30 Günlük Mucize Üstadlığı Programı (Quantum Olumlama)-3


21. Gün
Yapma Hali

Bize insan varlıkları olduğumuz, insanın yaptıkları şeyler olmadığımız hatırlatılır ve günlük yaşamımızın çoğunu bir şeyler yaparak geçiririz. Ama gerçekte ne yapıyoruz? Sadece meşgul müyüz, yoksa yaptığımız şeylerin bir amacı var mı? Yaşamımızdaki herhangi bir gereksinimi ya da arzuyu gerçekleştiriyor mu, yoksa sadece zamanımızı yoğun işlerle mi dolduruyoruz? Bir an durup zamanımızı nasıl geçirdiğimizi, neler yaptığımızı gözden geçirirsek, zamanın çoğunu odaklanılmamış yoğun işle harcadığımızı görürüz. Yaratmayı istediğimiz mucizeler ile ilgili yapma halimize odaklanabilir miyiz? 


Bugün, zamanınızı harcadığınız şeylerin listesini yapın. Şimdi mucizeler listenize bakın. Yaptığınız şeylerin ne kadarı mucizelerinizi destekliyor? Eğer desteklemiyorsa, mucizelerinizi yaratmak için daha fazlasını yapmayı taahhüt edin. Yeni bir ev istiyorsanız, yakın çevrenizdeki evlere bakıyor musunuz? Yeni bir iş istiyorsanız, şirketleri inceleyip onlara CV nizi gönderiyor musunuz? Hatırlayın, siz birlikte – yaratıcısınız ve yaptığınız şeyler enerjinizin mucizelerinizin akmaya devam etmesi için önemlidir ve bu aldığınız rehberliği izlemeyi kapsar.

30 Günlük Mucize Üstadlığı Programı (Quantum Olumlama)-2


11. Gün
Fikirler
 
 Fikirlerimiz, kendimiz ile ilgili sahip olduğumuz inançları ve başkalarının adapte olduğumuz inançlarını kapsar. Diğerleri başkalarının pozitif fikirlerine sahip olabilirken, bizim hatırlayabildiklerimiz negatif fikirler olabilir; yeteneksizliğimizi, değersizliğimizi ve hatalarımızı onaylayan o negatif inançlar. Yaşamımızın herhangi bir anında birilerinin bizim için kullandığı, başarılı olamayacağımız, istediğimiz şeyi yaratamayacağımız veya hatta yaratmaya çalışamayacağımız anlamında yorumladığımız basit bir ifade, yaşamımızın her alanını etkileyen bir inanç yaratır.

Bugün, mucizeler listenizi gözden geçirirken, başka birilerinin fikrinden dolayı başaramayabileceğinizi düşündüğünüz bazı mucizeler olup olmadığına bakın. Bir zamanlar birinin size mucizeler yaratamayacağınız inancını yaratan bir şeyler söylediğini hatırlıyor musunuz? Kendinizle ilgili, değerliliğinizi ve yaşamınızda mucizeler yaratma yeteneğinizi onaylayan yeni bir fikir yaratabilirsiniz. Bunu bugün yapın ki, böylece negatif fikirleri, pozitif fikirlere dönüştürebilirsiniz.

30 Günlük Mucize Üstadlığı Programı (Quantum Olumlama)-1


Bugün İnternette gezinirken bulduğum güzel bir yazıyı paylaşmak istedim 30 günlük Mucize üstadlığı çalışması. 

1.  Gün
Mucize Listeniz
Mucizenin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Lotoyu kazanmak mı? Zor bir durumdan kurtarılmak mı? Çaresizce paraya gereksiniminiz olduğunda sokakta yirmi dolar bulmak mı? Bu şeylerin her biri, bir arzunun tezahürüdür ve mucizenin sadece bir parçasıdırlar. Bir mucize lotoyu kazanmadan, kurtarılmadan veya para bulmadan önce gerçekleşen şeydir. Çünkü inandığımızın tersine mucizenin sonuç ile herhangi bir ilişkisi yoktur.
Bunun yerine, mucize tam ona gereksinimimiz olduğunda, sonucu yaratma yeteneğimiz ile ilgilidir. Kendi yaratıcı gücümüze iman, güven ve inanç eksikliğimizi teslim etme, istediğimiz şey için niyet oluşturma ve onu birlikte – yaratmak için Evren ile birlikte çalışma istekliliğimiz ile ilgilidir. Evren’i yardıma çağırdığımız ve onun bize yardım edeceğine tamamen güvendiğimiz an, mucizelerin gerçekleştiği andır.
Mucize gerçekte, kim olduğumuzun ve kendi realitemizde neleri yaratmaya muktedir olduğumuzun algısını değiştirdiğimiz anda gerçekleşir. Birçok şeye mucize gözüyle bakarız, ama onlar sadece yaratıcı gücümüzün tezahürleridir.
Bir mucize istediğimize karar verdiğimizde ve onu yaratma gücümüzü kabul etmeye istekli olduğumuzda, bu mucizedir. Daha sonra gerçekleşen şey sadece ayrıntıdır.
Çoğu zaman mucizeler yaratmayız, çünkü mucizelerin bizim başımıza gelebileceğine inanmayız. Veya isteriz ve tam bir şeyler gerçekleşecekken, Evren’in bizi işitmediğini veya işittiğini ama yanıtlamaya istekli olmadığını düşünürüz. Sabırlı olmak bazen mucize dersimizin bir parçasıdır.
Ev ödevi: Yaşamınızda yaratmak istediğiniz en azından 1 adet mucize listesi yaratın, 5 ten fazla olmasın. Listenizi yaratmak için takip edeceğiniz bazı bilgiler:

