Ailenin
görevi bizi yaşama hazırlamak ve toplumsallaştırmaktır. Bunu yaparken içinde
bulundukları kültür ve dünya ile ilgili kendi bakış açılarına göre yaparlar.
Çocuklarına topluma uyum sağlamalarını kolaylaştırmak adına toplumla ilgili
yaşamla ilgili kendi doğru bildiklerini empoze ederler.
Bu
onlar için geçerli durumdur çünkü onlar hayatta kalmalarını bununla
sağlamışlardır. Doğal olarak ta aynılarını çocuklarına aktarırlarsa çocukları da
hayatta kalıp yaşamlarını devam ettirebilirler.
Ancak
onların farkında olmadıkları şey şudur; Yaşamda tek bir yaşam yaratma biçimi
yoktur. Sonsuz ve sınırsız yaşam yaratma
biçimi vardır. Ve yaşam yaratan tarafından belirtilen süre kadar garanti altına
alınmıştır.
Çocuklar ve ebevenler farklı bir
birey oldukları için farklı zamanda dünyaya gelip farklı şeyler algıladıkları
için ebevenlerin onlara empoze ettiği şeyler onların hayatlarını kolaylaştırmak
yerine birçok alanda engellemeye başlıyor. Burada kritik olan şey unun farkında
olup bizim için işlevsel olanları hayatımızın bir parçası yapmak diğerlerini
ise bizim hayatımıza katkı olacak işlevsel olan düşüncelerle değiştirmektir.
Burada ortaya çıkan sorun ise bize
yaşamımızın ilk yıllarında kendi düşünce ve doğrularını empoze eden anne ve
babamızdan farklı düşüncelere sahip olmak için kendimize izin vermemektir.
Çünkü onlar bizi beslemiş ve
büyütmüşlerdir. Onlardan farklı düşünürsek onlara ihanet etmiş oluruz. Mutlaka
borcumuzu onlara ödememiz gerektiği gibi bizi sınırlayan düşüncelerin esiri
oluruz. Ve buda bize farklı bir yaşam kurmamıza izin vermez.