.

Karşınıza çıkan her durumda ben bunu nasıl hayatıma çektim ve benim şimdi kendimle ilgili anlamam, çözmem gereken ne dersiniz. Harikadır bunu yapmak, öğreticidir, keşif doludur. Eski bilgilerde ne vardı? Başına bir şey geldiyse ya kaderdendir ya diğerlerinden ya da tanrı bizi sınıyordur. Bu bilgi çok demode artık. Zaman tümüyle hayatımızın sorumluluğunu alma zamanı.

Kendini her gün sınayan sensin, bu hikayeyi yazan, oynayan, beğenmeyen sensin. Yeni hikaye yazacak olan da sensin, her gününü birbirine benzeten de sensin. Bildiklerimize devam edebiliriz bugüne kadar yaptığımız gibi; aldığımız sonuçlar ortada, ya da yeni bir yaklaşım deneyebiliriz, seçim sizin.

Sık karşılaştığım sorulardan biri de; ne yani şimdi her şey benim yüzümden mi, bunu mu demek istiyorsunuz bana? Benim kocam şöyle, karım böyle, annem şunları yaptı v.s.

Onlar olmasaydı ben neler yapar, neler olurdum. İşte burası en can alıcı noktalardan birisi. Başkalarını bahane ederek neleri yapmaktan, ne zaman vazgeçtin? İşte o noktayı bulup dönüştürsen, hayatının değişeceğini bilsen, bunu yapar mıydın? Aynı zamanda bu dönüşümün altında ruhsal amacının olduğunu bilsen hangi ilk adımı atardın?

Bir diğer soru da ben her gün işimi gücümü bırakıp kendimle mi uğraşacağım? Sen kendinle gerçekten ve gerçekten uğraşmaya niyet etsen ve yola koyulsan emin ol dışarıda bu kadar uğraşacağın durum kalmayacak. Her şey kendiliğinden oluvermeye, senin yolun oluşmaya, tümüyle kendin olmaya başlayacaksın. Sen bir niyet etsen kendini tanımaya, anlamaya tüm cevaplar gelecektir sana. Yeni yollar açılacak, karşına bir kitap çıkacak, birisi gelişimine katkıda bulunacaktır. İhtiyacın olan bilgi seninle buluşacaktır.

Şarkıcı mı olmak istiyordun? Yazar mı, filozof mu? Her ne ise çocukluğundaki tutkun eğer şu an onu yapmıyorsan orda açığa çıkmamış müthiş bir enerji var, bunu en kısa zamanda dönüştür, hayatına kat. Oradaki seni affet yoksa “hayatımda bir şeyler eksik duygusu” seninle olmaya devam edecek. Bölünmüş ne çok enerji var hepimizde; hepsini kullanıyor olsak neler başarabiliriz bunun sık sık hayalini kuruyorum, bu da benim hayalim.

Sen sevgisin, sevgiden yaratıldın, bunun dışındaki her olumsuz duyguyu kaynağına, özüne yani sevgiye dönüştür. O zaman dünya senin için bambaşka bir yer olur.
Alıntıdır

Doğru yönetici Karı Yüzde 34 Artırır.

Patron ve yöneticilere "doğru lider, doğru kararlar" konusunda nutuk çeken ünlü beyin avcısı Claudio Fernandez Araoz’a göre böyle bir yönetici bulmak için milyon doları gözden çıkarmak gerekiyor.