YAPINIZ:
 
Ne kadar görkemli olduğunu düşünmenize bakmaksızın, arzu ettiğiniz şeyi isteyin. Mucizeler kalbinizden gelir ve eğer kalbiniz bir şeyi arzu ediyorsa, o sizin için doğru olmalıdır. Sınırlamalar ve beklentiler olmadan isteyin, Evren’in istediğiniz her neyse yerine getireceğini bilin, ama istediğiniz şeye beklentiler eklerseniz veya sizin için mümkün olabilen şeyi sınırlarsanız, bunları yerine getirmez. Şükranla ve teşekkür ederek isteyin. Evren, isteklerimizi söyler söylemez, isteklerimiz üzerinde çalışmaya başlar, öyleyse sadece isteyin ve aldığınız şey için minnettar olun. Zamanla tezahür edecektir. 

Çekim Yasasının Sırrı - İstemek Yeterli mi?- 2


“Hayattan alabileceklerin, bilincinin hak ettiğini düşündüğü ve inandığı kadardır.”
                                                                 Benzerlik Yasası

Çekim yasasının işleyişinde en önemli adımlardan birisi olan ne istediğini bilmek ve istediğine sahip olmayı hissetmek yani istediğine henüz sahip değilken istediğine sahip olan kişi olabilmek olduğunu bir önceki yazımda anlatmıştım.
Bu yazıyı yazdıktan bir gün sonra,  daha önce içsel temizlik yöntemi ile çalışma yaparak başarılı olan Özlem ile konuşmaya başlamıştık.  Özlem kendi işyerini açmıştı, işyeri fast food tarzı yiyecek pazarlaması üzerineydi. Evinde yapmış olduğu poğaça, börek ve kahvaltılık ve ev yemekleri dükkânında müşterilerine sunmaktaydı. İşleri ilk günlerde çok iyi giderken sonra düşmeye başlamıştı. İş kapasitesi günden güne farklılık gösteriyor ve istediklerini elde etmede zorlanıyordu ve buda gün içerisinde enerjisini düşürüyordu.
İlk başta aklıma para kazanmak zorundayım düşüncesine odaklandığı ve bu nedenle de gelen müşterileri para kazanç kapısı olarak gördüğünü bununda olumsuzluk olarak geri yansıdığını düşünmüştüm. Borçlar ve müşteri gelmeyecek korkusu ile müşteri gelmediğini düşünmüştüm. Devamında konuşmaya devam ederken bir şey dikkatimi çekti. “Belki de sen fazla müşteri gelmesini istemiyor olabilir misin” diye sorduğunda gelen cevap ilginçti; “Aynı anda birkaç müşteri geldiğinde kasılıyorum, kitleniyorum.” dedi.
Bir anda beynimde şişek çaktı. Dili ile istedikleri ile bilinçaltındaki istekler çatışıyordu. Sahip olmayı istediği “Çok fazla müşteri gelsin çok para kazanayım.” düşüncesine sahip kişi olamıyordu. Çünkü bu durumu seçemiyordu. Bilinçaltında kayıtlı olan başarısızlık korkuları onu frenliyordu.  

Çekim Yasasının Sırrı - İstemek Yeterli mi?


İstemek mi? İstediğine sahip olmayı seçmek mi?

Gerçekten çekim yasasına inanan kişiler için başaramayacakları bir şey olmadığını biliyorum.  Ancak yasanın işlemesindeki en önemli adımlardan birisi olan ne istediğini bilmek ve istediğine sahip olmayı hissetmek yani istediğine henüz sahip değilken istediğine sahip olan kişi olabilmek gerçekten istediklerimizi elde etmekte en önemli adımlardandır.
Bir önceki yazımda ne istediğimizi nasıl bileceğimiz konusunda kolay uygulamayı anlattım. Ne yazık ki birçok insan ne istediğini bilmemenin kısır döngüsü içerisinde sıkışıp kalmış durumda.
Bugünkü yazımda ise istediğine henüz sahip değilken istediğine sahip olan kişi olabilmek yolundaki engellerden bahsetmek istiyorum.

