Bir kiropraktör olarak uygulamaya ilk başladığımda, çok idealist ve fedakârdım. "Ben sadece şifa için iyileştirmek istiyorum. Para kaba ve önemsizdir.” diye düşündüm. Bunu o kadar çok seviyorum ki, hiçbir şey için yapmazdım. Olgunlaşmamış inanç sistemim, gerçek bir şifacı olarak bedavaya çalışmam gerektiğini söyledi ve aynen öyle oldu. Hiçbir şey için verme arzum, hiçbir şey için almayı arzulayan pek çok insanı cezbetti ve yavaş yavaş borç ve strese girdim. Hizmetlerimin karşılığını ödeyemeyen veya ödemek istemeyen, hizmetimi karşılıksız vermem gerektiğini düşünen ve ardından aynı arkadaşları öneren insanları bu kadar güçlü bir şekilde kendime çekmem inanılmazdı. Onlar, "Peki, sen bir şifacısın. Gücümüz yetse de gücümüz yetmese de bize yardım etmen gerekmiyor mu?" der gibiydiler.
Birçok kişi
ücretsiz hizmet almak için bir dizi hikâye ve bahane ile doktor doktor
dolaşmaktadır. Profesyonel okuldan yeni mezun olmuş ve henüz öz-değer
geliştirmemiş yeni pratisyenleri hedef alacak kadar akıllılar ve bunu yapana
kadar bu hastalar üzerlerine basıp geçiyor. Doktor "Bu kadar yeter. Bunlar benim ücretim" dediği anda yeni bir
doktora giderler. Parazitler mi? Hayır, onlar öğretmen! Doktorlara öz-değerlerini
yükseltmeyi öğretiyorlar. Sağlık mesleği seminerlerinde bundan ne zaman
bahsetsem, doktorların hepsi gülmeye başlıyor çünkü bunu kendileri de yaşamış.
Aynı şey her meslekte olur ta ki maliye çırakları uyanana kadar.