Kökü çok eskilere dayanan bir şirketin yönetim kurulu başkanı büyük bir panik içinde ünlü beyin avcısıyla görüşmek ister. "Kanser oldum, ölüyorum. Büyük oğlumun benden sonra şirketi yönetebileceğinden emin olmak istiyorum" der. Adamın büyük oğlu kırklı yaşlarında, çok iyi eğitimli, şirkete emek vermiş ve sevilen bir yönetici. Beyin avcısı yeni CEO adayıyla uzun uzun görüştükten sonra babasına, "oğlunuz şirketi yönetmek için muhteşem bir aday" der ancak baba inanmaz. Beyin avcısını dürüst bir analiz yapıp yapmadığına dair uzun bir sınavdan geçirir. Sonuçta oğlunun ücret paketi üzerinde çalışır ve oğul nihayet CEO olur. Kısa süre sonra da baba vefat eder. Oğul gerçekten şirketi 10 yıl mükemmel yönetir. 50 yaşına gelince de aynı beyin avcısına gelip "Artık görevimi bırakmak istiyorum ama ailemde gerekli vasıflara sahip biri bulunmadığından dışarıdan bir profesyonel CEO bulmanız gerekiyor" der. Arjantin’de gerçekleşen bu olay şirketlerin doğru lideri bulmak için yüz yıllık gelenekleri bile bir çırpıda yıkabildiklerini gösteren iyi bir örnek. Olayı anlatan beyin avcısı Claudio Fernandez Araoz, geçen hafta doğru liderlerin nasıl bulunabileceğini anlatmak için Türkiye’deydi. Tayfun Beyazıt gibi ünlü yöneticilere doğru lider ve doğru kararların bir şirketin hayatını nasıl değiştirebileceğini anlattı. Egon Zhender Yönetim Kurulu Üyesi olan Araoz, artık yetenek bulmanın zor ve maliyetli bir iş olduğunu söylüyor.

"Adayın performansına değil, geleceğe bakın"
Araoz’a göre doğru adamı seçerken elinizdeki adayların geçmiş performanslarına bakmak yetersiz bir yöntem. Bunun yerine şirketin gelecekte nerede olmak istediğine bakmak ve ona göre bir profili liderliğe oturtmak gerekiyor. Adayın deneyim ve eğitimi kadar duygusal zekasının da o koltuğa uygun olup olmadığında büyük etkisi var. "Deneyimli ve eğitimli insanları işe alıyoruz ama empati yapmaktan yoksunlar" diyor Araoz.

Şirketin değerini artıyor
Araoz’un "Doğru Kararlar, Dogru Liderler" kitabında, şirkete uygun lideri bulmanın maliyeti ve kazandırdıkları üzerine bir formül var. Araoz, formülünü yöneticilerle paylaşıyor. Araoz’un formülünde üst düzey bir yöneticinin şirkete maliyeti 3 milyon dolar olarak belirlenmiş. En doğru ismi bulmak ise milyon dolara patlayan bir bütçe gerektiriyor. Bütün bu rakamlar çok görünse de Araoz’a göre doğru adamı liderlik koltuğuna oturtan bir şirketin yıllık karını yüzde 34 artırması işten bile değil. Araoz bunu şöyle açıklıyor: "Bir fabrikada çalışan standart işçiyle çok yetenekli bir işçinin verimlilik farkı yüzde 40’tır. Bu hizmet sektöründe bir pazarlama işiyse iki çalışan arasındaki fark yüzde 240’a çıkar, bir bilgisayar programcısıyla yüzde 1200’e kadar yükselir. İki lider arasındaki verimlilik farkını bir de siz düşünün."

"Türkler daha dayanıklı"
Üç gün boyunca Türk yönetici ve iş adamlarıyla bir araya gelen Cladio Fernandez Araoz, Türk liderlerindeki duygusal zekanın dikkat çekici olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Türkler uluslararası görevlere getirilmeye çok hazır. Çünkü duygusal zekaları çok yüksek. Kriz ortamında çok çabuk değişebiliyor, duruma çok çabuk adapte oluyorlar. Zorluklara karşı daha sabırlı ve dayanıklılar. Bu çok büyük bir avantaj."

Yazan : Yasemin Salih
Kaynak : www.isteinsan.com.tr

Oprah Winfrey'in hayattan öğrendiği 20 şey .