Henüz sahip değilken istediğine sahip olan kişi olabilmek ne demek önce onu açıklamak istiyorum. Çekim yasasını kullanarak bir vizyon geliştirdiniz. İsteklerinizi yazdınız sıraladınız ve istediğiniz elde etmek için çalışmalara başladınız.
Bu durum istediklerinizi elde etmek için yeterlimi eğer siz istedikleriniz elde edecek kişi olmayı beceremiyorsanız büyük ihtimalle o istediğiniz şeye sahip olamayacaksınız.
Bu konu ile ilgili olarak kendi yaşantımdan örnek vermek istiyorum. Daha öncede yazmıştım, Çekim yasası ile ilgilenmem yaklaşık 4 sene öncesine dayanıyor. Çekim yasası maceram “The Secret” kitabını okumamla başladı. Hedefim aslında birçok insanla benzer durumdaydı. Maddi anlamda kendimi daha iyi duruma getirmekti.  Bu konu ile ilgili çalışmalara başladım ama hep bir yerlerde bir şeyler eksik kalıyordu. İstediklerimin bir kısmını elde ettiğimin farkındaydım ama bir kısmında ise hala bir eksiklik vardı.

Ne İstiyoruz? Neden İstiyoruz? Nasıl İstemeliyiz?


İnsanlar kendilerine, kendileri ve düşünceleri hakkında sorular sorulmasından ve yorumlar yapmaktan çok hoşlanırlar. Ama nedense kendi kendilerine soru sormayı hiç sevmezler. Ve hayatımızda kendimize sormamız gereken en önemli sorulardan iki tanesi, bu yazının başlığında var.
Ne istiyoruz?
Neden istiyoruz?
Bir çok insan ne istediğini bildiğini sanıyor. Ama aslında çocukluğundan itibaren kendisine öğretilen şeyleri istiyor veya istediğini sanıyor. Ve zaman zaman içinde farklı istekler oluştuğunda bunu savuşturarak ”mutlu” yaşamına devam ediyor. Çünkü korkuyor. Bildiğinin dışına taşmaktan korkuyor. Farklı şeyler için adım atmaktan, başarısız olmaktan, elinde tuttuğu alışkanlıkları kaybetmekten korkuyor. Ve bana sorarsanız hayatı bu şekilde yaşayıp bitirdiğinizde yaşamış sayılmazsınız. Kendini tanımadan, şekillendirilmiş bir hamur olarak ama kendinizce ”güvende” yaşanılmış bir hayat! Bilemiyorum, kararı siz vereceksiniz.
 Şimdi ”ne istiyoruz?” sorusuna bir bakalım. Herkes çekim yasası, pozitif düşünce ve beyin gücü konularında az çok bilgi sahibidir eminim. En çok istediğin şeye sahip olursun diyor bu yasalar. Pek çok kişi de bu kuralı uygulamak için harekete geçiyor. Ve çok istediği şeyleri durmadan düşünmeye başlıyor. Mucizeleri için zaman belirliyor. İstiyor, istiyor, istiyor. Düşünmeden, bilmeden, çılgınca, bilinçsizce, şımarık bir çocukmuşçasına istiyor. O araba benim olsun, bu kız benim sevgilim olsun, o adam benim kocam olsun, bu evi alayım, şu işe sahip olayım, şu kişi bana aşık olsun, öbürü ondan ayrılsın veya büyük ikramiye bana çıksın gibi örnekler. Yazdıklarımı okurken, bu kişileri kafanızda canlandırın. Hatta bahsedilen kişi siz bile olabilirsiniz, dürüst olun kendinize.

Çekim Yasasının Sırrı - Egomuzu Nasıl İkna Edebiliriz?

Egomuzu nasıl ikna edebiliriz?

Bir önceki yazımda yaşamış olduğum kurban olma konusu ile ilgili bilgi paylaşımı yapmıştım. Ve egonuzu ikna etmeniz gerektiği konusunu söylemiştim.

Bunu nasıl yapacaksınız?

Size şunu söyleyebilirim. Bir çocuğumuzun küçük çocuğu vardır. Ya da çevrenizde çocuğu olan birileri vardır. Onlara bakmanızı tavsiye ederim. Yaramazlık yaptıklarında çocuklara nasıl davranıyorsunuz ya da davranıyorlar.

Çevrenize baktığınızda, çocuk sahibi olan birçok aile kendi çocuklarına yaramazlık yaptıklarında oldukça sabırlı davrandıklarını göreceksiniz. Siz dışarıdan gözlemlerken çıldıracak gibi olduğunuz durumda dahi aileler kendi ocuklarına karşı oldukça sabırlı davrandıklarını hayretle izlerseniz.

Bu konuda Aykut Oğut’un son kitabındaki örneği vermek istiyorum.

Sizin 7-8 yaşlarında bir çocuğunuz olduğunu düşünün. Ve bir aileye oturmaya gittiniz. Onlarında çocukları olmadığını düşünün. Siz büyükler oturmuş sohbet ediyorsunuz çocuk o anda kendine sunulanlarla oynamaya başlıyor bir süre sonra canı sıkılıp konuşmaya ve dikkat çekmeye çalışıyor.  Sohbetin ortasında size soru sormaya ya da farklı şeylerle ilgi çekmeye çalışıyor. Bu durumda neler olabilir şöyle bir bakalım.