çekim yasası
Amerikalı ünlü talk show sunucusu ve yüzyılın en etkili kadınlarından sayılan Oprah Winfrey, hayattan  öğrendiği ve doğruluğundan emin olduğu 20 şeyi sıralamış.
Bakın bu listede neler var ;

1. Ektiğin kadarını biçersin. Emeğin sana mutlaka aynı oranda geri döner.

2. Kendi hikayeni kendin yaz. Kimse senin senaryonu yazmasın.

3. Geçmişte birinin sana yaptığı bir kötülüğün, bugün hiçbir gücü yoktur. Ancak sen o gücü verirsen olur.

4. İnsanlar sana kendilerini nasıl tanıtıyorlarsa, önce öyle kabul et.

5. Endişelenmek vakit kaybıdır. Öyle yapacağına, endişelendiğin şeyle ilgili bir şey yapmaya harca o zamanını.

6. Neye inandığın, hayallerinden, isteklerinden ve beklentilerinden çok daha güçlüdür. Sonunda her zaman, inandığın şey oluyorsun.

7. Sadece tek bir dua edeceksen, o "çok şükür" olsun.

8. Mutluluğun verdiğin sevgi kadardır.

9. Hata, seni başka yöne yönlendiren bir yol işaretidir.

10. Herkesin dediğinin aksine davranırsan, dünya yıkılmaz.

11. İçgüdülerine güven, onlar yalan söylemez.

12. Önce kendini sev. Sonra da, o sevgini her fırsatta etrafına yaymayı öğren.

13. İşini tutku yönetsin.

14. Sevdiğin şeyi yaparak para kazanmanın bir yolunu bul. O zaman her maaş, sana bonus olur.

15. Aşk acıtmaz. Çok da iyi hissettirir.

16. Her gün, yeniden başlamak için bir fırsattır.

17. Dünyadaki en zor iş, anneliktir. Ve bütün kadınlar bunu ilan etmelidir.

18. Şüphe, "-ma" ekidir. Kıpırda-ma, cevapla-ma, acele et-me.

19. Ne yapacağını bilemediğinde, sakinleş. Cevap gelir.

20. Hiçbir dert sonsuza kadar sürmez.
<<<>>> 
Yirmi madde de birbirinden önemli ve değerli.
Sekizinci maddede Winfrey, "Mutluluğun verdiğin sevgi kadardır." demiş....
Muhteşem bir tespit öyle değil mi ?
Bir çoğumuz ne oranda sevilirsek, o oranda mutlu olacağımızı sanıp, aldanırız. Oysa biz ne kadar sevebilirsek, o kadar mutlu olabiliriz.
Saygılarımla,

Yaratıcı zekaların Sırrı

Öğrenme güçlüğü çeken bir çocuğun durumu, zeka geriliğine, geçirilmiş beyin travmasına veya herhangi bir hastalığa bağlı değilse yani çocukta yazma, aritmetik, okuma ve heceleme becerileri anlamlı derecede bozulduğu halde bozukluğun nedeni zekada gerilik veya yetersiz eğitimden kaynaklanmıyorsa "Legastenik" bir çocukla karşı karşıya olabilirsiniz.

Legastenik çocuğun gelişimi normaldir ama okulda başarısızdır. Anlatılanları aklında tutamaz, herkesin anladığını anlayamaz ve kelimeleri karıştırır. Harfleri ters yazar, yazısı çok kötü ve dağınıktır, kelimeyi eksik ve yanlış yazar. Rakamların yerini karıştır, işaretleri karıştır, çarpım tablosunu öğrenemez.

Legastenik Kişilerin Özellikleri

- Teknik konularda üstün yetenekler sergileyebilir.

- Konuları karşılarındakilere sabırla, anladıklarından emin oluncaya kadar izah ederler.

- Anlatım ve izah yetenekleri gelişkindir.

- Adalet duygusu diğer insanlara oranla çok daha fazla gelişmiş olur.

- Legastenik bir insan ömür boyu sadık bir arkadaştır.

- Çok yaratıcıdırlar.

Legastenik kişiler arasında ünlü isimler de var: Thomas A. Edison, John F. Kennedy, Winston Churchill, Albert Einstein, Alexander, Graham Bell, Leonardo da Vinci, Motzhart ve Beethoven.