Eğer biz çocuğu dikkate almazsak çocuk daha fazla dikkat çekmek için daha fazla hırçınlık yapmaya başlayacaktır.


EFT ile Bolluk ve Bereketi Çekme-10 Bin TL kazanmak İster misiniz?

Para durumumuzu EFT ile değiştirebileceğimize inanmak çok zordur. Sınırlarla yaşarız ve sadece para ile ilgili titreşimimizi değiştirerek hayatımıza daha çok para çekeceğimize inanmak çoğumuz için mümkün değildir. Bizler paranın zor kazanıldığını öğrendik. Üniversitede okursak, büyük bir şirkette sağlam bir göreve gelirsek, orada da özel yaşamımızdan fedakârlık yaparak çalışırsak para kazanacağımızı öğrendik. Dolayısıyla EFT yaparak, düşünce ve duygularımızın titreşimini değiştirerek daha çok paranın bize gelebileceği fikrini kavramak çoğumuz için çok zor. 



Bolluk ve bereketi hayatımıza çekmekte karşılaştığımız bir engel daha vardır… Hak etmek. Bunu ifade ediyoruz ama genelde bu ‘hak etmiyorum’ duygusunu fark etmek daha zordur. Hak etmek neye bağlıdır? Bir laf vardır “Hak verilmez, kazanılır”…evet Hak nasıl kazanılır? Öğretmen olmayı nasıl hak ettim? Okula gittim, derslere katıldım, eğitim aldım, sınavları geçtim ve bir diploma aldım… Birisinin bize bir tavsiyede bulunma hakkına sahip olması için bizim yaşadıklarımızı yaşamış ve aşmış olmasını bekleriz. Fakir birisi bize para konusunda bilgi verme hakkına sahip olamaz diye düşünürüz. İşe yeni başlamış birisinin bizim gibi senelerdir bu işi yapan bir kişiye tavsiyede bulunma hakkı olduğunu düşünmeyiz. Demek hak tecrübe ve eğitim ile gelen bir şeydir. O zaman mevcut kazancımız ve durumumuz bizim bugüne kadar aldığımız eğitimin bize getirdiği haktır. Realitemiz, gerçeğimiz budur. Daha fazlasını kazanmak için daha çok öğrenmek, daha çok tecrübe edinmek gerekir. Biz sadece daha fazlasını isteyip gelmesini bekleyemeyiz… Çünkü onu hak edecek bir şeyler yapmadık. Algımız bu. Sınırımızda bu dur. EFT ile sınırları yıkarız… Bu sınırı yıkarsak ne olur?
Bugüne kadar çalıştığım kişilerin çoğunda karşılaştığım en büyük engel yaşamak istediği hayatı yaratacak paranın olmamasıydı. Realitenin sınırlarıyla çevrili bir yaşamı seçiyoruz. Realite ise sadece zihnimizde yarattığımız bir algıdır. Demek algımızı değiştirerek realiteyi de değiştirebiliriz. Sınırları yok etmeye çalışmayalım… Sınırları genişletelim… Kaybedecek neyiniz var ki? Sadece bu ay, Haziran 2012 için sınırları aşabileceğimize inanalım. EFT ile bu ay 10 bin TL kazanabileceğiniz sınırını yaratın… EFT ile isterseniz önce mevcut sınırlarımızı görelim… Realitemizle yüzleşelim… Bunun için aşağıdaki EFT cümlelerini deneyin (EFT’nin nasıl uygulandığını bilmiyorsanız www.hls_cekimyasasi.com sitesinde detaylı bilgi bulabilirsiniz.)

Beynin solu liberal, sağı Muhafazakar

İngiltere'deki araştırma, beynin yapısıyla kişinin siyasi görüşü arasında bağı ortaya koydu. Empati sahibi beynin solu, 'liberal', duygusal tepkiyi içeren sağı ise muhafazakâr
İngiltere'de bulunan London College Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma sonucunda, insanların politik duruşlarında beyinlerinin fiziksel yapısının etkili olduğu ortaya çıktı.
London College Üniversitesi'nden Doktor Ryota Kanai'nin 90 kişi üzerinde yürüttüğü araştırma, siyasi görüşlerin çevre koşullarıyla şekillendiğine dair inanışları yıktı.
Araştırma sonucunda, kan akışını ve empatiyi yöneten beynin sol lobu gelişmiş insanların daha liberal görüşleri savundukları, duygusal tepkileri ve hafızayı yöneten beynin sağ lobu gelişmiş insanların ise daha muhafazakâr oldukları görüldü.
Beynin birebir yansıması!
Araştırmaya katılan 90 gönüllünün siyasi görüşleri öğrenildekten sonra her birinin beyin MR'ları çekildi. MR'ların karşılaştırılması sonucunda beynin sağ lobunda bulunan duyguları algılamaktan sorumlu "amigdala" bölgesi geniş kişilerin daha muhafazakâr görüşlü oldukları ve tehdide karşı agresifleşme eğilimi gösterdikleri görüldü. Diğer yandan, sol ön lobu daha geniş olanların da daha liberal görüşlü, toleranslı ve uzlaşmacı oldukları gözlemlendi.
Uzmanlar, bu sonuçların birer tesadüf olmadığını belirtirken, doktor Kanai de "bu buluş sayesinde, insanların psikolojik özelliklerine göre savundukları siyasi görüşün de tahmin edilebileceğini" söyledi. Bugüne kadar beynin faaliyetleri ve siyasi görüş arasındaki ilişki bir çok kez araştırılmıştı fakat bu araştırmayla ilk kez beynin fiziksel yapısıyla kişinin siyasi görüşü arasında bir bağlantı olduğu ortaya konmuş oldu.
Kaynak : www.milliyet.com.tr