Psikiyatri ve Psikoterapi Uzmanı
Dr. Mehmet Çelikel

Yaşlanmak Güzeldir!!!!!!

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, insanlar 50 yaşından itibaren stresten kurtuluyor, 85’te en mutlu dönemi yaşıyorlar

Londra Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre mutluluk 80'li yaşlarda başlıyor. Kişilerin yaşlandıkça olaylara ve kişilere karşı daha olumlu bir bakış açısı geliştirdiğini söyleyen Prof. Lewis Wolpert, "50'li yaşlardan itibaren kişiler, sorumluluklarından kurtulmaya başlıyor ve hayatlarındaki stres kaynakları azalıyor. Bu durum 80'li yaşlarda zirveye ulaşıyor. Kişilerin en mutlu oldukları yaşsa 85." diyor. En zorlu yaşların 20'li yaşlar olduğunu söyleyen Wolpert, kariyer ve gelecek planlarının kişiyi mutsuz ve stresli yaptığını anlatıyor. 40'lı yaşlarda insanların hayatlarına yeni bir bakış açısı katmaya çalıştıklarını söyleyen Wolpert, "Bu yaşlarda kişiler daha önce ısrarcı oldukları fikirlerinden vazgeçebiliyor, kişiliklerinde büyük değişimler olabiliyor." diyor.

Bu bir anlamda 50 yaşında bir insanın daha önce olduğu insandan tamamen farklı biri haline gelmesi demek. Amerikan Bilim Akademisi'nin katkılarıyla 341 bin kişiyle yapılan araştırmada mutluluk yaşının 85 olduğu ortaya çıktı. "Bu yaş, mutlulukta zirve noktası ancak insan 85 yaşının dinginliği ve huzurunu daha önce de yakalayabilir." diyen Wolpert, insan ömrünün uzadığını ve insanların sağlıklarına dikkat ettikleri sürece 85 yaşında da iyi görünebileceklerini söylüyor.

Kaynak : www.radikal.com.tr

Her Türk sınanmak İçin Doğar!

Önce okul hayatında, sonra hayat okulunda sınanıyoruz. Okul dersleri, üniversite sınavları, kız isteme seansları, her an bir sınav. Bir zamanlar Reina, Laila gibi eğlence yerlerinin girişi bile sınav seansı gibiydi!

Şu bahar aylarında, çoğumuzun içini sınanma sıkıntısı kaplamış durumda. Bazılarımız ÖSS, bazılarımız KPSS?ye hazırlanıyor. Sınavlardaki başarı öğrenme performansına bağlı.

Ben de bu yazımda başarılı öğrenmek ve öğrenerek başarmak üzerine bazı şeyler anlatmak istedim. En başından başlayalım?

İnsanlar öğrenme konusundaki tavırlarına göre iki gruba ayrılıyorlar: gönüllü öğrenenler ve zorunlu öğrenenler!

Siz gönüllü öğrenen misiniz, zorunlu öğrenen mi?

Tahmin edeceğiniz üzere, toplumum çoğunluğu zorunlu öğrenenlerden oluşur.

Zorunlu öğrenenler, içten gelen istekle değil, dıştan zorlamayla birşeyler öğrenirler. Aslına bakarsınız onlar öğrenmez, onlara öğretilir!

Gönüllü öğrenenler ise, kendi merakını gidermek için öğrenirler. Dıştan zorlamalı disiplin ile değil içten gelen merakla hareket ederler.

Bu gruptakiler de kendi içlerinde iki gruba ayrılır. Birincisi, yararlı şeyleri öğrenmeye odaklananlar. İkincisi, sadece ?ilginç? buldukları şeylere odaklananlar.

Sadece ilginç bulduklarını öğrenenler, çok şey bilseler de, hayatta başarı gösteremeyebilirler. Çünkü dizi izleyicileri de gönüllü öğrenenler sınıfında girerler ama öğrendikleri onları geliştirmez. Öğrenilen bilgilerin ilginç olduğu kadar yararlı olması da önemlidir.

Okul hayatı bitince hayat okulu başlar.