Çekim Yasasını Sırrı - Başımıza Gelen Olayları Nasıl Çekiyoruz?



Bugün çekim yasasının hayatımızdaki yansımalarından birisi olan başımıza gelen ve yaşadığımız olayları kendimiz çektiğimiz konusunda konuşmak istiyorum.
Evrende her şeyin enerji olduğunu bir çoğumuz bilmektedir. Ve bizimde sahip olduğumuz enerji mahiyetinin yaşamınıza hangi enerjileri çekeceğinizi size açıkça göstergesidir. Eğer olumsuz, karamsar, depresif ve umutsuz bir durumdaysak yaşamımıza çekeceğimiz olaylarda bu durumu destekleyecek olaylar olacaktır.  Eğer sürekli korkular yaşıyorsanız, bu korkularınızla ilgili olayları hayatınıza çekme ihtimaliniz çok fazladır. Bu konuda daha önce hırsızlığa maruz kalanların, kalma ihtimalinin, hiç hırsızlığa uğramamış insanlardan daha yüksek olduğu ile ilgili istatistikler vardır. Bunun en önemli nedeni ise kişinin bu konuda sürekli endişeli enerjiye sahip olması ve bu endişelerinin de yeniden bir hırsızı hayatına çekmesidir. Çekim yasası hayatımızın her alanında sürekli olarak iş başındadır ve yaşamımızda birçok olayı aslında hayatımıza biz çekmişizdir.
Burada önemli olan konu yaşadığımız olaylardaki davranışlarımızın farkına vararak hayatımıza iyi şeyler çekmemizi sağlamaktır. Bugün başına sürekli olumsuz olaylar gelen kişilere bu konuyu kendilerinin çektiği söylendiğinde hemen itiraz ederler ben nasıl çekiyorum diye. Ama gerçekten başına gelenleri tarafsız bir gözle izlediklerinde olayları gerçekten kendilerinin çektiklerini görecektirler. Yaşadığım bazı şeyleri hayatıma nasıl çektiğimi anlatmak istiyorum

İçsel Temizlik Yöntemi ile Parasal Kazancınızı artırın.

Para durumumuzu değiştirebileceğimize inanmak çok zordur. Sınırlarla yaşarız ve sadece para ile ilgili titreşimimizi değiştirerek hayatımıza daha çok para çekeceğimize inanmak çoğumuz için mümkün değildir. Bizler paranın zor kazanıldığını öğrendik. Üniversitede okursak, büyük bir şirkette sağlam bir göreve gelirsek, orada da özel yaşamımızdan fedakârlık yaparak çalışırsak para kazanacağımızı öğrendik. Dolayısıyla korku çalışması yaparak, düşünce ve duygularımızın titreşimini değiştirerek daha çok paranın bize gelebileceği fikrini kavramak çoğumuz için çok zor.

Bolluk ve bereketi hayatımıza çekmekte karşılaştığımız bir engel daha vardır… Hak etmek. Bunu ifade ediyoruz ama genelde bu ‘hak etmiyorum’ duygusunu fark etmek daha zordur. Hak etmek neye bağlıdır? Bir laf vardır “Hak verilmez, kazanılır”…evet Hak nasıl kazanılır? Öğretmen olmayı nasıl hak ettim? Okula gittim, derslere katıldım, eğitim aldım, sınavları geçtim ve bir diploma aldım… Birisinin bize bir tavsiyede bulunma hakkına sahip olması için bizim yaşadıklarımızı yaşamış ve aşmış olmasını bekleriz. Fakir birisi bize para konusunda bilgi verme hakkına sahip olamaz diye düşünürüz. İşe yeni başlamış birisinin bizim gibi senelerdir bu işi yapan bir kişiye tavsiyede bulunma hakkı olduğunu düşünmeyiz. Demek hak tecrübe ve eğitim ile gelen bir şeydir. O zaman mevcut kazancımız ve durumumuz bizim bugüne kadar aldığımız eğitimin bize getirdiği haktır. Realitemiz, gerçeğimiz budur. Daha fazlasını kazanmak için daha çok öğrenmek, daha çok tecrübe edinmek gerekir. Biz sadece daha fazlasını isteyip gelmesini bekleyemeyiz… Çünkü onu hak edecek bir şeyler yapmadık. Algımız bu. Sınırımızda bu dur. EFT ile sınırları yıkarız… Bu sınırı yıkarsak ne olur?

EFT Hakkında Bilgi ve Örnek Uygulama


     EFT uygulamasının amacının bizi kısıtlayan duygulardan özgürleşmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak şunu da bilmek lazım ki; bilinçaltımız temizlenmesi gereken bir depo değil çünkü o bölgede olumsuz olduğu kadar olumlu veriler de kayıtlı. Basit bir benzetmeye izah etmeye çalışayım; bilinçaltına hard disk diyelim. Bu hard diskte yararlı ve zararlı her tür program mevcut. Sistemin başlangıcında programcı tarafından yüklenen programlardan tutun da -ki bu yükleyiciler ebevenlerimiz ve çevremiz oluyor- sonrasında da bizim geliştirdiğimiz bazı inançlar ve kayıtlara kadar... 
   Ne zaman ki bu hard diskte zararlı bir program çalışmaya başlıyor ve devam ediyor bu sistemi yavaşlatarak, sorun çıkararak kendini belli ediyor. Tıpkı bizim fizik ve ruh halimiz gibi. Bizim bilinçaltımızda var olan ve devam eden bir sorun da bizim fizik ve ruh bütünlüğümüzde aksaklıklara neden olmaya başlıyor. Bunun çeşitli göstergeleri var; yeme içme bozukluğu ve dolayısıyla kilo sorunları, farklı biçimlerde kendini belli eden duygusal karmaşalar, ilişkilerde başarısızlık, iletişim sorunları, başarısızlık, kararsızlık, korkular, kronik ağrılar vs..

Çekim Yasasının Sırrı - Ne İstediğini Bilmek


Çekim yasası evrenin yasalarından insanların şu anda ismini en çok duymaya başladığı yasalardan bir tanesidir. İnsanların istediklerini ilgili olduğu için en çok ilgi çeken yasadır. Çekim yasası; aynı frekansa sahip enerjiler birbirlerini çekerler şeklinde tanımlanabilecek bir yasadır.
Evrende her şey enerjidir. Bir tabak yemek de, son model arabada. Eğer yemek bulmak kolay ama araba zor derseniz isteyişi algılamadınız demektir. İstediğiniz arabada olsa yemekte ikisini de elde etmeniz ayni mekanizma ile çalışır.
Bir kişi hangi enerji ile şarj olmuşsa, o frekanstaki enerjileri kendisine çekecektir. Bir kişinin bir enerji ile şarj olmasını sağlayan şey ise onun ürettiği duygu ve düşüncelerdir.
Halk arasında ” Para, parayı çeker. “ sözü buna güzel bir örnektir. Bir kişi eğer olumlu ve güzel enerjilerle doluysa ve mutluysa yaşamına çekeceği enerjilerde yine olumlu ve güzel olacaktır. Yine halk “arasında" Kötü şeyler üst üste gelir" sözü de buna başka bir örnektir. Kötü bir deneyim yaşayan kişi bu deneyimin etkilerini üzerinde taşıdıkça buna uygun başka enerjileri kendisine çekmeye devam edecektir
Günümüzde bu yasayı duyan birçok insan bu yasanın nimetlerinden faydalanmak istiyor. Ancak birçoğu da yasayı tam anlayamadığı için hüsrana uğruyor. Aslında temel mantık belli evrende her şey enerji ve bizde düşüncelerimizle bu enerjiyi yönlendirebiliriz.
 Çekim yasasında “Ne istediğimizi bilmek” çok önemli bir adımdır. Bugün birçok insanla yaptığım sohbetlerde insanlar ne istediklerini bilmediklerini söylüyor. Kendi gerçeklikleri içerisinde kaybolmuş, yaşamın kavgası içinde boğulmuş olarak kendi sorumluluklarını almak istemiyorlar. İnsanların kendi yaşamlarının kontrolünü ele almaları için bilinçaltı temizliği çalışması önerdiğim birçok kişi çok fazla sorunları olduğunu ve nere

Sayı Kontrollü Nefes Çalışmaları


Nefesin Sayı Kontrollü Çalışmaya Hazırlanması  

    Nefesin düzeltilmesi için istikrarlı çalışma gerekir. Nefes tekniklerin her biri farklı bir amaca hizmet etmesi için düzenlenmiş olsa da; her biri genel sağlığınızın iyileşmesine imkân sağlarlar. Önemli olan başladığınız tekniğin en az bir ay süreyle her gün bir veya iki defa istikrarlı bir şekilde tekrarlanmasıdır.
   Nefes burundan alınıp, burundan verilmelidir. Tüm yetersiz nefes alışverişlerinin ilk nedeni burundan nefes alıp verme alışkanlığının oluşmamasıdır. Önce uzun süre sadece burundan nefes alıp vermek için kendinizi ve nefesinizi gözlem altına almanız gerekir. Yeterli derecede havayı burundan alabilmek ve yeterince çıkarabilmek içinde burun teknikleri çalışmanız gerekecektir.  
    Diyafram kas kontrol edilerek çalışmaya hazır hale getirilmelidir. Sırtüstü uzanarak sol elinizi göğsünüzün üzerine, sağ elinizi ise göbeğinizin üzerine koyunuz. Nefes alıp verirken hangi elinizin daha fazla hareket ettiğini belirleyin. Eğer sadece sol eliniz daha fazla hareket ediyorsa böylece diyaframınızı yeterince kullanmıyorsunuz ve ciğerlerinize yeterli hava alamıyorsunuz demektir. Diyafram nefesi alma yöntemini öğrenmeniz için ilgili diyafram egzersizlerini çalışmanız gerekir.