Hayatımız iki dönemden oluşuyor: okul hayatı ve hayat okulu!

Ömrümüzün yaklaşık dörtte biri okul hayatında, dörtte üçü hayat okulunda geçiyor. Okul hayatının amacı hayat okuluna hazırlamak. Aradaki müfredat uyuşmazlığından, hayat okulunda en çok lazım olan bilgileri okul hayatında öğrenemiyoruz.

Okul hayatında öğrenmediğimiz bir kritik şey daha var. Bizler okulda ?okumayı? öğreniyoruz, öğrenmeyi değil! Oysa sınavlarda okuma yazma biliyor olmamız değil, okuduklarımızı ne kadar iyi öğrendiğimiz test ediliyor.

Nasıl okuyacağımızı öğreniyoruz ama nasıl öğreneceğimiz üzerine fazla bir şey okumuyoruz.

Diplomaların son kullanma tarihi kısalıyor

Buna karşın dünya çok hızlı değişiyor ve ?öğrenilecekler? menüsü her geçen gün yenileniyor. Artık ?hayat boyunca öğrenme? zorunluluğu var. Diplomaların son kullanma tarihi hızla kısalıyor.

Tüm bunlar, öğrenmenin uğruna fazladan çaba harcanan bir iş olmaktan çıkarılıp, bir yaşam biçimine dönüştürülmesini gerektiriyor.

Peki bu durumda ne yapmalı? Önce öğrenmeyi öğrenmeli!

Öğrenmeyi öğrenme, ?nasıl öğrenmek gerektiğini? bilerek, aktif bir şekilde öğrenmek demek. Öğrenme metotları ve süreçleri üzerine bilgilendikçe öğrenmeyi öğreniriz.

Başarılı öğrenmek ve öğrenerek başarmak
Doğru, hızlı ve kalıcı öğrenmek için uyulması gereken onlarca kural var.

Aşağıda bu kurallardan birkaçını bulacaksınız.

? Öğrenmenin bittiği andan itibaren, ilk 10 dakika içerisinde yapılan tekrar bilginin kalıcılığını artırır.

? Öğrendiklerimizin %80?ini 24 saat içerisinde unuttuğumuz düşünülmektedir. Uyku sırasında unutma süreci durur. Bu nedenle, uyumadan önce gün içinde öğrenilenlerin tekrarlanması kalıcılığını artırır.

? Bir başkasına öğretmek veya bir başkasına öğretiyormuş gibi konuyu tekrar etmek, bilginin pekişmesini sağlar.

? Yazılı özet çıkararak yapılan tekrar, derin düzeyde kavrayışı artırır.

? Okunan metinden bazı anahtar kelimeler ve veciz sözler çıkararak beyinde tutmak, çağrışımı kolaylaştırır.

? Bir bilgi beyin için yeniyse, ilk defa öğreniliyorsa, birkaç kez tekrar ile akla yerleştirmek gerekir. Ezber ilk kayıt için önemli bir gerekliliktir.

? Öğrenmenin hemen bitiminde, öğrenilen bilgi parçalarının kendi aralarındaki ve bütünle ilişkileri üzerine düşünmek, konuyu sistematik olarak kaydedip hatırlamayı sağlar.

? Beynin öğrenme öncesi bazı ?ısınma hareketleri? ile okuma sürecine hazırlanması gerekir.

? Beyin kas sistemiyle çalışmadığı için, fiziksel anlamda yorulmaz. Beynin yorgunluğu monotonluktan kaynaklanır. Uzun süre aynı tekdüze şeye odaklanan beyin gücü yorulur ve zayıflar.

? Unutmayın ki,(B)ilgi beş harflidir, beşte dördü ilgidir!

Son olarak öğrenme konusunda Konfüçyüs?ün bilgece bir sözünü hatırlatmak
isterim: ?Düşünmeden öğrenmek gereksiz, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir?

Yazarın "Kesintisiz Öğrenme" kitabından özetlenmiştir.
Yazarı : Mümin Sekman
Kaynak : www.muminsekman.com