Nefes Zamanını Ölçmek

   Bir süre nefes alış verişlerinizi izledikten sonra, dikkatinizi nefes alışınızdan verişinize kadar geçen zamana veriniz. İçinizden her saniye için bin bir, bin iki, bin üç…. diye sayarak bir nefesten diğerine geçen süreyi hesaplayın. Nefes alışveriş süreniz kısa süreli yani dört saniyenin altındaysa, aldığınız havadan yeterince yararlanamıyorsunuz anlamı çıkar. Yani oksijenin kan yolu ile dokuya, dokudaki karbon dioksitin yine kan yolu ile dışarı çıkarılması için yeterli zamana ihtiyaç duyulur. Aşağıda önerilen kontrollü nefes teknikleriyle bu konuda önemli bir gelişme sağlayabilirsiniz.  Ayrıca, nefes alışveriş süreleri arasındaki farklılaşmalar, nefes tıkanıklıkları, hırıltılar, vb gibi bazı sağlık ve psikolojik düzensizliklere işaret edebilir. 

Nefesinizi belli bir ritme uygun olarak gerçekleştirin.

   Genel sağlığı formda tutmak, yaşamı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek için en yararlı çalışma nefesin ritmini saniye ayarlı olarak kontrol edilmesidir. Bunun yapılabilmesi için öncelikle andaki durumun farkında olmak gerekir.
    Çalışmak için rahat bir pozisyon alıp gözlerinizi kapattıktan sonra bir süre bir saatin veya metronomun tik taklarını dinleyin. Eğer duyabiliyorsanız kalp atışlarınızı dinlemekte aynı amaca hizmet edecektir. Daha sonra kulak verdiğiniz tik takların ritmine uygun şekilde burnunuzdan derin bir nefes alıp biraz tutun. Fazla zorlamadan, tekrar biraz daha nefes almaya gayret ettikten sonra ağzınızdan havayı uzun bir sürede boşaltın. Nefesinizi boşaltırken bir miktar rahatlama hissedeceksiniz. Sonrasında da nefes almadan tekrar bir miktar daha hava boşaltmaya çalışın.
Sayı Kontrollü Nefes Tekniği
    Eğer yakınınızda tik taklarını duyabileceğiniz bir saat veya metronom yoksa düşüncenizde saniye ayarı yapmaya çalışınız. İçinizden her “bin bir” deyişiniz yaklaşık bir saniyeye karşılık gelir. Dört saniye süreyle nefes alın. Bin bir, bin iki, bin üç ve bin dört şeklinde saymaya devam ederek nefes alıp vermeye devam ediniz. 2 saniye süreyle nefesinizi tutunuz. Dört saniye süreyle nefesinizi boşaltınız. İki saniye nefes almadan durunuz. (4-2-4-2) ölçüsüne uygun olarak bu kontrollü nefes çalışmasını üç kez tekrarlayınız.
Sayı Kontrollü nefes tekniğini günde 3 - 4 kez ve bir hafta süreyle tekrarlayınız. Vücudunuzun gevşediğini, dikkatinizin arttığını, tüm ağrılarınızda azalma olduğunu, stresten giderek uzaklaştığınızı hissetmeye başlayacaksınız. Ayrıca nefes alışverişlerinizin derinleşme ve solunum süresinin uzaması yönünde daha düzenlilik görülecektir.
Son Sayıya Anlam Yükleme Çalışması
    Kontrollü nefes alışverişlerinin belli sayılar üzerinden gerçekleştirirken son sayıda vereceğiniz nefesin üzerine istediğiniz anlamı yükleyerek amaca yönelik tesir oluşturabilirsiniz. Bu son nefes verişinize stresinizi veya olumsuz düşüncelerinizi yükleyip, dışarı atabilirsiniz. Çalışmanın son sayısında ağzınızı olabildiğinizce açarak bütün gücünüzle nefesi verirken “huhhh” ya da “ohhh” sesini çıkartmaya çalışınız. Hemen rahatladığınızı hissedeceksiniz. Başka bir örnekle çalışmanın son nefesini verirken gülümsemeniz psikolojinizin hemen iyileşmesine ve mutlu olmanıza sebebiyet verecektir. Bir iki hafta deneme yaptıktan sonra sadece üç kontrollü nefesle de istenilen başarı sağlanabilir.

Diğer Ritmik Nefeslenme Teknikleri
   Özellikle kendinizi tanımak, nefesinizi tanımak ve nefes alışverişlerinizi üzerinde kontroller oluşturabilmek için nefesinizle oynamanız gerekir. Farklı disiplinlerde farklı sayılarda nefes alışverişleri yaparak çalışmanın üzerinizde oluşturduğu farklı etkileri gözlemleyerek yeni açılımlara ulaşabilirsiniz. Nefes alış, tutuş ve veriş derinliği ve zamanlamaları üzerinde değişiklikler yaparak farklı teknikler oluşturabilirsiniz.  Bir kaç örnek vermek gerekirse; üç saniye süreyle nefes aldıktan, üç saniye süreyle tuttuktan sonra üç saniye süreyle havayı verebilirsiniz.  Ya da dört sayıda nefes alıp, sekiz sayı tutup tekrar dört sayıda verebilirsiniz. Bir başka çalışma için dört sayıda nefes alıp on iki sayıda tutup, altı sayıda nefesi verebilir ve tüm bu değişik varyasyonlara on tur devam edilebilirsiniz. Bu çalışmaların her birinin yaratacağı etki değişik olacağı için farkındalık arttırmak açısından önem kazanırlar.
Özel Bir Konuda Yoğunlaşmak İçin Sayı Kontrollü Nefes 
   Özel bir konu üzerinde çalışmanız veya yoğunlaşmanız gerekiyorsa, önce belli bir sayıda nefes alışverişi yapmayı kararlaştırın. Örneğin karar verdiğiniz bu sayı kırk nefes alışverişi olsun. Kırk nefese fazla derin olmayan sıradan nefeslerle başladıktan ve kendinizi iyi hissedip daha fazlası için hazır olduğunuzu fark ettikten sonra nefesinizin derinliğini ve hızını artırabilirsiniz.  Kırk nefes sayısının ortalarına yaklaşınca nefesinizi daha uzun sürelerde vermeye ve araya bekleme zamanları da oluşturmaya başlarsanız, bu durumda derin düşünmeye ve imgelemeye hazır hale gelirsiniz. Dışarıya verilen dikkat içeriye çevrilmeye ve tüm zihin gevezelikleri sonlanmaya başladığında üzerinde odaklanmak ve düşünmek istediğiniz konuyu gözünüzün önüne getirebilir ve bu konuda genişlemeye başlayabilirsiniz. 

Mustafa Kartal

Geçmişi Temizleme Meditasyonu

İhtiyacı olan arkadaşlar için, aslında hepimizin unutmak istediği anılarımız, pişmanlıklarımız vardır.
Aşağıda adım adım tarif edeceğim şekilde gözünüzü kapatıp hayal edin. Görüntüleri gözünüzde canlandırmaya çalışın. İsterseniz rahatlamak için önce nefesinize odaklanıp, zihninizi sakinleştirin. Rahat olmanız çok önemli.Sırasıyla yapamıyorsanız,yakın bir arkadaşınızdan size komut vermesini isteyebilirsiniz.
- Otur, gevşe ve rahatla. El ve ayaklarınızı bağlı tutmayın. Şimdi başlıyoruz.
- Gözlerini kapat.
- Yeşil bir alana gidiyor, fotoğraflar çekiyorsun.
- Poloroid olacak, her çektiğin fotoğrafa bakıyorsun. Her biri unutmak istediğin bir anın.
- Sonra çektiğin fotoğrafları üst üste koyuyor ve en üsttekini yakıyorsun.
- Hepsi yanıyor.
- Çukur kaz, külleri dök. Kazarken çıkardığın kumları küllerin üstüne dök,çukuru kapat.
- Yeşilliğe dön, sonra oradan çiçek tomurcuğu, ardından onlarca renkli çiçek tomurcuğu açsın.
- Teşekkür et, şükret.
- Yaşadıklarının sana verdiği derslerden, olgunlaşmana katkılarından dolayı teşekkür et.
- Yeşillikten çık.
- Kollarını, bacaklarını hisset, yavaşça gözlerini aç.

Gerçekten isteyerek ve hissederek yaparsanız faydası olacaktır.
Allah’tan yaptıklarımız için af dileriz, ama önce kendimizi affetmemiz, her şeyimizle kendimizi bir bütün olarak sevmemiz gerekir. Zaten kendini sevmeyen Allah’ı sevemez, seviyorum dese de yalan olur. Kur’an da ruhumdan üfledim diyor, eğer buna inanıyorsanız sevmeye kendinizden başlamalısınız.
Ya da evrendeki her şey enerjiden oluşuyor, bizde onun bir parçasıyız diyorsanız da sonuç değişmiyor.
Bütünün bir parçasıyız. Hepimiz çok değerliyiz, ama önce kendimize değer vermeliyiz, yoksa kimsenin bize değer vermesini bekleyemeyiz. Kendimize ve çevremize ne kadar pozitif olursak, o kadar güzellikler yaşar, pozitif enerjiyi kendimize çekeriz.
Bunlar benim görüşlerim ve ben kendimi her şeyimle seviyorum, değer veriyorum. Katılıp katılmamak size kalmış.
Sevgi ve ışık hep sizinle olsun,
Kaynak : Alıntıdır.